88
din insanların tanrı ile iletişiminde sıkça kullandıkları alışkanlıklar bütünüdür.
bu konu hakkında çok güzel bir söz söylemişler.
Din; sıradan insanlar için gerçek, aydınlar için yalan, iktidarlar içinse kullanışlıdır.
87
her ne kadar sevmesem de marx efendinin afyon dediği şeydir.
86
hafiften araştırıldığında günümüze dek milyonlarca dinin gelip geçtiğini hepsininde bir şekilde birbirine benzediği görülür.
din toplumların afyonudur.
birşeye inanmak istiyorsan kendine inan!
83
Din özgürlüktür. Mantığına uyan inanışı yaşaman için sana yol gösteren bir tür kurallardır.
82
inanç ile beslenen felsefe biliminin her zaman ilham verdiği nikola tesla'nın bile kayıtsız kalamadığı kavram. özellikle hint kültürünün temel düşüncelerini oluşturan "veda öğretisi" ile yakından ilgilenen tesla, sırf bu kozmik sikluslar üzerine daha fazla bilgi sahibi olmak için sanskritçe öğrenmiştir.
"bilim fizik ötesi fenomenler üzerinde çalışmaya başladığında, yüzyıllar içinde elde edilebilen gelişmelerden çok daha fazlasını sadece on yıl içinde gerçekleştirebilir duruma gelecek." - nikola tesla
81
bana hayatımı değiştirebileceğime dair güven veren inanç.
80
dine inanma ihtiyacı nörolojik bir problemdir.
eziklik, fakirlik, zorluk, umutsuzluk psikolojilerinin kaynağıdır.
"umut olmadan yaşanmaz."
o yüzden bir umut, "cennet"e sarılır.
79
tamamen içten gelen bir şeydir.
inanmak ya da inanmamak için onun temeline inmek gerekir.
çevreye bakıp "bu insanlar kötü" demekle dinin mantığını kavrayamazsınız.
gizliulak'ın da dediği gibi, kul ile tanrı arasındadır her şey.
78
içi boşaltılmış bir kavramdır.
inanç (hangi türde olursa olsun) insanın düşünsel varoluşu (kendini bilmesi) ile başlamış en eski beka maneviyatıdır. hayatta kalmasını tecrübeleri kadar etkin olmasa da inançlarına da borçlu olan insan, zamanla bu inançları tekeline alan, manipüle eden, sömüren cenahların tutsağı haline gelmiştir.
hiyerarşik bir kurgu ile en eski düzeneği dahi göremeyeceği tabularla çevrilen insanın koşulsuz teslimiyet kapısı dışında kaçabileceği bir yer kalmamıştır.
sığınacağı o kapıya din denmiş ve nabzına göre şerbet verilerek şartlanmıştır.
günümüz medeniyetinde, artık eski adetlerin yaptırım gücünü yitirdiğini hisseden bu manipülatif cenahlar daha uygun kılıflar üreterek mehzeplere, tarikatlara ve cemaatlere ayrışarak, var olan hükümlerinin genel alıcı - verici bir sesile indirgenmesini sağlayıp "sana bu, ona şu" düsturu ile butik çözümler üretmeye başlamıştır.
genel - güncel büyük dinler grubuna ait islamiyet de bu müdaheleden nasibini almıştır.
tüm bu oyunlardan islamiyetin dahi etkilendiği bariz gözlemlenmektedir. sadece, sığınılabilecek en temiz limanı tasavvuf varlığını ve saflığını koruyabilmiştir.
dinin sömürü aracı olarak kullanılabilmesi, insan unsurunun kendi kusurlarını örtmek için ilk savaşını kendisi ile vermesinden kaynaklanmaktadır. inancın aslında bireysel bir olgu olduğu gerçeği bin yıllarca kitle psikolojisi kullanılarak; toplu ayinler, örf - adet ve gelenekler, cemaat kültürü vb olgularla beslenmiş ve bireyleşmenin, kişinin dini kendi içerisinde yaşamasının önü kesilmiştir.
halbuki bütün tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarında bahsi geçtiği gibi; kul (birey) ile yaratan (tanrı, allah) arasına kimse giremez. kişi kendinden mesuldür. tüm ibadeti, günahı, sevabı yine kendisine sorulacaktır.
din ve ona bağlı çıkarların sömürücüsü tüm kurumlar için, bu yıkıcı gerçek, hane, cemiyet, kilise, cami, imam, peder, kadı, şıh, hacı, hoca vb. pazarlama elemanları ve müşteri temsilcileri vasıtasıyla hasır altı edilmiştir.
tasavvuf tüm bu oluşumların üzerinde bir mantık ve kabulcülük sergiler. tasavvufta din sadece inanılan ve inanan arasında bir köprüdür. ne bir eksik ne bir fazla. din (doğal olarak iman) dışında kul ile tanrı için kimse aracılık edemez.
peygamber kavramı da burada devreye girer ancak ahirette kulun adına peygamberin dahi kefaleti sorulmayacağından girdiği gibi çıkar.
tasavvuf (islamiyet için) iç anlam demektir bkz: www.kutupsozluk.com/... anlaşılan anlamının dışında ancak inceleme, araştırma ve düşünme ile elde edilen iç anlam tasavvufun temel taşıdır. yaratanın buyruğu olan "oku" sadece "okumak" anlamında algılanmamalıdır. okuduğunu anlamak gerekmektedir. anladığını da yorumlamak ki kul olasın, olasın ki iman edesin, edesin ki hakkını veresin.
genelden ırak başka inançlar da mensuplarını ağırlar ama hepsinde ortak payda şudur: neye, nasıl ve ne kadar inanırsan inan ama sen inan! başkasından medet umma. o zaman başkasına inanmış olursun ya da başkasının inandığına.
77
Kurtulamayacağımız bir kavram. ne oyunlar dönüyor üzerinde vesselam
76
insanları katı ve keskin kurallarla düzene sokmayı amaçlayan, bireyin yaptıklarının ödüllendirileceği ve cezalandırılacağını ileri süren kavram. inanç.
4.6 milyar yaşında olan dünyada 4000 yıllık bir tarihinin olduğu göbeklitepe kazıları ile çürütülmüştür. bulunan stellerin tapınma amacı ile yapıldıkları söylenmektedir. 18 bin yıl olarak düzeltilebilir.
↑