öğretmen

Bu meslek diğer meslek alanlarına göre alınan hizmetin en çok şahsileştirildiği meslek sanırım. Bu da öğretmenle birlikte geçirilen zamanın fazlalığından kaynaklanıyor. Fakat şunun iyi idrak edilmesi lazım, bu adamlar sizin onu düşündüğünüzün binde birini düşünmüyor sizin hakkınızda. İşi bitti mi sizi tanımaz. Nasıl ki doktora gidip tedavi için reçete yazdırıyorsunuz ve o odadan çıkıyorsunuz, doktor sizi önemsemeyi bırakıyor öğretmen de öyle. Verilen zamanda bir amaca ulaşıldığında sikinde olmazsınız. 44te bıraktı, çok kötü iletişimi, çok iyi hoca feysten ekledim diye kendi kendinizi avutun siz.

uzun uzun anı anlatmaya gerek yok.

yan gelip yatıyor ibneler.

kutsal mesleğe sahip insanlar.

eğitim hayatımızda belki yüzlerce öğretmenimiz oluyor. ama biri öyle bir öğretmendir ki kazandığı her kuruşu hakeder. yeri gelir öğrencisine anne baba abla abi olur.

ben bugün hayatımın öğretmenini kaybettim, annemi kaybettim. içim buruk. evdeki yüzlerce kitap kaldı bana ondan.

yarım gün mesai, yazın bol tatil karşılığında devlet tarafından dolgun maaş alan şahıs. içim içimi yiyor sözlük hak yiyorlar hak. maaşları yarıya düşürülmeli ya da devlet okulları özelleşmeli.

en çok ağlayanlarda bunlardır.. dokunsan iki buçuk saat ağlar sana.. karşıma geçip geçim sıkıntısı diyen öğretmenin ağzına elindeki salamla vurasım geliyor..

ülkenin gerçeklerine ve zamana göre değişen insan profili.

cumhuriyet sonrası dönem : devrim için bir şeyler yaptıklarını düşünen gerçekten idealist ruhlu kişilerdi.
yetişemedim... yorum yapamayacağım.
(bende amca boldur, bir tane hiç tanımadığım en büyük amcam bu kuşağın öğretmeni imiş.
küçük bir yerde ardından gelenlere örnek oldu, hakim albay olan babamın amcasının etkisi ve örneği ile o küçücük yerde en fazla üniversite mezunu çıktı o gariban sayılabilecek aileden. rol model olmuşlardı çünkü. babam hukuk mezunu polis, bir amcam polis ve diğer üçü öğretmen oldu.)

çoktan emekli olmuş kuşak :
öğretmen değil, eğitmendiler. bu kuşağa yetiştim ben. sınıftaki her çocuk üzerinde kendisini sorumlu hisseden. kendilerince iyi gördükleri bir nokta için çocuğu ve ailesini yönlerdirmeye çalışan, ilgilenen. ve sadece fen bilgisi, coğrafya değil hayata o küçük insanları hazırlamaya çalışan insanlardı. saygınlıkları vardı... kimseye muhtaç olmadan geçinebildikleri bir maaşları. mahmut hoca karakteri bu kuşağın hatta bir önceki kuşakla bu kuşağın harmanı bir karakterdir.

80 dönemi :
dışarıya açıldı ülke... televizyon girdi, kimi şeylere özenmek... köşe dönmek, lüks içinde yaşamak istemek. "mindset" yani kafa yapısı değişti ülkenin. maaşları "bir öğretmen maaşı" oldu insanların gözünde. kemal sunal'ın çizdiği profildi artık öğretmen... mahmut hoca değil.
giymekten yıpranmış takım elbiseli öğretmenlerin dönemidir bu... "bir öğretmen maaşı"yla geçinmeye çalışanların dönemi. şanslı olan ya bir başka öğretmenle veya gittikleri yerlerdeki hemşirelerle falan evlendiler.

sonrasında:
eğitim sistemi bir yarışa döndü... özel ders vermeler, dersaneler girdi işin içine. eğitimcilik, idealistlik bir parça değişti. meslek oldu başlı başına.
bir yerde eline 5 geçebilecekken 2 ye razı olmamalarına da kızmamak gerek... haklılardı çünkü.

ve bir dönem öyle bir şişti ki sistem... üniversite mezunu olmak para etmemeye başladı... kriz üstüne krize girdi ülke. öğretmenlik en azından maaşı çok ahım şahım olmasa da en azından yarın kaygısının olmayacağı bir gözle görüldü haklı olarak. vasıfları olmayan insanlar bile bir şekilde öğretmen olmaya çalıştı, polis olmaya, uzman çavuş olmaya çalıştı.

şimdilerde...
insanlar aşağı yukarı aynı maaşları kazandıklarını görünce birbirinin... hemen hemen nereden mezun olacak olurlarsa yani... (çoğunluk olarak)... tatilleri göze artı bir değer olarak görülmeye başladı... kıskanılmaya başlandı. çünkü artık neredeyse bir çok iş yerinde cumartesi yarım gün de olsa çalışmayan kalmadı.

(içimdeki can dündar'ın yakın tarihe göre bir bakışıdır bu... şu dönemin öğretmeni diğerinden iyi veya kötüdür şeklinde de yazılmamıştır)

Mesleğim. Severek ve hakkını vererek yaptığımı düşünüyorum. Hatta ailemden daha çok vakit ayırdığım söylenebilir. 3 ay tatil yapmıyorum mesela(kendi adıma). Dersime girerim maaşımı alırım tribi de yapmadım hiç. Bilerek ve isteyerek seçtiğim bir mesleğe küsemem zorluklarına katlanmam lazım. Bu tatil olayına takılanlar da aşırı komik. Tatil öğretmene değil öğrenciye verilir. Bu ayrımı yapamayan denyolar da konuşur durur. Bir de üstüne tatil olsa da götü devirip yatsam diyen insanlar sızlanır hep bu konuda. Benim bu konuda vicdanım çok rahat. İşini layıkıyla yapamayıp mesleği karalayanlar utansın. Bu dileğim gerçekleşirse en az yüzde seksenlik kısım utanacak çünkü. Bu konuda ilerleyen zamanlarda detaylı bir yazı yazacağım.

Geleceğin en büyük yardımcıları.

bir bok olmayanların 'bari memur olayım' diyerek seçtiği meslek. tabi bitirmek için biraz nöron gerekli. o da averajda mevcuttur. mesela rehberlik öğretmenliği için gerekli nöron sayısı atıyorum 3 se -sembolik olarak- , sınıf öğretmenlği için gerekli nöron sayısı 2, zihinsel engellier öğretmenliği türkçe öğretmenliği ve bilimum slayt okuyarak geçilebilecek boktan öğretmenliklerin eğitimi için gerekli nöron sayısı 1 dir. yetenek isteyen dallardaki öğretmenlikler içinse nöron değil yetenek gereklidir. Buradaki nöron tabiki de bir soyut beyin aktivitesini temsil eder ve herkesin sahip olduğu birşey değildir.

mesela matematik öğretmenliği okumak göt ister. fizik kimya biyoloji ve bu alanların öğretmenliği de öyle. Yine buradaki göt, sizdeki potansiyelin nöronlarla kombinasyonu sonucu oluşur.

Eğer sırtınızı devlete dayamak istyorsanız, götünüze tıpa niyetine muz sokmanızı tavsiye ederim. Zİra yaşadığımız ülke bir muz cumhuriyetidir. götünüzü rahat yere koyarken onu aynı renge boyamazsanız daha büyük şeylere oturturlar.

Hakkında bir şey bilmeyen herkesin atıp tuttuğu meslek. Bir bok olamayanların seçtiği meslek imiş. Hımm siz öğretmenlik okumadınız ve bir bok oldunuz demek ki. Yaptığınız işin öğretmenlikten daha iyi olduğunu düşünüyorsanız neden gelip gelip daha kötü gördüğünüz bir mesleği aşağılarsınız ya da nasıl bir egonuz var ki tatmin olmak bilmiyor? Bu ülkede en düşük puanlar eğitim fakültelerinin puanı da değil. Eğitim fakültesine giremeyip kıskançlıktan laf atan bir ton insan da var çalış sen de ol öğretmen niye boş boş konuşuyorsun?

Okuması çok rahat diyelim, tatili çok diyelim madem bu kadar rahatsa sizde öğretmenlik okusaydınız, tutan mı vardı? Oturup üç beş insana laf anlatamayan tipleri 30 çocuğun içine koysan kafayı yerler ama sorsan öğretmenler yatıyor yeaa triplerinden geçilmez. Dışardan bakıp sallaması pek kolay ama kazın ayağı öyle değil. Sırtını devlete dayamak çok rahat bir şey değil mi? Değil işte. Kpss'den gereken puanı alana kadar canı çıkıyor milletin madem kpss çok kolay, sırtını devlete dayamak çok kolay, tatil falan iyi o zaman hasedinizden çatlayacağınıza defolun gidin öğretmenlik okuyun ne de olsa zeka gerektirmiyor ve öğretmenler dışındaki herkes Einstein ya gidin o halde. Bakın siz okulu dört değil üç senede bitirirsiniz kpss sınavında ülke birincisi olur atanırsınız kesin o zeka var sizde çünkü!

Siz boş laf edin durun bakalım çocuklarınızın hayatı aşağıladığınız öğretmenlerin eğitimiyle şekillenecek, anne ve babasından sonra çocuğun en çok örnek aldığı, hayatını etkileyen insanlar öğretmenler. Mesleğini hakkıyla yerine getiren, getirmeyen insanlar her meslek grubunda var sadece öğretmenliğe bu kadar yüklenmek nasıl bir mantık işi? Sınıf ortamında öğretmen konumunda bulunmamış, oradaki çocuklarla gönül bağı kurmamış, onların sevincine, üzüntüsüne ortak olmamış insanlar bilmeden konuşmasın bir zahmet.

(bkz: mustafa kemal atatürk )

çok da basite almayın bence.

O cumhuriyetin kuruluş yıllarındaydı. Öğretmenlik mesleğinin toplumsal prestiji o zamanki gibi değil. Mesela 'slm nbrrr yhaaaa .çs.s.s.s' şeklinde mesajlaşan türkçe öğretmenleri var.

Toplum gözünde değeri en düşük mesleklerden biridir. Hatta manav olun yine daha fazla saygı görürsünüz. Neyse zaten bizim ülkede konu öğretmenlik değil. Öğretmen adayının da diğerlerinin de olaya baktığı şey öğretmenliğin getirdiği avantajlar. Sırtını devlete dayamak, bol tatil, sabit maaş, düzenli hayat vs. Mesela şey derler ''Hiçbir şey olamadın bari öğretmen ol.''

10 eğitim fakültesi öğrencisinden sadece 2si öğretmen olacak vasıflara sahip bizim ülkede.

Üniversite zamanlarında, ilk başladığımızda fakültede aklı başında bir tek biz vardık. Çünkü matematik öğretmenliği atama puanı ve sayısı aşağı yukarı aynı olan, sadece matematik, analitik düşünme kısacası kafası çalışan insanların seçebileceği, puanı da ortalamanın üstünde bir bölümdü. O puanla gidip sağlam bir okulda mühendislik okunurdu. (yıl 2011)

Okulda eğitim gördüğümüz 2-3 yılda rehberlik, türkçe öğretmenliği ve sınıf öğretmenliği gibi bölümleri seçmiş 'rahatına düşkün' insanların sayısı bizden her zaman fazlaydı. Özellikle rehberik - kendi tabirleriyle, pedere ''pdr'' - atama puanı oldukça düşük olduğu için insan kaynıyordu. Mezun olmaya yaklaştıkça bu salakların zırlamasını duymaya başladık. Çünkü onlar okulu bitirene kadar ihtiyaç doyuma ulaşmıştı. ''Psikoloji okuyan formasyon alıp pedereci oluyor !!!1111biribribir!1!'' gibi tepkiler veriyorlardı. Halbuki 3 sene boyunca slayt ezberleyip, son sene videolu* ödev yapınca kendilerini onlardan üstün görüyorlardı.

Mezun olacağımız sene, eğitim derslerini mevcut azlığından dolayı diğer bölümlerle almaya başladık. Bu sefer ''zihinsel engelliler öğretmenliği''nde büyük bir mevcut gördük. Meslek lisesinden dikey geçiş yapıp, torpille bizim okula gelmiş, ağzı laf yapmayan 'ameke ameke' diye dolaşan yaşıtlarımız arasında sus pus oturup ders çıkışı karnımız ağrıyana kadar bunlara gülüyorduk. Ders aralarında koridorda koşan, bağırıp çağıran hayret verici bir şekilde hala lise 2 de kalmış bu insan müsfeddelerine şaşırıp kalıyorduk.

Mezun olduk, şimdi o rehberlikçilerden bağzıları atanamadığı için, okula geri dönüp aldığı dersleri saydırarak başka bölümler okumaya, 3 veya 4. girişinde fail olan sınıf öğretmenleri askerliği uzatmak için açıktan bilmem yüksek lisans yapmaya çalışıyor. Büyük bir ihtimal o zihinsel engelliler öğretmenliği okuyan doğuştan vasıfsız yaratıklar da aynı durumda olacaklar.

Atamalar için bu salakları bir salona toplayıp, loto çekilişi yapıyorlar sonra çıkan yanındaki anasına sarılıp ağlıyor ya işte bütün o zavallılığı büyük bir zevkle izliyorum.

Şimdi bu entryi okuyan da soracaktır ' şizde de formasyon derdü yok mu yaw' yok kaldeş. Bizde en fazla lise matematik öğretmenliği okuyup, alan sınavını beceremeyen sikkolar ilköğretim matematik okuyor, tekrardan üniye dönüp.

Bizim bölümün formasyonu da yemiyor. Çünküm biz matematiğe göre özel eğitim dersleri alıyoruz, formasyondaki pişler onu almadığı için devlet atamaları bölüm mezunlarına öncelikli tutuyor. Bu yüzden bunlar evde 31 çekiyor.

Sol frame'i sikerten öretmen diyince rahatının rahatı batan uykusuz işsize aften.

Çiyırs.

edit büdüt: *videolu görüşme: Son sene rehberlik hizmetlerini sergilemek adına öğrencilerin kendi aralarında yaptıkları ve video kaydı aldıkları bir eğitim dersi ödevi. Hangi ders hatırlamıyorum.

eğitimci kültür ustası manasına gelir.

öğreten kişi.

öğretmeyi meslek edinmiş kimse. meslek erbablarına selam olsun

az daha çalışıp da olamadığım.

o zamanlar idealistim tabi. sabahtan akşama çocuklarla ilgilenmek, bir kere neyse, iki kere neyse ama defalarca anlatmak. dedim çocuklarla vakit geçirmeyi sevenlerin işi bu. meğer öyle değilmiş. çalışma hayatında olay iş koşullarının rahatlığı, boş zamanların fazlalığıymış. bilemedik. bilemedim.

kemal sunal'ın başrolünde yer aldığı film.

müziği cahit berkay'a aittir.

#1374031

ülkemizde sadece devlete atanınca olunduğu sanılan meslek, gittiğim staj okulunda öğrencilere "hocam hep siz gelin, x hocamızı sevmiyoruz" dedirtebilmişsem daha ne atanmasından bahsediyorsunuz allah aşkına? kaldı ki son dönemim ve kpss'yi de hallediliriz ama her halükarda öğretmenim ben arkadaş, stajyeri falan yok bu işin.

Bir öğretmen ne yapabilir demeyin. Bir öğretmen 100 öğrenciyi, 100 öğrenci geleceği şekillendirir. Unutmayın ki öğretmenlik kutsal bir meslektir. Bu ülkeyi de bir öğretmen kurmuştur.

Öğrenci temelli eğitim modeline geçtikten sonra (günümüzden yaklaşık 10-15 yıl kadar gerisini kapsayan süreçte) iyice elden ayaktan düşmüş olup itibar kaybetmenin zirvesini yaşayan en güzel ve çileli mesleklerden biri.

Özel okulların artması ile birlikte zaten sınıftaki sıradan değersiz hale gelen bu insanlara yazık. Bacak kadar sıpalar sen sınıftayken “hayırlı bayramlar” diye bağırıyor. Uyardığın zaman benim babam bu okula şu kadar para veriyor hoca diyebiliyor. Müdüre gittiğin zaman müdür de teyit ediyor evet hocam babası o kadar para veriyor bu okula diye.

itibar, hürmet, gelecek nesil? Hayırlı bayramlar..

gelecek nesilleri şekillendirenlerin mesleği. bakın bazı öğretmenlerimiz ne yapmış:

www.birgun.net/...

sürekli dayak atan, hakaret eden, bağırıp çağıranlarıyla karşılaştığım bir meslek grubu ben ise tam aksi davrandığımdan başarısız öğretmen oluyorum neymiş böylelerin dersinde çıt çıkmıyormuş, makbul olan çıt çıkaran, derse katılan çocuktur, ezberleyen değil sorgulayan çocuktur, spor yapan, ingilizce bilen, sanatla, bilimle uğraşan çocuktur biz de son yıllarda bütün dersler din dersi neredeyse, diğer derslerde ise konuların özü değil sınavlardan geçmek öğretiliyor, böyle bir sistemle sorgulayan, düşünen bir nesil yetişmez ki yetişmiyor ve yetişmeyecek de zaten, alın başınıza çalın o çıt çıkattırmayan 2018 yılında medrese mantığıyla güya ders veren öğretmenlerinizi onların ve yöneticilerin sayesinde son sıralardayız zaten.

ciddi ve piç bu adam* öğretmen olacaksa, öğrencilerinin nasıl denişik yavrular olacağını merak ettiğim meslek.

Benim öğrencilerim a kalite olacak.
En iyi benim öğrencilerim olacak ennn iyi.
-ciddi
Tabi olursa... *
Artık senin aplan değilim. Git başka apla bul kendine!!!!!
-ciddi
Ehehhe ciddi yazmasaydı kemfeşke. :9 şaka yaptım. (Melekli emoji)
Ciddi şaka yapamaz mı kardeşim yıkın bu önyargıları!
-piç

diğer yorumları gör (1)

entrylere bakIlIrsa sozlugun yarIsInIn sahip oldugu ya da olacagI meslek.

tümünü gör

↑