kayıt

türkiye'de yaşamak

  1. 14
    Resmen dramdır.

    Hala erkek çocuklarının saygı duyulduğu, sevildiği ve bir dediklerinin iki edilmediği bir ülkede yaşamak demektir.

    Zordur mesela.

    Kadın olmak zordur türkiye de. Kısa giyersin kaşar olursun. Uzun giyersin kezban derler. Sevgilinle el ele gezersin adın orospuya çıkar.

    Herşeyin yükü senin omuzlarında olmasına rağmen ufacık bir değerin olmaz.

    Aslında daha yazmak isterdim ama şu an hiç yazacak durumda değilim.

    Keyifli sözlükler.

  2. 15
    batı ve doğu kültürleri arasında sıkışıp kalmış bir memlekette yaşamaktır. herkes tutarsız bu ülkede. yemin ediyorum bak kimsenin ne yaptığına dair hiçbir fikri yok.

    hala kadınlara yeteri kadar değer verilmiyor. o yüzden özgüvenli ve bir takım şeyleri sorgulayan kadınlar hoşuma gidiyor. tabi erkeklerimiz de bu tarz kadınlara attention whore etiketini yapıştırıyor hemen.

    şimdi yalakalık yapıyorsun demeyin. erkekler de görünürde avantajlı görünse de sıkıntılı durumdalar. büyük bir sevgi açlığı var ortada. kimse karşısındakine tam olarak ulaşamıyor. bariyerler var aramızda bu iğrenç ortadoğu zihniyeti yüzünden.

    ister istemez esiriz.

    ben derim ki toplayın bavulunuzu izmir'e göçün. eskişehir'e gelin. en azından akıl sağlığınız daha az hasar alsın.
  3. 16
    İnanılmaz derecede evcil ve sabir fikirli bir insanım. Kolay kolay yeniliklere, yeni alışkanlıklara sahip olamam. Haliyle türkiye'yi de inanılmaz sahipleniyorum. Yeni bir ülkede yaşama ihtimali benim için çok çılgınca, sınırlarımın çok dışında bir durum. Liseden beri giydiğim ayakkabım eskidi de giyemedim diye üzülebilen bir insanım.

    Her 'sabah' gece karanlığına uyanıyorum. Evime 20 dakikalık mesafe için, dersten tam 1 saat önce yola çıkıyorum. Çünkü evden 5 dakika geç çıksam, o 20 dakikalık yol bana 45 dakikaya patlayacak. Yollar gerçekten yol değil. Minibüs-otobüs şöforleri yolların sahibi gibi araç kullanılıyorlar. Herhangi bir kazaya sebeb olacaklarının da bilincinde araç kullanıyorlar. İki şeritlik yol, strabucks denen kahve zincirine gelince tek şerite düşüyor, çünkü sözde eğitim seviyesi yüksek olan beyaz yakalılar 'sabah kahvesi' için arabalarını starbucks önüne bırakıyorlar. Bunun kadar saçma bir davranış olamaz heralde. Derslerime geçen dönem yabancı hocalar giriyordu. Hepsi de inanılmaz düzgün, disiplinli işlerinin bilincinde hocalardı. Öğrencilere karşı inanılmaz saygılılardı üstelik. Bu sene anladığım kadarıyla ülkenin durumu sebebiyle hepsi gitti. Yerine türk hocalar geliyor. Şımarık şımarık, kendilerini bilmiş tavırlar, öğrencileri küçük görmeler. Derse zamanında gelmeme. Bir tanesi ilk derste kensini o kadar övmeye kalktı ki... Devamlı kendini gösterme çabaları vs. Biz ders arasında kendi bölümüzle alakasız başka bölümlerle ilgili tartışma yapıyoruz. Aynı derse yabancı hoca geldiğinde küresel ısınmaya nasıl çözümler bulunabilir tartışması yaparken düştüğümüz hale bak. Okuldan çıkıyorum. Eve gitmek için toplu taşımaya biniyorım. Çok yakın bir mesafe için 2.5 lira ödüyorum. Çok mu? Türkiye ekonomisi için çok fazla. Yolda giderken gördüğüm metro çalışmaları beni bitiriyor. Çünkü o bölgeye sırf rant için metro döşüyorlar. Üstelik evlerin altını kazdıkça kazıyorlar. Allah bilir ne halde o evlerin temelleri. Metrobüslerdeki kimsesiz mendilci suriyeli çocuklara değinmek bile istemiyorum. Yahut, çöp karıştıran çocuğun, annesinin babasının elinden tutup okula giden çocuğu gördüğünde yaşadığı hayal kırıklığına da değinmek istemiyorum. Hergün önünden geçtiğim döviz bürosunda yer alan dövizin artışına da değinmek istemiyorum. Ailelerin dinlerini, ahlaklarını çocuklarına öğretirken yaptıkları yanlış baskı sonucu birey olmaktan uzak potansiyel ruh hastalarının ailelerine verdikleri zararı gazetelerde haberlerde gözlemlemek istemiyorum.

    Sadece en azından eve yürürken ne kaldırıma park edilmiş arabalar ne bilerek girilmeye yola girip yolu tıkayan araçlar ne iş güvenliği olmadan çalışan işçiler görmek istiyorum.

    Yanlış politikalar yüzünden çıkar ilişkileri yüzünden babaların, kocaların, sevgililerin, evlatların ölmesi çok ağır. Aynı sebeblerle masum insanların da ölmesi çok ağır.

    Türkiye'de yaşamak artık gerçekten çok acı. Çünkü türkiye'de artık hiçbir şey güzelleşmiyor. İnsanlar gittikçe kabalaşıyor. Ne nezaket kuralı kaldı ne edep ahlak. Türkiye'de bireylerin kendilerine ne öz sevgisi ne öz saygısı kaldı.

    Bir ülke bu kadar güzelken nasıl bu hale geldi bilmiyorum. Sadece kendi işime gücüme bakıp, türkiye'de olan biteni de boşveremiyorum. Vatanın çünkü kıyamıyorsun. Buradan gitsen aklın hep burada olacak.
  4. 17
    eğer zengin değilsen bir avrupa ülkesinde yaşamaktan çok da farklı olmayandır. zenginsen zaten isviçre'de de türkiye'de de krallar gibi yaşarsın.

    türkler cahil diyoruz, dini baskı çok diyoruz, kadına şiddet çok diyoruz, geçim sıkıntısı var diyoruz. bunların hepsi doğru. ne var ki bu sorunlar aynı zamanda avrupa'nın da sorunu. oraların da cahili var, varoşu var, dini baskısı var, yoksulluk sorunu var, kadına şiddeti var...

    işte bu yüzden türkiye'de yaşamak aslında başka bir avrupa ülkesinde yaşamaktan çok da farklı değil. ama afganistan'da ya da suriye'de yaşamaktan çok farklı, o konuda hemfikiriz.

    biri bana gelip "avrupa'da yaşamak ister misin?" dese hiç düşünmeden kabul ederdim. ama orada da geçim sıkıntısı çekeceğimin, kadın olduğum için kimi zaman ezileceğimin, gece geç saatte sokakta yürüdüğümde tedirgin olacağımın farkındayım.

    edirne'yi geçince birden bire bütün sorunlar bitmiyor, yok öyle bir dünya.