kayıt

kutup sözlük yazarlarının karalama defteri

  1. 1151
    Nereye gitsem bilemedim. Madem bu konu güncellenmiş iki kelam da ben edeyim.

    Selam sözlük ya da defter ya da karalamalar. O kadar mutsuzum ki ve bunun aslında hiç çaktırmıyorum ki. Kendime bile zar zor itiraf ediyor bile olabilirim. Çok üzülüyorum sözlük. Ya da defter. Her ne isen.

    Çok sevdiğim derdini dinleyebileceğim derdimi anlatabileceğim, gezeceğim, tozacağım. Bundan olur diyebileceğim arkadaşlarım teker teker gidiyor. Kendimi hiç bu kadar terk edilmiş hissetmemiştim. Kendimi çok Yalnız kimsesiz hissediyorum. Sosyal bir şeyler paylaşabileceğim kimse Allah’ın bir kulu kalmadı. Var gibi de ama yok yani. İş yerinde müthiş bir yaprak dökümü oldu mesela yeni gelenler de baya tipitip yani işten güçten çalışmaktan bir haber olan yeni mezun tipler. Ööeeaaaggh. Zaten bir tane arkadaşım vardı onunla da iki sene önce küstük gibi oldu. Onun dışında herkes uzakta amk. Gözden uzak olan gönülden de Irak oluyor gerçekten.

    Sonra çalıştığım iş yerinde kafam çok karışık. Şu pandemi sürecinde kısa çalışma ödeneği muhabbetine bir kulak mememiz kaldı sikilmedik yani. Yok yani bir de sonradan geldiğimiz gelmediğimiz günleri düzeltip bizi borçlu çalardılar düşün. Hala tam olarak kabul edebilmiş değilim. Neymiş efendim şu kadar saat gelmeyecek gösteriyoruz tamam mı tamam. Eee. Full çalıştım amk. Zaten bu kadar çalışmaya doğru düzgün maaş verilmiyor ki anlamıyorum piyasa mı böyle burası mı emeğimizin üstüne yatıyor bir de kısa dönem çalışma muhabbetine iyice üç yüz beş yüz kesildi maaşımız. Yoruldum. İşi bırakmak istiyorum. Nerede çalışayım bu saatten sonra ne iş yapayım nasıl bir iş beni manevi olarak tatmin eder bilemiyorum. Maddi Kısım da önemli tabiki ama galiba asıl iş maneviyatta. Aslında buradaki işimi seviyorum ama hiç bir şey düzgün ilerlemiyor. Başımızda saçma salak bir müdür var mesela. Herkese arkadaş gibi yaklaşıyor otorite kuramıyor sonra bir şey diyoruz biz suçlu oluyoruz. Yeni mezun olmuş işe başlamış üç sene olmadan adam yok diye müdür oluverdi. Sorunlarım çözümsüz kalıyor. İstifa etmek istiyorum kira kredi fatura derdi tepeme çöküyor.

    Bıktım. Kendimi mağaraya karanlık bir odaya kapatıp ölümümü beklemek istiyorum. Öyle bir vazgeçmişlik. Bilmem anlatabildim mi.
  2. 1152
    Ben sadece yürüdüğüm heriflere yazarım. Sana yazmıyorum diye bozulma bana. Edebiyatım hâlâ insanı yıpratan bi seviyede. Kaldıramayacağım şeyler yazmaktan korkuyorum
  3. 1153
    az önce kalktim yulaf hazirladim ama.. tadı çok kötü yiyemiyorum. içinde kakao, süt, elma, bal olan bir şey nasıl bu kadar kötü olur anlamak cidden zor.. krep yiyesim vardı zaten yulaf kaybetti yapacak bir şey yok.
  4. 1154
    o gece zihnimi bir tabut yaptım. seni morgdan kaçırdım ve cesedini içine yerleştirdim. zamanla hafifleyecek dediler. zaman geçtikçe tabi ki hafifliyor yüküm; çünkü çürüyorsun. ama kokun büyüyor. hiçbir şeyin azaldığı yok şekil değiştiriyor. hiç bir şeyin değiştiği yok, geceleri hala kokunla uyuyorum.
  5. 1155
    bir balina olsam mesela kambur ya da gök ya da ya da ispermeçet olsam mesela, okyanusun sonsuzluğunda şarkılarımı söylesem bağıra bağıra...

    şehrin karanlık sokakları yerine beni duyabilecek canlılara seslensem...

    yüzsem sonsuzluğa...

    derinlere.

    bir balina olsam...

    şarkı söylesem ömür boyu.
    • ispermeçetlerin sırtından eksilirse ahabların mızrağı güzel bir aktivite olurdu
  6. 1156
    -göz-
    gördüklerimiz değil midir bizi delirten, gözlerimiz değil midir vücudumuzda ilk deliren. dışarıdan anlaşılmaz, içeriden anlatılmaz o yeri, -ölüm- , ilk gözlerimizle karşılamaz mıyız. topraktan önce gözlerimizi kapatmazlar mı üzerimize, kilitlemezler mi bizi içerimize. doğduğumuzda kapalı olan gözlerimiz, öldüğümüzde açık değil midir, bakmaya korktuğumuz bu dünyadan neden gözü açık gideriz. nedir bu hayatın tadını kursağımızda bırakan; yemek miydi lezzetli olan, yoksa iştah mıydı yemeği lezzetli kılan. sana gözlerin ne güzel demiştim, ilk onlar başladı delirmeye, ama ne güzel delirdin.
  7. 1157
    -cisimsizlik-
    kadından var edilmiş bir erkek, kadınlarla var olabilirdi düşünceme göre. sokaklarda ve köşebaşlarda ruhumu satıyordum, satabileceğim en zararlı amfetamini. delil de bırakmıyordum ardımda. güzel bir bedene usulca sızıyor, ruhunu kirletiyor ve uçuşuyordum tekrar varoşlara. hem kuştepe'ye komşu idim hem mecidiyeköy'e. trump tower'dan atlamayı da hayal ettim, haplanarak ölmeyi de. ne mecidiyeköy'de idim ne kuştepe'de. ne önüme bakabildim, ne ölüme. uçuşuverdim olduğum yerde.
  8. 1158
    They keep on ordering us to complete our assignments
    without bothering to wonder if we are motivated enough to do
    whatever they order.
    They don't wonder why they don't wonder.
    For a long time, I haven’t seen neither a friend nor a flower!
    I wonder how, I wonder why yesterday you told me
    about Ahab's passion, the society's regression and all
    that I can see through the window is just the reflection of my face
    and that doesn’t remind me of a metaphor or a sublime connotation.
    and I’m getting older!
    I’m sure you’ve figured out by now that we have no energy to rush -
    there is only humankind’s construction of bureaucracy
    and its absurd requirements.
    My point is that if we are all to live happily,
    and quite frankly it is almost impossible these days.
    So come on, let's all be brave,
    and next time you want to annoy us,
    do us a favor.
    grab a bottle of beer and drink it.
  9. 1159
    Üstünü çizdim, hem de her şeyin. Kendimin bile. İşte ben böyle komünist koyarım ortalığın amına, kimseye eyvallahım olmaz. Benim karşımda ben kim? Benim bile hükmün yok

    O halde siz kimsiniz? Üstünü çizdiklerimsiniz, işte böyle. Öylece kabullenin, ben şehrin en kesip atan kızıyım. Kestiğim yerde kalır, ilerisi olmaz
  10. 1160
    bugün çok uyumama karşın uykusuzum, halsizim, yorgunum, bunalımdayım. mevsim geçişinden dolayı mı anlamadım. hem duygusal anlamda boşluktayım, hem yorgun.
  11. 1161
    Şuraya bir gün defteri tamamen karalayıp fotoğrafını atacağım. Üst düzey mizah seviyemi sizler de görün isterim.
  12. 1162
    haykırarak değil ay kırarak yürürdüm;
    gizlenir
    ve
    çürürdüm
    uygunsuz koşullar ve uykusuz akşamlarda.
    • hax.
    • bu gece geleceğim.
  13. 1163
    biraz ağlamaya geldim biraz da sinirimi çıkarmaya.. çok bunaldım sözlük ikiyüzlü insanlardan çıkarcı insanlardan iyiymiş gibi görünen insanlardan çok bunaldım benimde bir kalbim var orospuçocukları diye bağıracağım şimdi ya yeter.. neyse hepiniz geberip gidin artık umrumda değil.
  14. 1164
    okb/

    balgamı çek ağzına yut geri
    kusulamayan magmayı anla.

    kıs sesini yerin kulağı ve
    panik atağı var.

    kafanı yer yeryüzüne yasla
    yerin yüzü ve kabuğu var.
    yer kabuğunu dinle
    yerin yaraları derin
    dikkatli yürü
    üstüne basma.

    okb/
  15. 1165
    ben hasta olmaktan çok korkarım, kronik hastalığım olduğu için (astım) en basit nezle, grip bile benim için ağır ve uzun geçiyor normal insanlara göre. o yüzden çok aşırı hassasım. ben yazdan tiksinen bir insan olarak, yazın bile asla pencereyi açık bırakıp uyuyamıyorum. uyumadan önce havalandırıp sonra kapatırım. nene gibiyim bildiğiniz. neredeyse 1 - 1.5 sene de hasta olmadım zaten o kadar yani düşünün ne kadar dikkat ettiğimi. bir ara göğsüm sıkışmaya başladı. 2 - 3 gün sıkışıyor böyle, ya diyorum ne alaka hayırdır niye böyle oldu diye düşünüp bir türlü anlam veremiyorum. sonra akşam abim gelip ''babam pozitif'' dedi. şoka girdim. babamın hasta olduğunu, belirtisi olduğunu kimse bana söylemedi ben o gün öğrendim. içimden ''acaba pozitif miyim ben'' dedim. o zaman şüphelendim işte. ama bir yandan hiç ihtimal vermiyorum. aynı evde yaşasakta hiç bir araya gelmiyoruz babamla. 4 gün sonra test yapılınca pozitif olduğumu öğrendim. vücudum çok ağrıyordu, sanki ciğerlerime darbe almış gibiyim ölesiye dövmüş gibiler. ciğerimin ağrıdığını çok net anlıyorum. uyuyamıyorum da sağa sola dönerken ağrısı çok fena batıyor. sonra öksürükler başladı, bildiğimiz normal bir öksürük değil bu. o kadar çok öksürüyorum ki, bir yerden sonra öksüremiyorum daralıyorum ve artık kusacak raddeye geliyorum. asla durağanlık yok. devamlı öksürük olduğu için hiç yatamıyorum. öksürdüğüm her an ciğerim de ağrıdığı için yerinden çıkacak gibi oluyor. çok kötü bir dönemim oluyor, kendime gelmeye çalışıyorum sakinleşmeye çalışıyorum sonra yatıyorum uyanınca tekrar başa sarıyor. kısır döngü gibi. çoğu zaman da sakinleşemeyip yatamıyordum. ateş dışında ne varsa bütün belirtileri yaşadım, hepsini.. 24 eylül sabahı saat 6 civarlarında birden uyandım, belirtiler kendini yoğun bir şekilde göstermeye başlamıştı, o kadar kötüydüm ki ailem sesime uyandı. ne onlar gelebiliyor yanıma ne de ben kendimi kurtabiliyordum. bir an da ağlamaya başladım, kendimi durduramıyorum ağlamamak için sinirlerim bozulmuştu. odada tek kalmıştım ve gidip pencereyi açmaya çalıştım. kendimden geçmiştim, dengede duramayıp yere yığıldığım an ölmek istemiştim.. bir ara hastanaye gittik babamla. dönüşte taksiyle dönüyoruz. gece 2 - 3 civarları. taksi şoförü nöbetçi eczane aramıştı, aradı araştırdı eczaneye götürdü. o kadar çok ilgilenmişti ki çok hoşuma gitti, mutlu olmuştum. bir yandan da adam bu zor şartlarda, hastalıkta sağlıkta çalışıyor gecelere kadar (çoğu insan gibi) genel olarak bu insanları düşünmeye başladım. eczaneye geldiğimizde babam ilaçları almaya gitti. ben de o esnada yine kendimden geçtim. adam ön çekmeceden bir şey aramaya başladı, maske. aldı bir tane maskesinin üzerine maske taktı. bir tane daha çıkartıp taktı ve bir tane daha taktı. en son yüzünü fısfısladı kolanyayla. bre adam senin yanında coronalı babam var ondan tırsmadın benden mi tırstın. o kadar endişeli ve korkmuştu ki çok komik geldi o an akjshkjfh kendimi istenmeyen çinli gibi hissetmiştim. ilk 2 - 2.5 hafta çok kötüydüm. son 4 - 5 gün çok iyiydim (e artık bi zahmet) yavaş yavaş tekrar arkadaşlarımla konuşmaya sosyalleşmeye başlamıştım. sanki hiç corona olmamışım gibi.. sürecin bitmesini bekliyordum sadece.. şimdi mi? evet çoktan bitti..
    • geçmiş olsun. psikolojik olarak da çok boktan bir süreç. negatife dönsem bile insanların benden kaçacağını biliyorum.
  16. 1166
    ;#*@$*'akvçşsc*'lvpwfşsşwkckçk*#&@,lflslcNş£#&'lsjzŞn,.

    Karaladım. Ne komik be! İyi geceler.
  17. 1167
    8 yaşındaki kuzenimle çaya 6 kaşık şeker attığını konuşuyorum. Kendisine bunun sağlıksız olduğunu dile getirdim, önce ufladı biraz triplendi. Sonra iki kaşıkta anlaştık.
    • harika bi insansın sen. ne kadar sorumluluk sahibi bi davranış bu.
    • Her şey sağlık için muscle
  18. 1168
    10 yıl önceki kendime: senin ben kafanı sikeyim.
    10 yıl sonraki kendime: şimdiden senin için çalışıyorum at kafası. sahip olduğun her şeyi bana borçlusun. minnet duy biat et.
  19. 1169
    Uyku tutmayıp göz kapaklarımın ihanetine uğrayınca radyoyu açtım "Dertten kederden uyuyamazsın" diyor grup84. Bu tarz tevafuklar canımı yakmaya yeminli herhalde. Uykum gelir ümidiyle kağıt ve kaleme sarılıyorum ama bir kaç satır karalamaktan ileriye gidemiyorum. Satırlarda bana ihanet etmeye meyilli bu aralar. Ne yazsam az geliyor. Ne yazsam eksik, yarım. Yarım kalmışlık kalemime de sirayet ediyor.

    Ruh halim kimse çiğnemesin diye mayınların üzerinde açan papatyalar misali. Papatyanın boyunları yine bükük, çünkü gelen geçen ölmek pahasına basıyor mayına. Her şey anlamını yitirmeye başlıyor böyle anlarda. Kim olduğumun, ne yaptığımın, nelerden hoşlandığımın bir önemi kalmıyor. Ayrılık acısı çekmiş, sevdiği insana kavuşamamış, sevdiği insanın ihanetine uğrayan ve bunun bedelini ağır ödeyen onca insandan birisiyim sadece. Aslında ben sizin farklı zaman dilimlerinde yaşadığınız hikayenizden başka bir şey değilim.

    Cengiz Kurtoğlu'nun "Duyanlara Duymayanlara'" şarkısı yankılanıyor zihnimde. 'Ben onu çok seviyorum' diye bağırarak eşlik etmek isterdim ama 'Beni neden sevmedin’ diye isyan eden sessiz çığlıklardan ibaret kalıyorum yine bu gece.
  20. 1170
    Geçen yıl tam bu zamanlar tam bugünler hayatımın en güzel anlarını yaşıyordum. O kadar güzeldi ki sözlük şu an yazarken bile o anları hissettiğimde mutlu oluyorum.
    Onca cesaretsizliğime özgüvensizliğime karşın bunu nasıl yaptım diye sorunca da kendime “ben ne istediysem onu yaşadım hep, onu istedim ve yaşadım bu kadar basit bir matematik aslında.” Diye cevaplandırıyorum.
    Şimdi olsa yine yapar mıyım bilmiyorum ama o zaman için gayet eğlenceli, maceralı ve güzeldi her şey.
  21. 1171
    son zamanlarda oldukça kötü hissediyorum. bazen küçük şeyleri çok büyütüyorum, bazen "ne yapıyorum ben?" diye soruyorum, gerekli gereksiz her şeye üzülüyorum. şu an o kadar kötü hissediyorum ki bir süre kafa dinlemeyi isterdim.
  22. 1172
    Hayatımda çok önemli bir yeri olan bi’ insan öyle bir şey yaptı ki. Avlu izleyenler bilir, demet evgar’ ın Dizide çok yakın arkadaşı olan ceren moray’ la karşı karşıya oynadığı “ben şimdi sana nasıl Düşman olacağım” diye bağırıp hıçkırarak ağladığı bir sahne var. Heh işte tam olarak o noktadayım. “Bana nasıl böyle bir şey yapar?” diye mi kızayım yoksa beni yüzüne bile bakmak istemediğim duruma getirmesine mi kızayım?

    İkili insan ilişkileri yine bildiğimiz gibi sözlük, içinden çıkılması imkansız. Biz yeter ki yanyana olalım dünyayı titretiriz diye birbirime güç verirdik hep, şimdi yanyana gelmeyi bırak birbirimize tek kelime edesimiz yok.
  23. 1173
    Bi herif şey demiş "hayat berbattır sonra da ölürsün"

    Haklı
  24. 1174
    insan ayrılığın şiddetini ilklerde hissediyor.

    bir yaşam pratiği oluşuyor biriyle birlikteyken. bitince ve bir şeyleri ilk defa yaşayınca, kimsenin olmadığını fark ediyor insan. bu da katlanılması gereken bir keder. atlatılacak ama yaşanıyor.

    bugün harika bir gelişme oldu. parasızlık sorunu yaşamayacağım bir hayata ilk adımı attım belki de. beni mutlu etti. ama bunu paylaşacağım biri yoktu etrafımda.

    eskiden böyle şeyleri onunla paylaşırdım. birlikte sevinirdik. sarılırdık. şimdi yok o. iyi bir haber bile insanın içine oturuyor böyle. geçecek elbet, bu yollardan geçmem gerekiyor. ama zor ne yalan söyleyeyim.
  25. 1175
    ablama sınav olurken sen de gel bak dedim.d tamam dedi ama kesin uyuyacak aaa beni niye uyandirmadin diyecek sonra da. ne zaman bir seye yardim et desem uykusu geliyor. * ya da bir yere gidecegiz beraber sabah erken mesela uyuyakaliyor. uykusunu hipotalamus degil de ben duzenliyorum sanki...