2
Evrendeki her şeyin daha düzensiz olmak istemesi diyebiliriz galiba. Mesela Kati cisimlerde atomlar çok düzgün ve sıralı dizilirler. Sanki böyle istiklal marşı söyleyen ilkokul çocukları gibi. Sıvı cisimler ise biraz daha duzensizdir. Birbirleri üzerinden kayma hareketi yaparlar. Sanki kravatı salmış hirkayi çıkartmış liseliler gibi. Gazlar ise tamamen kafalarına gore dagilirlar. Yani birbirleriyle bir etkilesimlerinden söz edilemez. Tıpkı kafasi esince okula bilr gitmeyen üniversiteliler gibi. Cisimler sürekli düzensiz olmak ister. Yani entropilerini arttirmak ister. Ama bunu yapmak için genelde kimyasal ya da fiziksel bir değişim yaşamaları gerekir.
Bu degisimlerde ya ısı alınır ya da ısı verilir. Entropi göz önüne alındığında tepkime yazdığımız cisimleri sistem geri kalan her şeyi de evren olarak adlandiririz. Eger tepkime evrenden ısı alarak gerçekleşiyorsa gaz'a daha çok yaklaşacaktir ve entropisini (duzensizligini) arttıracaktır. Eger tepkime isi oluşturuyor -evrene ısı veriyor- ise o zaman kendisi daha düzenli hale gelip evrenin duzensizligini arttirir.
3
Yönetim açısından; işletmeler neden kendini kontrol edip yenilemeli sorusunun cevabıdır.
Dinamik olmayan, kendini yenilemeyen her yapı, entropiye (yok olmaya) mahkumdur.
Ömrü ne kadar uzun olursa olsun; 'her işletme doğar, büyür ve ölür' yasasının temel nedenidir.
4
---alıntı---
Canlıların hepsi çevrelerinden negatif entropi alarak yaşarlar. Biz bitkilerden veya bitkileri yiyen hayvanlardan negatif entropi alırız, bitkiler ise fotosentezle Güneş’ten negatif entropi alarak yaşarlar.
Bertrand Russell, her canlı varlığın çevresinden kendisi ve nesilleri için mümkün olduğunca çok enerji alan bir çeşit emperyalist olduğunu söylemiştir.
Yapılan hesaplar canlıların, makinelerin ve tüm düzenli yapıların düşen entropilerinin bedelinin sistemin bütününde daha çok entropi artışı olarak ödendiğini ve termodinamiğin ikinci
yasasının hiç bir şekilde ihlal edilmediğini göstermektedir.
---alıntı---
↑