türban
- 26herhangi bir devlet dairesinde kullanılmamalı zihniyetinin sonucu 2002'de akp'yi ülkenin başına bela etmektir. bunu talep etmek için 2002 doğumlu olmak gerekir. benim anlamadığım nokta şu ki, kendi değerlerinden ötürü ötekileştirilen, neredeyse terörist ilan edilerek büyüyen bir gençlik nasıl oluyor da bu ötekileştirmeye düşman olmak yerine bu araçlara düşman oluyor. kendileri güce sahip olsa akp zihniyetinden bir farkları yok işte. bu tip insanlar azıcık hiyerarşi olan yerde kendilerini belli eder.
- 27Bir tür inanç meselesidir; kimsenin de müdahale etmeye hakkı yoktur. Hayır dini bir kişilik değilim ama, size ne lan.
- rahat dursalar cidden bize ne elbet...
ama serbest bırakıldıı işte...
en son kafamıza jdam füzesi atıyoalrdı.... - 28islam dininin emirlerindendir. Önemli olan takmak değil, takma şeklidir.
- 29İslâm inancında türban var mıdır? inancı gereği türban takanlar dışında inancı gereği neler neler giyenler olduğu vakit kamu nasıl bir hükme varacak? İnanç konusunda azınlık/çoğunluk olmak ya da tahammüller ve temayüller önemli midir? Bu tür çıkmazlarda iktidara ve ona oy veren halka göre çıkar yollar üretilir. Ben 28 Şubatçı olsam da 28 şubat'ın akp'yi var ettiği gerçeğini görmezden gelemiyorum. İki ucu boklu değnek...
Ek: bu gericilik öyle bi şey ki elini versen kolunu kapar. Koskoca fars medeniyetinin geldiği noktayı görüyosunuz işte. Şakaya gelmez bazı meseleler. Halkına rağmen Halkı adına Pragmatist bi politikacı şart. - 30Fransızca "turban" kelimesinden Türkçeye geçmiştir. Türkçe karşılığı tulbenttir. Kadınlarin belli bir dayatma gereği saçlarını ortmesi ise hammurabi yasalarına dayanmaktadır.
- 31"benim babaannem de yazmalı"cılar gelmeden hemen...
bakın laikliğin tanımını henüz idrak edemeyen arkadaşlar var. laiklik, "devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensip." olarak tanımlanıyor.
laikliğin, batı ülkelerinde, yüzyıllara dayanan kilise-kraliyet* arasındaki mücadele sonucu ortaya çıktığını biliyoruz. bizde ise iktidar sahipleri ve din adamları arasında böylesine çetin bir iktidar mücadelesi olmadı. osmanlı'da zaman zaman kalemiye ve ilmiye sınıfı arasında mücadele olmuştu evet ancak bu "dinin devlet içindeki gücü"nden ziyade erkler arası bir rekabetti diyebiliriz... işin erbabları daha iyi bilir..
dolayısıyla laikliğin yılmaz bekçisi olduğunu düşünen arkadaşların şunu izah etmesi lazım, bir insanın, toplumun çoğunluğunun dini inanışına mensup biri olarak dinince "yerine getirilmesi gereken" bir hareket olarak gördüğü somut konuda, baş örtüsü takmasını "laiklik ilkesi"ne karşı olarak yorumlamanın dayanağı nedir? "devlet yönetiminde dini referans almamak", özgürlüğü sağlamayı engelleyebilir mi? "dinler arasında tarafsız olmak" da zaten ilk cümlenin devamı ve tamamlayıcısı iken...
laiklik ilkesinden hareketle belirlenen kıyafet de diyelim x dininin emrettiği kıyafet şekli olsun, ne yapacağız? değiştirecek miyiz? ha diyeceksiniz ki "varsayımla konuluyorsun" e sen de "benim dinim mayo ile giyinmeyi emretse, bana da izin verecek misiniz?" diye varsayıma dayanıyorsun? onu ne yapacağız?
bakın, sahibi olmadığınız, özenerek sarıldığınız düşüncelere dar bir elbise biçip, insanları bu elbise içine sokmaktan vazgeçin. hayatın dinamikliği karşısında ezilirsiniz, yok olmaya mecbur kalırsınız.
her toplumun, uluslararası geçerliliği olan ilkeler için de dahi olmak üzere kendine özgü yaklaşımları, yorumlayışları vardır. nasıl ki temel hukuk düzenlemelerini* her ülke kendisine göre eğiyor, biçiyor ise laikliği ülke şartlarına göre yorumlamakta ve düzenlemeye oturtmakta beis yoktur ki ancak bir ulus olarak birlikte, bir arada, bir bütün olarak yaşayalım. aksi taktirde "dinler karşısında tarafsız olma" amacıyla çıkar, kendinize yeni bir din icat eder, ona tabi olmayanları tekfir edersiniz, farkına bile varmazsınız - 32özellikle siyasetçilerin konuşmaya çekindiği mevzu. ben siyasetçi değilim; yanmayı göze alıp doğru bildiklerimi yazacağım. dini hoşgörü falan da olmayacak.
adına ne derseniz deyin; nasıl savunursanız savunun; kendinizi rahatlatacak ne düşünürseniz düşünün, o örtüyü taktığınız sürece cinsiyet eşitliğini unutun. 21.yy de erkeklerin bir tarafı kalkmasın diye saç kapamak, absürtlük, cahillik ve özünüze saygısızlıktır. dinimiz böyle emrediyor! eskiden dinler, insanların kurban edilmesini emrediyordu, çağ dışı bulundu ve yavaş yavaş yok edildiler. tabi aradan 3000-3500 yıl kadar geçince sorunlar bu kadar vahşi olmuyor ama bu, çözülmesi gereken bir sorun olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
günümüzde kadın erkek eşitliğini savunurken, kadın cinayetlerini kınarken, iş hayatında kadına ön yargıdan bahsederken, türban takarsanız, taktırırsanız kendinizle çelişirsiniz. binlerce yıldır dinlerin ikincileştirdiği kadının bizzat kendisi olup, ikincileştirmeye hayır diyemezsiniz! siz bunu layığıyla diyemedikten sonra; bu ülkede, ataerkil sistemin beyinsiz erkekleri, kadınları öldürmeye devam edecek; evlenilecek, eğlenilecek kadın olarak yaftalanmaktan, namus denilen olguyla bir tutulmak kurtulamayacaksınız.
recm, çocuk evlilikleri/tecavüzleri, kuma, kadın sünneti, yakılan, kazığa oturtulan 'cadılar' ve saymaya üşendiğim sayısız eziyetle, yıllardır kadını rezil eden, yılların alışkanlığıyla gelenekselleşen bu çirkin tutum, siz kadınların da sayesinde ayakta duruyor. dinlerin* özgürlüğünü canhıraş savunurken, ihtiyacınız olan özgürlüğünüzün ne hale geldiğini fark edemeyecek kadar içeridesiniz. 'ama gerçek islam bu değil!' gerçek islam, gerçekte bizlere ne yaşatıyorsa odur. kutsal sayfalar için kesilen kafalar, taşlanan kadınlar, tecavüz edilen çocuklar gerçektir. sizin hayalinizdeki, gerçek sandığınız gerçek islamın hiç bir zaman gerçekleşmeyecek olması gerçektir.