87
"şu dünyayı adamakıllı görmeden, dünyanın ne olduğunu adamakıllı anlamadan buradan gidecek olduktan sonra ne diye buraya geldik sanki? yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz? yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: 'dünyada neler gördünüz?' dese herhalde verecek cevap bulamayız. koşmaktan görmeye vakit olmuyor ki."
85
"Zaten sıkmadan uzun uzun anlatmasını bilen yegane geveze, denizdir."
84
?Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. ?Bunun böyle olması lazımdı? diyordum. Demek ki beni bir türlü sevemiyordu. Hakkı vardı. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti.?
83
Şimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Sevgilim, saadet ikimizindir
Göklerden gelen bir yadigar gibi
82
üzerine yazar, şair tanımadığım, tanıyamadığım adamdır kendisi. adam gibi adamdır. keşke daha fazla yaşayabilseymiş. kim bilir ne eserler çıkaracakmış ortaya. böyle adamlar hep erken gidiyor zaten amk dünyasından.
81
kürk mantolu madonna adlı eseri mutlaka okunmalıdır.
80
cinayete kurban gitmiş yazarımız. dilimizden düşmeyen pek çok şarkı onun bestelenmiş şiiridir. bulgaristanda okullarda okutulduğundan bizden daha iyi tanıyormuş bulgarlar.
78
kısacık ömründe verdiği şahane eserleri okudukça insanda "ah be usta, biraz daha kalabilseydin, keşke biraz daha karalayabilseydin de şu zevkimiz eksik kalmasaydı" şeklinde bencil düşüncelere salan yazardır. kendine has öyle bir uslubu vardır ki, bir insanı öyle bir anlatır ki, siz o kişinin hani ciğerini bilirsiniz artık. öyle noktalara dokunur ki "evet ya hakkaten olay bu" der, aslında hep bildiğiniz ama hiç böyle ifade edemediğiniz durumları önünüze seriverir. "kürk mantolu madonna" da, aşkı öğretir; aşkın hallerini, ruhunuzu şeklilden şekile sokan o yaramaz ve huysuz dürtüyü anlatıverir. sayfalar çevrilirken kah "raif efendi" olursunuz kah "maria puder". "içimizdeki şeytan" romanında, insan ve iradesi ayrı mı yoksa bütün mü düşünür durur, bazen "ömer" e kızar, bazen "macide" yi çözemezsiniz. "kuyucaklı yusuf" da baş eğmeyen yusuf'un öyküsü sizi alır götürür, betimlemeleri ile öykünün içine alıverir sizi de. böyle gerçekten yazabilen bir yazar, ilk faili meçhul cinayetimize kurban gitmiştir. zaten yaşamı boyunca da, sürgünler yemiş, cezaevlerinde kalmış, sosyalist olmasının bedelini fazlasıyla ödemiştir. çareyi yurt dışına gitmekte bulan sabahattin ali, yurt dışına çıkmasında kendisine yardımcı olacak olan ali ertekin tarafından bulgaristan'a çıkarken öldürülmüştür. cesedi, ıstıranca dağlarında, öldürüldükten günler sonra bulunmuş ve tüm kemiklerinin kırılması gibi çeşitli işkencelere maruz kaldığı gözlemlenmiştir. cesedi bulan imam tarafından oraya gömülmüştür, hala mezarının tam yeri bilinmemektedir. katil ali ertekin ise bir süre içerde yatmış sonra çıkmıştır. tetikçi olduğu düşünülen ali ertekin, ifadesinde cinayetin tamamen milliyetçilik duygularından dolayı işlediğini belirtmiştir. sabahattin ali cinayetinde ki sır perdesi ise hala aralanmamıştır.
77
insan psikolojisini, aşkın dışavurumunun şuursuzluğunu ve toplum denen olgunun tüm asimetrik ritmlerini ezberlemiş, yüreğinden damıtmış ve bizlere sunmuş büyük bir insandır. tarihin tozlu sayfalarına gömülüp, türk toplumu için büyük bir kayıp olacakken, kürk mantolu madonna ve kuyucaklı yusuf sayesinde küllerinden yeniden doğmuştur. zaten hiç ölmemiştir. suikastler sabahattin ali'leri, hrant dink'leri, uğur mumcu'ları öldürmeye yetmemiştir, yetmeyecektir. beyhude çabalar...
76
kuyucaklı yusuf, kürk mantolu madonna ve içimizdeki şeytan gibi harika eserlerin yazarı.
↑