87
son yılların tekrar pop kazanan yazarı. hiç okumadığım kendisi. okumayı düşünüyor muyum diye sordum kendime cevabımı henüz bulamadım. bulduğum zaman edit büdüt bir şeyler yaparım.
86
benim için hep (bkz: kürk mantolu madonna) yazarı olarak kalacak,üzgünüm.
85
İş bankası yayınlarından seçme öykülerini aldıktan sonra hakkını verip mercek altına aldığım eli dursa da ışıldamaya devam eden şair yazar.
84
kendisi hakkında çok fazla bilgim olmamakla beraber, geçenlerde sinop cezaevi ziyaretimde andığım yazardır
83
Ortamlarda kürk mantolu madonna'sını görmekten gına gelmiş değerli yazar.
82
çok saçma bir ölümle hayata gözlerini yummuştur Sabahattin ali.
Bulgaristan sınırını geçmeye çalışırken, kılavuzu Ali Ertekin tarafından katledildi. 28 Aralık'ta tutuklanan Ertekin'in cezası indirime uğradı. Aynı yıl çıkan af yasasıyla da serbest bırakıldı.
işte böyle..
81
" İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar."
80
"Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz?" demiştir.
79
"her an bir şey olması ihtimali içinde, saatlerce, günlerce hiçbir şey olmadan beklemek, azapların en korkunçları arasındadır. bir kapının önünde, bir hücrede neden olduğunu bilmeden beklemek. kafanıza dolmak isteyen türlü ihtimallerle zaman zaman yüreğinizin çarpıntısı artarak beklemek."
78
"sen sevgiline ne verebilirsin sanki? kalbini mi? pekâlâ, ikincisine? gene mi o? üçüncü ve dördüncüye de mi o?.. atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?.. hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır: kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun... göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun."
77
"bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan insanı vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? fakat hep böyle değil midir? birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?"
76
"ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir."
75
"Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir sonu olmamasını ne kadar isterdim. Beni asıl, bu ümidin boşa çıkması üzüyor. Bundan sonra kendimizi aldatmaya lüzum yok. Artık eskisi gibi apaçık konuşamayız. Bunları ne diye, neyin uğruna feda ettik? Hiç!
Her şey bitti mi? Zannetmem.
Yalnız bir müddet dinlenmek ve birbirimizden uzak kalmak lazım. Ta ki birbirimizi tekrar görme ihtiyacını şiddetle duyuncaya kadar.
Belki tekrar dost olur ve bu sefer daha akıllı davranırız. Birbirimizden, verebileceğimizden fazla şeyler beklemeyiz ve istemeyiz."
74
herkes kürk mantolu madonna desede yeni dünya ile değirmen kitapları muazzam olan yazar. nasıl kıyıldığını anlamadığım sınırlı insanlardan.
73
"konuşmaya ne lüzum vardı? bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu."
72
"ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz.
aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir."
71
"odamda beni kitaplarım bekler. bu yegane tesellidir. her eşyasını ayrı ayrı gayet iyi tanıdığım bu odada yalnız onlar her zaman için yeni bir koku taşırlar. her zaman söyleyecek birçok lafları vardır."
70
kürk mantolu madonna adlı eserinin derinliği, kimilerince fazla abartılı bulunan yazar. bundan mütevellit sanırım üşenmeyi bir kenara atıp, sözlükteki ilk uzun girdimi gireceğim.
kitabın içeriği kimilerince tipik yeşilçam melodramına benzetilse de, melodramdaki gibi birbirinden kesin olarak ayrılmış olan iyi ve kötü karakterler, bu kitapta yoktur. özellikle birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra, toplumlardaki belirsizlik ve güvensizlik hali, edebiyata da sirayet etmiş, kesin bir iyi-kötü ayrımını ortadan kaldırmıştır.
aynı zamanda dünyadaki bu toplumsal çöküşlerle birlikte, edebiyatta bir çok antikahraman yaratıldı. umutsuz, pasif, plansız karakterler işlendi. bu kitabın, edebiyatımıza kazandırdığı en önemli ivme budur. zira maria puder ve raif de, hayata pasif kalan, yılgın karakterlerdir.
her ne kadar tipik bir aşk romanı olarak görünse de, karakter tahlilleri yapıldığında, sosyolojik ve psikolojik olarak çok daha kuvvetli olduğu anlaşılan bir eser zannımca. çünkü roman, raif efendinin hatıra defterinden ilerlediği için, raif efendinin olaylar hakkındaki duygu ve düşüncelerine daha çok tanık oluyoruz. olaylar arka planda kalırken, okuyucu psikolojik tahlillerle yüzleşme imkanı buluyor.
öte yandan, ana karakterler raif ve maria, her ne kadar birbirinden farklı kültürlerin bireyleri olsalar da, ikisi de toplumdan kopmuş, insanlardan ümidini kesmiş, pasif, tabiata daha fazla ilgi duyan, hüzünlü karakterlerdir. bu yapıları, ilişkilerine de sirayet eder. birbirlerine tam anlamıyla hiçbir zaman güven duyamazlar. bu güvensizlik, tanıştıkları anda başlar, kitabın sonuna kadar da devam eder. eserde işlenen bu güvensizlik hali, eseri günümüze kadar taşıyan faktörlerden de birisidir.
alışılagelmiş bir roman olmadığını ispatlamam için bu kadarı yeterli kanımca. kitabımı aradım ama bulamadım. eğer bulursam ve kitap üstüne aldığım notlara erişebilirsem, burayı tekrar düzenleyeceğim.
69
kürk mantolu madonna kitabı fazla abartı görmüş olan yazardır. herkes de bunu biliyor ya hah tamam sabahattin ali fan page'e üye olabilirler artık. ulan tipik yeşilçam melodramı işte neyini abartıyorsunuz şu kitabın? bence kuyucaklı yusuf'un hakkı yeniyor burada, yoksa o kesinlikle maria puder'i tahtından edecek güzellikte bir şahaser.
68
Beşiktaş'taki bir sahafta kendi imzasını taşıyan kitabı 500 liraya satıştaydı. çok aklım kalmıştı. umarım denyonun biri alıp bir köşeye atmamıştır.
kürk mantolu madonna ise, bir karakterin okuyucuya yedirilmesi açısından özellikle incelenmesi gereken kitaptır.
67
kürk mantolu madonna gibi bir çok güzel eseri bizimle tanıştırmış şahsiyet.
eserlerinin bir kısmı filme ve şarkıya çevrilmiştir.
66
"hayat sanki sadece gözlerimin eriştiği yerlerden, içinde yaşadığım zamandan ibaretti. sanki dünyada, beni işime götüren tozlu veya çamurlu yoldan, kerpiç duvarlardan ve ne söylediklerini yarım saat sonra bile hatırlamaya imkan olmayan birkaç iyi kalpli arkadaştan başka bir şey mevcut değildi."
65
cumhuriyet tarihinin ilk faili meçhulu. gerçu katil kişi meçhul mü tartışılır da neyse.
64
Sabahattin Ali Türk öykücü, şair, öğretmen, yazar ve gazetecidir. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini çeşitli dergilerde yayınlamaya başlamıştır. Halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren kitapları ise edebiyat çevrelerinde ilgi uyandırdı. Türlü-türlü ödüller kazanmış, eleştirisel yönü ile tanınan bir adamdır. Çoğu kesim tarafından hoş karşılanmasa dahi, kendi çizgi ve yolunda davranmaya devam etmiştir. 41 yaşındayken de, hayata gözlerini yummuştur.
63
Atsız Memua'da Hüseyin Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan, Orhan Şaik Gökyay gibi Türkçü isimlerle birlikte yazmış, aynı zamanlar Nihal Atsız'dan Kür Şad Ayaklanmasını dinlemiş, İçimizdeki Şeytan gibi bir kitabı yazıp Nihal Atsız'la arası açılmış, nihayetinde 1944 Irkçılık Turancılık davasına neden olmuş, politik düşüncesinden nefret ettiğim fakat şiirlerini ise bir o kadar beğendiğim, Balıkesir Edremit'te büyümüş yazar, şair.
döndüm daldan kopan kuru yaprağa leylim ley
seher yeli dağıt beni kır beni leylim ley
götür tozlarını burdan uzağa leylim ley
yarin çıplak ayağına sür beni leylim ley
ayın şavkı vurur sazım üstüne leylim ley
söz söyleyen yoktur sözüm üstüne leylim ley
gel ey hilal kaşlım dizim üstüne leylim ley
ay bir yandan sen bir yandan sar beni leylim ley
yedi yıldır uğramadım yurduma leylim ley
dert ortağı aramadım derdime leylim ley
geleceksen bir gün düşüp ardıma leylim ley
kula değil yüreğine sor beni leylim ley
↑