101
(bkz: big o notation)
bazı spesifik durumlarda O(logN) O(1)'e kıyasla daha hızlı çalışabiliyor.
(bkz: ay ben şok)
102
yazar diye hitap ettiğimiz ölümlüler birer insandır, çığlık bir ifade kelimeler grubu ya da sestir.
103
abazanlık çok cinsli bir eylemdir
104
ismet inönü 1400 yıllık islam tarihi boyunca seçimler yoluyla iktidarı bırakmış ilk müslüman liderdir.
105
ilk düşündüğümüzde, normal olarak zamanı üçe ayırıyoruz:
geçmiş
evrenin andaki durumuna varmasını sağlayan zincir?
lan bu sigara ağzıma nereden geldi? ha evet, iki dakika önce "madem yazı yazacağım sigara içeyim" diye düşünüp sarmıştım. 24 yıla dair hatıralarım olmasa şu sigaranın zerre anlamı kalmayacak. 24 yıllık yaşantım sonunda bir sigara içişe varıyor.
yani geçmiş oldukça net, hatta ana temel oluşturması açısından anlam için gerekli bir kavram. nedir, var mıdır yok mudur, tartışmak çok anlamsız.
ama yok.
geçmişe dair her şey andan çıkarılabiliyor. çünkü geçmiş, sadece süren etkiler ile devam ediyor var olmaya. sigara sarışımın beynimde bıraktığı kalıntılar, tabi elimdeki sigara vesaire, süren etkiler. artık o sigarayı sardığım an yok, o andaki şeyler değişmiş, farklı biçimler alarak ana varmış fakat anda etkileri sürdüğünden geri doğru takip edebiliyor ve buna geçmiş diyoruz.
yani var evet ama anladığımız biçimde yok. tahtaya sürüldükçe biten tebeşir gibi hiçbir şey kaybolmadı, ama tebeşir artık yok.
kısaca geçmiş, anın içinde var sadece.
gelecek
24 yıllık deneyimlerim bana söylüyor ki, birazdan camı açıp bir sigara daha yakacağım.
evet aynen öyle oldu. olmayabilir miydi? ne bileyim, spekülasyona lüzum yok. ama o olmasa başka bir şey olacaktı, akmaya devam edecekti her şey. ama anda her zaman tek bir şey oluyor, spekülasyon yapabiliriz, ama olacak olan şey olacak ve diğer sonsuz ihtimalin hiçbiri gerçekleşmeyecek.
işte bu gerçeklik bizde, sanki gelecek kesinmiş ve varmış algısı yaratıyor. 2017'de bir şeyler olacak, ve kesin net bir biçimde belli bir şey olacak. tek bir alanda iki şey olamadığı gibi tek bir anda da iki şey gerçekleşemiyor. tabi biz bölümlere ayırıp olan tek şeyin farklı noktalarını farklı şeyler olarak yorumlayabiliyoruz. ama aslında tek bir şey oluyor. ve mesela bu olan tek şeyi bir alan olarak görüntüleştirirsek, bu alanda da farklı şeyler aynı yerde duramıyor. mesela hem tıp kazanıp, hem de barajı geçememe ihtimalim yok aynı anda.
yani gelecek de oldukça net. nedir, var mıdır yok mudur neyse sonunda yoktur diyeceğimi kestirebilirsiniz.
ama yok. yine de diyelim havada kalmasın.
neden? sayı saymak kolay bir iştir. 1-2-3-4, teker teker zıplat. ama diyelim ki her sayıyı, yani var olabilecek her sayıyı sayarak gidiyoruz. 0 ile başladık. sonra ne gelecek?
0,0000000000000000000.. bir yerde 1 gelmesi lazım, ama gelmesi mümkün değil. çünkü sonsuz sıfır var orada.
işte gerçeklik de böyle bir sonsuzluk olduğu için, gelecekte olacak şeyin kesin ve net olması mümkün değil. sonsuz değişken var.
ve gelecek, geçmişteki deneyimlere bakarak alışkanlık haline getirdiğimiz bir çıkarım yapma işlemi. geçmiş ne kadar varsa, o da o kadar var. anın içinde. anladığımız biçimde değil.
üçe ayırdığımıza göre sonunda son bölümlemeye geliyoruz, zaten teke indirdik aslında:
an
asla yakalayamadığımız, düşünürken geçmiş ve geleceğin arasında sonsuza kadar sıkıştırılan garip şey. her şeyin gerçekleştiği, geçmişin vardığı geleceğe giden tren? evrenin spesifik bir noktada durdurulmuş fotoğrafı?
anı inkar edemiyoruz, çünkü onu inkar ettik mi hiçbir şey var olmuyor. nasıl olacak değil mi? her şeyin gerçekleştiği bir alanı inkar edebilir miyiz? bu şu anda görüp işittiğimiz, dokunup tattığımız şeyi yadsımak olmaz mı?
ama yoktur. bu sefer çaktırmadan vurayım dedim.
0,000000 örneğine dönersek, sonsuzluğun nasıl bir şey olduğunu yeniden düşünmemiz gerek.
sonsuzluk
-sonsuzdan başlayıp +sonsuza uzanan sayılar? iki ucu sonsuza kadar giden bir çizgi? sınırlara sahip olmayan bir şey?
sonsuzluğu hep üç boyutlu düşünüyoruz, oysa akışıyla beraber ele almak gerekir ki gerçeğe oturabilsin. bir çakmağı gelecekten-geçmişten ve anından kopardık mı, çakmaklığı kalır mı? o bir kavram olur, düşüncede vardır, niteleyebildiğimiz kadar vardır. gerçekteki çakmak öyle bir şey değildir, sürekli değişir, değişmiş ve değişecektir.
elinizdeki çakmağın sınırları olduğunu görürsünüz, daha yakından bakabilseydik o sınırların sürekli olarak değiştiğini görürdük. hala sınırı var diyebilir miyiz? bir sınır çizebilir miyiz, çizdiğimiz her şey daha bitiremeden yeni biçim tarafından yadsınacaktır. sen daha algılayamadan o sınırlar değişmiştir. ama sen algılayabildiğin en iyi sabit biçimiyle algılayıp kavramlaştırırsın, çerçeve içine alır hareketinden koparır niteliklerini belirler ve onlara indirgersin ki algılayabilesin, üzerine düşünebilesin. yani o sınırlara senin ihtiyacın var, o sınırlar bu yüzden ortaya çıkıyor, sen olmazsan onlar da yok. sonsuzluk böyle bir şey, bitmemiş olmak yani.
an da böyledir. 0,000000 örneğinde olduğu gibi sonsuz bölümlenebilirdir, çünkü sen bölümlüyorsun onu normalde o bölümlere sahip bir şey değil. sayıları da sen uydurdun, noktaları da sen uydurdun, dilediğin kadar da uydurabilirsin. anı da sen uydurdun.
birine 5tl verebilirsin. 5 yumurtalı ekmek yiyebilirsin. acıktın mı kızarmış mis gibi bir 5 yiyemezsin. "5 vereyim olur mu abi?" dedikten sonra kimseye çıkarıp 5 veremezsin. yok çünkü. sonsuzluğu algılayabilmek için mecburen yaptığın bir "çerçeve içine alma" çabasından başka bir şey değil. tam da o yüzden 0'dan 1'e kadar saymayı geç, 0'dan bir sonraki rakamı söyleyemiyorsun bile.
aynı şekilde akan şey akmaktadır, durağan olarak o akışından kopuk olarak "var olamaz" ki "an" diye durağan bir resim gerçek olabilsin.
umarım anlatabilmişimdir, daha iyi anlatamıyorum sanırım.
sonuçta geçmiş de gelecek de sadece anda mevcut.
ama an yok.
e ne var ulan?
106
(bkz: emeklilikte okurum)
nokia aslında finlandiya'da bir şehirdir.
yani biz de ığdır, kastamonu diye telefon çıkartabiliriz. slogan da hazır:
bilecik pipıl
107
şu an yaşayan hiç kimsenin ölmemiş olması.
108
çılbırın ermenice yumurta anlamadığına geldiği. büyük baş ete sadece et demek gibi bir şey.
109
filmlerde dizilerde telefonla konuşma sahnelerinde iki oyuncu karşılıklı konuşmuyormuş. yani kendi kendilerine konuşuyorlarmış farklı zamanlarda. sonra montajda sanki karşılıklı konuşuyormuş gibi gösteriyorlarmış.
bariz bi gerçek ama ben bu açıdan hiç bakmamıştım.
110
Ludwig van Beethoven, Wolfgang Amadeus Mozart, Johann Sebastian Bach, Antonio Vivaldi ve diğer birkaç ünlü bestekarın bildiğimiz parçalarını aslında bilmiyor oluşumuz. ilk duyduğumda hayal kırıklığına uğramıştım. bu zatların bestelediği parçaları hiçbir zaman kendi ellerinden kendi orkestralarından dinleyemedik çünkü o zamanlar ses kayıt cihazı icat edilmemişti. daha duygulu, daha içten çaldılar. ama biz bilmiyoruz. sadece elimizde olan notaları sayesinde neye benzediğini biliyoruz.
yani belki de Beethoven, moonlight sonata için çok daha güzel basmıştı parmaklarını piyanoya.
111
Fransızcada eş anlamlı kelime olmadığından uluslararası anlaşma metinlerinin fransızca olması.
112
sitcom dizilerdeki komik olmayan ama yine de gülme efekti olan sahneleri hatırladınız mı? he işte o gülme efektlerin yüzde sekseni, 1930'lu yıllardaki sessiz filmlerde kullanılan gülme efektleriymiş. sürekli yeni efektler çekmek yerine eskileri kullanılırmış genelde. yani o kahkasını duyduğunuz insanların nerdeyse hepsi, şimdi ölmüş vaziyette.
113
www.youtube.com/...
sadece güneşi değil de her şeyi böyle düşünmek lazım belki. çarşafta sabit durup etrafını büken şeyler gibi değil de.
hatta şu galaksiyi de merkezi döne döne gidiyormuş, arkasındakileri sürüklüyormuş gibi düşünün:
upload.wikimedia.org/...
114
hani karışık bi dolabın içinde aradığınızı bulamazsınız da, anneniz gelip şak diye bulur ya, işte onun bilimsel açıklaması varmış. kadınlar erkeklere nazaran nerdeyse yüzde elli daha başarılıymış renk ayırt etmekte. bu sebepten midir bilmiyorum ama renk körlüğü erkeklerde kadınlardan 10 kat daha fazla görülüyormuş.
116
Bir pena nın sevgisi asla tükenmez, eğer tükeniyorsa o pena değildir.
117
youtube'da beğendiğiniz bir video'yu indirebilmek için youtube'dan "ube" kısmını silerek indirme sayfasına gidebilirsiniz.
118
Koalaların iki çükü varmış der susarım.
120
türkiye'de google'a "darwin" yazarsanız charles darwin ve evrim teorisi hakkında bilgiden daha çok, harun yahya'nnın evrim teorisini çürüten bilgilerine ulaşırsınız. memlekete bak.
ha bir de bu darwin amca tıpı kazanmış ama henüz birinci sınıftayken izlediği bi ameliyattan kötü şekilde etkilenip okulu bırakmış. o dönem anestezi yoktu ya hani, hastaların çığlığından etkilenmiş galiba. babasından korktuğu için bunu onlara söyleyememiş, beş sene boyunca kandırmış ailesini. okula diye evden çıkıp karıya kıza gitmiş.
121
#664436 bu kaydın önemi, hitler'in resmi olmayan tek konuşması. halka yaptığı konuşmalar dışındaki tek diyaloğu buymuş.
122
beyninizin kimyasal yapısıyla oynanabilirse ölüm hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir.
123
aynı zamanda yazar olacam diyenlere de tavsiyedir:
img-9gag-fun.9cache.com/...
124
Mesela maddenin bilinen 15 hali varmış.
125
en.wikipedia.org/...
kitapta kitabın yazarı beyefendi, abd ve afrika'nın aynı yerde olmadığını matematiksel olarak kanıtlıyor. hayatımda hiç bu kadar ufkum açılmamıştı. muazzam aq. kesinlikle tavsiye ederim.