kayıt

özgür irade

  1. 5
    bu konuda yapıldığını gördüğüm tek çeşit deney var, ortaya çıkan sonuç da şu: verdiğimiz kararın bilincine varmadan önce beyinde işlemler zaten başlamış oluyor. araştırmak isteyenler readiness potential yazıp aratabilir.

    bu sonuçlarla özgür iradenin var olmadığına dair fikirler ortaya atılmış, bu nasıl yapılmış anlamadım zira bir karara varmadan önce zaten çeşitli işlemlerin gerçekleşmesi lazım ki seçenekleri değerlendirip karar verelim.

    tabi olay bu kadar basit değildir ama özgür irade ile ilgili bulabildiğim tek şeyin bu olması, insanın özgün yanı olarak sunulabilecek en önemli şeylerden birine bu kadar az ilgi gösterilmiş olması insana olan inancımı en baştan düşürüyor.

    hayatım boyunca gördüğüm insanlığın büyük çoğunluğunun kediden ya da taştan nasıl farklı olduğunu zaten anlayamadım. izmir'li izmir'li gibi, istanbul'lu istanbul'lu gibi hareket ediyor genelde. babası fenerli olan fenerli oluyor ve koşulsuz şartsız feneri savunabiliyor, ailesiyle otorite problemleri yaşayanların solcu olma ihtimali yüksek oluyor, kadınlar çanta erkekler araba istiyor, kuş gibi süsleniliyor, öter gibi konuşuluyor, dans ediliyor vesaire. özgür iradeye dair zaten çoğu insanda bir parıltı görmüyorum yani, aşağılamak için söylemiyorum elimizde olmayabilir çünkü. elimizdeyse de aşağılamak yerine neyi niye zararlı ve faydalı bulduğumu anlatmayı tercih ederim, aşağılık olsak ne çıkar, yukarılık olsak ne değişir yani.

    neyse, özgür iradenin var olabilmesi için yapılan seçimin bir noktada bu seçimlerin gerçekleşmesini sağlayan etkenlerden bağımsız bir biçimde, yani "özgürce" gerçekleştirilebilmesi gerekiyor ki uzun süredir benim için büyük bir problemdir bu, zira yoktan bir şey var etmeye, rastgele sebepsiz bir şey gerçekleşmesine sebep olması gerekiyor gibi gelmiştir.

    mesela önümüzde iki seçenek var, düşündük taşındık ve bize daha uygun olanı seçtik diyelim. neye göre seçtik ki? eldeki verileri mantıklı bir biçimde inceleyip amacımız olduğunu düşündüğümüz şeye hangisi daha iyi hizmet edecekse onu seçmiş olabiliriz mesela. bu durumda amaçlarımızı oluşturan bütün hayatımız, elimizdeki verileri biçimlendirmiş bütün deneyimlerimiz seçimimizin sonucunu belirlemiş oluyor.

    mesela bıraktığımız her şeyin yere düştüğünü gördük ve çay içmek istiyoruz, biri diyor ki bardağı elinden sebepsiz yere bırak. çay içmek istediğimiz için bırakmamayı seçebiliriz, çayı seviyoruz, çocukken içerdik, arkadaşlarla kafelerde içerdik, güzel anıları var, türk kültürünü anımsatıyor belki, vesaire.

    ya da rastgeleliği seviyoruz, komik olacağını düşünüyoruz, meraklıyız ve çay içmemizi engelleyecek olsa da çayı bıraktık diyelim elimizden. yine de rastgele bir eylem gibi görünmüyor. zaten rastgele bir eylem herhangi bir sonuç doğurabilirdi, ve ne işe yarardı ki? ve madem rastgele eylemlerle işliyor her şey, neden dağılıp gitmiyoruz ki?

    kesin bir sonuca varmadığımı, sadece verilerle durumları incelemeye çalıştığımı belirtmek isterim.

    kuantum alanında oluşan ve belirsizlik içeren durumların özgür iradeyi desteklediğini düşünen görüşler de var. anladığım kadarıyla bir parçacığın -elektron mesela- yerini belirlemeye uğraştığımızda yönünü, yönünü belirlemeye uğraştığımızda yerini tespit edemiyoruz. biz gözleyene kadar aynı anda iki yerde birden olabiliyor gibi görünen parçacıklar var, anladığım kadarıyla.

    yalnız bu bilgi eksikliğimizden kaynaklanıyor olabilir, rastgelelikten çok.

    ayrıca özgür irade rastgele gerçekleşen bir olguysa irade kısmı nerede kalıyor, yani seçim kısmı, onu da anlamıyorum. rastgele bir şeyi seçmenin ne faydası var, bu niye seçmek olsun ki rastgele zaten?

    iradenin var olmayışının ahlaki problemlere yol açacağı düşünülmüş. yani davranışlarımızdan sorumlu tutulamıyorsak herhangi bir şeyi yapabiliriz, cezalandırılmamayı da bekleyebiliriz.

    buna da katılmakta güçlük çekiyorum zira faydalı ve zararlı durumlar tercih meselesi oluyor. yani hapse girmek, idam edilmek, dışlanmak gibi şeyler fizyolojik olarak hoşumuza gidecek şeyler değiller. aksi durumları tercih etmek bir canlı için normal yani.

    ayrıca cezalandırmak sadece bir suçun karşılığını vermek değil, toplumun sağlıklı işleyebilmesi için bozguncu bireylerin uzaklaştırılmasını da sağlıyor. hiçbir cezalandırma amacı güdülmeden yine de hapse atılması ya da öldürülmesi gerekebiliyor suçluların. ayrıca caydırıcı özelliği dediğim gibi tercihleri etkileyecektir.

    tercihler diyorum ama, bu tercihler öncül sebeplere sahip oldukça özgür irade olarak ele alabilir miyim bilmiyorum. sebeplere sahip değillerse de rastgele bir şeyi yine seçim olarak saymak zor geliyor.

    hayatı boyuna seçim yapmaya uğraşmış, olabildiğince fazla karakter, görüş ve ihtimali incelemiş insanların özgür iradeye sahip olma şüphesi taşıdığını da görebiliyorum. böyle insanlar doğdukları yerin parçası gibi yaşamayabiliyorlar mesela, aradıkları "doğru" ya da "iyi" her neyse ona göre kendilerini geliştirebiliyorlar. tabi bu kompleksliğin doğurduğu bir ihtimal bolluğundan doğuyor gibi geliyor daha çok.

    ayrıca neredeyse her insanın bu komplekslikten uzak olması oldukça önemli bir veri benim için.

    yine de yaşıyoruz, yok değil varız, fizyolojik olarak bizi bir şeyleri tercih etmeye ve bir şeylerden kaçınmaya iten oldukça güçlü sistemlerimiz var ve yaşamak nedir ölmek nedir bilmiyoruz, sevdiğimiz insanlarla da bu hayata bağlıyız ve sorumluluklarımız var.

    mümkün olduğunca daha fazla seçeneği, insanı, ihtimali, bilgiyi incelemek ve var olan seçeneklerimizi arttırabilmek, tarafsız bir gözle hep daha iyi olana doğru ilerleyebilmek hayatın bize sunacağı zorluk ve acılarla başa çıkabilmek için en etkili yöntem gibi duruyor.

    öte türlü yuvarlanıp gidiyoruz taş toprak gibi ki insanların halini görüyorsunuz.