kayıt

2016 ekonomik krizi

  1. 3
    akplileirn saklamaya çalıştığı kriz olarak algılanan, buz gibi soğuk, 50 cm ve damarlı olan krizdir.

    aslında saklama çabası değildir tam olarak.

    bişeyi saklamaya çalışıyorsanız, önce onun var olduğuna inanmanız gerekmektedir.
    sıkıntı o zaten. adamlar inanmıyor krizin olduğuna.

    anlatmaya çalışıldı mı bu kriz? evet. sırf kutup sözlük ile ekşi'deki başlıklara baksa "oha, ölmüşüz ağlayanımız yok" der adam. ama ısrarla görmemeyi tercih ediyolar, inanmıyolar.

    bu saatten sonra zaten inansalar da inanmasalar da bişey değişmez.

    hele şu yılbaşı bi geçsin, yeni ekonomik düzenlemeler bi kendini göstersin iyice.
    içtiği sigaradan, yediği ekmeğin pişirildiği doğalgaza kadar zamlar neyin bi binsin tepesine insanların.
    fırıncı dayı odununa, kömürüne, doğalgazına binen zamları bi somun ekmeğe yansıtsın.

    o zaman anlaşılacak işte. olan bi fakirlik durumu, sırf siz kabul etmediniz diye yok olmaz.
    gerçi kabul etmeseler de önemli değil.

    waterloo savaşında ingiltere'nin başına gelen, 2002-2016 yılları arasında aynen türkiye'nin başına geldi işte.

    şu an türk parası tane bulgur değerinde, ve kalan ne varsa sıcak para'ya çevrilmeli:
    sabiha gökçen hava limanı mesela.
    eğer bol miktarda sıcak para dolaşıma sokulamazsa ciddi ciddi aç kalacağımızın resmidir.

    neden?
    çünkü sen tohumundan samanına en temel gıda hammaddelerini dahi dolar ile satın alan bi ülkesin tosunum. israilden, gdo'lu. hani sadece bi kere ürün veren genetiği haşamat edilmiş o tohumlar.
    hatta onları ekip biçebilmek için traktöre koyduğun mazotu da dolar ile alıyosun.

    yeri gelmişken, petrol fiyatı düştü, ama niye yansımadı o düşme? çünkü hükümetin paraya ihtiyacı var!
    borçların yapılandırılması ile toplanabilir hale gelmesi, vergi afları ve yapılandırmaları, vergilere gelen manyak zamlar (mesela ötv) falan nedir zannediyorsunuz?
    hepsi hükümetin para toplama çalışmaları. "lan böyle hiç toplayamıyorum, bari ceza faizlerini sileyim de az da olsa gelsin bikaç kuruş" kafasıyla atılan adımlar hepsi.
    (bkz: para lazım babo para)

    şimdiye kadar ferahmış hissi veren, doların harbiden ucuz olduğunun zannedildiği zamanlarda ne yapıldı peki?
    plaza, site ve köprü.

    ama unutuldu ki emlak/inşaat bir ar-ge ürünü değildir, sürekliliği oolan getirileri yoktur.
    betondan yatırım olmaz, çünkü sonu var!

    bu duruma düşmek istemiyorduysa bu hükümet, zamanında bütün parayı oluk oluk müteahhite değil, ar-ge'si olan, üretip ihraç edilebilecek sektörlere gömmeliydi. o sektörlere yetişmiş eleman sağlayabilmek için eğitime gömmeliydi.

    önce makina mühendisi yetiştirmeliydi, sonra o mühendislere destek aktımalıydı ki adamlar üretsin. ağır sanayiden ar-ge'ye, seri üretimden markalaşmaya kadar kaç tane fikri olan adamın solup gittiğini biliyorum ben.
    yerli otomobil evt s1 mesela daş gibi bi örnektir. laf edenin komple kafasına çarpın bu arabayı.

    önce ziraat mühendisi yetiştirmeliydi, sonra o çiftçilere destek akmalıydı ki adamlar işini bilen çiftçi başları olsun.ileriyi geriyi düşünüp, en faydalı, en zararsız ve en sürdürülebilir tarım politikası için rehberlik etsin.

    önce köyü gözde bi hale getirmeliydi ki, millet mis gibi toprağı bırakıp şehre betona gitmesin. eksin biçsin.
    mesela -hadi adını geçtim- köy enstitüleri benzeri kurumlar kursun, bunları sağlıklı bi şekilde işler hale getirsin.
    (bkz: köyün cazip kılınması)

    meralara site dikmemeliydi ki, o meralarda hayvanlar otlayabilsin. et süt falan bolca ve ucuza yiyelim içelim. hatta satalım. hatta hayvan olarak da satalım, et oalrak da satalım, bize özgün değerleri kültürü falan kullanıp işlenmiş gıda olarak da dışarıya satabilelim. (sucuk, pastırma, mekdanıls tarzı adana kebapçılar mesela, iskenderler, zincir içli köfteciler falan.)
    herkes taşak geçiyo adamla ama nusr'et denen adam aynen bunu yapıyo. marka oluşturdu herif, kendi yetiştirdiği hayvandan başkasını kullanmıyo mesela. nusret kadar kafası çalışan pek olmadığı için de bi porsiyon yemek 500 lira.

    bunların hepsi ihracat ve dolar kazancı kapısıydı. karnımız doyacaktı, doydukça yaşam kalitemiz yükselecekti.

    ama bunların yerine ne yapıldı ?
    imam yetiştirip bina diktirildi.
    ülkenin cenaze namazını kıldıracak imam hatipli ordusu, içinde mevlüt okutacağımız evlerimiz oldu.

    ha bi de bütün bunların üstüne suriye meselesine atlamasınlar mı?

    mesela şu anda suriyede çok acayip şeyler oluyo olabilir.
    cebinde para yok, ülkende betondan başka bişey yok, ab'den atılma noktasına gelmişsin, işidin pkknın olmadığı hiç bi şehrin yok, ülkende faliyet göstermeyen bi tane yabancı istihbarat örgütü kalmamış, fetö denen lanet senin en mahrem yerlerine kadar girip, ölüm kalım meselesi olan dokümanlara bizzat senin arka çıkmanla ulaşmış (kozmik oda, ergenekon davaları, ben bu davanın savcısıyım meselesi), rezervinde para kalmamış, yetmemiş dolar 3.41 olmuş, sen kalkmış yok esed, yok unsur, yok öfkeli genç sayıklıyosun. üstüne bi de askeri oalrak direkt müdahil oluyosun suriye denen bok çukuruna.

    hem de yıllarca fetö'yle ağız birliği edip her fırsatta yerin dibine soktuğun, hatta içlerine kadar sızmalarına ses etmediğin fetö tarafından içler acısı hale getirilmiş, morali yerlerde bir orduyla!! "
    akpnin ne suçu var" diyecek fanatik kardeşlerim açın 2004 mgk toplantısı kararlarını bi okuyun. bakalım o "ergenekon terör örgütü üyeleri(!)" nasıl kıçını yırtmış "fetö tehlikeli, yalvarırız dikkatli olun" diye.

    ama işte kafanıza jdam füzelerini yemeden aklınız başınıza gelmemiş. hem de fetönün çaldığı uçaklarla!

    kaçtı o tren beyefendiler. bunlar bugün atılacak adımlar değil.
    bu adımları krizin olmadığı, paranın inşaatçıya oluk oluk aktığı zamanlarda atılacaktınız ki, bugün 50 cmlik krizi mabadımızda hissetmeyelim.
    ama yapmadılar. politika oalrak bunu benimsemediler ve halk da destek verdi. kimse kimseye suç atmaya kalkmasın.

    velhasıl kelam, zorlamayın beyler bayanlar. bırakın inanmasınlar. bırakın konuşsunlar. bırakın saçsınlar sayaları. o salyalar havada sihirli bi şekilde dolara dönüşmedikten sonra anca yeri ıslatır. karın doyurmaz yani.
    kimseyi bişeye ikna etmeye anlatmaya falan çalışmayınız. nefesinize yazık.
    ne anlayacaklar, ne kabul edecekler bu krizin gerçekliğini.
    boşverin.

    o kadar yazdık ama okuyacak altı üstü 15-20 kişi var bu yazıyı. belki o kadar bile yok. onların da iyi kötü eğitmi olan, genç ve henüz çoluk çocuk sorumluluğu olmayan, yani tek tabanca tipler olduğunu tahmin ediyorum. en kötü siktir olup gideriz genç bireyler olarak. öyle açlık maçlık da yaştan dolayı, dirençten dolayı çok koymaz bize.

    "ehonomi çoh eyi" diyen 3 çocuk babası, osmanlı tuğralı mersedese binen müteahhit abi düşünsün bunları.

    dipnot:
    ab bizim gibi bi pazarı, 80 milyonluk bir sömürgeyi kaybetmek istemeyecektir. o yüzden doalrı dizginleyecek hamleler yapabilirler. ama o ara oluşabilecek dolar düşüşü 50 cmlik krizi 60 cm olarak daha sonra içimize almamıza yol açar. sadece günü kurtarmak gibi olur yani.

    bi de sabiha gökçen hava limanı satılınca bi parça rahatlayabilir piyasa. tıpku telekom, petkim, tüpraş gibi kurumların satışı sonrası oluşan "ehonomi iyi, dolar düşüyo ilüzyonu " gibi.
    ilüzyon diyorum çünkü doların aslında düşmediğini, o anlık suni bi rahatlama sağladığını, ve o rahatlamanın da çok büyük bi hatayla inşaat sektörüne kanalize edildiği için geri dönüşü olmadığını şu günlerde yakınen tecrübe ediyoruz.

    öyle karşılıklı restleşmeler, yok şangay beşlisi, yok okey dörtlüsü çok takılmayın bunlara. büyük çoğunluğunun lafta kalacağını düşünüyorum. ab bizim gibi bi pazarı kaybetmek istemeyecektir.
    • Bu girdiyi 2020'ye uyarlamanın vakti geldi sanki