kayıt

whiplash

  1. 1
    kill 'em all sarkisi.

    james hetfield'in su an soylemek icin girtlaginin yetmedigi sarkilardan biri ayrica.
  2. 2
    2014 yapımı Damien Chazelle imzalı film..Caz bateristi olmak ve bu alanda kusursuz olmak isteyen andrew Miles Teller ile hocası Fletcher (J.K. Simmons )arasındaki gerilim dolu ilişkiyi antan ve yönetmenin ilk filmi olma özelliği taşıyan bir başyapıt...Gerilimin dozunu müzik ve diyalog ile sağlayarak çok zor bir iş başarmış yönetmen..Akademi ödüllerinde en az 4 adaylık bekliyorum.En iyi yönetmen, en iyi orjinal senaryo ve en iyi yardımcı erkek oyuncu...Filmi hala izlemediyseniz 16 ocak'ta sinemalarda. Mutlaka izlemenizi öneririm.
  3. 3
    koşu bittikten sonra da koşan at'ın an itibari ile seyrettiği son filmmiş.
  4. 4
    yan sekmede dolmasını beklediğim, hakkında ön yargılarım bulunan, * güzel bir tesadüf sonucu koşu bittikten sonra da koşan at'ın tavsiyesi üzerine izlemeye karar verdiğim film.
  5. 5
    yıllardır bünyesinde deli gibi bateri öğrenme arzusu taşıyan şahsımı sonunda adım atmaya karar verdirtmiş film. jazz ve bateriyi sevmemden olacak ki filme aşık oldum resmen. filmi "lan nolur bitmesin biraz daha lütfen, anne 5 dakika daha" nidaları eşliğinde seyrettim. son sahnesinde orgazm oluyorum sandım bir ara. izleyin, izlettirin efenim.
  6. 6
    fragmanını izleyip "izlenecek filmler" listeme eklediğim film.
  7. 7
    2014 ün en sağlam filmlerinden birisine hazır olun efenim. konusuyla, müziğiyle, görüntüleriyle ve özellikle j.k.simmons'un muhteşem oyunculuğuyla "bu film olmuş" dedirten filmdir. gidip izleyin ve izlettirin bu filmi. hele ki bir de caz seviyorsanız, bir kere izlemek yetmeyebilir dahi.


    -- spoiler --
    yalnız genç bir caz davulcusu* ile onun orkestra şefi*arasında geçen gerilimli illişkisi üzerine kurulu bu film. aslında bu gerilimi yaratan kişi, fletcher'in ta kendisi - ki burada onu canlandıran j.k.simmons'a bir parantez açmak istiyorum. beni filme bağlayan kişi olmuştur kendisi. bu sene izlediğim açık ara, en iyi performansı sergilemiştir. salyalarım akarak izledim desem abartmış olmam. fletcher'in neden bu kadar sert yapıda olduğu ve öğrencileri zorladığını ise, ileriki sahnelerde fletcher'in verdiği charlie parker örneği ve arsına söylediği "ingilizcedeki en kötü kelime, aferindir" cümlesinden anlıyoruz. ancak ben buna pek katıldığımı söylemem ki bu yöntem, bazı kişileri motive etse de bazılarını ciddi psikolojik problemlere sürükleyebilir -ki film bunu da es geçmemesiyle gönlümüzdeki yerini pekiştirmiştir. andrew'in son sahnedeki performansı ise tek kelimeyle enfestir, sizi müziğe doyurur tam anlamıyla. andrew'in davulunu çaldığı birçok sahnede shine filminde geoffrey rushun canlandırdığı david helfgottu ve led zeppelinin efsane davulcusu john bonhamı görmedim değil. belki kazadan sonra çıktığı konserde ve bagetlerini düşürdüğü sahnede elleriyle çalarak bonzo'ya bir selam gönderebilirdi. filmi izlerken bu selamı beklemedim değil açıkcası. yine filmin sonunda, andrew'in davul solosunun lezizliği bir yana, fletchere meydan okuması ve fletcherin istediğini sonunda elde etmiş olmasını mimikleriyle anlattığı sahneler müthişti. bu film j.k.simmons için oturup bir kez daha izlenebilir.

    belki de filmde doyamadığım ya da kendimce eksik gördüğüm nokta, andrew'in yalnızlığının üzerine çok fazla gidilmemesi, üstünkörü bir şekilde geçilmesiydi. sonuçta film, 20 dakika daha uzatılıp 2 saate çıkartılabilirdi ancak bu kadar kusur kadı kızında da olur diyip, bunun filmin bütünlüğüne zarar vermediğini düşünüyorum.
    -- spoiler --

  8. 8
    bir arkadaş önerdi. türü ne dedim, caz-gerilim diyince bir kahkaha patlattım tabii. cidden geriyormuş adamı. son sahnesini beş on kere izlemişimdir şimdiden. "vur joker vur" derken kendimden geçmişim. şimdi çılgınlar gibi caravan dinliyorum, whiplash dinliyorum, buddy rich'in insanüstü hızına bagetleri takip edemeyerek eşlik ediyorum. bateri çalanlar için ilham verici-gaza getirici bile olabilir. en alakasız olduğum enstrüman olsa da o gazla beni bile etkiledi. demem o ki izleyin.

    www.youtube.com/...
  9. 9
    hiç caz sevmeyen bir adamı bile filmden sonra dur bir daha dinleyeyim şu şarkıyı dedirtecek filmdir. polisiye filmi izler gibi gerildim bazı sahnelerinde. adam adeta bateri ile sevişti bizde burdan haz aldık.
    filmin bitiş sahnesinde ise hayır lan bu kadar çabuk bitemez dedirtti.

    demem o ki izleyin.
  10. 10
    düşük bütçelerle de harika filmler yapılabileceğinin ispatı başyapıt! 100 - 150 milyon dolar harcanılarak çekilen macera filmlerinin veremediği gerilimi sadece müzik ve sert diyaloglarla vermeyi başaran, izleyiciyi başından sonuna diken üstünde tutan film! daha 30 yaşına basmamış bir yönetmenin ilk filmi olmasına rağmen 5 dalda oscar'a aday gösterilmesi de büyük başarı.

    müzisyenleri psikolojik ve çok sert bir sınavdan geçiren Terence Fletcher'i canlandıran J.K. Simmons yard. erkek oyuncu dalında oscar'ın bana göre en büyük favorisi.
    biraz da caz seviyorsanız kaçırmayın..
  11. 11
    3 dakikalık youtube videoları gibi tekrar tekrar izlettirebiliyor kendisini, yine hiç sıkmıyor yine geriyor adamı. hakkında ne düşündüğümü yukarda yazmıştım ama insanın yazası geliyor hala!
  12. 12
    İyi filmmiş izleyin bunu dedirtendir. Ayrıca metallicanın nadide şarkılarındandır.
  13. 13
    bateriye başlattıran film. kusursuz. black swan'a benzetiliyor ayrıca.
  14. 14
    müzikal bir film.


    -- spoiler --

    ama işin içinde sadece enstrümanlar yok.
    yaşlı maestro, provalarda kızgın, bir bildiği var...

    -- spoiler --
  15. 15
    kesinlikle izlenmesi gerekir.

    son yıllarda izlediğim en başarılı filmlerden biri. oyunculuklara hayran kaldım! bir eğitimci olarak, eğitimde ne kadar uçlara gidilebileceğini gördüm. fletcher'ın stratejisinin doğru veya yanlış olduğu tartışılır, ancak kendi amacına yönelik doğru bir yol olduğu söylenebilir.

    yakın zamanda tekrar izlemeyi düşünüyorum, öylesine tat aldım.
  16. 16
    efsanevi oz dizisinin orospu çocukluğuyla meşhur Vern Schillinger karakterini canlandıran J.K. Simmons'un bu filmde de hiç çizgisini bozmadığı filmdir. bu adama orospu çocukluğu çok güzel yakışıyor. kendisi düzgün adam olsa yadırgarım açıkçası.
  17. 17
    müziğin kendisinden kazanan film. gerek müzikte gerek yaşamda ritmler üzerine kurulmuş bir film. müzik tutkunuz özellikle bateri tutkunuz varsa kesinlikle izleyin. bu filmden aldığım gazla neil peart'tan solo dinlemeye gidiyorum..

  18. 18
    açıkçası çerezlik bir film.


    -- spoiler --

    bazıları ooo hayatımın filmi falan diyor. aslında klasik bir senaryo örgüsü. önceden kendini bir şey sanıp, ben şöyle iyiyim böyle iyiyim tribinde olan esas oğlan, daha sonra gerekli mercilerin esas oğlanı başarısız bulması, sonra iş/aşk vs. her alanda kaybediş, arkasından gelen depresyon, her şeyi salma, sonra tekrar gaza gelme ve en sonunda golü atma konseptli, mutlu sonlu filmlerden.

    -- spoiler --

    amma velakin, crossroads candır. steve vai başganı az da olsa seyretme şansı oluyor.
  19. 19
    an itibariyle bitirdiğim süper film. çok beğendim cidden. çocukluk hayalim olan profesyonel davul çalmak konusunda beni inanılmaz gaza getirdi. inanılmaz keyif aldım. caz müzik seven ve dinleyen biri olarak müzik seçimlerine de bayıldım.

    ayrıca orjinal şarkı için

    www.youtube.com/...

    ayrıca filmde geçen final song olan caravan dinlemek isteyen için

    orjinal : www.youtube.com/...

    filmdeki : www.youtube.com/...

    şuna da koptum amk

    -- spoiler --

    i.imgur.com/...

    -- spoiler --
  20. 20
    müzikleri bünyeyi süblimleştirmeye yetecek güçte olan film. bu film en iyi müzik, ses kurgusu ve miksajı oscarlarından herhangi birisini bile alamadıysa bu oscar'ın ne denli şaibeli olduğunu göstermektedir.

    filme gelecek olursak, sonu oldukça havada kalmış. ya ikincisini çekecekler ya da farklı bişey var. o son olmamış kardeş.

    ayıp yani.
  21. 21
    ya o kadar da iyi değilmiş. filmin konusunu değilde cidden filmi izleyince dikkatimi çeken tek şey J.K. Simmons'ın performansı ve bazı müzikleri. baterinin sesiyle Miles Teller'ın yaptığı şeyler farklı.

    ama bütçesiz bir film zaten o yüzden kötülememek lazım.
  22. 22
    encrypted-tbn3.gstatic.com/...
  23. 23
    öyle inanılmaz derin bir mesaj vermeyen ancak izlemesi pek keyifli film. tabi (bkz: oz)'un reislerinden vernon schillinger oynadığından film olması gerekenden 3 gömlek üst seviyeye gelmiş. yalnız "sınırlarını zorla, sürekli pratik yap, başka bir şey düşünme ve sonunda başarıyı yakala" muhabbeti iyi güzel de ben o dallama neyman'ın başarısız olmasını istiyordum baştan beri. o agresif ergen bakışlar, gereksiz yere bir kibir, güzelim kızı üzmeler falan deli etti beni efendim. şöyle temiz bir dayak yeseydi hiç böyle bohem modlara girmezdi ergen irisi. neyse ben de filmden aldığım gazla gidip helvacıoğlu blok flütümü bulayım da yılan hikayesini çalayım.
  24. 24
    az önce bitirdiğim film. bir sene önce izlenecek listeme eklemişim bak. #365456

    her neyse. zaten sağ frame dönemlerinden beni hatırlayanlar bateri merakımı biliyordur az çok. yani hatırlayan vardır belki. eski hevesim kalmadı tabi. hafifledi bir yerden sonra. eski halim olsa bu filmi malum ortamlara düşer düşmez izlerdim zaten muhtemelen. ama listede unutmuşum bile. bugün kısmet oldu izlemek.

    zaten film hak ettiği değeri gördü. hatta belki de fazlasını gördü. mesela ben bu konuya özel bir merakım olmasa filmin bazı kısımlarında sıkılabilirdim. ama severek izledim. ve hafiften de olsa bir bateri merakı kıvılcımlandı içimde. ne stres atar insan be elinin altında bateri olsa. hey gidi...

    ayrıca bu ara çıkan her türk aşk filminin fragmanında bateri çalan terli bir arkadaş görmemize sebep oldu film. sağ olsun. bizimkiler güzel ç(aldılar) bu filmden bir şeyler. özgün eser yok ülkede sanat namına. neyse.
  25. 25
    her filme izlediğim en ... film diye başlayarak farklı bir kategoride birincilik tanıyorum.çünkü güzel yapılan hiçbir filme ikinciliği yakıştıramıyorum.

    ama bu gerçekten müzikal anlamda izlediğim ve uzun süredir etkisinden çıkamadığım filmlerden.j.k. simmons role mükemmel oturmuş.dünyada bu rolü ondan iyi oynayabilecek aktör tanımıyorum.miles teller'ın da oyunculuğu sinemaya ilk girdiği yıllar olmasına rağmen çok üst düzey.

    senaryo biraz daha etkin kılınabilirmiş, anlamsız bir bitiş var ve iki başrol arasında dostluk mu düşmanlık mı var o da belli değil öte taraftan Norman'ın eski sevgilisi olayında da anlamsız bir son var.

    o yıl bu filmi oscara aday edip interstellar'ı saf dışı bırakmışlardı.hala unutamıyorum..7.5/10