25
çok komik bir sebeple yaşadığım olay.
2 gün facebook a girmediğim bir dönem de olandır. ben anlatayım siz de gülün.
vakti zamanında sığırın birini çok sevmiştim. 3 yıllık bir ilişkiydi. o 3 yıl boyunca herhangi bir saçma durumuna rastlamamıştım. 3 yılın sonunda sadece 2 gün girmediğim facebook a baktığımda ilişki durumumuzu kaldırmış, kapağına sarışın bir hatun resmi yerleştirmiş, ilişki durumu yapmış, aşklı böcüklü paylaşımlar ve yorumlar havada uçuşuyor.
lan bu ne diye sorduğumda verdiği içler acısı cevaba gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
bu kız bana çok aşık ve 2-3 aylık ömrü kaldı. kendisi lösemi hastası. son günlerinde mutlu etmek istiyorum. ayrıca babamın ortağının kızı. çocukluğundan beri tek istediği onunla bir süre vakit geçirmem başka bir şey değil. inan ki seni çok seviyorum ama ölmek üzere olan birinin isteğini kıramadım. diyerek sike sürülmeyecek bir bahaneyle geldi.
lan zaten at hırsızı kılıklı herifin tekisin. etrafımdaki insanlar bile seninle olmama şaşkınlık içinde bakıyor. bir de getirdiğin bahaneye bak.
bu gerzekçe açıklamasından dolayı kendisine teşekkür edip siktiri çekmiştim. heyhat ben siktiri çekince diğer hatun da bunu bir hafta sonra dehledi.
sanırım hala eliyle sevgili. kodumun orospu evladı seni.
26
insanı kendinden eden, insanlara güvenini kaybettiren belki yıllarca atlatamayacağı, her tanıştığı kişide aynı şeyi yaşacağı korkusu yaşatan, aldatandan nefret ettiren durum.
27
pazar alışverişinde tezgahtaki lezzetli ve güzel görünen meyvelere kanıp çürük çarık bir poşetle eve dönmektir aldatılmak. zordur kabullenmesi eğer o meyvelerden başka meyven yoksa heybende.
28
egoya ağır darbe vuruyor, senin varlığının mevcut olduğu bir anda başka bir öznenin tercih edilmesi yenik ve yetersiz hissettiriyor. öyle ki; toplumun aldatanı mahkum etmesi ve aldatılanı mağdur kabul etmesi bile içini soğutamıyor, çünkü haklılık hiçbir zaman egonun merhemi olmaya yetmedi.
proust, parasını ödeyip eve kapattığı metresi uyuduğunda onu seyrederken içi içini yermiş. çünkü uykular, ah bilemezsin o zihin nerelere akar, kontrol edemediğin rüyalara açılan kapıların düşüncesi bile içini titretir.
fakat sartre aşk konusunda haklıydı, bir özgürlüğe ancak bir özgürlük olarak sahip olduğunda tatmin olabilirsin. yani karşıdaki kendini sana özgür iradesiyle koşulsuz sunduğu zaman, işte ancak o zaman bilirsin ki gerçek sadakat zincirsizdir.
29
bir kadının diğer bir kadından daha mı çirkinim acaba diye düşünüp büyük umutsuzluğa kapıldığı hadise. yoksa o da biliyor elini sallasa ellisi ama. aşağılanmaktır esasen üzen nokta.
30
günlerden cumaydı yanlış hatırlamıyorsam. arkadaş ile buluşacağız ve bir şeyler içeceğiz. buluşmamız gereken vakitte gelmedi arkadaşım. arama gereği duymadım hiç, gelir diye düşünüyorum. neyse biraz daha vakit geçti telefon çaldı. x arkadaşım beni arıyor, açtım telefonu. "hayırdır?" dedim. "olum, m..'yi tutuklamışlar. karakolda şimdi." dedi. koşa koşa gittim. m.., buluşacağım arkadaşın ta kendisi. karakola öyle bir girmişim ki amir bile şaşırdı. "hayırdır oğlum, bu ne hız!" dedi. ben şokun etkisindeyim hala. kendimi toparladım. "amirim arkadaşımla görüşebilir miyim, neden aldınız kendisini?" diye sordum. "adam öldürmek." dedi sadece. sanki kafamdan kaynar sular dökülmüştü. "ciddi olamazsınız amirim, şaka yapıyorsunuz değil mi?" dedim o ruh haliyle. tabi amir sinirlendi. "şaklaban mıyız lan biz, ne demek şaka yapıyorsunuz, karakol burası, kendine gel." dedi. ben epey ısrar ettim görüşmek için, avukat eşliğinde görüşebileceğimde ikna oldu en son. benim kafamda bin ton soru "nasıl olur, o adam öldürmez, imkansız, niye öldürdü vs vs.". çok severim kendisini, kardeş gibi büyüdük biz. içeri girdi. "ne oldu oğlum, niye burdasın lan!" diye bağırdım ben. put gibi, konuşmuyor. zorladım epey bunu. ağlamaklı "ceyda!" dedi. kafama dank etti, ceyda karakolda yoktu, neredeydi ki. "ne olmuş ceyda'ya" dedim. hep aynı şeyleri tekrarlıyordu. dayanamadım tokat attım, "ne oldu lan!" dedim, bağırarak. "beni kadirle aldatıyormuş!" dedi ve ağlamaya başladı. kadir, "biz üç kişiydik hikayesi!" varya, işte üçüncümüz. ne diyeceğimi şaşırdım, başım dönmeye başladı. "kadir'i öldürdün mü?" dedim, boğazım düğüm düğüm. "evet!" dedi, "eveeett lan, kadiri vurdum, o kadını vuramadım ama, vuramadım iştee!" diye bağırdı. "eve girdim, girmez olaydım, ceyda ve kadir öpüşüyorlardı!" ağlaması ve nefes alışı hızlandı. "hiç bir şey diyemedim, elime geçen ilk şeyle kadir'e saldırdım, vurdukça vurdum! 'yapma, lütfen' diyordu sadece, durmadım vurdukça vurdum. öldürdüm onu!" dedi bağırarak. resmen şoktum, nasıl olur, biz, buhale nasıl düşeriz diye düşünmekten kendimi alamıyordum. "ya ceyda!" dedim, sesini çıkarmadı. "naptın?" dedim. "kıyamadıım, ipi gerdim, 'hadi' dedim, ama kıyamadım!" diyebildi sadece. onu ipten indirdim ve kendim çıktım. ipi geçirdim.... şaka lan şaka olum hepsini uydurdum, ehehe, lan ne uydurmuşum be. yazsaydım keşke biraz daha.
31
bunu fark edince hiçbir şey yapamıyorsun. sonra da güven duygusu bir süre uzay boşluğuna fırlatılıyor.
32
bir zamanlar aşık olduğu, sevdiği insan aldatıldığını öğrendiğinde ne hissedecek, ne yapacak, ne düşünecek, düşünebilecek mi diye düşünmeden gerçekleştirilen dünyanın en alçakça eylemlerinden birisi. o noktaya geldiysen ayrıl arkadaşım, çek git , bitir ilişkiyi sonra ne yapacaksan yap. hem ilişkinin senin için bittiğini söyleyemeyecek kadar korkaksın hem de bu yaptığının asla ortaya çıkmayacağını düşünecek kadar salak. ben hiç aldatılmadım ve aldatmadım da ama canımdan çok sevdiğim insanı aldattılar. aldatan giderken onu da aldı götürdü resmen. konuşmadan anlaştığım insanı konuşarak bile anlayamadığım birine çevirdi de gitti "adam" dediğimiz insan. aldatmayın. çünkü siz aldatınca aldattığınız kişi öyle bir kandırılmışlık duygusu yaşıyor ki herkese her şeye korkarak yaklaşıyor siz gittikten sonra. efendi gibi ayrılın da gidin. 5000lik puzzleı tamamlamak sizin arkanızda bıraktığınızı toparlamaktan daha kolay.
33
karşı tarafa güvenini kaybedersin ve ilişki biter. bu bir şekilde atlatılır. ama insan kendine olan güvenini de kaybeder o saatten sonra yeni insanları dikkate alamaz "o bile..." diye başlayan cümleler kurar kafasında. sonrası sıkıntı
34
Yalnızca şüphesiyle bile ömrünüzden ömür götürebilecek karaktersizlik.
35
aldatanlar yan bahçenin çimenini daha yeşil sanarlar.
(bkz: kaybedenler kulübü)
36
aldatıldıktan sonra tekrar barışan fetöcüdür.
37
Aldatılan değil aldatan suçludur. Hatta kusura bakmayın karakter olarak orospu çocuğudur. Kilo almak ve kilo vermek insanlık halidir her kilo alan aldatılsa ve suçlu olsa vay halimize.
38
dünya üzerindeki en kötü duygu olarak nitelendirdiğim hadise/duygu.
empati yaparsak insana çok ama çok kötü hissettirip, bunalım dönemine sokabilir(mentaliteye bağlı tabii).
↑