kayıt

devlet

  1. 48
    platon yazmasIna ragmen platon'un yerinde sokrates'in adInIn gectigi kitap. kafanIz cok doluysa anlayamayabilirsiniz, kafanIz iyiyse nerdeyse her sayfasIndan bir felsefe cIkarabilirsiniz.

    ha olaylar sohbet havasInda gectigi icin bir cIkarIm yapmayI bos verip hikaye okur gibi de okuyabilirsiniz pek tabii ama hikaye olarak daha guzel kitaplar mevcutken bunu tavsiye etmezdim. *
    • sokrates asla karşıt fikir dinlemiyor. anında laf cambazlığı yapıp kesiyor .d
    • bu yuzden sokrates olmus adam zaten xd
  2. 47
    devlet, mutlak veya bireyden ayrı bir canlı değildir; toplumun belirlediği, ortak kanaati ile oluşturduğu yasalar bütününü birden fazla kurum ile uygulayan mekanizmalar toplamıdır. Devlet, tekil olarak bireyleri baskılayan bir canlı ya da belirli bir zümre tarafından toplumun geri kalanını tahakküm altına alan bir kavram da değildir. Buna rağmen bireylerin muhayyel bir sözleşme ile oluşturdukları toplumun, denetim ve düzenleme mekanizması, genç Hegelci düşünceden bugüne kadar ısrarcı bir şekilde tüm kötülüklerin anası olarak gösteriliyor. Devlet, ne burjuvanın ne de proletaryanın elinde. Tek tek bireylerin arzuları ile çalışıyor devlet mekanizması, bundan dolayı da eğer bir devlet despot veya farklı bir baskıcı rejim idaresi altında ise bunun sebebi devlet değil, halktır. reddedilmesine karşın medeniyetimiz bireylerin hegemonyası altında şekillenmesinden dolayı, olumlu olan değerler gibi olumsuz değerler de bizzat bireylerin ürünüdür.
  3. 46
    Bakıldığı ideoloji çerçevesine göre değişen oluşum.
    Aynı zamanda beyin yakan bir Platon eseri. Henüz Bitiremedim ağır geldi...
  4. 45
    bahçeli ve bahçesiz olmak üzereye ikiye ayrılır.
  5. 44
    türkiye'de varlığını yitiren kurum.

    son zamanlarda türkiye'de hükümet ile devlet ayrımından bahsediliyor. türkiye'de erdoğan'ın şahsında vücut bulan hükumetten başka bir iktidar odağı yok. erdoğan'ın şahsından bağımsız bir devlet mekanizması da yok. şunu görememek için doğumunuzdan itibaren kurtlar vadisi izleyen beş yaşında çocuklar olmanız lazım.

    peki bağımsız devlet diye lanse edilen ne? emniyet müdürleri mi, paşalar mı, yargıçlar mı, hakimler mi, mit müsteşarı mı? hepsinin istikbali ve konumu erdoğan'ın ağzından çıkacak iki kelimeye bakarken, hepsi de ancak erdoğan'ın müsaade ettiği kadar güçlüyken hangi hükumetten bağımsız devlet bu?

    edit: imla.
  6. 43
    soyuttur. devleti, devlet yapan bireydir. bireylerin bütünü, toplumu; toplumun sözleşmesinden, devlet meydana gelir. karakteristiktir, ama değişken bir karakteristiğe sahiptir. bir bakıma, insan gibidir; ama bir bakıma değildir. devlet kalıcıdır, hükümet ise geçidir. bu ayrımı çok iyi yapıyor olmanız gerekir.
  7. 42
    varlığına ve geleceğine yönelik en büyük tehditlerden biri de içsel tehdittir. yani devletin, devlet geleneğini bilmeyenlerce yönetilmesidir. mesela izlanda değil ama abd'de trump'ın durumu aynen böyle.
  8. 41
    Bir platon kitabı.
    Yalnızca altını çizmek için okusaydım eminim çok memnun kalırdım. Buraya da patır patır alıntıları döşerdim. Ama öyle değil işte. Okumam çok zaman aldı. Kitabın yoğunluğundan falan değil. Zira kitap balon kadar hafif. Kitap balon. Bir kere içinde sokrates var. Yüzümü ekşiterek okumama ilk sebep. Her cümlesinde on küfür ediyordum. Her sorusunda... Ne soruları soru, ne yöntemi yöntem. Kendi yazıyor kendi oynuyor. Neden bu kadar abartılmış anlamıyorum. Her fikrini beş farklı fikirle yok edebiliyorum. Problem bu işte: karşısında kimse yok. Karşı koyabilecek kimse yok. Her şeye evet diyen üç aptal dışında. Bunlar da sokrates hayranı gereksizler. Adamın ağzının içine düşecekler neredeyse. Hal böyleyken karşıt fikir üretmelerini bekleyemem...
    Bir thrasymakhos vardı buna haddini bildiren. Ancak sanıyorum ki o da gösterişten ibaretti. Zira o da anlamsızca sokrates'e tapmaya başlıyor.
  9. 40
    machiavelli devlet doğal değildir diyor dolayısıyla "insan politik bir hayvandır" diyen aristoteles'e nabıyorsun sen nabıyorsun uydurma insan onu sonradan oluşturuyor diyor. egemenliği onu kullanandan ayırmıyor ondan her egemen değiştiğinde yeni bir egemenlik anlayışı oluşturmak gerekiyor bu yüzden pratisyen siyasetçi kalıyor bu özürlü. prens'i yazmış bir de ulus devletin nasıl kurulabileceğini anlatmış ama küçük prens'i yazmadığı için beni ilgilendirmiyor. şaka şaka ilgilendiriyor çok önemli bir eser o. amaç aracı haklı kılar güç kullanımı meşrudur diyor. terbiyesiz.

    sonra jean bodin çıkıyor diyor arkadaşlar devlet en büyük bahttır. yalnız devleti bilemem de siyasi iktidar doğaldır diyor. ben de he jean he bok değil kaka diyorum. o da öyle deme ikisi farklı şeyler diyor neyse tamam diyorum. güç kullanmak siyasi iktidarın unsurudur ancak temeli olamaz diyor. zorbalık toplum değil eşkıyalar sürüsü oluşturur diyor. hay ne güzel dedin diyorum. egemen güç kaynağını halktan alır diyor machiavelli ile bu.

    hobbes geliyor sonra devlet nah doğaldır insanların iradeleriyle sosyal sözleşme yapmalarından sonra ortaya çıkar beni deli etmeyin ya diyor. aristocu geleneği tamamen yıkıyor yumruğu ile. insanlar devlet olmadan birbirini ekmeğin arasına koyar çiğ çiğ yer diyor. pislik bu insanlar menfaatçi diyor. insan insanin kurdudur diye meşhur lafı ediyor. oo güzel laf ettim he inş unutulmaz yazıyım bunu twittera diyor. herkesin her şeyi elde etme arzusu olduğu yerde mülkiyet de yoktur diyor. doğadan gelen tek hakkın elimizdekini koruma gücü olduğunu söylüyor ve doğal hal savaş halidir diyor. yasam hakki dışındaki hakları devlete devrederiz diyor. iyi halt ederiz demiyor çünkü adam devletçi. kuvvetler birliğinci bir de.

    locke geliyor ama artık tükendim abi bir de seni dinleyemem hepinizin kafasından farklı bir ses çıkıyor zaten yeter diyorum. yok yok benim çok kısa hemen gideceğim diyor. hobbes'un tam zıttıyım devlet öncesi hal gayet barışçıl bir haldir koca koca insanlar iradeli miradeli vicdan sahibi falan niye karmaşa olsun sen ne pis düşünceli bir adamsın hobbes diyor. 4 temel hak var; emniyet, hürriyet, mülkiyet ve baskıya karşı direnme diyor. ama taşlı sopalı direnme sakin masum insanlara zarar verirsin diyor. amerikan demokrasisini kurdum ben diyor. saygılar abi diyorum.
  10. 39
    tek bir vatandaşını, koskoca bir ülkenin ekonomisinden daha kıymetli görene denir.

    vatandaşlarını diri diri yakan primatlara "öfkeli gençler" diyene değil.
  11. 38
    bahçesiz olanını tercih ederdim, polen alerjim var..
  12. 37
    Eskiden beri türklerde önem verilen bir kurumdur. Halk- yönetim- vatan unsurlarından yönetim için tanrıdan verilen kut'un aranması bunun en büyük örneklerindendir. Zaten devlet, insanların oluşturduğu soyut bir kavram olmasına rağmen somut etkileri olduğundan; bu sistemde belirli güce sahip olan kişilerin, milletin huzurlu yaşaması ve milletin çıkarlarının korunmasını gözetip gözetmediği, millete hesap vermesi gerekliliğine ne kadar uyduğu, ve -bence en önemlisi- devlet nasıl milletin üzerinde sorumluluk sahibiyse aynı şeklde milletin de devletin üzerinde sorumluluk sahibi olduğunu hissedebilmesi, o devletin geleceğini belirler.
  13. 36
    (bkz: mülk)
    (bkz: baba)
  14. 35
    ülkenin büyük kısmının hükumetten ayıramadığı oluşum.
  15. 34
    tahayyül edilenden fazlası. devlet için fahişelik yapan kadınlar tanıyorum. terörle mücadele şube falanca şehrin gül bitmemiş dağlarından gelen bazı kimselerle özellikle yolda yürürken omuz omuza çarpıştırır bu aplaları.
  16. 33
    siyasetin etkin olduğu bir dünyada herkesin en az bir kere okuması gerektiğine inandığım kitap.

    bir hocamız, yüksek lisans mülakatları sırasında karşılaştığı bir yorumu aktarmıştı platon ve devlet kitabıyla ilgili olarak:

    "bir öğrenci geldi, ... hocanız her zamanki klasik sorularından biri olan "bilim nedir?" sorusunu sordu. klasik bir soru, klasik bir cevap gelir diye beklerken karşımızdaki öğrenci çok güzel bir yorumlama yaptı:

    -bilim ve bu güne kadar olan tüm bilim tarihi, platon'a düşülmüş bir dipnottur!

    bu cevabı siz nasıl yorumlarsınız bilmiyorum çocuklar; ama benim için en yaratıcı ve güzel yorumlamalardan birisidir. bu yüzden ne olursa olsun, bu bölüme* gelen tüm birinci sınıflara ilk okutulması gereken kitap platon'un devlet'idir."
  17. 32
    yaşayan organizma, toplumsal uzlaşı ile üst yetkilerle donatılan, bazen de kendi ağırlığının altında ezilen bir canavar.
  18. 31
    mevcut üretim ilişkilerini ve hakim sınıfın bu üretim ilişkilerinin sürdürülmesine bağlı olan sınıfsal çıkarlarını toplumun ezilen ve sömürülen çoğunluğuna karşı koruyan tahakküm aygıtı.
  19. 30
    farklı işleri yapmak için o işlerde uzmanlaşmış kısımları bulunan bir mekanizma. dişlileri iyi yağlanıp bakımı iyi yapılırsa tertemiz çalışır, aksi durumda gıcırdar.
  20. 29
    Bir coğrafya üzerinde yaşayan ortak bir kültürü paylaşan insanların oluşturduğu hukuksal ve siyasal bütün.bir toplumdaki en büyük otoritedir.
  21. 28
    platon'un en önemli ve en çok bilinen eseridir. eserde temel olarak ustası sokrates ve sokrates'in bölüm bölüm değişen insanlarla olan felsefi diyalogları yer almaktadır. tüm kitap boyunca en önemli soru ve diğer soruların da temeli "adalet nedir" (bkz: what is justice )dir.
  22. 27
    platon' un sokrates'in ne tür bir retorik ustası olduğunu özetlediği eserlerinden biri.
  23. 26
    farklı bir bakış açısıyla değerlendirilebilecek oluşum.

    not: uzun bir entri olacak. benim hayatımı teeee lise 1'de değiştiren bu bilgiler, olur da okunursa sizin de hayatlarınızı değiştirebilir. ancak "kim okuycek yeaaaa" tavrınız -bu konuda- beni asla bozmaz. keyfinize bakın (samimi gülücüklü smayli)

    part 1: orman kanunları

    -- spoiler --

    sosyal hayvanların hepsi (kurtlar, köpekler, gergedanlar, yani sürü halinde yaşayan her bir hayvan) belirli bir hiyeraşiye göre var olurlar. buna orman kanunları ya da orman hiyeraşisi denir. türüne göre bir sürü 4-5 bireyden de oluşabilir, yüzlerce bireyden de.

    a - bir sürüde belli birkaç hiyeraşik seviye vardır:

    1- omega birey
    : fiziksel ve zihinsel olarak en zayıf, en ezik bireydir. yemeği en son o yer, suyu en son o içer. barınakta en son yeri o bulur ya da bulamaz. neredeyse en aptalı ve en korkağı odur.
    çiftleşmesi ve genlerini aktarması ise neredeyse imkansızdır.
    alakalı olarak (bkz: doğal seçilim)

    2- ara bireyler : etliye sütlüye karışmayan, içinde belirli bir hırs bulunmayan, üst bireylere itaat eden bireylerdir. en çok birey tipi budur.

    3- beta birey : genellikle yeni olgunluğa erişmiş gençlerden oluşur. alfa olma iddiası vardır ve bunun için mücadele eder. bu mücadele hayvanlar aleminde kavga olarak kendini gösterir. genellikle ölümcül olmaz, ama ölümcül kavgalar da vardır. çiftleşmek ister, yemeği önce yemek ister, ama henüz bütün bunlara hakkı yoktur. bunun için kendine güvendiği zamanda alfa'ya meydan okuyup onunla kavgaya tutuşabilir. eğer alfa bireyi dövebilirse artık yeni alfa odur. lider odur. birden fazla beta olabilir.

    4- alfa birey : işte bu birey hayvanlar aleminde bir sürüde sadece 1 tanedir. liderdir, ağadır, babadır. çiftleşme hakkı önce onundur, yemek önce onundur. diğer bireyler ona yaranmak için yalakalık yapabilir. (bonobolar liderlerinin tüylerini temizlerler mesela). zihinsel olarak en sakin, en kendinden emin, en soğukkanlı ve en babacan tavırlı birey budur. kendisine karşı koyacak tek birey yeterli fiziksel ve zihinsel güce sahip olan bir beta'dır. bir alfa, eski zamanların beta'sıdır. her beta bir alfa adayıdır.
    alfa'nın ayrıcalıkları olduğu kadar , görevleri ve takınmak zorunda olduğu tavırlar da vardır. ancak bunu sorumluluk gibi algılamayın. bu özellikler ve karakterler halihazırda kendisinde olduğu için alfa olabilmiştir.

    baskınlığını ve liderliğini ise hırlayarak, döverek, öldürerek, gücü ile yemeğe önce sahip olarak vs. elindeki tüm imkanları kullanarak deklare eder.

    b - alfa karakter özellikleri ise önemli ve zor olmakla birlikte şöyledir;

    - herşeyden önce soğukkanlı ve sakin bir yapıdadır. affedicidir, büyüktür, babacandır. hem merhametli hem acımasızdır.

    - asla geri adım atmaz. ne yaptığı hakkında her zaman bi fikri vardır. kendinen emindir.

    - istediği herşeyi, istediği zamanda ve istediği şekilde alır. kendisine saygı duyulmaktadır.

    - duruşu ezik büzük asla değildir. genellikle kulakları dik, kuyruğu dik, ve gururlu bir yapısı vardır.

    - kendine saygı duymaktadır. zihinsel olarak en güçlü birey olmak da bu işin önşartıdır.

    - sürüyü tehliklere karşı koruyacak taktiklerin yöneticisidir. bir saldırı karşısında alfa kaçarsa herkes kaçar. alfa savunma savaşı yaparsa sürü de ona canla başla katılır.

    - yiyecek bulmadaki organizatördür. av taktiklerini alfa yönetir yani. neye saldırıp neyin avlanacağına, neye dokunulmayacağına alfa karar verir.

    - yavruların korunmasından sorumludur. savunmasız yavru bireyler ilk etapta annenin, ardından da sürünün koruması altındadır. [ önemli istisna dip notu: değişken ve hareketli dinamikleri olan bir sürüde eğer alfa bir yavruda alfa potansiyeli görürse onu öldürebilir. çünkü önemli olan "bireyin" genleridir. türün genleri önem olarak ikinci sıradadır. ]

    - genelde işi diğerleriyle kavga etmek değil, istediğini yapmaktır. o istediğini yaparken bir başka birey tarafından bir problemle karşılaşırsa icabına bakar, ama amaç "icaba bakmak" değil "istediğini yapmak"tır.

    şimdi sıkı durun: bütün bu sistem bir akıl-mantık-çıkarım ile değil, güdüsel tepkiler sayesinde işler.
    çünkü akıl ve mantık değil, güdüler belirleyicidir. ve hiçbir birey sosyal statüsünde neden o şekilde davrandığı hakkında hiçbir fikre sahip değildir. hissettiği şeyleri neden hissettiği hakkında hiç bir fikri yoktur. güdüler an'ı yaşar. ileriyi geriyi düşünmez. zaten güdüler düşünmez.

    -- spoiler --

    part 2: devlet ve orman kanunları arasındaki korelasyon

    -- spoiler --

    işte konunun devlet ile alakalı kısmı da burada başlıyor.

    çünkü; insan, aklı ile hareket ettiği yanılgısı içerisinde boğulmuş, doğasını unutmuş ve % 90 oranla güdüleri ile hareket eden bir canlıdır.

    düşünün şimdi; güdüleri kontrolünde olduğunu aklı ile reddeden, ancak zamanın %90ında güdüleriyle hareket eden bir canlı. sorsan "insanız biz, herşeyden farklı olarak aklımız var!" der, ama aslında güdüsel olan tepkileri aklı ile belirli kalıplara koyup öyle kabul ettiğinin farkında değildir asla.
    mesela saygı duyduğunuz bir büyüğünüz karşısında hissettikleirnizi düşünün. (anneniz, babanız, amcanız, dayınız, dedeniz, abiniz, bir aile dostunuz vs.)

    işte devlet de tam olarak budur: insan sürüsündeki hiyeraşinin alfasına devlet denir

    devlet, senin dişini tırnağına takıp kazandığın paradan vergi alır, onun kolu olan polis seni alıkoyabilir, "yiyecek edinmek için" açacağın iş yeri için devlete bilgi vermek zorundasındır.

    ya da en basitinden polis gelip "boşalt burayı!" diyebilir. mekana devlet sahip olur. ama devlet gelene kadar o mekanda sen vardın. devlet gelip seni kovabilir ve sen de hiçbişey diyemezsin. ancak sinir olabilirsin, ama itaat edersin. eğer itaat etmezsen devlet senin üzerinde güç kullanabilir. ve hiçkimse, bir kişi bile olsa sana destek çıkmaz. çünkü güdüler "devlet sürümüzün lideridir, ona itaat etmeli" emrini vermektedir. baskın olan akıl değil güdülerdir.

    evlenmek için devletten icazet almak zorundasındır. yabani anlamda dişiye erişme iznini alıyorsundur devletten, yani alfa'dan.

    ortaçağda soyluların, evlenen kadınlarla ilk gece hakkı olduğunu iddia etmesinin temelinde de bu vardır işte. zaten baskın karakter olduğunu "soylu" sınıfından olarak kabul ettiren kişi, dişiye de "önce" erişmek istemektedir.

    hatırlayın o atasözünü; "iki kişinin olduğu yerde devlet başlar". devlet temelde bir organizasyon, bir örgüt ya da akılla var olmuş/oluşturulmuş bir olgu değil, iki kişilik de olsa milarlarca kişilik de olsa bir grubun baskın karakterine verilen isimdir.

    bu baskın karakter tek başına heryere yetemeyeceği için ve insanlar da karmaşık askeri, ekonomik, siyasi sistemleri aklıyla kurabildiği için, yine aynı karmaşıklıkta beta'lardan oluşan bir örgüt kurar.
    bugünkü devlet işte budur. vergi dairesiyle, emniyet teşkilatıyla, nüfus müdürlüğüyle, yasamasıyla, danışmanlarıyla, bürokratlarıyla betalardan oluşmuş ve başında bir alfa bulunan bir organizasyon. (bu tür bir alfalık tek kişiden değil bir gruptan oluşabilir)

    aynı şekilde alfa sorumluluklarını da yerine getirir, seni korur kollar ve bunun organizasyonunu yapar. silahlar geliştirilemsini sağlar, ordular kurar. çocuklarının selametinden sorumludur, senin refahından sorumudur. sakin, adaletli ve hoşgörülü olmak zorundadır, aynı zamanda seni korumak için acımasız da olmak zorundadır. katili hırsızı tecavüzcüyü sert br şekilde cezalandırmak zorundadır.

    ülke'nin alfası devlet, beta'sı muhalefet ve diğer siyasi partilerdir. ara bireyleri sivil toplum kuruluşları ve politik olmayan organizasyonlardır. omegası ise genellikle en alt statüdeki insanlardır. (ülkemiz için işçi sınıfı ve köylülerdir.)

    hayvan sürülerinde olduğu gibi baskınlığını deklare etmek zorundadır ve bunun için elindeki her imkanı kullanır. dini kullanır, milliyetçiliği kullanır, çıkar vaadini ya da diğer gerçekçi olmayan vaatleri kullanır..
    işinizi zorlaştıran, ama boyun eğdiğiniz mantıksız uygulamalar ise bu deklerasyonun en etkili yoludur ve adına da bürkorasi diyoruz. çünkü önemli olan -konunun hiç önemi olmamakla birlikte- size "boyun eğdirmek"tir.

    en önemliden en önemsiz konulara kadar devlete boyun eğmek durumundasınızdır. çünkü en ufak bi mevzuda boyun eğmezseniz, daha önemli mevzularda boyun eğmeme ve meydan okuma ihtimaliniz var demektir. siz ülke için değil devlet için bir tehditsiniz demektir yani. "alfa potansiyeli olan yavru"sunuzdur yani.

    bürokrasi devletlerin gücünü hissettirme aracıdır. gerçekten işinizin uzun sürmesi gerektiği için değil, senin üzerinde baskınlığını hissttirmek için bürkorasi labirentine başvurur devlet.
    amaç ise "boyun eğme olayını pratik etmeniz"dir.

    tüm bunlar "sağlıklı" ve "doğal" bir sürü hiyeraşisi'nde geçerlidir. siz devleti "itaat ederek" beslersiniz, devlet sizi korur kollar, insan sürüsü özelinde saygı gösterir.

    -- spoiler --

    part 3: ülkemizdeki durum

    -- spoiler --

    ülkemizdeki durum da doğadaki örneklerden farklı değil. yani özel bi durum olsa da doğaya aykırı değil.
    doğal hiyeraşi olasılıkları içerisinde var olan özel bir durumu yaşamakta.

    (bkz: failed state)
    (bkz: falling leader)

    bir alfa'nın hoşnut etmek gibi bir davası yoktur. ancak bireylere yaşam alanı oluşturmak zorundadır. eğer alfa, lider olarak kalmaya devam etmek için, muhtemel beta'ları yok etmek/bitirmek zorunda hissediyorsa o bir alfa değildir; alfa olacak olgunluğa erişememiş -muhtemelen hiç eirşemeyecek olan- ve hasbel kader liderlik ünvanını edinmiş bir sub-beta'dır. (sub-beta: beta olarak kalmaya mahkum beta. alfa olma şansı -karakteri gereği- olmayan beta)

    sub-beta'ların en belirgin özelliği şudur; gerçekten hiçbir zaman alfa olamayacağının bilinçaltı düzeyde farkında olması sebebiyle beta bireylerin kendisini liderlikten indireceği korkusudur. bu korku hayatlarını ve hamlelerini biçimlendirir. ileride bırak alfa'yı, gerçek beta olma ihtimali olan yavru'lar da dahil olmak üzere, betaları, eski alfa'ları, muhtemel alfaları, herkesi sindirmek / ezmek / öldürmek ister. bunu da iftira, hukuksuz tutuklamalar (hukuksuz derken orman kanunlarına göre dahi hukuksuz olan), sürgünler, yargılamalar, mahkum etmeler vs. her imkanı kullanarak yapar.

    işte bütün bu "kendisinden başka kimseye yaşam alanı tanımama" hali ise öncelikle sürüde huzursuzluklarla kendini gösterir.

    bu huzursuzlukların sebebi ise yine güdüsel seviyelerdedir: "alfa" olarak kabul ettiği birey/oluşum'dan "gerçek alfa davranışları" görmeme durumu ara bireylerde sürünün geleceği hakkında kuşku ortaya çıkarır. bi zaman sonra bu kuşkular kaygıya dönüşür ve doğal olarak her beta'nın yapacağı gibi "alfaya meydan okumalar"ın sayısı adeta tavan yapar.

    alfaya meydan okumanın ön şartı da "alfa'ya saygı duyulmaması ve sıradan bir ara birey gibi görülmesi"dir.

    zaten gerçekte olan da budur. alfa zannedilen birey aslında bir sub-beta'dır çünkü.

    bu durum ormanda belli bikaç şekilde sonuçlanabilir:

    1- gerçek bir alfa karakter liderliği alır ve sular hızla durulur.
    2- sürü bölünür ve her parçanın başında bir beta alfa'lığa yükselir. artık birey sayısı azalmış 3-4 adet farklı sürü vardır.

    bu ülkede "herkes sevmese de herkesin güven duyduğu" eski alfa bireyler (türk silahlı kuvvetleri, mustafa kemal atatürk), bir sub-beta tarafından sindirilmiş, ezilmiştir.

    beta olma ihtimali olanlar ( demokatik sol parti, büyük birlik partisi, deniz baykal'ın chp'si) daha büyümeden yerle bir edilmiştir.

    diğer sub-betalar (cemaat, milliyetçi hareket partisi, kılışlar'ın chp'si) "beta budur! alternatif budur!" diyerek önümüze konmuştur. çünkü gerçek beta / gerçek alternatif kendisi için ölümcül bir tehlikedir.

    omegalar ( tarikatlar) ise "bir sub-beta'ya itaat edecek yegane bireyler" oldukları için "sub-beta" tarafından semirtilmiştir.

    piyasada erk sahibi olarak bir tek sub-beta ve ona itaat eden tarikatlar kalmıştır. kaderimiz onların elindedir.

    boyundan büyük işlere kalkışarak alfa rolüne soyunan br sub-beta, türkiye cumhuriyeti isimli sürünün sonunu getirecek gibi görünmektedir.

    en en en acısı ise, sindirilmiş betalar ve eski alfalar'dan başka kaliteli liderlerin, gerçek alfa karakterlerin yetişmemiş olmasıdır.

    -- spoiler --

    son not:
    - değinmediğim konular varsa uyarın, onların halini de açıklayayım. çünkü hepsinin ya orman kanunlarına göre ya da insan'ın aklı ile var ettiği sistemler açısından bir açıklaması mutlaka var.
    - evet, bu sistem 4 kişilik arkadaş grubunda da mevcut, 80 milyonluk ülkede de. sadece ölçekler farklı. ama küçük gruplarda orman hiyeraşik pratikleri daha güzel incelenebiliyor.
  24. 25
    devletçi düşünceye göre, baştan ayağa kirlenmiş olması hiç olmamasından iyi olan organizasyon.
  25. 24
    evlatlarıyla arasına elektrik şirketi girmemesi gereken babadır.

    www.duydunmuhanim.com/...

    ben söylemiyorum yukarıdaki linkte yer alan videodaki yurttaşımız diyor. işin garibi haklı olduğunu ve süper bir şey söylediğini düşündüğü halinden, tavrından belli. valiyi ayaklarına çağırıyorlar. jandarma komutanı yüzbaşı da tam anlaşılmıyor ama haksız konuma düşüyorsunuz gibi bir şeyler söylüyor. yani aslında haklılar.