5
Okuduğum harika kitaplardan biri. Şimdi fark ettim de ya ben okuduğum her kitabı seviyorum ya da hep harika kitapları okuyorum.
Bu kitap düşünsel açıdan öyle köklü değişiklikler yaşamama sebep oldu ki tabii okuduğum süreç de mühimdi açımdan.
İnsanların köken ya da inanış açısından farklılıklara rağmen ortak acılara sahip olmaları öyle müthiş ele alınmıştı ki ve hayli sürükleyiciydi.
Bir ermeni bir yahudi bir Müslüman bir Türk... Acı çekmiş olmaları ortak noktalarıydı.
Mutlaka okunması gereken bir Zülfü livaneli kitabı.
6
Tüm zamanların en hızlı kitap okumamı biraz önce tamamladım. Cuma akşamı aldığım 480 sayfalık bir kitap az önce bitti.
Entelektüelliğine güvenmesem de yazarlığına güvendiğim ve biraz da arkadaşın gönlü olsun diye yazılan kitap eleştirisini okuduğumda bu kitabı gözüme kestirmiştim. Bir gecede sabahlayarak bitirdiğinden bahsediyordu ve sanırım onunla bilinçsiz bir yarışa girerek kendi hızlı kitap okuma rekorumu kırmıştım.
En başları sıkıcı olsa da, yapılan güncel tespitlerin kimine katılıp kimine karşı çıkmış olmama ve bu hikayede yeri yok bunların gereksiz yere hikayeyi uzatıyorlar ve beni kitaptan soğutuyorlar düşünceleri içinde ilerledikçe hızlanmaya başladım. Hızlandıkça, kitap derinleşmeye başladı, bir çok koldan bir felaketler tarihini, bu toprağa ait bir tarihi anlatmaya devam ediyordu. günümüze dair tespitleri ne kadar gereksiz buluyorsam, geçmişe ait tespitler o kadar ilgimi çekiyordu, mesela bir yahudi ile bir rum kullandıkları Türkçedeki farklardan hangi milliyetten olduklarını anlayamayacak kadar onlara uzak olduğumuzu fark etmek ilgimi çekiyordu...
Hikayeye vakıf olduğumda Maria Puder'in gerçek öyküsünü anlatıyor ya da sanırım ona göndermede bulunuyor diye düşündüm. Ama onun insani derinliğinden ve edebi kalitesinden uzakta diye düşündüm. Yine de bu haksız bir yorum olacaktı, tarihsel gerçekliği ve detayları çok etkileyici usta işi bir kitap olduğunu belirtmek isterim.
İşin aslı şu anda bu eleştirileri yapıyor olmamın ve fonda Schubert'in senerad'nın çalıyor olmasının başka bir sebepleri var, bir eleştirmen değilim sanırım bu dünya'da bana en yakışacak meslek bu olmasına rağmen...
7
az önce bitirdiğim zülfü livaneli kitabı. daha önce önyargılıydım kendisine. okumadım hiçbir kitabını. daha sonra orhan pamuk'a karşı önyargımı kırıp kafamda bir tuhaflık isimli romanı okuyup beğenince hiçbir yazara karşı önyargılı olmama kararı aldım. kimsenin kişiliği beni ilgilendirmez. önemli olan kalemi.
kitabı genel anlamda beğendim. akıcılık konusunda çok iyi seviyede. hoşuma gitmeyen bazı kısımlar var ama genel anlamda iyi diyebiliyorum. çünkü dolu bir kitap. gerçekten dolu. her sayfada görüyorsunuz bunu. çok büyük emeklerle yazıldığını belli ediyor. kurgusu için çok kafa yorulduğunu net bir şekilde görebiliyorsunuz.
↑