1984

filmini ayrı kitabını ayrı severim. müthiş bir sanat eseri. Türkiye'ye çok benzetiyorum bazı anlarını. Hayaldi gerçek oldu...

Bu roman aynı zamanda 1984 yılında beyaz perdeye uyarlanmış, filmin Yönetmeni; Michael Radford.

şu örnekte olduğu gibi beğenmeyenlerin ve abartıldığını düşünenlerin olduğu kitap.

ilginç tabii. george orwell'ı müthiş bir edebi yetenek olarak değerlendirmek bence de yanlış olur. ancak bir klasik olmuş bir eserin olmazsa olmazı değil ki bu. zaten kitabın "müthiş yazılmıştı, o cümleler var ya beni benden aldı, daha güzel anlatılamazdı" şeklinde yorumlanabileceğine ben de inanmıyorum. diyenler varsa ya farklı sebepleri vardır ya da popüleri sevme hatasına düşmüşlerdir.

kitabın artık bir klasik olarak değerlendirilme sebebi geçmişte görülen, günümüzden de bazı ögeler barındıran ve gelecekte de görülmesi muhtemel birçok nokta içermesidir.

şurada da kitabın popüler olmasının sebebini big brotherların görünür olmasına bağlamış kabaca. elbette çok öngörülü bir eser denemez. ancak var olan ve olması muhtemel bir olayı başarılı bir kurgunun içinde basit bir dille ve sade bir anlatımla anlatmış. bu yüzden de belli bir popüleriteye erişmiş. edebiyatta bunun gibi birçok örnek bulunabilir. zira sinemada da başarılı bir Sinematografiye sahip olmadan anlattığı konuyu izlenebilir bir sadelikte anlattığı için başarılı sayılan birçok film de var.

bir kurguyu şekillendirip yazıya dökmeyi çok kolay zannedenler bir denesin. nereden başlayacaksın, karakterleri nasıl dahil edeceksin, nasıl genişleteceksin, yan kurgular neler olacak ve sonunu nasıl yapacaksın gibi birçok noktayı düşünmeniz gerekiyor.

sonuç olarak kitabı başarılı bulmak için edebiliği tek sebep olamaz. arkadaşın başka sebepleri de var gibi duruyor ancak bir kitabı zaman içinde birçok kişi sevmiş ve onda bir şeyler bulmuşsa ve bu kitap yılları aşıp da günümüze gelmişse, ortada bir başarı vardır. bu, daha başarılı olmuş ancak bu kadar tanınmamış kitaplara bir haksızlık değildir.

amma eyyorladım he. canım sıkılmışsa demek ki.

Herkes tarafından okunmaya başladığı için üzülmediğim kitap. Bazı kitaplar vardır popüler kültürün bir parçası olmaya başlamış gibi gelirler insana. Ancak aslında popüler kültürün dayanağı olan sistemleri tekme tokat eleştirme gücüne sahiplerdir. İşte bu kitap da öyle bir kitap.

Kitabı okurken yapılacak karşılaştırmalar sadece ülkemizle sınırlı tutulmamalıdır. Global gözle bakıldığı zaman yazarın talep ettiği farkındalık gün yüzüne çıkar.

Ayrıca özel basımı harikulade. benim gibi özel basım kitap koleksiyonu yapmayı seven birini yeterince tatmin etti cilt kalitesi ve içerik bakımından.

kişinin hapazlama isteğini arttıran kitaptır.

pbs.twimg.com/...

Bu aralar yürüme nedeni.

twitter.com/...

"...
İçimde bir sığıntı gibi telaş
İçimde bir felaket gibi merak
...
"

Karşı koyamayıp satın aldım.
Sırf ileride akıl donduran fiyatlar üzerinden satılacağını bildiğimden ve sahip olmadığım için pişman olacağım nadir şeylerden bir tanesi olacağını bildiğimden.

(bkz: overrated)

Şu anki Türkiye'yi anlattığını düşünüyorum. İleri görüşlü yazarmış vesselam.

savaş barıştır, cahillik güçtür.

bu kitabı okuduktan sonra çıkıp bi şehir turu atın bunu yaparken biraz da haber okuyun.
her yerde big brotherın fotoğraflarını gördükten sonra "amuna goyim kitabın içindeyim lan" hissini yaşayacaksınız.

yeni baskısıyla beni benden alan roman.
gel gelelim ben ona o parayı vermem.
hayır, o para etmez demiyorum,
sadece sevmediğim bir kitap, birçoğunun aksine.
edebi yönden yani...

George orwell'in ismi üzerine çok düşündüğü kitap. İlk önce kitabın adını "avrupa'daki son adam" olarak koymayı düşünmüş, ancak daha sonraysa "1984, 1982 ve 1980 yılları arasında kalmıştır. Sonunda kitabın çıktığı yıl olan 1948 yılının son iki rakamının yerlerini değiştirmiş ve kitabın adı 1984 olmuştur.

Oku allah oku
Oku allah oku bi türlü sonua gelemedigim kitaptir.
Bi insani hic mi sarmaz bi kitap aynısını suc ve cezada yaşamıştım .
Ikisinide yarida biraktigim kitaptir.
Siyaseti elestiren bir kitap zamaninda rusya ile amerikanin arasina nifak sokmus diye duydum.

bir sene.

büyük usta orwell'ın romanına günümüzden bir ekleme yapmak isterim.

''bayağılık kalitedir, kalite bayağılıktır.''

george orwell'in yazdığı kitaptan bir kesit:

"oysa çok kısa bir süre önce yalnızca birkaç yüz gırtlaktan yükselen çığlıkta yüreklere korku salan bir güç yaratıyordu! neden gerçekten önemli sorunlar söz konusu olduğunda böyle haykıramıyorlardı?

winston yazmayi sürdürdü:

bilinçleninceye kadar asla başkaldıramayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler. "

George owell'in kitapta resmen ayrı bir dil kullandığı kitap.

Ben bu kitabı okurken ve okuduktan sonra hakkında düşünürken şunu fark ettim; bu kitap dilin önemini en iyi anlatan kitaplardandır.

Bir kısımda şunu anlatıyordu; şimdiki hükümet, zaten dar olan dili daha da dar bir hale getirmek için bir çalışma başlatıyor, bu çalışmanın dilin insan algısı ve düşüncesi üzerindeki etkisini çok iyi özetliyor.

Ayrıca adam uğraşmış abi ya. Adam resmen kitapta kullandığı dilin sözlüğünü yapmış. Daha ne olsun?

george orwell romanI.an itibariyle okuyorum 2. bolumdeyim. ben anlatImI begendim ama konusu cok ilgi cekici gelmedi simdilik.

azcık daha sabret.
ara ara "ohaaaaaaa" diyebilirsin...

Okurken içinizi bir hüzün kaplıyor. Güzel kitap doğrusu, filmini izlemeyeceğim. Kitabı kadar tat vermeyeceğinden eminim.

"Özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, arkası gelir."

Eksi 1 yaşında olduğum yıl.

okuduğum kitaptır.

kitabı bitirdikten sonra aklıma şöyle bir soru takıldı acaba bbnin emri altında çalışan insanların bir çoğu onun emri altına girmeden önce ona karşıydılar ve daha sonradan 101 numaralı odayı gördükten sonra onun tarafına mı geçtiler acaba ?

12 eylül darbesinden sonra ilk yerel seçimlerin yapıldığı sene.

ülkemiz gündemini haberler yerine bu kitaptan takip ederseniz çok daha doğru habere ulaşabilirsiniz.

öyle ki ülkemiz gündemi bazen 1984 distopyasını aratır cinsten.

'Belki de deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktır.Bir zamanlar dünyanın güneşin çevresinde döndüğüne inanmak nasıl delilik belirtisi olarak görüldüyse şimdi de geçmişin değiştirilemeyeceğine inanmak delilik belirtisi olarak kabul ediliyordu.Bu inancı bir tek kendisi taşıyor olabilirdi ve eğer öyleyse, o zaman delinin tekiydi.Ama deliliği pek dert etmiyordu, onu asıl ürküten yanılıyor olabileceğiydi'

tümünü gör

↑