kayıt

30 yaşında altına sıçan adam

  1. 1
    benim bu dostlarım. bundan bir kaç yıl önce bir yaz akşamı, şarap almak için gittiğim migros'ta kasada bağırsaklarımdaki basıncı hissetmiş ama yine de aklıma böyle bir şeyi getirmemeye çalışıyordum. Bir gün öncesinden hafif de ishaldim zaten ve durumu tamamen ortadan kaldırmak için de haşlamalık bir kaç patates atmıştım poşete. Alışverişim bittikten sonra kasada beklemeye koyulmuş, marketten bir an önce çıkmayı, eve gidip bir an önce özgürce sıçmayı hayal ediyordum. nihayet siktiğimin sırası da bana gelmişti artık ve dıt dıt seslerinin ardından da kartımı uzattım. zaten altıma sıçmak üzereyim bir de kartımın onay vermemesiyle uğraştım. o sikik kart yüzünden kasada biraz daha zaman kaybetmiş oldum. bu arada bağırsaklarımdaki basınç da yukarından aşağıya, dübüre doğru şiddetli, tazyikli, dayanılmaz bir baskı uyguluyor ve ben de tepki olarak dübürümü sıkıyorum çaresizce. her ne ise sonunda paranın üzerini aldım ve koşar adımlarla eve doğru gitmeye başladım. ev yaklaşık olarak beş dakika mesafedeydi ve bir an önce eve ulaşmam gerekiyordu. nihayet yolu yarılamıştım. fakat bir taraftan da dayanabilecek durumda olmadığımı, eve kadar ulaşamayacağımı hissediyordum. hani bir şey için çok uğraşırsın ama olmayacağını, başaramayacağını anlarsın ya, işte öyle bir ruh halindeyim aynı zamanda. yetişemeyeceğimi iyice anladığım an da sıçmak için daha stratejik bir nokta düşünmeye başladım. nasıl olsa sıçacaktım altıma artık. bağırsaklarımdaki sancı iyice dayanılmaz hale gelmişti çünkü. boncuk boncuk da terliyordum artık. biraz ileride piyano mağazası vardı. önünde genellikle burada çalışan şeker bir hatun sigara içmeye çıkar ve biz hep karşılaşır, selamlaşırdık. buraya gelene kadar kesinlikle sıçmamam gerekiyordu. hemen yanında da bakkal var. erdal abi. o da hep kapının önünde durur. şimdi bu insanlar beni telaşla koştururken görsün de istemiyorum aslında. anlayacaklar bir durum olduğunu. hem öncesinde sıçarsam, buradan kokuyla geçmem gerekir ki bu da mahalleden taşınmam anlamına geliyor ne yazık ki. son bir gayretle piyano mağazasını ve bakkalı geçmeyi başardım. ne erdal abi ne de o şeker hatun oradaydı zaten. sokağın girişindeki köşeye geldiğimde ise sadece yüz metre daha dayanmam gerektiğini, sonrasında özgürce sıçabileceğimi düşünüyordum. sonrası evimdi zaten ama anahtarı çıkar, kapıyı aç derken kesin sıçacaktım ki düşünmemeye çalışıyordum tüm çaresizliğime rağmen. köşeyi dönmemle birlikte içimdeki tüm bu kaygının bir rahatlama hissiyle birlikte son bulduğuna şahit oldum. bir sıcaklık hissettim ve dostlarım o an bana inanın bir kaç yaş gençleştim, mutluluk ve huzur sardı bünyemi. altıma sıçmanın verdiği rahatlama ve huzurla birlikte, etrafıma dayanılmaz bir koku yayarak eve doğru ilerlemeye devam ediyor, etrafıma gülücükler saçıyordum. işin daha kötüsü üzerimde bolca bir şort vardı ve her an götümdeki akışkan boklar bol olan şortumdan dışarıya doğru akabilirdi. sokağı ağır adımlarla çıktım. karşıdan genç bir çift geliyordu. bana bir kaç metre kadar yaklaştıklarında yolu değiştirip karşıya geçmelerine ve gülmelerine şahit oldum. etrafıma tarif edemeyeceğim kadar korkunç bir koku salıyordum. aynı zamanda garip de bir ruh haline bürünmüştüm o an. insanların bu şekilde burunlarını tıkayarak kaçması, bana iğrençmişim gibi bakması da hoşuma gitmeye başlamıştı çok. yine oturduğum sokakta hoşlandığım bir kız vardı. önüme çıkmaması için dua ettim yine de. selam vermek için yanıma yaklaşsaydı ya? merhaba yumuşak makine nasılsın deseydi ya? ne diyecektim ki ona? iyiyim gamze. biraz altıma sıçtım da eve gidip duşa girmem gerekiyor..sen nasılsın? çeviriler nasıl gidiyor mu deseydim? ne yapardım o an düşünmek dahi istemiyorum. Neyse ki gamze falan yoktu ortalarda. bir şekilde komşulara da yakalanmadan evime girmem gerekiyordu. ayrıca üst katta da eski sevgilim oturuyordu ve ona da kesinlikle yakalanmamalıydım. hem apartman yöneticisiydim ve binada biri aniden kapıyı açıp aidat falan vermek isteyebilirdi. altına sıçmış bir apartman yöneticisi olarak da binada nam salmak, çol çocuğun maskarası olmak istemiyordum. Sonunda ev girip duşa girmeyi başardım. bu arada içeriye girer girmez beni her zaman kapıda karşılayan kedim bile koltuğun arkasına sinmiş, bana acıyarak bakıyordu uzaktan. hayvan bir süre verdiğim mamayı dahi yemedi zaten. hayvanın gözünde bile değersizleşmeyi başarmıştım. neyse ki boklu şortumu ve donumu da poşete koyup çöpe attım törenle. hay sikeyim aklıma geldi akşam akşam.
  2. 2
    (bkz: adamın ağzına sıçan adam)
  3. 3
    www.edebiyol.com/...
    okuyacak gücüm inan ki yok. yoksa okumaktan kaçan biri değilim.
  4. 4
    götüne güvenmeyen adamdır.
  5. 5
    www.facebook.com/...