316
"ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç."
(bkz: sefiller)
317
Özgür irade verilen bir şey değildir. Uğrunda mücadele edilmesi gerekir. Hak edilmesi gerekir. Alınması gerekir.
Empati, sayfa no:626, adam fawer.
318
"korku aklın katilidir.korku toptan yok oluşu getiren küçük ölümdür. korkumla yüzleşeceğim ve geçip gittiği zaman,geçtiği yolu görmek için gözümü ona çevireceğim.korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak,yalnızca ben kalacağım..."
(bkz: dune)
319
Çok şaşıracaksın ama... Sana olan tutsaklığım buraya kadar Eroin! Vedalaşmamızın zamanı geldi.
Her şey ne güzel başlamıştı oysa... Yepyeni ufuklar açmıştın önüme. Bulutların üzerine çıkarıp özgür bırakmıştın beni.
Bambaşka bir özgürlüktü bu; çevremdekilerden farklı kılan, sıkı sıkıya bağlanmaya değer, çekici, vazgeçilmesi güç bir büyü... Asıl tutulduğum da buydu galiba.
Eros, dedim sana! Aşk tanrım oldun benim. Mutluydum kollarında...
Beni dansa kaldırdığında, geri çeviremedim; tam tersine havalara uçtum sevincimden...
Ayaklarımızın uyumu harikaydı. Bana bırakmıştın kendini, İstediğim gibi yönetebiliyordum seni. Hep böyle sürecek sandım...
Çirkin ve acımasız yüzünü görmemiştim henüz. Kör etmiştin beni. Aynı sızının diğer sevdalıları gibi...
Boş bulunup maskeni araladığın bir an, gerçek kimliğinle tanıştım tanışmasına ama, kopamadım senden. Bir uzaklaşıp bir yakınlaşarak, sundurulmuş, belalı bir aşkı paylaştık seninle.
Kirletiyordun beni, farkındaydım. Ama umursamıyordum, pisliklerin üstünü cilalayarak temize çıkabileceğimi sanıyordum.
Farklı kimliklerin ardına sığındım. "Eylül" adını kirletmemek için, "Alev' diye tanıttım kendimi. Alev alev yanan yapay bir kırmızılığın gerisine gizlenerek.
Üşenmedim aradım buldum çok ağlamıştım kitabın bu kısmında...
Canan tan eroinle dans...
320
"insan hiç tatmamışsa, keder için de dua eder. kendinden bile gizler ama her insan bir kere mahvolmak ister. bakmayın kimse bir cennet dilemez, herkes yana yakıla kendi cehennemini görmek ister. **
321
ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum. **
322
''hayatta kalabilmek için nefret ettiğiniz işler yapacaksınız ve çalıştığınız her gün içinizdeki nefret biraz daha artacak. git gide sadece yaptığınız işten değil kendinizden de nefret edeceksiniz. ama bir taraftan da nefret ettiğiniz kendinizin varlığını sürdürebilmek için daha da hayvanca çalışmak zorunda kalacaksınız. ve pek çoğunuz bu boktan varoluşunuzu sonlandıracak cesarete sahip olamayacağınız için, bu lanet paradoksun dişlileri arasında öğütüleceksiniz.''
huzursuzluğun kitabı/fernando pessoa
323
"Çevremizdeki acıların tamamını bizim de çekmemiz gerekiyor. Hepimizin ortak bir vücudu yoktur, ama ortak bir büyüme yolumuz vardır; bu ise, şu ya da bu biçimde, acılar içinden çekip götürür bizi. Nasıl ki çocuk belli gelişim sürecinde yaşamın tüm evrelerinden geçer (her evre de, istek ve korku bakımından bir önceki için erişilemez görünür aslında), yaşlanır ve sonunda ölürse, biz de bunun gibi (insanlıkla aramızdaki bağ, kendimizle aramızdaki bağdan güçsüz değildir), yaşadığımız dünyanın tüm acılarından geçerek gelişiriz. Bu konuda adalete yer yoktur, acılardan ürkmeye ya da acıları üstünlük olarak nitelemeye de yer yoktur."**
324
"kendimi o'nda yok ettiğimden beri, ölmeden evvel öleli, başlangıçsız ve sonsuzum. ne pejmürdeyim, ne gariban. ne kimselere muhtacım, ne kimseye buyuran."**
325
"ve senin yanında öylesine huzurlu, öylesine huzursuz, öylesine baskı altında ve öylesine özgürüm ki böyle olması çok doğal. bu yüzden bunu farkettikten sonra hayatın geri kalanından vazgeçtim."**
326
"küçükkken, aslında bir prenses olduğumu, kral babamın iyi yetişmem için bana kocaman bir oyun oynadığını, çevremdeki herkesin oyuncu, her şeyin dekor olduğunu, sıradan bir insan gibi yetişirsem daha akıllı bir prenses olacağımı düşündükleri için bu saçma sapan şeyleri bana yaşattıklarını hayâl ederdim.
değilmiş. hâlâ kimse gelip beni sarayıma götürmedi.
hayal kurmak çamaşır suyu içmek kadar zor!
yazacak bir şeyim kalmadığına göre... evet, artık bitti, perde!"**
327
"aşk, kadınlar yorulunca biter. kadınlar bir adamı değil, bir mezarlığı terkeder."**
328
"Sensiz olmuyor" diyen kalbe güvenilmez. Sensizliği denemiştir, bugün değilse yarın, mutlaka başaracaktır.
La: Sonsuzluk hecesi- nazan bekiroğlu
329
"Hayat seni istediğin kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksınlar... Hayat bu, de kendi kendine, ikinci kez çağrılmayacağım bir oyun, bir zevkler ve acılar oyunu, bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna, gözlemcilik daha iyidir, ne zaman istersen bırakabilirsin."**
330
"Belki yarın soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi. Ayaklarımın ucuna basarak yürürüm yataktan kalkınca. Tahtalar gıcırdar. Hayır, zamanla öğrenirim hangi tahtaların ses vermediğini. Sonra ne yaparım? Uyanmadı, çayın hazırlandığından haberi yok diye sevinirim. Bütün hayatımı, en ince ayrıntılarına kadar düşünerek hesapladığım iyiliklerin hayaliyle geçirdim albayım. Artık ne olacaksa olsun istiyorum."**
331
"En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler; kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni."**
332
"güzellik, başlı başına bir faşizmdi; dünyanın en adaletsiz dağıtılan şeylerinden biriydi."
333
"İnsanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok."
–oğuz Atay
(bkz: tutunamayanlar )
334
"sonrası kalmıyor bende, öncesi kalıyor. bazen bir dakika öncesi kalıyor bazense bir saat öncesi... bir gece öncesi... ya da o'ndan öncesi... zaman yaşamaya devam ettikçe, geçmişim kalıyor benden geriye, sonrası değil, sonrasında kalsa kalsa bir muamma kalır edip abi, inan fazlası değil."
335
"varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti."
kuyucaklı yusuf/s.ali
336
peki ya hiç yaşamayanlar, onlar da ölümü tadacaklar mı?
337
ben de sandım ki bitişik yazılması gereken -de idik biz. meğer kaderimiz ayrı yazılan -de'de saklı imiş.
338
"büyük sayı diye bir şey yoktur. bulduğunuz en büyük sayıya her zaman 1 ekleyebilirsiniz."
339
"Ama kim kimi kurtarabilmişti şimdiye kadar? Beni kim kurtaracaktı? "Kurtuluş" dedim. "Ankara'da bir mahalle." fazlası değil. Belki bir de Bob Marley'in en iyi şarkısı. Daha fazla düşünmeye gerek yok.
Adı her yerde kendisi yok!"
↑