kayıt

ikinci dünya savaşı

  1. 1
    avrupa cephesi kronolojisini özetleyeyim;

    1933'te naziler almanya'da başa geçmiştir. sovyet rusya'da ise josef stalin, rakiplerini tasfiye etmekle uğraşmaktadır. fransızlar ise olası bir alman-fransız savaşına önlem olarak strasbourg şehrinde magino hattını kurmakla meşguldür. bu hat, onbinlerce betonun harcandığı aşılmaz bir kaledir ve tüm fransa-almanya sınırını boydan boya geçmektedir. ancak belçika'nın protestosu sebebiyle belçika sınırını kapsamamıştır. italya'da faşistler yönetimdeydi ve libya'daki isyancılarla uğraşıyorlardı. ingiltere ise monoton bir şekilde ordusunu kuvvetlendiriyordu, amerika ise sanayi devine dönüşmektedir.

    1939 yılına kadar ingiltere ve fransa çok fazla taviz verdi. önce batı çekoslovakya'nın almanya'ya katılmasına göz yumdular. sonra da avusturya'nın almanya'ya katılmasına onay verdiler. bu sayede alman sanayisi çok güçlenmişti. ayrıca almanlar zor da olsa ren bölgesini zaptetmişti. bu bölge almanların çoğunlukta olduğu ancak farklı bir idarede olan silahsız bölgeydi. bölgedeki direnişçiler almanları zorladı, adolf hitler bundan sonra wehrmacht'ı güçlendirmenin gerektiğini anladı. bu, dünya tarihini etkileyecekti. almanlar yıllarca çalıştı ve savaş sanayileri mükemmelleşti. stukalar alman hava kuvvetleri luftwaffe'nin göz bebeğiydi. gri üniformalı ve talimli asker de kara kuvvetleri heer'in gözbebeğiydi. donanma kriegsmarine'nin göz bebeği ise kms bismarck idi. bismarck, o zamana kadar görülmüş en büyük ve en teknolojik savaş gemisiydi. atlantikteki ingiliz deniz ticareti bu gemiyle durdurulacaktı. stuka'lar ingilizleri hareketsiz bırakacak, korkusuz alman askerleri de düşmanı süpürecekti. adolf hitler'in stratejisi buydu.

    bu strateji, heinz guderian'ın blitzkrieg strateji sayesinde daha iyi bir hal aldı. blitzkrieg, düşmana aniden saldırmayı öngörüyordu. buna göre hemen tanklar saldırıyor, tankları askerler takip ederken uçaklarla da destek veriliyordu. tanklar ıı. dünya savaşının çılgın mecrasını etkileyecekti.

    1936'ya geldiğimizde sovyet rusya'da eşi benzeri görülmemiş bir şey vardı. stalin, generalleri bakanları kurşuna dizdiriyordu. kurşuna dizdirmekten çekindiği tek general mihail tuchavesky idi. tuchavesky orduda sevilen ve kahraman gözüyle bakılan bir generaldi, blitzkrieg benzeri bir strateji geliştirmişti. stalin hitler'e gizlice telgraf attı, "bu adamın alman casusu olduğunu ilan ediniz" dedi. hitler şaşırdı ama menfaatlerine uygun olduğu için bunu yaptı. sonuç olarak ünlü general kurşuna dizildi. bu olay kızıl ordunun zayıflamasına yol açtı. deneyimsiz ve genç subaylar artık yönetecekti orduyu.

    hitler, italya-japonya ikilisiyle beraber "anti-komitern pakt"ı imzaladı. bunun anlamı sovyet rusya'ya karşı hasmane tutum idi. stalin'in endişeleri artıyordu.

    1 eylül 1939'da almanlar polonya'ya saldırdı. polonya'nın da çekoslovakya, avusturya ve ren bölgesi gibi gözden çıkarılacağını düşünmüşlerdi. açıkçası herkes böyle bekliyordu. kim bilebilirdiki 6 yıllık bir savaş çıkacak ve 60 milyon insan ölecek? hitler, almanların çoğunlukta olduğu danzig'e göz koymuştu. danzig, ikiye bölünmüş alman ülkesinin ortasında bir polonya şehriydi. bu şehre "koridor" gözüyle bakılıyordu. alman savaş makinesi kendi gücünü gösterecekti. yine de tedbir elden bırakılmadı ve strasbourg önlerine ordular dizildi.

    eylül ayında kıyamet koptu. ingiltere ve fransa, tüm kolonileriyle beraber (hindistan, ırak, nepal, kanada, avustralya, güney afrika, lübnan, suriye, iran) savaş açtığını ilan etti. hemen almanların moralini çökertmek ve savaşa 1-0 başlamak için ingiliz stratejik bombardıman uçakları havalandı. almanya'nın kuzeybatısından giriş yapacaklar ve sanayi kenti hamburg'u yerle bir edeceklerdi. ama o da ne, alman stukaları göz açtırmıyordu. ingilizler, savaşa 1-0 yenik başlamıştı. bu savaş, öncekine hiç benzemeyecekti. stuka'ların insanı korkutan siren sesi meşhurdur, bu siren hitler'in şahsi isteği sonucunda monte edilmişti: www.youtube.com/...

    ingilizlere ikinci şoku sovyet rusya yaşattı. ruslar polonya'ya doğudan girdi. bunun anlamı hitler ile stalin'in el sıkışmasıydı. 20 gün içinde polonya haritadan silindi. alman tankları, blitzkrieg'i ilk kez savaş meydanında denemiş ve inanılmaz zaferler kazanmıştı. polonyalılar umutsuzca saldırmış ve yok edilmişti. onbinlerce polonyalı tutsak ruslar tarafından moskova yakınlarında kurşuna dizildi.

    hitler, stalin'le ateşkes imzaladı. bu italya'yı ve japonya'yı kızdırdı. daha sonra japonlar da ruslarla ateşkes imzalayacak ve ikinci dünya savaşı boyunca japonya, rusya'ya saldırmayarak almanya'yı yalnız bırakacaktı. hitler, doğu cephesini en azından bir yıllığına güvence altına aldıktan sonra tüm orduları batıya yığdı. yaz gelince saldıracak ve en büyük düşmanı fransa'yı yok etmeyi deneyecekti. fransa ise çok rahattı; magino hattını kim geçebilirdiki?

    hitler, fransa'ya saldırı planı için erich von manstein'in planını beğendi. dahiyane bir plandı, alman savaş makinesini olabildiğince iyi kullanmaya dayanan bir plandı. buna göre almanlar belçika'ya saldıracak ve fransa'ya o şekilde girmeye çalışacakmış gibi yapacaktı. fransızlar da haliyle belçika'ya girecek ve orada mücadele edeceklerdi. ama bu aldatmacaydı. asıl alman kuvvetleri luksemburg civarından giriş yapacaktı, buraya ardenler denmektedir. ardenler ormanlıktı, fransa oradan hiçbir tankın geçemeyeceğini düşünüyordu.

    mayıs 1940'ta fransa seferi başladı. fransızlar yemi yutmuş, belçika'ya gitmişti. emirlerine verilen ingiliz birliklerini de belçika'ya yönlendirdiler. birinci dünya savaşındaki gibi siper savaşı olacak sanıyorlardı. fransızlar çok ilerlemişti ve geri dönmeleri haftalar alırdı. bunu bekleyen hitler ikinci kartını oynadı; alman tankları ardenler'den ülkeye sızdı. fransız generalleri petain, weygand ve giraud şaşkındı. tankların ormanlık alanı geçmesi görülmeyecek şeydi. bunda guderian'ın tatbikat başarıları etkilidir.

    almanlar iki kola ayrıldı, bir kol magina hattını arkadan çevirecekti, diğeri de belçika'dakileri. magino hattının düşmesi trajikomiktir. binlerce fransız askeri, güneş banyolarında kafelerde sinemalarda iken esir düşmüştür. diğer alman kolu hızla ilerledi, fransız asker de gaulle (ki sonra başbakan olacaktı) tanklarıyla saldırdı. ama alman stukaları hepsini tavşan gibi avladı. mayıs ayı bitmeden tüm belçika çembere düşmüş, fransa almanya'nın insafına kalmıştı.

    belçika'daki ordunun yarısı ya öldü ya da teslim oldu. geri kalanı ise düzensiz bir şekilde kıyı şehri dunkirk'e doğru çekiliyordu. alman stukaları durmadan bombalarken, bir yandan da paris'e ilerlenilmekteydi. fransız siviller dehşet içinde güneye kaçıyordu.

    bu arada ruslar da finlandiya'ya saldırıyordu. hitler'in ateşkesine güvendiler ve 1 milyon askerle finlandiya'ya girdiler. ancak büyük bir hata yaptılar; kış mevsimi gelmişti. kış mevsimini çok iyi bilen fin askerleri, kayaklarla vur-kaç yaptı ve yüzbinlerce rus askerini yok etti. stalin finlandiya'da zor durumdaydı. en sonunda hırs yaptı ve tüm orduları oraya yığmaya başladı. yaz ayları gelirken finlandiya lideri mannerheim ateşkesi kabul etti, bazı fin şehirleri rusya'ya bırakıldı. ama kazanan finlandiya'ydı. finlandiya, bunun intikamını çok acı bir şekilde alıcaktı.

    haziran 1940'ta finlandiya intikam yeminleri ederken, fransa teslim bayrağını çekiyordu. sadece 4 hafta içinde bütün fransa işgal edilmişti. ingilizler artık yalnızdı. dunkirk'te alman hava kuvvetleri komutanı hermann göring'in emriyle durmadan bombardımana uğradılar. churchill, yüzlerce gemi yollamıştı ve dunkirk'teki askerlerini gemilerle kurtarmaya çalışıyordu. çok sayıda gemi denizde batırıldı.. ama dunkirk'teki ingilizler imha edilmedi. almanlar basit bir kara taarruzuyla hepsini yokedebilirdi. ama yapmadılar, beklediler ve gitmelerine izin verdiler. hitler hala barış yapma umudu mu taşıyordu? savaşın en gizemli olaylarından biri budur...

    haziran ayında hitler paris'e geldi ve eyfel kulesi önünde meşhur pozunu verdi. tr.wikipedia.org/... intikamını almıştı. şimdi ingiltere'yi işgal edebilirdi.

    ingiltere şanslıydı çünkü bir adaydı. alman savaş makinesi denizi geçmek zorundaydı. bu da oldukça zorlu bir işti çünkü ingiliz donanması dünyanın en güçlü donanmalarından biriydi, tıpkı napolyon'un yaşadığı gibi hitler de ingiltere adasına çıkamıyordu. hitler denizaltılarını saldı. birinci dünya savaşında almanya'nın düştüğü hataya düşmedi; büyük gemiler yapıp baltık denizine hapsolmak yerine denizaltılarla beraber ingiliz donanmasını korkutmayı denedi. denizaltılar (u-boot) atlantikte adeta terör estirdi. norveç-grönland-kanada-cebelitarık arası deniz sahası u-boot kaynıyordu ve onlarca ingiliz gemisi batıyordu. ingiltere'ye ikmal yapılamaz oldu. churchill endişeleniyordu.

    eylül 1940'ta denizaslanı harekatı planlandı. almanlar, uçaklarla ingiltere'ye inicekti. bir yandan da gemilerle çıkarma yapacaklardı. çok kayıp verilceği açıktı, ama bunu denemeye değerdi. planın ilk safhası hava hakimiyetiydi. ünlü britanya savaşı böyle başladı. alman stukaları, ingilteredeki radarları ve uçaksavar mevzilerini yok edecekti. göring söz vermişti. ama olmadı; ingilizler her şeylerini ortaya koydu ve canla başla savaştı. sonuç hitler için hüsrandı, ingiliz avcı uçakları spitfire, teknolojik olarak üstündü ve stukaları avlamıştı. bin kadar stuka düştü, ancak londra ve çevresi de yerle bir oldu. hitler hava hakimiyeti kurulamayınca denizaslanı harekatını erteletti. daha sonra iptal edicekti.

    bu arada hitler'in saygınlığı tavan yapmış, tüm ülkeler kapısında dizilmişti. ırak'taki bedevileri finanse ediyordu. ingiltere zor durumdaydı sömürgeleri elden çıkabilirdi, zira japonlar da tehdit ediyordu. italya zaten savaşa katılmıştı, artık kaçışı yoktu. bu savaş avrupa dışına da çıkmıştı. hitler, abd'nin savaşa hazırlandığını görüyordu. abd er ya da geç 2 yıl içinde seferberliğini tamamlayacak ve savaşa ingiltere'nin yanında katılacaktı. hitler, generallerine "amerikan sanayisi ingiltere'nin yanında olacak. ingiltere bu denli güçlenmeden önce biz hem sanayi hem de iktisadi açıdan güçlenmeliyiz. topraklarımızı doğuya genişleteceğiz" diyordu. yani sovyet rusya'ya saldırılacağını ima ediyordu. 2 yıl içinde sovyet rusya devini işgal edicek, rusya'nın büyük fabrikaları artık almanya için çalışacaktı. ayrıca almanya kafkas petrollerine sahip olacak, petrol bakımından dışa bağımlılığı yok edecekti. ordunun hazırlanmasını emretti. alman istihbaratı, rusların 200 kadar tümene sahip olduğunu ve bu tümenlerin hepsinin de silahsız, tecrübesiz, eğitimsiz askerlerden oluştuğunu kesin bir dille bildiriyordu. almanların rusya'yı yok edeceğinden emindi. polonya'yı 18 günde, fransa'yı 20 günde yok eden almanya, rusya'yı da yenemez miydi? bu karar dünyayı kana boğacaktı...

    ilk olarak ulaşım sorununu gidermeliydi. sovyet rusya'yla yapılacak savaşta lojistik destek çok önemliydi, onun için ulaşım aksamamalıydı. bu sebeple polonya'ya birkaç ay içinde çok büyük otoyolları ve demiryolları yapıldı. bu yolları elbette köle toplama kampı işçileri inşa etti. almanya, macaristan, finlandiya, italya ve japonya'yla beraber rusya'yı dize getireceğini ümit ediyordu. alman sanayisi harıl harıl çalışıyor ve tanklar uçaklar silahlar yapılıyordu. ancak bu sırada beklenmeyen bir şey oldu; italya, balkanlarda yenilmişti. arnavutluk ve çevresinde yunanlar tarafından bozguna uğratılmıştı. yunanistan ve yugoslavya derhal dize getirilmeliydi. güçsüz bir italya, almanya'nın rusya'da yalnız kalması demekti. hitler, en modern teçhizatlı birliklerinden bazılarını balkanlara gönderdi. 2 ay içinde yugoslavya ve yunanistan işgal edildi. girit bombalandı, yetmeyince paraşütçülerle birlikte ingiliz-yunan askerlerin tepesine indiler. işte bu noktada türkiye'nin yüreği ağzına gelmişti...

    bulgaristan ve romanya, mihver ittifağına katılmıştı. yugoslavya ve yunanistan köleleştirilmişti. kısacası türkiye'nin tüm batısı mihver hakimiyetindeydi, almanlar türkiye'ye saldıracak mıydı? ismet inönü, bu endişe içerisinde trakya'ya yüzbinlerce asker yığdı ve karartmalar başladı. olası bir savaş halinde finlandiya'da, belçika'da olanlar olmasın, halk açlıktan kırılmasın diye tahıllar depo edildi. ismet inönü'nün bu uygulamaları protesto edilmektedir ancak zamanın gerektirdikleri buydu maalesef. hitler, türkiye'ye telgraf çekti ve büyükelçisi von papen aracılığıyla dostluk mesajları verdi. türkiye'nin daimi dost olduğunu, 85 km'den fazla asker yaklaştırılmayacağını taahhüt etti. inönü yine de tedbiri elden bırakmadı, almanların ateşkesi karşılığında boğazlardan daimi denizaltı geçiş hakkı verdi. ki bu da stalin'in türkiye'ye kin beslemesine yol açacaktı...

    hitler çok değerli vaktini kaybetmişti. haziran 1941'e girilmekteydi ki acı haber atlantik'ten geldi.

    donanmanın göz bebeği kms bismarck, kardeş gemisi kms prinz eugen ile birlikte atlantik'i geçerek fransa kıyılarına gelmeyi ve alman ana donanmasıyla birleşmeyi ümit ediyordu. alman tersaneleri ilk uçak gemisi kms graf spee'yi inşa etmekle meşguldü. bu üç muazzam gemi birleşirse, alman donanmasının önünde hiç kimse duramazdı. kms bismarck, atlantikte adeta korku salıyordu. ingiliz savaş gemileri yola çıktı, ingiliz donanmasının başında çok güçlü ve büyük bir gemi olan hms hood vardı. ingilizler sayıca ve teknolojik açıdan üstündü, bismarck'ı denizin dibine göndereceklerini düşünüyorlardı. ingilizler bismarck'ı ve eugen'i kolayca buldu. muharebe başladı, yaklaşık 30.000 metre mesafeden atışlar başladı, ki bu mesafe çok fazladır ve isabet neredeyse imkansızdır. ancak savaşın daha 30 dakikası olmadan bütün ingilizlerin gözü bir noktaya dikildi; hms hood infilak etmekteydi. bismarck'ın tecrübeli ve becerikli topçuları, 5 defa atış yapmış ve nihayet 5.'cisinde isabet kaydetmişti. öyle ustaca bir isabetti ki, bu atış geminin cephaneliğine nüfuz etti ve inanılmaz bir patlama oldu. ingiltere'nin en güçlü savaş gemisi birkaç dakika içinde batıverdi, ingiliz donanması çil yavrusu gibi dağıldı.

    tüm dünya ayaktaydı. ingiltere denizlerdeki hakimiyeti kaybediyor muydu yoksa? churchill, meşhur emrini verdi; "bismarck'ı batırınız". bu emir tüm ülkeyi gaza getirdi ve donanma tekrar denize açıldı. ingiliz torpido uçakları harıl harıl arayışa başladı ve bismarck bulundu. bir ingiliz torpido uçağı, torpidosunu bıraktı ve bismarck'a isabet etti. bismarck'ın dümeni imha oldu. bu, artık geminin hareketsiz kalacağı anlamına geliyordu. biraz sonra donanma geldi ve hareketsiz bismarck'ı ardı ardına topçu ateşiyle dövdüler. kardeş gemi eugen kaçtı. ingiliz gemileri bismarck'ı esir alıp donanmaya katmak istiyordu. yaklaşıp atış yapmaya başladılar. bismarck'ın cephanesi bitti, kaptan cesur bir karar verdi; düşmanın eline geçmektense intihar etmek. berlin'e "cephanemiz bitti, gemiyi batırıyoruz, çok yaşa führer!" mesajı iletildi ve geminin tabanı dinamitlerle patlatıldı. gemi su alarak battı. ingilizlerin hevesi kursağında kalmıştı, ama sonuç almanlar için de kötüydü. yüzlerce denizci ölmüştü; ayrıca deniz savaşlarının tüm taktikleri değişmişti, artık denizlerde en büyük gemiler değil, en teknolojik torpido uçakları hakim olacaktı...

    hitler deliye dönmüştü, ama bismarck'ın bu kahramanlığı hiç unutulmadı. haziran 1941 gelmişti. artık rusya'ya saldırmak için hazırdı. 3.000.000 alman askeri, 1.500 savaş uçağı, 1.000.000 tank ve kamyon, 6.500+ top ile rus devi işgal edilecekti. harekata "barbarossa harekatı" adı verildi. buna göre kış ayları gelmeden rus kuvvetleri çembere alınacak ve direniş fırsatı verilmeden moskova'ya ilerlenecekti. kışın gelmemesi mecburiydi. onun için azami ölçüde blitzkrieg uygulayacaklardı. saldırı üç koldan yapılacaktı; birinci kol (kuzey ordular grubu) baltık denizi kıyılarından saldıracak ve leningrad'a ilerleyecekti. ikinci kol (merkez ordular grubu) varşova yönünden saldıracak ve moskova'ya ilerleyecekti. üçüncü kol (güney ordular grubu) romanya'nın kuzeyinden ve polonya'nın güneyinden gelecekti, tarım bölgesi ukrayna işgal edilecek oradan da kafkas petrol havzasına ilerlenecekti.

    zekice bir plandı. tek hamleyle iktisadi ve siyasi hedefler ele geçirilecekti. ancak orduyu üç kola bölmek doğru muydu? göreceğiz...

    22 haziran 1941 sabahı, hava aydınlanmadan önce savaş ilanı olmaksızın 153 alman tümeni taarruza geçti. luftwaffe, önceden tüm rus havaalanlarını, uçaksavar mevzilerini tespit etmişti. savaşın ilk 24 saati içinde 2.000 rus uçağı havaalanlarında beklerken imha edildi. sınırlarda nöbet tutan rus tümenleri anında imha edildi. rus devi şoka uğramıştı. alman savaş makinesi artık rusya'ya da girmişti. temmuz ayına girilirken kuzeyde leningrad'a yaklaşıldı; merkezde ise moskova'nın hemen yanındaki şehir smolensk'e yaklaşıldı; güneyde de kiev'e gelindi. ancak bir problem vardı; merkez ordular grubunu brest litovsk'taki direnişçiler durdurmuştu. etrafı sarılan şehir direniyordu. güneyde ise kiev 1.000.000 asker ile savunma yapıyordu. daha ilk ayda almanlar durdurulmuştu.

    heinz guderian, binlerce tankla ve zırhlı araçla ilerledi. bres litovsk'u umursamadı. smolensk'e gelmişti, burada gerizekalı rus generali timoşenko'nun ordusunu darmadağın etti. nehri geçmek üzereydi ki adolf hitler cepheyi ziyaret etti. guderian, erich von manstein, von bock'la beraber cephe gerisindeki karargahta buluştu. guderian "moskova'dan 400 km uzaktayız, manstein'in birliklerini emrime ver, moskova'da tek bir asker bile yokken gidip şehri alayım. rus ordusu manevi ve maddi açıdan çökecektir" dedi. hitler azarladı, kiev'in ekonomik açıdan çok önemli olduğunu, alınmazsa birkaç ay içinde ön saflardaki alman tümenlerinin açlık çekeceğini vurguladı. moskova'nın sadece bir simge olduğunu da söyledi, moskova düşerse ruslar başkenti başka yere taşır yine direnir dedi. ki doğru bir tespitti bu, napolyon tüm gücüyle moskova'ya yüklenmiş ve şehri almıştı. ama ruslar başkenti başka şehre taşıyınca eli boş şekilde fransa'ya geri dönmüştü..

    guderian'a güneye taarruz etmesi ve kiev'i çembere alması emredildi. guderian öfleye pöfleye emri yerine getirdi ve ağustos 1941'de (daha savaşın ikinci ayında) kiev düştü; 1.000.000 rus asker esir düştü. çoğu esir kamplarında açlıktan sefaletten ölecekti. kiev'in düşmesi kızıl ordunun moralini çökertti. ülkenin tarım makinesi elden gitmişti adeta, ukrayna artık rusları değil almanları besleyecekti. rus halkı, birçok şehirde almanları destekledi ve alman tanklarını çiçeklerle karşıladı. stalin 25 yıldır hepsini fakirliğe açlığa ve baskıya mahkum etmişti. artık kurtulduklarını düşünüyorlardı ama kötü günler yeni başlıyordu. hitler'in sağ kolu himmler, bu slavlar için untermensch (insan altı ırk) tanımını kullanacak ve yüzbinlerce slav fabrikalarda zorla çalıştırılacak, tarlalarına el konulacaktı...

    eylül 1941'de guderian'ın emrine güney ordular grubu verildi ve moskova'yı alması emredildi. guderian sevinçten havalara uçtu, ancak iki ay gecikilmişti. bunu o da biliyordu ve endişe ediyordu. yaklaşık 1.500.000 alman askeri, inanılmaz bir hava desteğiyle moskova'ya yürüyordu. smolensk ilk hamlede ele geçirildi. artık moskova'yla aralarında hiçbir şey yoktu.

    bu sırada sibirya'ya sürgün edilmiş bir general, dondurucu soğukta birliklerini zinde tutmaya çalışıyordu. o generalin ismi georgy zhukov idi. stalin, zhukov'dan nefret ediyordu. ancak timoşenko'nun ve diğerlerinin beceriksizliğini görmüştü. sibirya'ya sürgün edilen eski düşmanları çağırma vaktiydi, vatan her şeyden önemliydi. zhukov, japonya'nın henüz rusya'ya savaş açmadığını belirterek sibirya'daki kayaklı birlikleri moskova'ya kaydırdı. zhukov, moskova kuşatılınca kışın gelmesini ümit ediyordu. kış bastırdığında bu sibiryalı birlikleri kimse yenemezdi. kısacası japonya'nın almanya'ya dargınlığı, tarihin akışını etkilemiştir.

    kasım ayında erich von manstein ve heinz guderian birlikleri birleşmiştir. moskova önlerinde binlerce tank; bildiğin düğün konvoyu.*

    ancak hava çok soğumuştu. bitmek bilmeyen rus step yağmurları, toprak yolları çamur deryasına çevirdi. görkemli alman tankları ilerleyemez oldu. askerler barakalarda donmamak için uğraşıyordu. kışlık kıyafetlerin dağıtılması, tanklara antifiriz takviyesi derken aralık ayı geldi çattı. guderian sinirlenmişti, birkaç ay önce şehri hiç kayıp vermeden alabilecekken şimdi yok yere asker kaybediyordu. -25 derece soğukta 1.500.000 alman askeri taarruza geçti... moskova ile aralarında nehirler, bataklıklar, çamurlu yollar bulunuyordu. şehre girerlerse harabelerdeki keskin nişancıları ve sokaklardaki vatansever milisleri atlatmaları gerekiyordu. moskova, 1570'lerden bu yana yaşadığı en büyük yangını o gün yaşadı (1570'lerde kırım hanlığı moskova'yı yakmıştır). alman stukaları adeta dehşet saçtı, her yer bombalandı. alman kış taarruzu, şehrin içlerine kadar nüfuz etti. almanlar dondurucu soğuğa ve bataklıklara rağmen ilerlemeyi başarmış, rusları yenmişti. ancak karşılarında kış mevsimine dayanıklı ve hırslı birlikler vardı. bir ara alman tankları kremlin'in sadece 50 km yakınına kadar gelebilmişti. ancak daha fazla ilerlenemezdi; guderian harekatın durdurulması gerektiğini ısrarla söyledi, sonuç olarak alman taarruzu durdu. guderian havaların ısınmasını beklemeye başladı, moskova'ya girilmişti ne de olsa. ancak aralık'ta felaket başladı; dondurucu soğukta sibirya kurtlarının çektiği kayaklarla rus makineli tüfekçileri taarruza geçti. yoğun katyusha ateşi almanları korkuttu. almanlar ağır bir yenilgi yaşadı, bir kayaklı asker cephaneliğe kadar hızla ilerleyebiliyor ve almanları katledebiliyordu. guderian çılgına döndü, ama yapıcak bişey yoktu. almanlar geri çekildi ve moskova'dan uzaklaşıldı. ruslar, yanan şehir moskova sokaklarında kutlamalar yaptı. barbarossa harekatı başarısızlığa uğramıştı; zira kış gelmeden rusya'nın çökertilmesi gerekiyordu.

    almanlar moskova'da 300.000 kişi kaybetti. ama rusların kaybı en az 500.000 idi. şu ana kadar rusların toplam kaybı 5.000.000'u geçiyordu. hava hakimiyeti de almanlardaydı, teknolojik açıdan üstün olan taraf yine almanlardı. rus birliklerinde genelde 2-3 kişiye bir tane tüfek düşmekteydi.. stalin, daha çok fabrika almanların eline geçmesin diye fabrikaların doğuya taşınmasını, batıdaki tüm tarlaların yakılmasını, yolların tahrip edilmesini emretti. almanları 1 yıl oyalarsa doğuya taşınmış olan fabrikalar gece gündüz üretim yapacak ve ruslar bellerini doğrultacaktı. almanların en az 1 yıl daha oyalanması mecburiydi. cephedeki durum aralık 1941'de şöyleydi; upload.wikimedia.org/...

    bu arada almanya için işler sarpa sarmaya başladı. japonya, mihver devleti olarak ingiltere'ye ve amerika'ya savaş açtı. alman askerleri moskova önlerinde donarken 7 aralık 1941'de pearl harbor saldırısı gerçekleşti. 4 gün sonra hitler, amerika'ya savaş açtı. artık iki cephede birden savaşacaktı. ingiltere daha güçlüydü, en önemli olanıysa; sovyet rusya yalnız değildi. oysa 12 ay önce hitler, "amerika savaşa girmeden rusya'ya boyun eğdirmeliyiz" diyordu. rusya'ya saldırmasındaki amaç amerika savaşa girmeden devasa sanayi sitelerine ve petrol havzalarına sahip olmaktı. alman generallerin korktuğu olmuştu, iki güçlü devletle iki farklı cephede savaşılacaktı...

    malaga, singapur, gine, hong kong ve mançurya birkaç ay içinde japonların işgaline uğradı. ingiltere'nin en güçlü savaş gemileri pasifik'in dibini boyladı. ingilizlerin deniz hakimiyetini almanlar bitiremedi ama japonlar bitirdi. artık ingiltere, denizlerde hakim devlet değildi ve hiçbir zaman olamayacaktı..

    churchill ve amerikan başkanı franklin delano roosvelt, birincil düşmanın almanya olduğunu belirtti. genel stratejiye göre japonya'yla pasifikte savaş devam edicekti, ama asıl ağırlığı alman-italyan ikilisine vericeklerdi. bunun anlamı avrupa'ya müdahele idi. ancak ingilizlerin avrupa'ya çıkması için henüz erkendi. zira kuzey afrika'da işler sarpa sarıyordu. hitler, en zeki ve en cesur generallerinden biri olan erwin rommel'i yaklaşık 50.000 alman askeriyle beraber kuzey afrika'ya göndermişti (1941 yılının başları). rommel geldiğinde ingilizlerin üstün olduğunu gördü. dağınık italyanları toparladı ve karşı taarruzlara başladı. 1941 yılı biterken; almanya moskova'da yenilmiş, mihver devletleri amerikayla savaşa girmiş ve libya'da ingilizler yenilmişti. kısacası durum 2-2 idi. bundan sonra olacak olanlar maçın kaderini tayin edecekti. hitler, amerika'ya savaş ilan etmekle japonya'yla barışmayı umut ediyordu. japonya'yla barışırsa, japonlar rusya'ya saldırır ve ruslar birçok tümeni doğuya kaydırır diye düşünüyordu. ancak japonlar, tarihin görmüş olduğu en büyük şerefsizliklerinden birini sergileyerek sovyet rusyayla 5 yıllık ateşkes paktı imzaladı. bu kibirli ve şerefsiz hareketi japonya çok ağır bir şekilde ödeyecekti...

    1942 yılına girildiğinde rusya'da buzlar eridi, havalar ısındı. alman savaş makinesi tekrar taarruza geçti. hitler artık moskova'nın çok önemli olmadığını belirtti. oysa zhukov, hitler'in yine moskova'ya saldıracağını tahmin etmiş ve tüm orduyu moskova'ya yığmıştı. hitler'in saldırıyı güneye kaydırmasındaki bir neden de bu iyi; düşmanı şaşırtmak ve güçsüz olduğu yerde çökertmek. 1942 ilkbaharında ukrayna yönünden kafkasya'ya doğru inanılmaz bir taarruz başladı. almanlar birkaç hafta içinde kırım yarımadasına girdi, sivastopol'da birkaç rus tümeni denizle almanlar arasında sıkışıp kaldı. daha sonra imha edileceklerdi. kırım'daki almanlar kerç boğazını geçti ve novorosisk'e çıktı. azak denizinin kuzeyinden ilerleyen 1.500.000 kişilik ordu ise ikiye ayrıldı; birinci kol direkt bakü'ye inecek, ikinci kol ise doğuya doğru ilerleyerek rusları yok edecek ve kafkasya'nın güvenliği sağlanacaktı.

    bakü'nün düşmesi halinde sovyet rusya bir varil benzine muhtaç kalacaktı, almanlar ise petrol kralına dönüşecekti. kısacası bakü düşerse savaşı almanlar 'kesinlikle' kazanırdı.

    azak denizinin kuzey-doğu kıyısındaki rostov, almanların eline geçti. ilerleyiş devam etti, maikop ve çevresi de zaptedildi. ikinci kol ise doğuya ilerlerken yeni bir hedef buldu; stalingrad. rusya'nın lideri stalin'in adını haykıran bu şehir, bir sanayi kentiydi ve volga ile dinyeper nehirlerinin kesişme noktasındaydı. bu şehir alınmalıydı. böylece rus sanayisinin beli kırılacak, ayrıca dinyeper-volga nehirlerinden bakü'ye rusların cephane transferi kesilecekti. stalin'i aşağılama fantezisi de buna eklenince hitler'in ağzı sulandı. harekatın başına general paulus getirildi. paulus, aristokrat bir aileden gelen ve masa başındayken savaşı çok daha iyi yöneten bir komutandı. onu ön cepheye koymak hitler'in bir hatasıydı.

    paulus, haziran 1942'de taarruzu başlattı. dinyeper nehri geçildi ve stalingrad'ın hemen batısındaki kalaç kentine girildi. ancak paulus farkettiki 1.000.000 kadar asker stalingrad'a yığılmış. stalin, birkaç ay içinde moskova'daki orduyu buraya transfer etmeyi başarmıştı. paulus zekice davrandı; luftwaffe'yi göreve çağırdı. alman stukaları stalingrad'ı günlerce bombaladı ve onbinlerce ton yangın bombası şehre bırakıldı. sonuç felaketti; şehirdeki bütün fabrikalar, evler, yollar yok olmuş ve şehir bir moloz yığınına dönmüştü. stalin, şehir halkının kaçmasına izin vermiyordu. şehir halkının orduyla beraber savunma yapmasını ve bir efsane yaratmasını istiyordu. bu, stalin'in şımarık aptallıklarından sadece biriydi.

    ağustos ayında şehre giren almanlar ciddi bir tehlikeyle karşılaştı; ruslar, yıkıntıları muhteşem bir kaleye çevirmişti. her molozun altında bir rus keskin nişancısı bekliyor ve almanları tek tek vuruyordu. alman tankları ise molozlarla dolu dar sokaklarda çok zor hareket ediyor ve molotof kokteyllerinin hedefi oluyordu. luftwaffe, şehri harap etmekle hata etmişti. rus sanayisinin beli kırılmıştı ama almanlara da iş çıkmıştı. alman askerleri, tek tek tüm binaları temizleyerek ilerlemek zorunda kalıyordu.

    eylül 1942'de almanlar tüm yıkıntıları harabeleri temizleyerek şehrin tek yüksek tepesi olan manayev tepesine ulaştı. oradan tüm stalingrad'ı kontrol edebilirlerdi; zira alman 88'lik topları bu tepeye yerleştirildi ve en ufak direnç gösteren noktalar bu toplarla bombalandı. zhukov'un işi artık daha zordu. şehrin merkezi de düşmüştü; stalin çıldırdı. zhukov tekrar kışı bekleyecekti. ama kış gelene kadar eldeki ordu yok olsun istemedi; en güçlü birliklerini volga nehrinin doğusuna taşıdı. az sayıda rus keskin nişancısı, kentin çok küçük bir kısmını ve iskelesini koruyordu. almanlar, volga'da ikmal yapan tekneleri, keskin nişancıların bulunduğu harabeleri ve iskeleyi topa tutuyordu. kasım 1942'ye kadar yüzbinlerce rus ölmüştü.. bu arada kafkas alman ordusunun diğer kolu kafkas dağlarını tırmanmakla meşguldü. bu dağları geçtikten sonra bakü'ye girilecekti.

    hitler'in genel planı, rusya'da kafkasya'nın ve afrika'da da mısır'ın ele geçirilmesiydi. sonra suriye, ırak, iran, bakü yoluyla bu iki alman kolu birleşecek ve inanılmaz bir çember oluşturalacaktı. aklınızda canlandırın, ortada kalan ülke kim? türkiye. bu noktada türkiyeye değinmekte fayda var.

    türkiye'nin savaşa girmesi gerektiği sıklıkla söylenildi ve günümüzde de tartışılmaktadır. ancak hakikat şu ki, türkiye gerçekten de bugünkü gibi güçlü bir devlet değildi. 12 yıllık savaşın ardından anadolu'da tek bir fabrika, tek bir tarla kalmamıştı. halk yıpranmıştı ve ekonomi sallantıdaydı. buna rağmen atatürk'ün inkılaplarıyla yol katedildi ve ordu bir nebze olsun güçlendirildi. 1940 yılına gelindiğinde türkiye'nin 20 piyade tümeni ve yaklaşık 40 parçalık bir donanması vardı, bu donanmadaki tek güçlü sayılabilecek gemi ise tcg yavuz idi (sms goeben, hatırladınız dimi?). hava kuvvetlerimiz de birkaç yüz uçaktan oluşmaktaydı ki bu uçakların tamamı 1920'lerden 30'lardan kalmadır. hiçbir tank ve mekanize birlik yoktur, uçaksavar mevzilerimiz gelişmemiştir. karşılaştırma yaparsam gücümüz daha iyi anlaşılır; o dönemde almanya'nın 200'den fazla tümeni vardı, bu tümenlerin %35'i tank ve mekanize tümeniydi. bu tümenlerin hepsi devrin en gelişmiş silahlarına ve en iyi şekilde eğitilmiş askerlerine sahiptir. luftwaffe yaklaşık 5000 uçaktan oluşmaktadır. kızılorduya gelelim; 400'den fazla tümene ve 12.000 uçağa sahiptir. ancak hem hava kuvvetleri hem de kara kuvvetleri oldukça eğitimsiz askerlerden oluşmaktadır, teknolojik açıdan geridir. yine de türkiye'ye göre çok ama çok güçlüdür. ingiltere'ye gelelim; ingiltere, almanya veya rusya gibi tek bir yere ordusunu toplamamıştır. ordusunu sömürgeleri arasında dağıtmıştır. ingiltere'nin türkiye'ye en yakın sömürgeleri elbette ırak, iran ve suriye idi. ırak'ta bedeviler isyan halindeydi, iran ise istikrarsızdı. bu bölgedeki ingilizlerin toplam gücü 2-3 kadar tümendir. ancak genel ingiliz gücü, en az 200 tümenden ve 1500 parçalık bir donanmadan oluşmaktadır.

    görebileceğiniz gibi türkiye'nin çevresindeki tüm devletler türkiye'den kat be kat güçlüydü. türkiye, mihverlerin en güçlü olduğu yıl olan 1942'de savaşa girseydi batum'daki rus ordusunun saldırısına uğrayacaktı. ilginçtir, rus kuvvetleri talimsiz askerlerden oluşmaktadır ama buna rağmen türkiye'den güçlüdür. bu da türkiye'nin o zaman ne kadar acınacak halde olduğunu gösteriyor. kısacası rusya'ya ve ingiltere'ye karşı savaşa girseydik, ruslar sadece birkaç tümenle bizim tüm ordumuzu yenecek ve dağıtacak güce sahipti. yani almanlara hiçbir faydamız dokunmayacak bilakis zararımız olacaktı. kim bilir belki de ingilizler ve ruslar gece gündüz ülkemizi bombalayacaktı.

    velhasıl, türkiye'nin o dönemde savaşa girmemesi ve denge siyaseti izlemesi çok doğru bir adım.*

    almanya ile müttefikler arasında hamburg ve çevresi üzerinde muazzam bir hava hakimiyeti savaşı yaşanırken, hitler'in en güvendiği adam olan çalışma bakanı albert speer fabrikaları yeraltına taşımakla meşguldü. ona göre er ya da geç bu fabrikalar bombalanacaktı, almanya'nın ihtiyaç duyduğu en son şey üretimin aksamasıydı. yeraltındaki fabrikalara kimse dokunamazdı. albert speer'in bu ilerigörüşlülüğü almanya'nın daha güçlü olmasını sağladı.

    * * *
    general paulus stalingrad'da iskeleyi ele geçirmeye çalışırken general hoth, panzer ordusuyla şehrin arkasını güvenceye almaya çalışıyordu. kasım 1942'de tarihin akışını değiştiren olay yaşandı. general zhukov, aylarca uğraşmış ve stalingrad'ın doğusunda gizlice 1.000.000 kişilik bir ordu kurmuştu. bu ordu da diğerleri gibi yetersizdi ancak gizlice kurulmuştu, binlerce tank buraya yığılmıştı. zhukov tarihin en büyük risklerinden birini aldı; kayıklarla karşı kıyıya geçmek mümkün değildi çünkü volga nehri buz tutmuştu ve alman stukaları geçit vermiyordu. zhukov, tankların buz tutmuş nehrin üzerinden geçmesini emretti...

    günlerce sürecek ve belkide başarısızlıkla sonuçalanacak geçiş, bir iki saat içinde tamamlanmış ve sürpriz saldırı başlamıştı. zhukov, stalingrad'a saldırmadı. şehrin kuzey ve güney cephelerine saldırdı. bu noktalarda romen, macar ve italyan askerler vardı; onlar alman ordusu kadar eğitimli ve donanımlı değildi. birkaç gün içinde nazi ordusunun kanatları çökertildi ve sovyet süvarileri, tanklarla beraber hızlıca hareket etti. paulus, hitler'e telgraf göndererek geri çekilme izni istedi. her şey için geç değildi, geri çekilirse rusların eli boş kalırdı. berlin'den gelen cevap ise şaşırtıcıdır; "olduğunuz yerde kalın, general hoth sizi kurtaracak". bu telgraftan sonra rus ordusu stalingrad'ın etrafındaki çemberi tamamladı ve katyushalarla, toplarla donattı. 300.000 alman askeri şehirde kuşatılmış durumdaydı. luftwaffe, tüm gücüyle rusları bombaladı ama bir şey elde edilemedi. ruslar kuvvetli bir hat kurmuştu, uçaksavarlar alman nakliye uçaklarını düşürmeye başladı ve stalingrad'da cephane, yakıt, erzak yokluğu başladı.

    dondurucu soğukta general hoth, tüm gücüyle taarruza geçti. kuşatmayı yardığı vakit paulus ve ordusu kurtulacaktı. bi ara stalingrad'ı görecek kadar yaklaştılar, ne varki ruslar çok inatçı bir direniş sergiledi ve hoth geri çekildi. kötü hava koşulları, rus uçaksavarları derken stalingrad'a yiyecek de gelmez oldu. noel zamanı çember daraldı, ocak 1943'te ruslar nihai taarruza geçti. taarruz iki yönlüydü; birincisi almanları stalingrad'dan uzaklaştırmak, ikincisi de stalingrad'daki orduyu yok etme amacındaydı. her iki saldırı da başarılı oldu. ocak ayı biterken stalingrad'daki 300.000 kişilik alman ordusu imha olmuş, general paulus esir düşmüş ve erich von manstein'in ordusu yüzlerce kilometre geriye kovulmuştu. alman ön cephesi rostov'a kadar gerilemişti. cephenin durumu artık şöyleydi; commons.wikimedia.org/...

    şubat 1943'te alman halkına yenilginin haberi verildi. bu olay, almanların cesaretini kırmadı bilakis almanları hırslandırdı. joseph goebbels, o gün ünlü konuşmasını yaptı ve "wollt ıhr total krieg? (topyekün savaş istiyor musunuz?)" sözüyle halkı ayağa kaldırdı. alman halkı adeta çıldırmış gibi çalışmaya başladı, en küçük imalathanede bile üretim yapılıyor ve ordunun kayıpları telafi ediliyordu. speer'in yeraltı fabrikaları gerçekten işe yaramıştı, zira amerikan ve ingiliz stratejik bombardıman uçakları gece gündüz tonlarca bomba bırakıyor ama üretim sekteye uğramıyordu. alman seferberliği sırasında günümüzde de oldukça iyi bilinen ve o zaman teknolojik açıdan 'süper' olan bir tankın seri üretimi başladı; königstiger. bu tankın önü ve yanları düzdü, zırhı son derece kalındı ama buna rağmen sovyet hafif tanklarından daha hızlıydı. alman 88'lik topları bu tanka takılmıştı; bir königstiger 2,5 km uzaktaki hedefi rahatlıkla vurabilmekteydi. dahası, bu tank herhangi bir anti-tank mermisi yese veya mayına bassa imha olmuyordu. imha olması için en az 2 tane roket yemesi gerekiyordu. temmuz 1943'e kadar 1000 kadar königstiger üretildi, almanlar bu tank ile rusları şaşırtmayı hedefliyordu. hitler'in kızılorduyu yok etme hırsı tekrar dirildi, ordunun artık eskisinden güçlü olduğunu düşünüyordu ve rusları yok edeceğinden emindi.

    oysa akdeniz'de ve pasifik'te işler sarpa sarmaya başlamıştı. haziran 1942'de amerikalılar, midway muharebesi'nde japonların 4 uçak gemisini batırmıştı. yine de hiçbir ada kaybedilmemişti ama japon donanması artık pasifik'te istediği gibi hareket edemeyecekti. diğer kötü haber ise afrika'dandı; rommel yenilmişti. mart 1943'te tunus'a çekildi ve kuzey afrika cephesi kesin müttefik zaferiyle sonuçlandı. ingiliz komutanı montygomery, rommel'i yenemeyince yardım istemişti ve amerikalılar fas'a çıkarma yaptı. vichy fransası taraf değiştirdi; amerikalılarla müttefik olduğunu ilan etti. almanların cevabı gecikmedi; fransa'nın tümü işgal edildi ve vichy fransası tarihe karıştı. ıı. dünya savaşı maçında hala beraberlik sürüyordu; 3-3.

    alman ordusunun morali yüksekti, stalingrad'ın intikamını almak için can atıyordu. alman-rus cephesi rostov-voronej-smolensk-leningrad arasında uzanıyordu. bu, türkiye'nin 5 katı büyüklükte bir cephe demektir. temmuz 1943'e gelindiğinde almanların saldırı planı hazırdı; smolensk'in güneyinde kursk adlı bir şehir bulunmaktaydı ve kısa süre önce şehre 1.000.000 kişilik rus ordusu girmişti. ancak şehrin kuzey-doğusundaki orel ile ve güney-doğusundaki belgorod alman kontrolündeydi. kısacası kursk, alman cephesinin içine doğru bir çıkıntıydı. saldırı planı basitti; bu iki şehirden taarruz yapılacak ve kursk'taki 1.000.000 kişilik ordu çembere düşecekti. kısacası stalingrad'da zhukov'un taktiğinin aynısını zhukov'a kursk'ta yapacaklardı. tr.wikipedia.org/... üstelik mevsim müsaitti; birkaç hafta içinde muharebeyi bitirmeyi ve sonra da moskova'ya ilerlemeyi ümit ediyorlardı. bu süre zarfında en kötü ihtimalle eylül ayı gelirdi. yani zhukov'un kış kozu elinden alınmıştı.

    yaklaşık 800.000 asker, 2.000 uçak ve 2.000 tank saldırıya geçecekti. rus tarafında ise 1.500.000'den fazla asker, 3.000'den fazla tank ve sayısız top vardı. uçak sayıları da 3.000 kadardı. ancak teknolojik açıdan almanlar çok üstündü. köngistigerları bu savaşta sergileyeceklerdi. rusların ise hafif ve kısa menzilli t-34'leri vardı.

    rus tarafında ise ilginç bir savunma şekli vardı. birkaç yüz metre aralık ile art arda çok sayıda hendek kazılmıştı. bu hendeklerin arkasında da rus topçuları yer alıyordu. hendeklerin önü düz, arkası ise tümsekti. ayrıca derinlikleri 2 metreyi buluyordu. kısacası bir alman askeri veya zırhlı aracı bu hendeğe düşerse, saatlerce orada kalabilir ve ruslar için açık hedef haline gelebilirdi. mayın tarlalarına girmiyorum bile. ingiliz istihbaratı, 1 temmuz 1943'te rusya'ya bilgi ulaştırdı; alman saldırı planını öğrenmişlerdi. zhukov zaten tahmin ediyordu, bu bilgi ile iyice emin oldu ve hazırlıklar tamamlandı. 4 temmuz 1943'te kursk muharebesi başladı. muharebeyi becerikli generaller erich von manstein ile walter model yönetiyordu.

    ağır topçu ateşinden sonra alman stukaları göründü, ancak rus hava kuvvetleri de ortaya çıktı ve inanılmaz bir hava savaşı başladı. sabırsızlanan almanlar bütün tankları sahaya sürdü, işte o sırada zhukov da bütün tankları sahaya sürünce cümbüş başladı.

    bugüne kadar görülmüş en büyük tank savaşı kursk savaşında yaşanmıştır. 6000 kadar tankın çarpıştığı bir savaş. rus tankçıları şoke olmuştu, daha zira kilometrelerce öteden königstigerların kurbanı oluyorlardı. alman königstigerları, rus hendeklerini deli gibi geçiyor ve topçuları tek tek etkisiz hale getiriyor, artıkları da piyadeler temizliyordu. hava savaşı ise bütün şiddetiyle sürmekteydi. yapılan tank savaşında çok sayıda rus tankı imha oldu, ancak almanların da kaybı az değildi. ilerleyen günlerde kuzeyde ve güneyde 50'şer km ilerlenilmişti. ancak rus direnişi artmaktaydı, luftwaffe hava savaşını kaybetmeye başladı ve rus uçakları alman tanklarını, piyadelerini tek tek bombaladı. 20 temmuz günü geldiğinde alman ilerleyişi tamamen durmuştu, binlerce tank ve uçak imha olmuştu. rus mevzileri dağıtılmıştı ama daha fazla ilerlemek mümkün değildi. ağustos ayına doğru sovyet karşı taarruzu başladı. 50'şer km ilerleyen almanların ikmal yollarını ele geçirmeyi ve böylece tüm almanları çembere almayı umut ediyorlardı. böylece rus-alman savaşı kesin rus zaferiyle sonuçlanacaktı.

    bitkin alman ordusu art arda yenilgiler yaşadı, ancak luftwaffe tekrar göründü; alman pilotları canları pahasına saldırıları sürdürdü ve rus karşı taarruzu durduruldu. böylece alman ordusu geri çekilme fırsatı buldu ve ikinci bir stalingrad faciası önlenmiş oldu.

    almanlar için kursk tam anlamıyla bir faciaydı. königstiger gerçekten başarılı olmuş ve rusları korkutmuştu, zaten savaş boyunca königstiger efsanesi kulaktan kulağa dolaşacaktı. ancak 250.000 alman ölmüş yaralanmış ya da esir düşmüştü. hava kuvvetleri de artık üstün değildi, en önemli olanıysa alman ordusu saldırı gücünü yitirmişti. ruslar bu savaşta inanılmaz kayıp verdi; 800.000 asker ve sivil. ama kazanan onlardı. ağustos ayında art arda karşı taarruzlar başladı, kış gelene kadar orel, belgorod, harkov, rostov ve çevresi kurtarıldı. 1943 yılı biterken kızılordu ukrayna'ya da girmiş ve kiev'i kurtarmıştı. moskova cephesinde de smolensk kurtarıldı. artık almanlar geriliyordu. maç 3-2 müttefikler lehineydi.

    hitler'in bu olaylardan sonra saçının beyazlaması tesadüf olamaz.

    kursk muharebesinde almanlar yenilirken ingilizler boş durmadı, sicilya üzerinden italya'ya çıkarma yapmıştı. ingiliz ve amerikan hava kuvvetleri kesin üstünlük sağlamıştı. ingilizler italya'da, amerikalılar da kuzey afrika'da kesin zafer kazanmıştı. ingilizler roma'ya ilerlerken, beklenmedik bir şey oldu; italya'da halk ayaklandı ve mussolini devrildi. italyan partizanlar mussolini'yi gereksiz yere kan dolu yıllar yaşatmak ve ülkesini açlığa mahkum etmekle suçluyordu. hitler sinirlendi, özel harekat timlerini gönderdi. alman özel harekatçıları mussolini'yi kurtardı ve berlin'e getirdi. hitler, "italya'nın başına geçiceksin" dedi. italya'daki ayaklanmayı bastırmak ve taraf değiştiren italya'yı tekrar mihver devletlerine dahil etmek için küçük bir alman ordusu kuzey italya'ya girdi. binlerce italyan öldürüldü, italya'daki yahudiler apar topar auschwitz toplama kampına gönderidili. eylül 1943'te italyan sosyal cumhuriyeti kuruldu.

    fakat ingilizler hala güçlüydü. kış bastırırken roma'yı da aldılar ancak kuzey italya önünde durduruldular. almanlar güçlü bir hat kurmuştu. italya cephesi bundan sonra hiçbir ilerleme kaydedemeyecekti. churchill bundan dolayı ümitsizliğe kapıldı, almanlar her an yeni bir gol atabilir ve maç 3-3 olabilir.

    yunanistan'da da işler karıştı. alman işgalindeki yunan halkı ayaklandı, partizanlar resmen bir kabustu. demiryollarını ve telgraf hatlarını sabote ediyorlar, ikmal hatlarını imha ediyorlardı. özellikle polonya'daki ve işgal altındaki rus şehirlerindeki partizanlar almanları çok zor durumda bırakıyordu.

    1944 yılında almanya için "tanrıların alacakaranlığı"(gotterdammerung) başlıyordu. bundan sonrasını okurken dinlemenizi tavsiye ettiğim klasik bir parça var; www.youtube.com/...

    1944 yılında, şu an bile tarihçiler arasında çok fena tartışmalara yol açan müttefik bombardımanları başladı. ingiltere en başından beri tüm alman şehirlerinin yerle bir edilmesini ve alman halkının isyana teşvik edilmesini öneriyordu. amerika ise reddediyordu, roosovelt hala insan haklarının önemini vurguluyor ve sadece askeri hedeflere yoğunlaşılması gerektiğini söylüyordu. ancak 1944 yılına girerken almanlar tekrar atağa geçmişti. stalingrad'da kursk'ta ve italya'da faciaya uğrayan almanya her an durumu eşitleyebilirdi. albert speer'in yeraltı fabrikaları da müttefik bombardımanını boşa çıkarmıştı. bunun için 1944'te roosovelt geri adım attı ve topyekün savaşı kabul etti. ıı. dünya savaşı artık halklar arası ölüm kalım savaşıydı.

    amerika'nın ve ingiltere'nin stratejik bombardıman uçaklarından oluşan hava filoları inanılmazdı. en az 1000 uçaktan oluşan ve en az 6 ton bomba taşıyabilen uçaklardı. bu bombalar fosfor bombasıydı; fosfor bombası düştüğü yerin onlarca metre ötesine kadar büyük ve günlerce söndürülemeyen bir yangın çıkarmaktaydı. bu bombalardan yüzlercesinin sadece birkaç saat içinde bir şehre boşaltıldığını düşünün... müttefikler bunu yaptı işte. 1944 yılının her günü -evet abartısız her gün- müttefik bombardımanıyla sürdü. önce donanma merkezi wilhelmshaven, sonra sanayi kenti hamburg yerle bir edildi. bu şehirlerden sonra sıra diğer şehirlere geldi. artık tek hedef alman sivillerdi.

    peki bu acımasız bombardımanlar bir işe yarayacak mıydı? kesinlikle hayır. tam tersine, alman halkı eşi benzeri görülmemiş bir şekilde adolf hitler'e sıkı sıkıya bağlandı ve 1933-1945 yılları arasındaki nazi iktidarı boyunca en fazla fabrika üretiminin yapıldığı yıl 1944 oldu. müttefiklerin beklediğinin aksine almanya daha da güçlendi, sanayi daha da fazla üretim yaptı. zaten herhangi bir alman vatandaşın, ailesini yakarak öldüren ülkelerle iş birliği yapması akıl karı değildi.. bu ibretlik olay sebebiyle ıı. dünya savaşından beri hiçbir zaman topyekün bombardımana başvurulmadı (sovyetlerin afganistan işgali hariç, onların da başına aynı şey geldi).

    gelelim 1944 savaşlarına. müttefikler, şiddetli bombardıman ile romanya'nın petrol kuyularını ateşe verdi ve almanya'nın petrol sıkıntısı başladı. bu da alman uçaklarının artık fazla uçamayacağı anlamına geliyordu; tasarruf gerekliydi. her şey almanya'nın aleyhine dönmeye başladı tekrar. haziran 1944'e gelindiğinde durum şöyleydi; sovyet-alman cephesi narva-ismail şehri arasında uzanıyordu. smolensk, kiev, harkov gibi çok önemli şehirler zaten aylar önce kaybedilmişti. rus generali zhukov, büyük bir kumar oynamaya hazırlanıyordu. önünde iki seçenek vardı; tedbirli bir şekilde yavaşça saldırmak ve en az 2 yıl sonra berlin'e girmek ya da merkezden muazzam bir taarruza geçerek cepheyi yarmak ve berlin'e en fazla 1 yıl içinde girmek. zhukov, ikinci seçenekten yanaydı. almanlara daha fazla vakit kazandırmak istemiyordu. zira alman sanayisi şahlanmıştı, alman kayıpları telafi edilmeye çalışılıyordu.

    hitler, eylül 1943'ten beri generallerini fransa konusunda uyarıyordu. "ingilizleri italya'da durdurduk. başka bir cephe açmak isteyeceklerdir. bu cephenin kuzey fransa'da açılacağı bariz" diyordu. ki haklıydı, generalleri onun dediklerine kulak vermiş ve fransa'ya ordu yığılmaya başlamıştı. müttefiklerin manş denizinden saldıracağı çok belliydi, alman istihbaratı da bunu söylüyordu. yaklaşık 400.000 alman askeri, kuzey fransa'da yığıldı. ancak akıllarda bir soru vardı; müttefikler hangi şehre saldıracaktı? rommel "ingilizler kıyıya çıkar çıkmaz püskürtülmeli, aksi takdirde çok vahim sonuçlarla karşılaşırız. bu uzun bir gün olacak" diyerek alman tanklarının sahillere yakın olmasını önermişti. onun planı, müttefikler gelir gelmez tankların kumsallara girişmesi ve müttefik askerlerinin hemen öldürülmesiydi. rommel'in en büyük rakibi rundstedt ise itiraz etti; "müttefikler hemen çıkarma yapmayacaktır. saatlerce sürecek bir bombardımana müteakip çıkarma yapacaklardır. bu da tanklarımızın imha edilmesi demek" demiş ve tankların kıyıdan uzak tutulmasını istemişti. hitler rundstedt'ten yanaydı, tankları kıyıdan uzak tuttu. bu büyük bir hataydı, rommel'e de atlantik duvarını derhal bitirmesini ve güçlendirmesini emretti.

    atlantik duvarı, fransa'nın kuzeybatısındaki brest şehrinden başlayıp danimarka'ya kadar uzanan bir kıyı savunma hattıydı. yüzbinlerce ton beton harcanmıştı ve kurşun geçirmez duvarlar inşa edilmişti, bu duvarların arkasındaki alman askerleri toplarla uçak-savarlarla donanımlıydı. müttefik çıkarmasını durduracak olan hat buydu. bu hat geçilirse hiç kimse müttefikleri durduramazdı. ancak bitmek bilmeyen müttefik bombardımanı sebebiyle haziran 1944'e kadar bu hat yarım yamalak bitirildi. yine de çok güçlü bir hattı. ek olarak, müttefiklerin havadan indirme yapması riskine karşın geniş ovalar suyla dolduruldu; muazzam bataklıklar oluşturuldu. kısacası atlantik duvarının arkası güvence altındaydı, ancak bataklıkların oluşturulmasıyla çok daha büyük bir tehlike ortaya çıktı; alman tanklarıyla kumsal arasındaki tek bağlantı dar toprak yollardı. bu yollar tahrip edilirse atlantik duvarına hiçbir destek ulaşamazdı. işte alman generalleri bunu farkedemedi...

    bazı generaller, ingilizlerin en kısa yolu seçerek dover boğazından saldıracağını düşünüyordu. dover boğazı, belçika'nın hemen güney-batısındadır ve fransa ile ingiltere arasındaki en kısa deniz yoludur. istihbarat raporları da dover boğazını işaret ediyordu. ancak hitler gerçekten de askeri açıdan zeki olduğunu o günlerde kanıtladı; müttefiklerin almanları tuzağa düşürmek istediğini ve müttefiklerin caen şehrine saldıracağını söyledi. bu, generaller arasında biraz şaşkınlığa yol açtı. caen, paris'in kuzeyindedir ve ingiltere'ye en uzak fransız liman şehridir. üstelik atlantik hattı caen'de çok güçlüydü. müttefiklerin bu bölgeye saldırması pek mantıklı değildi. yine de hitler'in tahmini doğruydu; generallerini dinlemedi ve tüm birliklerini dover boğazına değil caen'e yönlendirdi. bu, 6 haziran 1944 şafağında bir katliama yol açacaktı...

    5'i 6'ya bağlayan gece yüzlerce ingiliz uçağı havalandı. gece karanlığında atlantik duvarının arkasına inecek ve böylece atlantik duvarındaki almanlar desteksiz kalacaktı. ingiliz istihbaratı tüm bataklıkları ve tüm alman birliklerini tek tek tespit etmişti. paraşütçüler, bataklıklardan uzak duracaktı. inecekleri bölge almanların fazla uçaksavar ve asker yerleştirmediği bir bölgeydi. bir saatlik yolculuktan sonra ingiliz uçakları iniş bölgesine yaklaştı; ama o da ne? onlarca uçaksavar şiddetli bir ateş açmıştı ve ingiliz uçakları tek tek vuruluyordu. dahası, yerde çok sayıda alman askeri beklemekteydi. çareleri yoktu, paraşütçüler atlamaya başladı. cümbüş o zaman başladı; alman askerleri havaya ateş açıyor ve paraşütçüler daha havadayken ölüyordu. uçaklar da düşmeye başlamıştı. karaya inene kadar çok kayıp veren paraşütçüler dağınık haldeydi, hepsi de hemen hemen birkaç önemli eşyayı ve en önemlisi de komutanlarını kaybetmişti. dağınık halde taarruza geçen paraşütçüler sabah olana kadar ciddi bir başarı elde etti gerçekten, buna hala şaşırmaktayım; atlantik duvarıyla alman tank birlikleri arasında bağlantı sağlayan patikalar tek tek kontrol altına alındı. sabahın ilk ışıklarıyla beraber caen ve çevresi şiddetli bir bombardımana uğradı. atlantik duvarı tahrip edilmeye çalışılıyordu; ingiliz pilotları gerçekten becerikliydi. donanma da ateş ediyordu. çıkarma, batıdan doğuya sırayla dizili utah-omaha-gold-juno ve sword plajlarına yönelikti. çıkarmanın başlamasına az kala bir aksilik yaşanmaktaydı; omaha ve utah sahillerindeki atlantik duvarı pek tahrip edilmemişti. buna rağmen çıkarma başladı. upload.wikimedia.org/...

    gold-juno ve sword sahillerinde fazla kayıp vermeyen müttefikler alman siperlerini zaptetti. ancak omaha ve utah'da tam anlamıyla fiyasko yaşanıyordu; kıyıya çıkan tüm müttefikler alman makinelilerinin kurbanı oluyor ve yere yığılıyordu. üstelik bombardıman bitmişti; müttefik uçakları kendi askerlerini vurmaktan korkuyordu. almanlar omaha'da ve utah'da müttefiklerle baş başaydı. siperlere yaklaşamayan müttefikler acil yardım istemekteydi. akşama doğru doğudaki plajlardan amerikan taarruzu başladı. diğer plajlar da omaha ve utah gibi direnseydi sanırım müttefik genel komutanı eisenhower kurşuna dizilecekti..

    doğudan gelen amerikan taarruzu ve paraşütçülerin ikmal kollarını kesmesi sonucunda omaha ve utah sahilleri de düştü. bir gün içinde çıkarma başarılı ama kanlı olmuştu; o gün 15.000 amerikan ve ingiliz askeri öldü. bu çıkarma, tek seferde en çok insanın öldüğü tek savaştır ve hala bu savaşın rekorunu kıran başka bir savaş yaşanmamıştır...

    rundstedt haklı çıkmıştı; tankları kıyıya koysalardı hepsi imha olurdu. ama rommel de haklı çıkmıştı; tank desteği olmayınca kumsallar müttefiklerin eline geçmişti. normandiya çıkarmasından sonraki 3 gün içinde caen ve çevresi de ele geçirildi. müttefikler amaçlarına ulaşmış ve normandiya kıyılarını zaptetmişti. hemen savunma hattı kuruldu. temmuz ayında kadar 1.000.000 müttefik askeri ve onbinlerce kamyon, tank geldi. upload.wikimedia.org/...

    artık almanya'nın işi bitirilmeliydi. maç 4-2 olmuştu; alman takımı defansa geçiyordu.

    fakat hitler, fransa'yla ilgilenmiyordu. doğuda çok daha feci bir şey yaşıyordu; zhukov, yüzbinlerce askerden ve tanktan oluşan kalabalık sovyet ordusunu tekrar taarruza geçirtmişti. birkaç aydır ruslar saldırmıyordu. bunun sebebi yine albert speer idi. albert speer, hitler'in emirleri doğrultusunda geri çekilirken tüm demiryollarını, karayollarını imha etmiş ve tarlaları yakıp yıkmıştı. rusya'nın 5'te 1'lik kısmı yangın yeriydi. işte bu hasarlı bölgelerin tamiri, ikmal kollarının çok uzaması ve geciken takviyeler derken almanlar birkaç aylığına nefes alma fırsatı buldu. hitler, normandiya çıkarması olunca doğu cephesinden birkaç tümeni fransa'ya gönderdi. bu tümenler merkezden idi. işin kötü yanı zhukov'un saldıracağı yer de tam merkez idi. 22 haziran 1944 tarihinde sovyet taarruzu başladı ve birkaç hafta içinde zhukov muazzam bir zafer kazandı. almanların merkez ordular grubu imha edildi, kuzey ordular grubu da mazire şehrinde çembere düştü (mazire, polonya'nın kuzeybatısında kalan bir baltık kıyı şehridir). güney ordular grubu ise düzensiz bir şekilde geri çekilmeye başladı. 15 alman tümeni imha olmuş, sağ kalanlar da feci şekilde zayıflamıştı. en az 400.000 alman askeri öldü ya da esir düştü: upload.wikimedia.org/...

    temmuz 1944'te almanlar artık hem batıda hem de doğuda gerilemeye başlamıştı. hitler'in generalleri endişeliydi; alman halkı yorgun ama çalışkandı, alman ordusu ise neredeyse isyan edecek kadar bıkmıştı. zhukov'un bu başarılı taarruzuyla alman cephesi yarılmıştı ve ruslar birkaç hafta içinde 400 km ilerlemeyi başarmıştı. kısa süre önce cephe smolensk önlerindeyken, şimdi rus ordusu varşova'ya dayanmıştı. maç 5-2 idi.*