kayıt

kutup itiraf

  1. 4910
    Şuan maalesef ki hayatımda olan uzatmalı sevgilimden önce bir tane sevgilim oldu. Yani eski sevgilim diyebileceğim yalnızca bir erkek var. Eski olmasının nedenini tahmin etmek zor olmasa gerek "boynuzlandım". Dört yılın sonunda alnım kaşılanıyor derken bir baktım ki kayacağı kız karşımda. Neyse bitti gitti. Unutulur gider herşey. Hayatıma şimdiki uzatmalı malum şahıs girdi. Uzatmalı diyorum çünkü uzatmalardayız.

    Kolay kolay kimseyi hayatıma almam ben sevgili olarak derler ya, hah onlardanım. Eğlenilecek-evlenilecek mantığı kurarak alıyorum. Savunma mekanizması; kalbini açıyorsun sonuçta.

    İlk sevgilim benden iki yaş küçük olduğu için, ergen büyütmesi zormuş diyerek ciddi anlamda 30 yaş hastalığı oluştu bende. Sapyoseksüellik neyse aha o yaşta o. Sanki o yaşta olan herkes zeki aq. Mallık işte. Neyse uzatmalı sevgilimle tanıştık ettik. İlişki ciddi temeller üzerine inşa edildi. Onu yapma, bunu yapma cart curt. Eyvallah etmediğim bi götümdeki don kaldı. Onu da hayatından çıkar diyecek diye korktum ki dedi. Bebek donu giy onlar kıçını başını belli etmez dedi. Hani seviyeyi siz düşünün. Dedim ki; ilk ilişkimde hata ettim demek ki ondan aldatıldım. Bu sefer sende olgun ol, insanlar evlenince hep böyle oluyor. (Kendimi kandırmışım.) gün oldu devran döndü, şimdi ettiğim iki kelam laftan azar yiyp hakaretlere uğruyorum. Bir kadın olarak bunları yaşamayı geçtim bir adamın bunları bir kadına yaşatması...

    Hep dayandım, çok sabırlıyım inanın ki. Ne göktekine isyan ettim bu zamana kadar ne de başkasına. Elbet düzelir, hata bendedir dedim. Dedim ya gün olur devran döner diye, şimdi yanımda ne bir dostum var ne bir arkadaşım. Yalnızım. Ha evet temizlendim herşeyden bu da hoş. Fakat derdimi dinleyecek kimsem yok. Zannettim ki bu adam bana yetecek, beni hep koruyacak... Şimdi günde iki kere ararsa kafi. Nedeni sevgisinin eksikliği falan da değil. Adam ruh hastası. Paranoyak. Laf olsun diye edilenlerden değil, gerçeklerinden. Konuşmaya korkuyorum, belki kızar diye.

    Berbat hastane günlerimden birini daha geçirdim. Bir günü daha ölüme yaklaşarak geride bıraktık ailecek. Gene dayandım, gene ağlamadım, gene tuttum kendimi. Her zaman ki esprilerden yaptım, hemşirelerle şakalaştım, babamı güldürdüm. Saçları dökülen minik bir kıza yastıktan saç yaptım. Bugünü de atlattım. Dedim ki günün başında kendime: sakın bozma moralini, sakın ağlama. Üzme kimseyi. Eve gidince sevgilin telefonda seni sakinleştirir.
    Daha ne olduğunu bile sormadan anlamadığım bir nedenden dolayı hakaretler yedim gene.

    Oturdum tek başıma evimde şaşkın şaşkın hangi halime ağlasam diye yazıyorum. Ağlayarak yazıyorum ama neye ya da hangisine ağladığımı da bilemiyorum. Canım o kadar yanmış ki artık... vücudum hep güçlü olmak için o kadar çok gülmüşki, canımı fiziksel açıdan bile acıtan birşey bu.

    Bana diyorsunuz ki, neden bitirmiyorsun?
    Bu zamana kadar kimseye hayır diyemedim. Bir buçuk senedir, her fırsatta: " seni kaybedersem, hayatım altüst olur, siktirip giderim" dediği için, ben 30 yaşında bir adamın hayatını zora sokacak birşey yapamam. O benim canımı acıtırken, ben acıtamam. İlişkimizi bilen herkes acıyarak bana baksa da ben hala düzelir diyorum, işin garip tarafı da bu. Sevgi desen öldü gitti. Canlanmasını bekliyorum.

    En kötüsü de siz beni tanımazken, o benim en saf halimle görüp biliyor. En büyük sorunlarımı, en büyük korkularımı, en büyük acılarımı. Ve bunları bilip bana arkasını dönüyor.

    Sanırım aldığım sonuçlardan dolayı bugün bu kadar hassasım, yıkılacak haldeyim. Belki de ilk defa taşak muhabbeti yapmadan size içimi döküyorum.
    Evet utanıyorum. Alışkın değilim. Hayatımın görünen buz tarafı. Neresinden tutsam ucu boklu değnek.

    Peki 21 yaşında bu kadar Hayatımdan kayıp verecek ne yaşatmış olabilirim tanrıya da bana bunları yaşatıyor?
    Kısa bir zaman sonra gene bir can alacak benden, bu sefer dayanabilir miyim? Yoksa ipin ucu iyice kopar mı bilmiyorum.

    Evet benim artık herhangi bir kimyasala uzanma vaktim çoktan gelmiş.