kayıt

kutup sözlük yazarlarının rüyaları

  1. 1
    fransız ihtilali öncesinde burjuvanın atlı arabaları şehirde hızla giderken halkı önemsemez ve bir anlık dikkatsizlikle yoldan çekilmeyen birini öldürdüklerinde hiç bir şey olmamış gibi yola devam ederlermiş. bu durum toplum nezdinde de gayet doğal karşılanırmış. bunu iki şehrin hikayesi'nde okuduğumu hatırlıyorum. başka bir yerde de okumuş olabilirim.

    rüyamda, yukarıda verdiğim örnek misali günümüzde de rezidans ve diğer yüksek binalarda, yükseklikten mütevellit meydana gelen kazalar toplum nezdinde gayet doğal karşılanıyormuş. örneğin birinin 43. kattaki balkonundan düşerek ölmesi ya da asansörün 32. kattayken halatların kopması gayet doğal bir durummuş. bu şartlar altında nişantaşı'nda yüksek bir iş merkezinde bulunan hukuk bürosu ile iş görüşmesi yapmaya gidiyorum. nişantaşı'nda yüksek binanın ne aradığı da ayrı bir konu tabi. neyse, asansöre bakıyorum. gayet eski. bununla 35 katı nasıl çıkacağımı aklım kesmiyor. başıma bir şey geleceğini bile bile biniyorum. asansör çıkarken 10. kattan sonra altı düşüyor ve kenarlara tutunuyorum. bu şekilde kurtulduktan sonra yine asansöre biniyorum ve yine aynı durum yaşanıyor. sonra bir zaman atlaması oluyor ve kendimi iş merkezinin çatısında buluyorum. bu esnada karşı çatıda biri patenle giderken ayağı kayıp aşağı düşüyor.

    yakında iş görüşmeleri gerçekleştirecek olmam, plazalardan ve plazada çalışma düşüncesinden nefret etmem ve geçen yıl kedimin 15. kattan düşerek ölmesi gibi durumlar birleşince böyle bir rüya ortaya çıktı zaar.