14
geçen yine bir gün, kafamı kitaplardan kaldırıp salona gittim. baktım annem flash tvnin ana haberlerini izliyor. gittim elimi alnına koydum, ateşin mi var dedim. güldü tabi ne demek istediğimi anlayıp. zeki kadındır. bir haber vardı da az sonra diye geçtiler, onu bekliyorum dedi. sonra oturdum koltuklardan birine. baktım televizyona, böyle gözlerinin yeşil mi mavi mi olduğunu bir türlü anlayamadığım bir spiker. bir tane haber sundu sunmadı derken reklamlar girdi devreye. tabi bildiğimiz çikolata, dondurma, prezervatif reklamı falan değil. namaz öğreten seccade miydi ismini tam netleştiremiyorum şu an ama namaz kılmayı öğreten bir şey işte. bir adam var, kulaklık takıp duaları dinlerken namaz kılıyor falan. bu reklamı defalarca verdikten sonra tüy dökücü losyon mudur krem midir her neyse o çıktı bir de seccade reklamı kadar uzun bir versiyonuyla. tabi o sırada gazete okuyan annem, kafasını kaldırdığında gördüğü manzaradan iğrenerek çevirdi kanalı. birkaç dakika sonra tekrar açtı baktı. hala tüy dökme şeysi var. bu kanal değiştirme döngüsü hiç abartısız bir saate yakın sürdü. en sonunda -bu bir saati salonda geçirmiş olmanın aklî berraklığıyla olsa gerek- neydi haber ben bulayım internetten şurda işkence çektiğimize değer mi yani dedim. boşver ne önemi var dedi pek sevgili zeki annem ve flash tv konusunu kapattık.
her ne kadar zaman zaman flash tv kafası yaşamak istiyor olsam da kendilerine beslediğim duygu hayretten, şaşkınlıktan ileri gidemiyor.
↑