kayıt

kutup itiraf

  1. 1426
    her neyse ben ilkokul üçe dörde kadar anne kavramını bilmedim. annem, idealist bir kadın olacağım diye tutturmuş, iyi demişler ol demişler muhasebecilik yapmış, mali müşavirlik falan kasmaya çalışmış, beni boşlamış tabi bu yüzden.

    ananem büyüttü beni hem de hiç yanından ayırmadı oturmalara falan gittik, kaç yüz bin güne gittim allah bilir. sabah evden bir çıkardık akşam girerdik, o yer senin bu yer benim takılırdık. neyse, "sen benim oğlumsun" derdi. ben de ee normal bir şey ki bu, zaten öyle değil mi diye düşünürdüm.

    ilkokul dörde kadar odam kavramını bilmedim hep ananemle yatardık. dedem kıskanırmıydı la acaba beni (asdgfhj çok merak etmişimdir). yemeklerde elime çatal bıçak aldığımı hatırlamam. hep önce beni doyurur sonra kendisi yerdi. kocaman oldum kendim yiyeceğim diye kızardım o asla kabullenmezdi büyüdüğümü. :)

    arada bir şehir dışına çıkacakları zamanlarda istemeyerek de olsa beni anneme bırakmak zorunda kalırdı. annem de beni dört korkunç duvarlı, tek kişilik yatağı olan bir odaya koyardı. ama bilmezdi ki uyuyamazdım yalnızlıktan. ayaklarım soğuktur, zor ısınır. onları ananemin bacaklarına değdirip ısıtmak varken birbirine değdirip ısıtmaya çalışmak da alışı gelmişin dışındaydı.

    herkes çok severdi ananemi. onun zamanında evimizden (ananemlerden) misafir eksik olmazdı. uu bir curcuna olurdu bir dedikodu olurdu ki sormayın. o zaman yediğim pasta çöreğin haddi var hesabı yok tabi. sabah-öğle-akşam ballı, pekmezli sütler yakardı boğazlarımı. ee ilk torundum ben öyle böyle sevmezdi beni.

    2004 yılından ölene kadar çekeceği rahatsızlığı oldu, sol tarafından felç olduydu.
    ama sempatikliğinden hiçbir şey kaybetmedi. onunla uğraşmaktan o kadar çok zevk alıyordum ki anlatamam.

    sonra üniversiteyi kazandım evden ayrılmam gerekti. üniversite 1. sınıfta derslerim berbattı. yaz okuluna kalmaya karar verdim. yaz okulu bitti eve döndüğümde direk ananeme gittim. kahvaltıyı orada yapmazsam olmaz annemin evinden bana ne benim evim ananemin olduğu evdir derdim hep. kapıyı annem açtı ee ananeme gideceğimi demiştim zaten he he yaparcasına kucakladım falan odaya daldım kız zilli :) diyerekten ama o her zaman oturduğu koltuğunda yoktu. odada dedem, dayılarım, yengelerim beni bekler vaziyette odayı doldurmuştular ama o yoktu...

    ananem, ben yaz okulundan dönmeden bir hafta önce kalp krizinden vefat etmiş. bana da sınavları var diye haber vermemişler. çok kızdım, öfkelendim, vakitsiz göz yaşları döktüm. onu son kez göremediğim ve cenazesine katılamadığım için hala bir kırıklık var
    içimde. arada bir rüyalarıma girince utanıyorum. ha sorsanız kaç kere kabrine gittin dört yılda iki diyemem. öyle nankör hissediyorum ki kendimi evlat olsam sevilmem ama o beni çok sevdiydi...