kayıt

hayatın anlamı

  1. 18
    paradoks doğuran tamlama.

    anlam, anlamak eylemiyle bağlantılıdır. bir şeyin, nesnenin, düşüncenin, olayın, olgunun altında yatan sebepleri, onu var eden koşulları temsil eder. yani anlam, nesneyi var eden şeylerin bütünüdür. fakat buradan, anlamın nesneyi var ettiği gibi yanlış bir algı ortaya çıkar.

    öyleyse anlamı ve anlamayı biraz daha açalım:

    anlamak, bir soyutlama içermektedir ve insan düşüncesine özgüdür. çok sığ bir söylemle insan yaşayabilmek adına doğaya uyum sağlamaz, onu kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirerir yani emeği ile üretir. bu üretim için öncelikle kendisine yararlı ve yararsız olan şeylerin ayrımına varması gerekir. mesela keskin bir taş ile küt bir taş arasındaki farkın ayrımına varabilmelidir ki, keskin taşı -kendi var olmayan pençeleri yerine- kullanabilsin. yani önce taşı doğadan soyutlaması gerekiyor -düşüncesinde-. oysa taş gerçekte doğadan soyutlanamaz, onunla bir bütündür, bağıntıları bulunur ve sürekli etkileşim içerisindedir. ayrıca hiçbir taş bir başka taşla aynı da değildir. fakat insan kullanım amacına göre soyutlamasını yapmak durumundadır. ilk soyutlamamız bu. ikinci soyutlamada insan, keskin bir taşı diğer taşlardan soyutlar. üçüncü soyutlama ise daha ilginçtir: insan keskinlik özelliğini bizzat taşın kendisinden soyutlar. böylece küt taşı da keskinleştirebileceğinin farkına varır. ve doğanın ona sunduğu taşlar arasından talihine keskin taş çıkıp çıkmayacağına bağımlı yaşamak durumundan kurtulur. soyutlama böyle bir eylemdir. düşüncenin temelidir. ayrıca nesneyi doğal varlığından ve hareketinden de soyutlamaktır. mesela bizim bir bardağa bakarak ondan koparıp soyutladığımız "bardak" imgesi, değişmez bir özellikler bütünü olarak kafamızda yer eder. fakat bardak sürekli olarak değişim içerisindedir. eğer o imgeyi yenilemezsek, bizim bardak imgemiz gerçekteki bardakla uyuşmaz hale gelecektir. "an" lamak kelimesinin kökeni de buraya dayanır. insan düşünebilmek için kesit almak zorundadır. oysa doğada "an" diye bir şey bulunmaz. her şey akar. bir saatin ölçüsü başka bir saattir.

    buna göre anlam da kendi halinde insandan bağımsız doğanın bir özelliği olarak var olmaz. buna şu örnek verilebilir: arkadaşım şöyle bir soru sormuştu: "neden beş parmağımız var? neden altı değil, dört değil?". doğa etki-tepki zincirine göre akmaktadır ve bu zincirde rastgelelik, insan düşüncesinde belirebilir ancak. insanın bilgisizliğinden kaynaklanır. biz elin evrimini geriye doğru takip ederek, beş parmağın hangi koşullarda ortaya çıktığını saptayabiliriz. fakat doğa buna ihtiyaç duymamaktadır. doğada ne olursa, o olur. anlamak insan ihtiyacı.

    yazacaklarımı anlayabilmek için cümleleri teker teker düşünmek gerekiyor, çünkü kelime oyunu yapmıyorum çok somut bir gerçeklikten bahsediyorum:

    anlam, yaşamın içerisinde belirir.

    yani yaşamın dışarısında anlam bulunamaz.

    bu durumda hayata dışarıdan bakıp, ona bir anlam yüklemek imkansızlaşır.

    ileriye dönük anlamda da yaşamanın anlamı yaşam içerisinde belirir ve kişiden kişiye-andan ana sürekli olarak değişir.