kayıt

okan bayülgen

  1. 80
    Yakın zamanda Mazhar alanson'la bir keyifli müzik sohbeti yapmış insan. "bir insanlar var tarihi değiştiren, bir de dünya ve tarih var insanları değiştiren..." gibi harika bir dönem karşılaştırması da var. Kulağa hoş gelen bazı bölümleri yazıya döktüm ben de. +

    Okan Bayülgen: Paris’e yakın Tours diye bir şehirde ekonomi okuyordum. Özledim memleketi memlekete geleceğim. Bir kısım param var uçak bileti alacak kadar fakat Paris’e geldiğimde böyle internet falan rezervasyon şeyleri yok. Gittim bilete yetmiyor param. Paris’te bir arkadaşım var, onu evde bulamıyorum, zırt pırt arıyorum ve kalacak bir yerim yok. Berbat bir otelde ama çok fena bir otelde geceledim. Geceleyince bilet paramdan biraz daha para eksildi ve çok perişan vaziyette otelden çıktım. Nereye gittiğine aldırış etmeden metrodan bir kattan bindim ve metro vagonunun içinde oturuyorum. İşte durağa geldi, kapı açıldı. Bir tane genç bir oğlan boynuna gitar asmış. Sadece istasyonda çalanlar değil aynı zamanda vagonlara da biniyorlar. (Aslında yasak, çoğunlukla dilenirler.) Fakat bu oğlan belki de para toplayabilmek için farklı bir yol seçmiş, biraz ukalaca, elinde gitarı dedi ki: “Günaydın, şimdi size bir şarkı çalacağım ve bu şarkı bitmeden vagondan inmeyeceğim. Bu şarkıyı çaldıktan sonra vagondan indiğimde bugüne kadar bu kadar güzel bir şarkıyı hiç dinlemediğinizi düşünüyor olacaksınız.” Bir tango çaldı ve söyledi. Vagondan indiğinde ben bugüne kadar hiç bu kadar güzel bir şarkı dinlememiş olduğumu düşündüm, hala da öyle düşünüyorum.

    Mazhar Alanson: Baudelaire denen adamın özelliği nedir? Acaba Yunus Emre’nin “Bir ben var benden içeri” lafını duysa kıskanır mıydı?

    Okan Bayülgen: Kıskanırdı, kıskanırdı. Şöyle o zaman ki, Arthur Rimbaut, Paul Verlaine ve bu edebiyat çok yüksek. Bizim edebiyatımız da çok yüksek bir edebiyat. Bütün mesele emperyal devlet olup bu edebiyatı dünyaya tanıtabilmek.

    “Belki de çocuklarımız için şanslı bir dönemdeyiz çünkü internetin varlığı, bütün dünyanın birbirine entegre olması… Hatırlar mısın 1970li yıllarda ilk tercümelerle çıkmıştı, Eskimo şiirleri diye bir şey çıktı. Ne güzelmiş bu Eskimo şiirleri her biri iki mısra sadece çünkü basit bir hayat. Konuyu müziğe getireyim. Aslında biz bugün baktığımız zaman rockstarlarımıza, Led Zeplin’e ve birçok şarkıcıya sen de belki bunları merak ediyorsundur ben böyle yaşlanıyorum bunlar nasıl yaşlanıyor acaba diye… Mesela onlara baktığımız zaman en büyük performanslarının 19-20 ve 24-25 yaş arasında olduğunu görüyoruz.”

    Mazhar Alanson: Şimdi yapacağım çalışmaları 18 yaşında yaptığım bestelerin akorlarıyla yapıyorum. O dediğin çok doğru bir şey.

    Okan Bayülgen: Sonra ben de şunu merak ediyorum. Bu adamlara ne olmuş 70li yıllarda? Çok sevdiğimiz bu adamlar niye 80lerde ölü gibi sessiz kalmışlar? Niye 90larda hiçbir üretim olmamış. Niye 2000lerin başından itibaren sadece eski şarkıları aranje etmek, toparlamak için uğraşmışlar? Rimbaut 21-22 yaşında filan bitiyor yani o kadar genç ve üstün bir şey yapıyor. Ben de bunu şöyle görüyorum aslında bir insanlar var tarihi değiştiren, bir de dünya ve tarih var insanları değiştiren… Aslında bir o döneme bir bu döneme giriliyor. Bazı dönemler insanları çok daha yaratıcı, üretici bir hale getiriyor. Bazı dönemlerse insanları kısırlaştırmış…