125
"ben düz yürümeyi bilmediğim gibi bilmiyorum bu şehri. Siyah gecelerinde kaybolurum ben bu adamın. Sokaklarından şakaklarına çıkar çıkışlarım. Çıkmaza girerim, çıkamam sakallarından; çıkmayan sakallarından bile. Gözetlediğim kuytular nöbetlerime göz göz olur, gözlerinin değdiği yerden; şehrin derinine uzanır yabanlığım. Gözleri gözlerimi bulunca gece ışıldayan fenerlere döner, caddelerdeki irili ufaklı evler. Saçları kısa sürer, tekrar tekrar gezinmek isterim, sıkça yolum ona düşer. Siyah geceler saçından kaşına, kaşından kirpiğine sürerken, sayfanın soluna yakın yerde duran ay gibi, dişleri karşılar bıyık altından beni, dolunay gibi. Son bulan gecenin ardından tan yeri kızıllığında dudaklarını izlerim gün aydınlanana. Boynu su olur, dökülüp bulduğu yol denize benzer; köprücüklerinden omzuna, oradan hasret olduğum izmir’e değer. Ve sadece portresinde aldığım yol, uzun boyu boyunca alınacak tüm yaralara, şehrinin tüm yolsuzluklarına değer."
İyi torunlarıma bırakacağım üç beş hikaye var
↑