kayıt

çaresizlik

  1. 1
    * *
    yapılabilecek bir şeyin olmadığı durumlarda insanın kendini eylemsiz hissettiği duygu.
  2. 2
    (bkz: Öğrenilmiş Çaresizlik)
  3. 3
    çaresizseniz çare sizsiniz gibi sloganlara/kişisel gelişimvari cümlelere malzeme olmuş durum. çıkış kapısının olmaması durumu.
  4. 4
    ümit yaşar oğuzcan'in tadından yenmez şiiri.

    Çaresizliğin en amansız olduğu yerdeyim şimdi
    ilk defa sevmenin tarif edilmez korkuları içindeyim
    Uykusuz gecelerin yorgun sabahlarında seni düşünüyor
    Ve korkularla yine sana doğru koşuyorum
    Hep aynı soru düşüncemde ?ya severse?
    O zaman neler olabileceğini düşünmek korkutuyor beni
    ilk defa yenileceğimi anlıyorum
    Karşımda kendinden emin gözlerin, dudakların, ellerin bunu söylüyor bana
    Seni tanımadan geçen bütün yıllara lanet ediyorum
    Önceleri hiç bilmediğim adını, şimdi binlerce defa tekrarlıyor dudaklarım
    Gün oluyor bir tabloyu seyredercesine mutlu heyecanlarla doluyorum karşında
    Gün oluyor eski bir yunan heykelin ölümsüz güzelliğiyle büyülüyorsun beni
    Gözlerin gözlerime takılınca güçsüzlüğüm aklıma geliyor
    Beni sevmediğin sevmeyeceğin
    O zamanlar öylesine yıkılıyorum ki bilemezsin
    insan nasıl gökyüzüne baktığı zaman
    Bu sonsuz evren içinde küçük ve çaresiz bir yaratık olduğunu anlarsa
    Güzelliğinde bana aynı şeyleri düşündürüyor
    Gün oluyor mavilerde, gün oluyor kırmızılarda, gün oluyor karalarda yaşıyorum seninle
    Dudaklarında çıkan her kelime suya bir taş atmışçasına büyüyor içimde
    Nereye gitsen kulaklarımda o yarı karanlık çocuksu sesin
    Sonra kendine has kokun, kokuların en çıldırtıcısı, en tahrik edicisi
    Ve gözlerin?
    Esmer bir akşamüstünün serin hüznünü getiren gözlerin
    Görebildiğim, duyabildiğim her şey bana seni sevmeyi söylüyor
    Uzaklaştıkça yaklaşıyor uzak
    işin en kötüsü yaklaştıkça da uzaklaşmaktan korkuyorum
    Belki hiçbir zaman sana seni sevdiğimi söyleyemeyeceğim
    Ne sana ne de senden başkasına?
    Düşün ki çoğu zaman kendime bile söyleyemiyorum
    Sanki söylediğim anda her şey bitecek ve bu emsalsiz büyü bozuluverilecekmiş gibi geliyor
    Bir insanın kendini aldatması ne güçtür bilirsin
    Bu sevmek korkusunun aslında çok sevmek olduğunu biliyor fakat anlatamıyorum
    Galiba asıl korku sevmek değil onun arkasına gizlediğimiz sevilmemek korkusu
    Küçük aldanmalarla kendimizi avutmaya çalışıyor
    Düştüğümüz bir çıkmazda bir teselli arıyoruz kendimize
    Belki de aynı korkular içindeyiz seninle, bir birimizden haberimiz yok
    Sevmek?
    Seni alabildiğine sevmek?
    Hiçbir şeyi umursamadan, bütün karanlıkları hiçe sayarak sevmek
    Tutmak ellerinden, o derinlere inmek, gitmek oralara, o yerlere
    Orda hep sen olmalı, seni yaşamak ve olduğun yerde bile
    Seninle sensiz olamamak?
    Sonrada sensiz edemediğimi, edemeyeceğimi söyleyememek sana
    Susmak?
    Susmak?
    Korkudan ölünceye kadar?
  5. 5
    www.youtube.com/...
  6. 6
    (bkz: Damacanadan su doldururken suyun taşacağını fark edip de elinden bişeyin gelmemesi)
  7. 7
    insanı çıldırtan kafayı yedirten duygu. öyle bir şey ki bu duygu yüzünden şu an yazamıyorum bile.
  8. 8
    elden hiçbir şeyin gelmediği anlarda hissedilen lanet duygudur.
  9. 9
    tanım: kendini kaybolmuş, terkedilmiş, tüm çözüm yolları yok edilmiş gibi hissetmektir.

    çözümü doğru yere bakmaktır. "çözüm yok" diyorsan her yere bakmış olman gerekir. olaya tek bir pencereden bakarsan küçük bir kısmını görürsün. farklı açılardan ele alırsan çözümü bulursun. hani çocukken kafamızı bir yerlere sıkıştırırdık ve biri gelip "nasıl sıkıştırdıysan kafanı, öyle çıkar." derdi ya. işte sorunlarda böyledir. mutlaka bir çözümü vardır. nasıl o hale geldiyse öyle çözülecektir.

    sabredin.
  10. 10
    en etkili intihar sebebidir.
  11. 11
    ''kendine elimden geleni yaptım mı?'' diye sormaktır. çünkü asıl çaresizlik çareyi eline geçirmişken avuçlarının içinden kaçırmaktır.
  12. 12
    Asıl çaresizlik herhangi bir işi tutacak gücün kuvvetin varken veya ilişkide aktif rol oynar ve elinden geleni yaptığın halde onun yaptığın bütün olumlu iyi işleri görmeksizin elinin tersiyle itiyorsa ona bakılan son bakıştır. üzüntü, sinir, öfke, onun yanında olma isteği bunu gibi hislerin bir araya gelmesiyle oluşur.
  13. 13
    iki tipi, iki yönü vardır. öğrenilen ve öğretilen. başka bir bakış açısıyla, yaşanılan ve yaşatılan.
  14. 14
    inanılmaz pis, inanılmaz iğrenç bir duygudur.. korkularınızın sizi esir aldığı yapabilecek bir şeyleriniz, gidilecek yollarınız olmasına rağmen bir türlü o yola çıkamazsınız bu korkularınızdan.. kalakalırsınız kendi kendinize.. kimseye ses edemez, kimsede size ses etmez.. her şey yolundaymış gibi yaşarken daha da büyür kocaman yer kaplamaya başlar içinizde..

    yazıklar olsun bana ne deyim..
  15. 15
    Çaresizlik birini iyi edicek şeyin diğerinin kadehine zehir olmasıdır.Çaresizlik aradığın çarenin tam önünde olması ama onu bulacak zamanının olmamasıdır.
  16. 16
    insana duvarı izletir.
  17. 17
    ta allahını sikim bunun.
  18. 18
    allah kimseye göstermesin.
    adamın aklını alır, kötü işlere yönlendirir.
    vicdanı unutturur. çözüm arayışı her işi yaptırır insana.
  19. 19
    Sen eksi verme arap uyarısını görmektir.
  20. 20
    Dünya kadar derde göğüs gerdim ama bazı geceler solumdaki duvara sarılıp ağlayasım geliyor. Bu günler geçecek de, nolur.
  21. 21
    gurur, ahlak ve haysiyet gibi kalıpların parça parça döküldüğü yer.
    içinde olmaktır yadsıyan grilikle bezeli biçimsiz boyutta, bir iğneden kana karışan sert ve soğuk bir sıvının hayal meyal idrakında oluşun, arkasındaki tekinsiz kayboluşun. çırılçıplak şekilde taze kokan yarı karanlığa gözlerini açmış insan, insanı insan yapan her şeyin silinip aktığı, deliğine girip içinden geçtiği ilkel boru zaman.
    soyut addedilen tüm manayı bulma gayesiyle, kozasından çıkan bir tırtıl yanılgısında ve sıcaklığında kendi temaşası, kendini yaratma ve var kılma çabası, tam tersine hizmet eden. öteki de namümkünken, tek ele avuca gelen o habis fiillere naif bir etiket, sonsuz siliklikteki tüm bireysel devinim. acınası ve insanca, pek insanca.
    yazmak zül, konuşmak yük, boş. ağız şapırdatmalarını, dudak hareketlerini ve hararetle savunulan fazla insansı hırsları duymak ve izlemek zorlama kibar bir tabirle, acı verici. hele hele anlatmak, eski bir istek anlaşılmayı istemek, modern bir destekten güç almadan, kibir barındırmaz şekilde anlaşılacağını düşünmek, evrensel sayılabilecek, bir diğerlerinin kendimden daha az insanlığa sahip olduğunu görme eğiliminden bağımsız şekilde ızdırap.
    kendim miyim tüm derdim, değil mi diğeri.. kendi derdime dert mi bu, gayen bu mu diye acıyarak bakabileceğim eski bir lükse de sahip değilken. çaresizlikle birlikte gelen kötü bir alışkanlık sonrasızlık, bir kara delik.
    nispi çoklukta, en temel zeminde zamansal bir arka plana sahip o eşsiz(!) mirasın, farklı ve belki bazen zıttı olduğunu düşündüğü şeyin bizzat kendisi olması şaka olmalı. idrakı ve soyut bir kabulü zor çünkü eğilmişken başak, geçmişken zaman.
    sonrası?
    ''şeytanı tutsun tutabilen!
    zordur onu yakalamak bir daha!''
    sıcak yumuşaklıkla sarılı, dudak kıvrımlarından düşen
    dostluk ve sevgi cümlelerinin kaldırıldığı rafa bakılsın.
    ''kendilerini gönderilmiş gibi gösterirler göklerden,
    ve melekler gibi fısıldarlar, yalan söylerken.''
  22. 22
    yalnız kalmanın çaresizliği içindeyim
    acım doruklara ulaşıyor, ben kendimi ifade edemiyorum. beni dinleyen kimseyi bulamıyorum, üstüne dert yüklüyorlar. ben bir trenim dert vagonları peşin sıra takip ediyor beni....
    ayrıca;
    (bkz: gökhan türkmen - çareler çaresiz)
  23. 23
    Kalacağını bildiğin halde ders çalışmaktır
  24. 24
    finallere girmeden önce hintçe ve arapça ders dinlemiştim. çaresizlik benim için hiç bu kadar elle tutulur bir şey olmamıştı daha önce.
  25. 25
    anlam olmadan acı çekmektir demiştir, viktor e. frankl.
    www.youtube.com/...