kayıt

serenad

  1. 1
    *

    iki farklı hikayeden oluşan zülfü livaneli kitabı.
    -- spoiler --

    kitap ilk başta maya'nın hikayesini anlatıyor, ikinci kısım ise maya'nın hayatına giren yaşlı alman profesör'ün, gençliğinde yahudi sevgilisine aşkını anlatıyor.

    -- spoiler --
  2. 2
    Ahmet muhip dranas ın kusursuz şiiri. En sevdiğim şiirlerdendir.

    Bundan iki sene önce edebiyat öğretmenim göstermişti bu şiiri. Şiirde imgeye olan merakımı bildiği için incele demişti. İlk ve son dizesi hala çıkmaz aklımdan. Arada bir kendi kendime söylerim. "Yeşil pencerenden bir gül at bana" cümlesi... O kadar değerli o kadar nadide ki hala içimi değişik eder.

    Buyrun bu da şiir:

    Yeşil pencerenden bir gül at bana,
    Işıklarla dolsun kalbimin içi.
    Geldim işte mevsim gibi kapına
    Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

    Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
    Ben aşkımla bahar getirdim sana;
    Tozlu yollarından geçtiğim uzak
    İklimden şarkılar getirdim sana.

    Şeffaf damlalarla titreyen, ağır
    Koncanın altında bükülmüş her sak.
    Seninçin dallardan süzülen ıtır,
    Seninçin karanfil, yasemin zambak...

    Bir kuş sesi gelir dudaklarından;
    Gözlerin, gönlümde açan nergisler.
    Düşen öpüşlerdir dudaklarından
    Mor akasyalarda ürperen seher.

    Pencerenden bir gül attığın zaman
    Işıkla dolacak kalbimin içi.
    Geçiyorum mevsim gibi kapından
    Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
  3. 3
    Tüm zamanların en hızlı kitap okumamı biraz önce tamamladım. Cuma akşamı aldığım 480 sayfalık bir kitap az önce bitti.

    Entelektüelliğine güvenmesem de yazarlığına güvendiğim ve biraz da arkadaşın gönlü olsun diye yazılan kitap eleştirisini okuduğumda bu kitabı gözüme kestirmiştim. Bir gecede sabahlayarak bitirdiğinden bahsediyordu ve sanırım onunla bilinçsiz bir yarışa girerek kendi hızlı kitap okuma rekorumu kırmıştım.

    En başları sıkıcı olsa da, yapılan güncel tespitlerin kimine katılıp kimine karşı çıkmış olmama ve bu hikayede yeri yok bunların gereksiz yere hikayeyi uzatıyorlar ve beni kitaptan soğutuyorlar düşünceleri içinde ilerledikçe hızlanmaya başladım. Hızlandıkça, kitap derinleşmeye başladı, bir çok koldan bir felaketler tarihini, bu toprağa ait bir tarihi anlatmaya devam ediyordu. günümüze dair tespitleri ne kadar gereksiz buluyorsam, geçmişe ait tespitler o kadar ilgimi çekiyordu, mesela bir yahudi ile bir rum kullandıkları Türkçedeki farklardan hangi milliyetten olduklarını anlayamayacak kadar onlara uzak olduğumuzu fark etmek ilgimi çekiyordu...

    Hikayeye vakıf olduğumda Maria Puder'in gerçek öyküsünü anlatıyor ya da sanırım ona göndermede bulunuyor diye düşündüm. Ama onun insani derinliğinden ve edebi kalitesinden uzakta diye düşündüm. Yine de bu haksız bir yorum olacaktı, tarihsel gerçekliği ve detayları çok etkileyici usta işi bir kitap olduğunu belirtmek isterim.

    İşin aslı şu anda bu eleştirileri yapıyor olmamın ve fonda Schubert'in senerad'nın çalıyor olmasının başka bir sebepleri var, bir eleştirmen değilim sanırım bu dünya'da bana en yakışacak meslek bu olmasına rağmen...
  4. 4
    az önce bitirdiğim zülfü livaneli kitabı. daha önce önyargılıydım kendisine. okumadım hiçbir kitabını. daha sonra orhan pamuk'a karşı önyargımı kırıp kafamda bir tuhaflık isimli romanı okuyup beğenince hiçbir yazara karşı önyargılı olmama kararı aldım. kimsenin kişiliği beni ilgilendirmez. önemli olan kalemi.

    kitabı genel anlamda beğendim. akıcılık konusunda çok iyi seviyede. hoşuma gitmeyen bazı kısımlar var ama genel anlamda iyi diyebiliyorum. çünkü dolu bir kitap. gerçekten dolu. her sayfada görüyorsunuz bunu. çok büyük emeklerle yazıldığını belli ediyor. kurgusu için çok kafa yorulduğunu net bir şekilde görebiliyorsunuz.
  5. 5
    Okuduğum harika kitaplardan biri. Şimdi fark ettim de ya ben okuduğum her kitabı seviyorum ya da hep harika kitapları okuyorum.

    Bu kitap düşünsel açıdan öyle köklü değişiklikler yaşamama sebep oldu ki tabii okuduğum süreç de mühimdi açımdan.

    İnsanların köken ya da inanış açısından farklılıklara rağmen ortak acılara sahip olmaları öyle müthiş ele alınmıştı ki ve hayli sürükleyiciydi.

    Bir ermeni bir yahudi bir Müslüman bir Türk... Acı çekmiş olmaları ortak noktalarıydı.
    Mutlaka okunması gereken bir Zülfü livaneli kitabı.
  6. 6
    www.youtube.com/...
  7. 7
    tarihin gizli kalmış sularında yüzeceksiniz. nadia, maximillian wagner ve maya karakterleri ile doyumsuz bir kitap. okuyun, okutturun..
  8. 8
    Nasıl bitti anlamadım, bir çırpıda sonuna geldim.

    Uzun zamandır ruhen hiç bu kadar parça ponçik olmamıştım. Hikaye hayal ürünü olsa da anlatılanların gerçeğe dayandığını bilmek beni mahvetti.
    Gittikçe daha da soğuyorum her şeyden.

    Kitapla ilgili keşke dediğim tek şey nadia için hazırlanan serenad oldu. Acaba hikaye için böyle bir beste yapılmış olsaydı nasıl olurdu.
    • iyiymiş ben de bir şeylerle uğraşmaya yer arıyordum, okuyup besteleyelim aksnsksks.
    • "Kolay ya yaparım iki dakikada"
      Vdbdnnd.

      Keşke yapılsaydı bence güzel olurdu gerçekten.
    • şimdi, biraz alaycı bir yorum sezdim. sezmedim aslında öyle olmuş. o zaman iki dakkada yapılır mı yapılmaz mı anlatayım siz karar verin.

      ön bilgi: 0,32 asırdır müzisyenim.

      şimdi beste yapmak işi serdar ortaç gibi yapılabilir veya benzerleri şeklinde.

      mırıldanırsın bir melodi veya az çok bir enstrumanla, bulursun bir şeyler aranjörler adam eder vs.

      biraz müzik teorisine girelim. yetişilen kültür çok etkili olmakla beraber, bundan bağımsız olarak melodilerin oluşumunda kullanılan diziler, seriler veya doğu müziğinde makamlar hemen hemen benzer etkiler gösterir.

      mesela majör mutlu neşeliyken, minör tersidir.

      tabii majör ve minörle kısıtlı değil bunlar. çok çok daha fazlası var. majörü farklı şekilde dizebiliriz.

      ben “do diyez minör piyano” parçalarını bestecilerinden bağımsız bir ayrı severim. bu sözlüğe çokça örneğini girmiştim, sildim sonra.

      bir parçanın asıl notası bile etkisini değiştirir.

      pentatonik deneni ele alalım: niccolo paganini’ye göre şeytanın olayı, metalciler bayılır ama anlaşılması en kolay olanı budur. naturel olarak bundan iki nota çalsam üçüncüyü kendiniz getirirsiniz.

      world science festival kanalında bobby mcferrin’in inanılmaz bir gösterisi var bunun hakkında seyirciyle interaktif olarak. bulur eklerim bir ara.

      popçusundan rockçısına hepsi de kullanır bunu.

      fazla uzatmayım, bence tarihin en büyük bestecisi olan j. s. bach, her duygu, düşünce, fikir ve temayı kodlamıştır kafasında.

      kilisede isa’yı anlatırkenki, doğayı, suyu veya her neyse, o kodların varyasyonları ile anlatır.

      ritm ve tempo da önemlidir tabii.

      serenad.

      serenat meksika işi diyelim, ama klasik müziğe kadar giren örnekleri var.

      kitabın geçtiği kültür, olaylar vs müzik tekniğine hakim biri tarafından çözümlenip besteler yapılabilir.


      sanatta yaratıcılık çok az yer turar, teknik hepsinden önemlidir. teknik de bilgiye dayanır.

      resim yapma tekniğine hakim olmayan bir da vinci mona lisa’yı yapamazdı, bach, chaconne’u besteleyemezdi.

      aksi örnekler istisna ve deha ürünüdür.

      ben deha değilim ama müzik teorisini iyi bilirim ve uygularım.

      evet, 32 yıllık bir müzik geçmişi + iki dakikada yapabilirim.
    • Onu daha önce anlattıklarınıza ithafen espri amaçlı söyledim aslında.
      Yoksa müzik bildiğim bir alan değil. Lisede blok flüt çalmışlığım var müzik adına, o kadar.
    • diyetimi bozup iki gündür mantı gömüyorum. espri anlayışıma yan etki etmiş olabilir sksnsksmd.

      aman neyse, yazmış olduk işte bir şeyler skdnskdkdkd.

      neticede şiirdeki gibi işte, olay yaratıcılık falan filan değil, teknik teknik ve teknik aksmsmssns.