1
midenin her hangi bir nedenden dolayı bulanması sonucu vücudun rahatlamak için gerçekleştirdiği eylem.
4
zayıf bünyelerde, aşırı alkol tüketiminden sonra gerçekleşen eylemdir.
5
soğuk algınlığında ya da hava değişikliklerinde karşılaşılabilecek durum. korunmasız ilişki yaşadıysanız hamileliğin belirtisidir.
7
bir nevi vücudun sigortası. mideye bozuk bir şey mi girdi, hemen atılmasını sağlıyor. bu sayede zehirlenmemiş oluyorsunuz. stres ve mide rahatsızlıkları kaynaklı olanlar hariç tabi.
8
eğer içkiliyseniz hiç çekilmeyen fiilsel. içkiyi fazla kaçırdığım zamanlarda tribe sokar bu düşünce beni. hatta bazen kusmamayı o kadar düşünürüm ki o sebeple kusarım. buna müteakip bütün gün kusarım. ay bak kusasım geldi yine öyğğ.
9
(bkz: içine yaratık kaçmış gibi kusmak )
o nasıl bir sestir arkadaş.
11
geçen yaz stajda bir hastanın benim üzerime yaptığı.
önünde annesi duruyor, kadın hızlıca çekildi. çocuk benim üstüme kustu. sonra işte belge filan doldurdular bana, duş aldım. şans odur ki bir doktor beni arıyor bana yemek ısmarlıyacakmış. benim telefonumu duştayken bir kız açıp duşta diyor. bildiğin türk filmi gibi oldu. her gördüğünde çıktın mı duştan dedi yaz boyunca...
12
bazen çok yiyince de bünyenin otomatik olarak gerçekleştirdiği bir eylem.
13
midenin vaya bünyenin, kabul etmediği şeyi iade etmesi .
14
alkolü karıştırınca genelde olan eylem.
arkadaşlarımın elime kusmasını severim.
16
alkole yeni başlayan bünyelerde alkolün yarattığı midenin boşaltılması hadisesi.. yabancı madde olarak algılıyor sanırım ne biliyim tanıdık gelmiyor galiba arpa suyu...
17
uzun süredir yapamadığımdır.
kusamamak kusmaktan daha iğrençmiş.
18
İnsanı zorlayan, boğazda iğrenç bir koku bırakan olaydır.
19
acı tecrübemin olduğu bir durumdur.
2015'i bitirip, kısmetse 2016'ya gireceğimiz bir aralık günü. yılbaşına bir hafta falan var. sağlam bir arkadaş grubuyuz ve yılbaşını erken kutlamanın peşindeyiz. aslında amaç bir arada olabilmek, eğlenebilmek.
bu arkadaş grubuyla festivallere, tatillere gidilmiş, sayısız aktiviteler yapılmış ama hiçbir zaman oturup rakı sofrasında iki lafın beli kırılmamış. olur mu lan öyle şey dedim! hay ben ağzıma sıçayım! ben bu cümleyi söylerken nereden bilebilirim rakı masasında götü başı kaybedeceğimizi.
bilen bilir... istanbul'da cumhuriyet meyhanesi vardır. vakti zamanında, atatürk'ün de sıkça geldiği ve kendisinin oturduğu masanın kimseye verilmemesiyle ünlü bir yerdir. yer ayırttık, fasıldır, cümbüştür vs. diyerek oturduk bize ayrılan masaya. 4 kişi için bir büyük rakı söyledik, geldi mezeler gitti ara sıcaklar falan derken ilk 1 saatte şişenin dibini gördük. fakat kimsede tık yok. ya da herkesin kafa güzelleşmeye başladığı için biz öyle sanıyoruz tam olarak bilemiyorum. başladı masadaki gençler bir büyük daha söyleyelim bizi anca keser. "ulan!" dedim "küçük söyleyelim, yetmezse yine söyleriz." lan dediler, elli kere sipariş mi vereceğiz söyleyelim gelsin içeriz! yapmayın, etmeyin dinleyen yok!
benim bünye rakıya dayanıksız biliyorum! o yüzden içmekte istemiyorum ama şahane de bir ortam var. içmesen de olmuyor, mecbur koyduk bir kadeh daha. sonra bir kadeh daha, sonra bir kadeh daha derken, sonra bende kayıt yok. uyumuşum masada... kafam tabağın içinde. sonra artık biri rec tuşuna mı bastı n'oldu yeniden görüntü geldi. yalnız o görüntünün gelmesiyle benim masanın altına doğru kusmam bir oldu. gerçi görüntü geldiğinde ilk karşılaştığım manzara çok daha içler acısıydı. kafayı bir kaldırdım mekanda kusma ayini var. karşımda oturan arkadaşım bana "iyi misin?" derken aynı zamanda kusuyordu. bir insanın konuşurken kusabildiğine şahit oldum! kafamı hemen yanındaki arkadaşa çevirdiğimde salata tabağının içinde kafasını gördüm ve yanımdaki ise buz kovasına kusuyordu.
masada 4 kişiydik, ama kalkerken 6 kişi kaltık. kim lan bunlar falan vs. derken çocuklar bizle beraber taksiye bindiler. ben çocuklarla kavga edeceğim ama taksiden dışarı kusmaktan içeri kafamı sokup tartışamıyorum bile. sonra bende kayıt yine yok.
uyandığımda bambaşka bir evdeydim ve ilk kontrol ettiğim şey şüphesiz böbreklerim oldu. baktım yerli yerinde duruyor iyi dedim güvenli bir yerdeyiz. ancak ayağımda pantolonum yok nasıl güvenliyse artık, donla uyumuşum. ulan başkasının evinde donlayım! nasıl geldim ben buraya diye düşünürken kafayı kaldırdım, biraz tanıdık geldi ev ama hala çıkaramıyorum nerede olduğumu. neyse kalktım ulan sikmemişlerdir inşallah diye diye giydim pantolonu. mutfakta hoşlandığım kızı görmemle, hafızanın geri gelmesi bir oldu. kahvaltı masasında bulunan 3 kişi beni görünce çayları masaya püskürttüler. böyle bir gülme yok yalnız, attıkları her kahkaha beynimde erol taş etkisi yaratıyor. kız kalktı masadan utana sıkıla banyoya doğru gitti bende kızın arkadaşlarına sordum dün gece ne oldu diye. anlatıyorlar ama ben gülmelerinden bir bok anlamıyorum tabi. en son biri nefesi kesilince gülmeyi bırakıp anlatmaya başladı.
gece kendi evime gideceğim diye, taksiye kızın evini tarif etmişim. kapıyı çalıp, kıza sormadan içeri girmişim. sonra pantolunu 3 kişinin ortasında indirip yatağa yatmışım. kızda sağolsun o edepsizliğime rağmen gelip üstümü örtmüş. yalnız ben kızdan hoşlanıyorum ama kızın haberi yok henüz! sonra ben bir ara tuvalete kalkıyorum ama asıl problem orada başlıyor. meğer benim donun önündeki bir düğme kopmuş ve ufaklık önde ben arkada dolaşıyorum evin içinde. kız ve arkadaşları bunu görünce şok olmuş tabi. hoşlandığım kıza sevgim adına ilk gösterdiğim şey çüküm. sonra o kızla olmadı tabi. bu arada masadan kalkınca atarlandığım o diğer iki kişi, en yakın arkadaşımın kardeşleriymiş. çocuklar kahrımızı çekmiş bütün gece ve eve sağ salim, sorunsuz ulaşmamızı sağlamışlar, ben hariç! en yakın arkadaşımın kardeşlerini tanımamışım öyle bir kafa yani!
o gün bugündür tövbeliyim rakıya. şişede durduğu gibi durmuyormuş harbiden.
↑