kayıt

gen

  1. 1
    Kromozomlar üzerinde bulunan yaklaşık 1500 nükleotitten meydana gelen ve canlının her türlü özelliğinin oluşmasını sağlayan yapı birimi.
  2. 2
    geometrik şekil terimlerinde "kenarlı" anlamıyla kullanılan bir söz.
    * [üçgen, dörtgen ve benzeri]
  3. 3
    togan gökbakar'ın çektiği şahan gökbakar, doğa rutkay ve levent can gibi isimlerin oynadığı film. korku ve gerilim türünde 5 para etmez bir film.
  4. 4
    hayatlarımızın amacı olabilir. (bkz: gen bencildir)

    tümüne genom denir canlıdaki.
  5. 5
    Evlatlık olduğumu düşündüren canlının en küçük yapı birimi.

    Artık cebime paramı verin ve Kanada'ya gerçek ailemi bulmaya gideyim...

    (bkz: ay olabilir mi öyle bir şey lütfen olsun çünkü )
  6. 6
    (bkz: biyolojik determinizm)
  7. 7
    saçma bir türk korku filmi.
  8. 8
    Genotipinizde olan şeyler fenotipinize yansımayabilir. Sırf dış görünüşüne bakarak biri şu ırka mensup diyemeyiz ama çoğunlukla belli olur nereden olduğu bence. Dimi dolorousedd?

    Peki bu tamamen şans meselesi midir? sevgili haydar ling, sarisinzenci ve octopus'u sahneye davet ediyorum..

    (bkz: ingrid ile bilime kutuptan bakın)
    • ben şansla ilgili olduğunu düşünmüyorum.. şansın gerçekten var olduğunu da sabaha kadar tartışırız, tartışmakla kalırız.. bana kalırsa darwin, teorisinde şansla ilgili açık bıraktığı kapılarda insanın her zaman yaptığı "cevabını bilmediği soruları bir bilinmeze havale etme" güdüsüyle hareket etti..
    • efendim, genotipin-fenotip konusu son derece kompleks ve karmaşık olmakla beraber, hala aydınlatılmamış pek çok sırrı mevcuttur. bu konunun deney gözlem yolu ile incelenmesi de hayli zordur. ama yine de deneysel bir yaklaşımda bulunmaya çalışacağım acizane aklım ve kısıtlı metot bilgimi kullanarak. gözleyeceğimiz deney düzeneği, ben doğmadan 61 yıl önce kuruldu. izlenecek iki denek, 12 aralık 1938 tarihinde doğan hatemi kardeşler idi. tek yumurta ikizleri olan hüsrev ve hüseyin adındaki bu iki kardeş, aynı genotipe sahiplerdi. ve aynı yaşamı sürdürdükleri yıllardan kalan fotoğraflarda babaları arkasına not almadıysa kendilerini ayırt etmekte dahi zorlanacak kadar benzemektedirler. bu durum, üniversiteye kadar sürmüştür. ardından, hüseyin hatemi hukuk fakültesine, hüsrev hatemi tıp fakültesine gittiğinde, işler çok değişti. tıp fakültesinin yıpratıcılığı - özellikle ikiz kardeşinin kendisinden önce mezun olmuş olmasının kendisini çok yıprattığını söyler - hüsrev hatemi'yi daha duygusal biri yapmıştır. hüseyin hatemi ise, bölümünün uzantısı olarak toplumsal meselelere daha ilgili oldu ve siyaset programlarında boy göstermeye başladı. dolayısıyla biri şair olup hüznünü dışarı vururken; diğeri ilgi duyduğu iran ve türkiye'nin pek çok sorunlar yaşamasından, hatta bu sorunlar dile getirildiğinde çözülmeyip büyümesinden çokça yıprandı. üstelik doktor maaşı hukukçu maaşından çok daha yüksek idi. sonuç ne mi: hüseyin hatemi hüsrev hatemi fenotipik fark ortada.

      bu uzun cümlelerin ardından nereye bağlayabildim: bunlar hep kader...

      dilerim mizah ve bilim sentezi yapayım derken aziz hocalarımıza saygısızlık etmemişimdir...
    • böyleyken görünmüyo ama gen başlığına sıfırdan girip aşağıda bu girdiyi bulunca okuyabiliyoruz. benim değil, albino cassius'ın suçu...
    • şöyle ki, genotiplerin aynı olduğu durumda fenotiplerin seyrini gözlemleyerek "genotip fenotip üzerinde ne kadar etkilidir?" sorusuna cevap vermeye çalışmıştım ben. örneğimde de görüldü ki benzerlik yalnız genotipten gelmiyormuş.

      ırk meselesine gelince, geçmişten beri her ırktan kimseler her ırktan kimselere gönül verip aile kurduklarından çok kaba benzerlikler -ki bunlar da çoğu zaman toplumun tümünde varlık gösteremez- dışında ırksal ayrılıklardan söz edemeyiz. amcamın oğlu bembeyaz bir bireyken bendeniz sarisinzenci anonim olmadığım zamanlarda esmer biriyim ve birbirimize hiç benzemiyoruz. hal böyleyken nasıl ırkların kendi içlerindeki benzerlikten söz edelim?

      alexander rybak fransızlara benzemiyor aslında, her milletten herkes her milletten birine benzeyebiliyor ve birini bir milletin mensuplarına benzetirken çoğu zaman isabetsiz olan bazı önkabulleri kullanarak bu sonuca varıyoruz. alexander abimiz de aklımızdaki fransız modeline uygun olarak dünyaya gelince, aklımıza bu soru gelmiş. inanın bana, alexander rybak'ın bir benzerinin konya'da da bulunduğundan eminim. turist olarak değil.

      toparlamak gerekirse, hiç bilmiyorum ki ya...
    • toparlamak gerekirse, bilemiyorum ya karışık işler...