kayıt

din

  1. 1
    insanları katı ve keskin kurallarla düzene sokmayı amaçlayan, bireyin yaptıklarının ödüllendirileceği ve cezalandırılacağını ileri süren kavram. inanç.

    4.6 milyar yaşında olan dünyada 4000 yıllık bir tarihinin olduğu göbeklitepe kazıları ile çürütülmüştür. bulunan stellerin tapınma amacı ile yapıldıkları söylenmektedir. 18 bin yıl olarak düzeltilebilir.
  2. 2
    Kurtulamayacağımız bir kavram. ne oyunlar dönüyor üzerinde vesselam
  3. 3
    içi boşaltılmış bir kavramdır.

    inanç (hangi türde olursa olsun) insanın düşünsel varoluşu (kendini bilmesi) ile başlamış en eski beka maneviyatıdır. hayatta kalmasını tecrübeleri kadar etkin olmasa da inançlarına da borçlu olan insan, zamanla bu inançları tekeline alan, manipüle eden, sömüren cenahların tutsağı haline gelmiştir.

    hiyerarşik bir kurgu ile en eski düzeneği dahi göremeyeceği tabularla çevrilen insanın koşulsuz teslimiyet kapısı dışında kaçabileceği bir yer kalmamıştır.

    sığınacağı o kapıya din denmiş ve nabzına göre şerbet verilerek şartlanmıştır.

    günümüz medeniyetinde, artık eski adetlerin yaptırım gücünü yitirdiğini hisseden bu manipülatif cenahlar daha uygun kılıflar üreterek mehzeplere, tarikatlara ve cemaatlere ayrışarak, var olan hükümlerinin genel alıcı - verici bir sesile indirgenmesini sağlayıp "sana bu, ona şu" düsturu ile butik çözümler üretmeye başlamıştır.

    genel - güncel büyük dinler grubuna ait islamiyet de bu müdaheleden nasibini almıştır.

    tüm bu oyunlardan islamiyetin dahi etkilendiği bariz gözlemlenmektedir. sadece, sığınılabilecek en temiz limanı tasavvuf varlığını ve saflığını koruyabilmiştir.

    dinin sömürü aracı olarak kullanılabilmesi, insan unsurunun kendi kusurlarını örtmek için ilk savaşını kendisi ile vermesinden kaynaklanmaktadır. inancın aslında bireysel bir olgu olduğu gerçeği bin yıllarca kitle psikolojisi kullanılarak; toplu ayinler, örf - adet ve gelenekler, cemaat kültürü vb olgularla beslenmiş ve bireyleşmenin, kişinin dini kendi içerisinde yaşamasının önü kesilmiştir.

    halbuki bütün tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarında bahsi geçtiği gibi; kul (birey) ile yaratan (tanrı, allah) arasına kimse giremez. kişi kendinden mesuldür. tüm ibadeti, günahı, sevabı yine kendisine sorulacaktır.

    din ve ona bağlı çıkarların sömürücüsü tüm kurumlar için, bu yıkıcı gerçek, hane, cemiyet, kilise, cami, imam, peder, kadı, şıh, hacı, hoca vb. pazarlama elemanları ve müşteri temsilcileri vasıtasıyla hasır altı edilmiştir.

    tasavvuf tüm bu oluşumların üzerinde bir mantık ve kabulcülük sergiler. tasavvufta din sadece inanılan ve inanan arasında bir köprüdür. ne bir eksik ne bir fazla. din (doğal olarak iman) dışında kul ile tanrı için kimse aracılık edemez.

    peygamber kavramı da burada devreye girer ancak ahirette kulun adına peygamberin dahi kefaleti sorulmayacağından girdiği gibi çıkar.

    tasavvuf (islamiyet için) iç anlam demektir bkz: www.kutupsozluk.com/... anlaşılan anlamının dışında ancak inceleme, araştırma ve düşünme ile elde edilen iç anlam tasavvufun temel taşıdır. yaratanın buyruğu olan "oku" sadece "okumak" anlamında algılanmamalıdır. okuduğunu anlamak gerekmektedir. anladığını da yorumlamak ki kul olasın, olasın ki iman edesin, edesin ki hakkını veresin.

    genelden ırak başka inançlar da mensuplarını ağırlar ama hepsinde ortak payda şudur: neye, nasıl ve ne kadar inanırsan inan ama sen inan! başkasından medet umma. o zaman başkasına inanmış olursun ya da başkasının inandığına.
  4. 4
    tamamen içten gelen bir şeydir.
    inanmak ya da inanmamak için onun temeline inmek gerekir.
    çevreye bakıp "bu insanlar kötü" demekle dinin mantığını kavrayamazsınız.
    gizliulak'ın da dediği gibi, kul ile tanrı arasındadır her şey.
  5. 5
    dine inanma ihtiyacı nörolojik bir problemdir.

    eziklik, fakirlik, zorluk, umutsuzluk psikolojilerinin kaynağıdır.

    "umut olmadan yaşanmaz."

    o yüzden bir umut, "cennet"e sarılır.
  6. 6
    bana hayatımı değiştirebileceğime dair güven veren inanç.
  7. 7
    inanç ile beslenen felsefe biliminin her zaman ilham verdiği nikola tesla'nın bile kayıtsız kalamadığı kavram. özellikle hint kültürünün temel düşüncelerini oluşturan "veda öğretisi" ile yakından ilgilenen tesla, sırf bu kozmik sikluslar üzerine daha fazla bilgi sahibi olmak için sanskritçe öğrenmiştir.

    "bilim fizik ötesi fenomenler üzerinde çalışmaya başladığında, yüzyıllar içinde elde edilebilen gelişmelerden çok daha fazlasını sadece on yıl içinde gerçekleştirebilir duruma gelecek." - nikola tesla
  8. 8
    Din özgürlüktür. Mantığına uyan inanışı yaşaman için sana yol gösteren bir tür kurallardır.
  9. 9
    karl marx'a göre din toplumların afyonudur.
  10. 10
    (bkz: ben sana inanma demiyorum)
    (bkz: hobi olarak inan)
  11. 11
    hafiften araştırıldığında günümüze dek milyonlarca dinin gelip geçtiğini hepsininde bir şekilde birbirine benzediği görülür.
    din toplumların afyonudur.
    birşeye inanmak istiyorsan kendine inan!
  12. 12
    her ne kadar sevmesem de marx efendinin afyon dediği şeydir.
  13. 13
    din insanların tanrı ile iletişiminde sıkça kullandıkları alışkanlıklar bütünüdür.
    bu konu hakkında çok güzel bir söz söylemişler.

    Din; sıradan insanlar için gerçek, aydınlar için yalan, iktidarlar içinse kullanışlıdır.
  14. 14
    farklı inanışlardaki insanların dini inanç bütünlüğünü sağlayan kurallar kaidelerdir.

    açıkçası dine zararlı demek yerine çağa göre yorumlamanın * daha makul olacağı inancındayım. çünkü din denilen şey insana tam özeti ile insan olmanın, toplumsal düzende başka insanlarla nasıl yaşaması gerektiğinin, temizlik adabının, insanlara yardım etme anlayışının, hak yememe anlayışının, herhangi bir canlıyı öldürmemesi gerektiği, vb birçok "insani" anlayışları insana öğütler. yani dinin ilk amacı insanlarda bir bütünlük sağlamaktır. doğru yolu göstermek ve doğru bir bireyin nasıl olması gerektiği anlayışıdır en düz anlamı ile.

    yani dünyaya gönderilen kutsal kitapların hiçbirisinin özünde ve mantığında, kadınlara tecavüz et, hırsızlık yap, adam öldür vb negatif içerikli kurallar yoktur. öyle olsa idi allah'a değil şeytana tapınılırdı.

    neyse, çağ derken.. bundan yüzyıllar evvel din kurallarının oluşmasındaki temel sebep * devlet hak hukuk kanunlarının olmaması, başa buyruk bir toplum düzeninin peşmekeşliği idi. isteyen, her suçu işleyebiliyordu. çünkü otokontrol ve kanunla hükmedilmiş suç kontrolü düzenlemesi yoktu.

    bu tarz bir düzende zulümler var iken, kötü gidişat varken bundan zevk alanlar kadar rahatsız olan bir insanlık da vardı. işte tam bu noktadan sonra dinler devreye girdi ve bazı kurallar konuldu, nasihatler edildi. bunu şunu yaparsan bunlar yanlıştır, doğrusu budur. şu bu zararlıdır vs gibi toplumlara yönlendirmeler yapıldı ve toplum bilincinde genel geçer bir doğru anlayışı oluşturulmaya çalışıldı. başarılı da olundu. çünkü insanlar neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda bilinçlenip buna göre davranmaya ve gittikçe de yüzyıllar içerisinde insanlar kendini bu konuda geliştirmeye devam ettiler.

    ancak şöyle ki, zamanın öğütlediği kurallar bugün biraz da yasal hukuk sistemiyle de benzerlik göstermiyor mu? kitaplara göre, adam öldürürsen bu en büyük günah diğer tarafta cehennemden kurtulamazsın der iken, resmi hukuk, adam öldürürsen cezaları bunlardır der. kitaba göre, hırsızlık yaparsan şöyle ceza alırsın derken resmi hukuka göre de cezaları vardır. yani dinin insanlığa reddettiği tüm yasaklar standart bir hukuk düzeninin de temellerini oluşturur. ha %90'ı ha %50'si.

    çağ modernleştikçe ve insanların kafasındaki suç, yasak, yanlış ya da doğru, yapılması gereken, toplum nezdinde meşru işler sanki kişinin doğarken kafasındaki standart donanımıyçasına şekillenmiştir. yani suç eğilimi olmayan, akıl sağlığı yerinde ve suç geçmişi temiz standart bir insan adam öldürmemesi, hırsızlık yapmaması gerektiği ya da tecavüz etmemesi gerektiği vb şeylerde "din böyle emrediyor, emretmese ben bunu yaparım" düşüncesi oluşmaz. çünkü bu bilince sahiptir.

    örneğin aç ve zor bir durumdaki bir insanla empati kurabilme ve ona yardımcı olabilme bilincine sahip olmak için müslümanlığın kurallarından olan oruç tutmanın salt bir davranış olduğunu savunmak yanlış olur. yani, oruç tuttum, oruç tutmak bana emredildiği için aç kaldım ve dolayısı ile aç bir insanın halini anladım, olmasa idi anlayamazdım diyecek, din kurallarını takip eden ve etmeden de bunu sağlayan bir insanlık bilinci zaten mevcuttur.

    bazen ramazan ayı olmayan herhangi bir günde hepimiz tüm gün ağzına lokma koymadan, koyamadan açlıktan ölürcesine günü bitirdiğimiz çoğu zaman olmuştur. o anda bile açlığın ne kadar zor bir şey olduğunu, yenilen güzel bir yemekten sonra(!) çok defa anlarız. çok şükür allah'ım, sen kimseyi aç bırakma yarabbim dediğimiz anlar hepimiz için mevcuttur. buradaki davranışta, "oruç tutmazsan açlığı ve aç insanları anlayamazsın" mantığı var mıdır? bu durumda, 1 aylık aç kalma maratonu sayesinde açlık anlayışına "tamam anladık" deyip "kalan 11 ay anlamıyoruz çünkü oruç tutmuyoruz" demek biraz abes bir düşünce oluyor.

    bazı şeyler bazı insanlara emredildiği zaman buna robotik davranışlarla itaat ederler. fakat insan, aklı ve mantığı ile hareket eden dünyadaki tek canlıdır.

    ayrıca dinin emirlerindeki "insani yaşam" kurallarını dinen yerine getiren bir insanı doğru saymak, dinen yerine getirmese bile zaten bilinci ve mantığı ile hareket ederek yerine getiren bir insanı yanlış varsaymak mantıklı değildir. bu ikinci durumdaki bir kişi bunları bu şekilde yaparak aslında bilinçsiz olarak dinin emirlerini mi yerine getiriyor yoksa sadece insani yaşam kurallarına uygun mu hareket ediyor? dinin emirlerini yerine getiriyor ise bu hangi din?gibi sorular da açığa çıkıyor.

    dünya nüfusu üzerinde dinler bir anda ortadan kalksa elbette ki suç oranları ciddi şekilde artış gösterir. çünkü toplumsal düzende insani kural ve kaideleri uygulamayı sırf din emrediyor diye yapan ona göre davranan milyonlarca insan var. ancak, diğer taraftan gündelik yaşantısında ve toplumsal düzen anlayışınıda hiçbir şey değişmeyecek milyonlarca insan da olacaktır. yani buradan şunu çıkartamayız, din kuralları olmazsa insanlar insanlıktan çıkar veya din olmazsa herkes insanlıktan çıkar.

    kimileri doğru yolda ilerlemek, "insani yaşam anlayışı"na uygun davranabilmek için dine ihtiyaç duyar, din kuralları olmadan bunu kendi kendine beceremeyebileceği endişesine kapılır. yapabilse bile, sırf din adına yaptığı zaman allah katında düzgün bir kul olabileceğine inanır. peki allah da sana zaten "insan gibi yaşa, insanlara topluma çevreye zarar verme, hak yeme, adam öldürme, çalma, kötü durumdaki insanlara yardım et, kendini yetiştir, zararlı biri olma" diye bu kitabı göndermemiş mi? bunlar zaten "insan" olmanın * en temel kuralları. bu sağlandığı zaman zaten meşru toplum düzeni içerisinde varlığını sürdüren bir birey oluyor kişi.

    yani "ben bunu dinen yapmıyorum ancak yukarıdaki kurallar dahilinde yaşar isem zaten dinin emirlerini yerine getirir miyim?" diye soran kişiye "evet %100 getirirsin" denemez, çünkü dinlerin kendilerine has bazı ritüelleri mevut fakat azami oranda insani yaşam şartları sağlanmış olabilir.

    "din kurallarına dayalı davranmazsan bunun öteki tarafı da var." düşüncesi ile hareket etmek ve sadece öteki taraf için, bu dünyada olması gereken en samimi en insani davranışlarımızı sergilemiyor olmak biraz bencilce değil mi?

    yani şahsen söyleyeyim, yarın din olgusu ortadan kaldırılıyor derseler, ben aynı gün gidip adam öldürmem, hırsızlık yapmam, insanlara ve çevreye zarar vermem, eşimi sevgilimi ona buna peşkeş çekip pezevenklik yapmam, geçmişimde de yapmadığım şekilde yaşantımı sürdürmeye devam ederim.

    tüm bu ifadeler kişilerin kendini ve toplumsal düzendeki doğruları ve yanlışları iyi analiz etmesiyle veya edememesiyle alakalı bir durumdur.



    peşin not: buradaki tüm fikirler şahsımın fikirleridir. kişileri veya düşünceleri hedef alan eleştiren bir yazı değildir. herkesin görüşüne saygımız sonsuz.

    peşin not 2: din yoktur gibi bir düşünceyi savunmuyorum. hatta yazımın başlarında belirttiğim gibi günümüzün tüm hukuki, sosyoloji ve toplumsal kurallarının temelini dinin sağladığını belirterek, değişen modernleşen çağda dini kuralları * artık gerekli görmüyorum. bu, birbiriyle aşağı yukarı aynı kanun ve hükümleri, yasakları, doğruları-yanlışları ve cezaları-sonuçlarını anlatan iki yasaya birden sahip olmak gibi bir şey çünkü.
  15. 15
    yüzyıllardır savaş sebebi olan kurallardır.
  16. 16
    bu dünya böyle geçer mi diye karamsar olduğumda olsun lan belki cennete giderim orada rahat ederim diye motive olduğum olgu.
  17. 17
    inanç sistemi.
  18. 18
    üzerine bolca genellemeler yapılmış. bayılıyorum genellemelere. "dinleeeer savaş sebebidir!!", "dinleeeer gericidiiiir!!" ya da "dinler çiçektir. insanları mikemmel bireyler yaparlar." nedir arkadaşım? biraz geniş çerçevelerden bakalım mı? tamam de ki "din afyondur." of diyeyim bak bu gerçek manada realist bir bakış, tüm dinleri kapsıyor. ya da de ki "dinler kötüyü yasaklar ve iyiyi öğütler. ideal toplum düzenini hedefler. insan huzura ulaşmak için dine sarılır." of diyeyim. bak doğru. ama bin yıldır din konusu açıldı mı müslümanlıktan yürüyorsunuz. yeter kardeşim yeter. bilmem nerede memeye tapan insan vardır belki de. adam "memeye tapacaksınız laaaan!" diye elalemi biçiyor değildir. yapmayın beyler yapmayın. nolur.
  19. 19
    (bkz: afyon)

    edit: insanın taraflaşmasını sağlayan yapı.
  20. 20
    her şeyi, varoluş sebebini açıklamak için inanılan şeylerdir.

    insanları uyuşturmak-yönetmek için de kullanılabilir ancak bu, dinin bu olduğu anlamına gelmez.
    sizin evde akşam çay içilmiyorsa, bizde de içilmeyecek anlamına gelmez bu.

    her neyse. sonuç olarak insanların düşünememesi sonucu ortaya çıkmış olan bazı düşüncelere konu olandır. sadece inanç sistemidir. "inanç" kavramını küçümseyenler; kendi benlerine, belki de en derinlerine inmelilerdir. orada inancın en babasını bulacaklardır.
    ama bulduklarında dahi bunu kendilerine söyleme cesaretini bulamazlar, o ayrı.
  21. 21
    (bkz: para)
  22. 22
    toplumlar üzerinde en etkin biçimde baskı kuran olgudur.
  23. 23
    devlet eliyle eğitiminin verilmemesi gerekendir.
  24. 24
    şova dönüştürülmemesi gereken inanç.
    maalesef ki; dünyanın her yerinde, insanları gruplaştırarak kontrol altına alma aracı. başlarına bir de lider çaktın mı değmeyin keyfine.
  25. 25
    Kesinlikle şuan için insanlara uygun olmayan şeydir, birbirini ötekileştirebildiğin yeterince materyalin var zaten. Dini adam gibi yaşayan yok demiyorum ama mantıklı bir hesapla eksilerin daha çok olduğunu düşünüyorum. önce herkes bir miktar eğitim görmeli. herkesin damarlarında aynı kan aktığını, her canlının ayrı ayrı saygı hakkettiğini öğrendiğimiz gün din ilginç bir kültür olabilir. ama şimdi değil.