kayıt

masumiyet

  1. 1
    Zeki Demirkubuz'un, bir çok yetkin kişi tarafından ''en iyi filmi'' denilen , mükemmel yapım. Bekir abi... sarda içelim abi...
  2. 2
    (bkz: masumiyet karinesi)
  3. 3
    keşke çocuk kalsaydık dedirten.
  4. 4
    (bkz: masumiyet müzesi)
  5. 5
    (bkz: haluk bilginer in efsane tiradı)
  6. 6
    ben hiç günah yapmadım diyen kadının feryadında gizli olandır.
  7. 7
    haluk bilginer'in yine muhteşem oyunculuğu ve tiradıyla filmi film yaptığı, derya hanımın orospuluğu çok iyi becerdiği, masumumuzun ise çok saf olduğu bir filmdir. Beni en çok etkileyen sahne orospunun yarın hiçbir şey olmamış gibi yaşayacak yine dediği ardından silah sesinin duyulduğu sahneydi, adamlar yapmış..
    (bkz: bana da vereceksin orospu)
  8. 8
    güzel filmdir, haluk bilginer'inden derya alabora'sına oradan güven kıraç'a dek hele o küçük kız çocuğu...
  9. 9
    i.imgur.com/...
  10. 10
    Bazı insanların "fıtratında" bulunmayan bir değerdir.
  11. 11
    bazen bir filmi tek bir sahnesi bile efsane yapabilir söylemine örnek olacak filmdir. haluk bilginer'in geçmişini anlattığı o sahne o kadar unutulmazdır ki masumiyet'i geçtim üstüne bir de kader filmine neden olmuştur.
  12. 12
    zeki demirkubuz'un kader isimli filminin devamı olarak da görülür. bekir adlı karakterin uğur adlı bir kızın ardına düşmensini konu alır. uğur ise cezaevinde olan zagor'u sever. her ne olursa olsun bekir uğur'dan vazgeçmez ve onun için zagor'a avukat dahi tutar. evlidir, çocuğu vardır iki tane. ama sürekli uğur'un peşinden gider. bir gün evine, çocuğuna ilaç almak için eczaneye çıkar ve uyandığında kendisini diyarbakır'da, uğur'un izini sürerken bulur. en enfes trajedidir bekir'in trajedisi. ikinci film olan masumiyet'te ise haluk bilginer'in canlandırdığı bekir karakteri resmen doruklara çıkmıştır. sürekli orospu dediği uğur'la olan (link: şu>>> : www.youtube.com/...) sahneleri enfestir. ilk film kader'den olan bekir'in hikayesi ise (link: şöyledir>>> : www.youtube.com/...) en son olarak ise masumiyet filminde haluk bilginer'in kendi karakterini anlattığı o can alıcı sahne ise insanı alır götürür, o da (link: böyledir>>> : www.youtube.com/...)
  13. 13
    3-4 yaşlarındaki bir çocuğun ölümü derin uyku olarak bilmesi.
  14. 14
    Ergenlikle beraber "ben özgürüm" giysisiyle değiştirilen kıyafet.
  15. 15
    bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı’da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. (burda müzik girer) bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor’a kesikmiş. zagor’da kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar’a; benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii: zagor’u ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, **çi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunnar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor’a, sonra komalık. ankara’da oluyor bunnar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel orospu. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor’a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya bizde, “nasıl?” diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bu günden beri bu orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor’a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki **ç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor’a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. n’aptı buna annamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul’a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişe demiyo. sinop’ta oluyo bunnar. ben de döndüm istanbul’a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır’a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyo. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır’a, zagor’un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul’da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor’un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır’a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır’dayım. bi soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişe demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte
  16. 16
    Kaybedilir, çalınır, kirlenir. Başına hep kötü şeyler gelen erdemlerimizdendir.

    Bir de çocuksu bir kelime sanki.
  17. 17
    değişik bir film.
  18. 18
    kaybedilmiş olandır.
  19. 19
    çocukların gülüşünde saklı olandır.
    büyüdükçe kaybedilendir.
  20. 20
    (bkz: masumiyet evi)
  21. 21
    Doğum ile ilk sakso arasındaki evre.

    Sonrası malum.
  22. 22
    Finaliyle altın vuruş yapan Zeki Demirkubuz filmi.

    -- spoiler için tıkla --

    Zagor ile Orhan Kara aynı kişi. Gerçi ben finale gelmeden öyle olduğunu tahmin etmiştim. Bekir efsane tiradında Zagor'un babasının film işiyle uğraştığını söylüyor. Öte yandan Yusuf, Orhan'ın babasının film işiyle uğraştığını kahvede öğreniyor. E ikisinin de oğlu hapiste olduğuna göre Zagor=Orhan


    -- spoiler --

  23. 23
    Bebeklere has bir şey...

    0-2 yaş arası...
  24. 24
    soundcloud.com/...
  25. 25
    kimse sınanmadığı günahın masumu değildir..