kayıt

17 ağustos 1999 depremi

  1. 1
    türkiyenin yakın tarihinde gördüğü en büyük felakettir hiç şüphesiz. yaklaşık 20.000 insan hayatını kaybetmiş, yüzbinlerce insan yaralanmış, yüzbinlerce enkaz oluşmuştur. merkez üssü gölcük olsa da deprem, bir çok ilde etkisini göstermiştir.

    depremin, yurdun sanayisi en gelişmiş bölgelerinde meydana gelmesi ekonomik durumu da fazlasıyla etkilemiştir. bunun yanında hatalı yapılan binalar nedeniyle müteahhitlere yapılan davaların %90'ının olumsuz sonuçlanması da ayrı bir üzüntü kaynağı olmuştur.

    dipnot: yaşım 8 olmasına rağmen fazlasıyla etkilendiğim bir trajedi idi. bir daha böyle bir şey yaşanmaması ise en büyük dileğimizdir. ayrıca şu resmi görüp de duygulanmamak elde değil.

    imgim.com/...

    dipnot2: resim, van depremi sonrası çekilmiş...
  2. 2
    sanırım dün, bir televizyon programında nazlı ılıcak'ın doanmayı hedef almak için "deprem bile gölcük'ü çarptı" diyerek atıfta bulunduğu milli felaket. allah tekrar böyle acılar yaşatmasın.
  3. 3
    sonrasında 2-3 aya yakın dışarıda büyük parktaki çadırımızda kalmamızın sebebidir. sadece biz değil neredeyse civardaki tüm halk oradaydı.

    ha evimiz yıkıldı mı hayır ama o korkuyla ve artçı sarsıntılarla eve girmeyi kimse istemiyordu.

    o esnada 6 yaşında olduğumdan net hatırlamıyorum ama bazı görüntüler var zihnimde:

    hava karanlık daha yeni yeni annemlerin yatağından çıkıp kendi odamda yatmaya başlamışım, büyük bir sarsıntı. babam beni kucağına almış, ablam ağlıyor. ne ara giymişim bilmiyorum ama ayağımda ayakkabı var merdivenlerden iniyoruz daha yarıdayken elektirikler kesildi, ayakkabımın tekini düşürdüm. hemen arabaya bindik araba çalışır vaziyette herkes apartmanlardan dışarı koşuyor üstlerinde pijamalar var.
    radyoyu açtık avcılar yıkıldı anonsları var. halamı arıyoruz o avcılarda oturuyor ama ulaşamıyoruz hatlar kilitlendi. kapıcımız etrafta dolaşıyor elinde bir ayakkabı var. benim ayakkabım. giyiyorum hemen. babam arabayı çalıştırıyor avcılara gidiyoruz. ama yollar kilitlenmiş. yarı yolda halama ulaşıyoruz telefonla bir şeyi yokmuş.
    sonrasıyla ilgili pek bir şey hatırlamıyorum uzun çadır zamanları da dahil.

    ama bu olay sonrasında hep bir tedirginlik vardı "avize mi sallandı sanki?" korkusu yeni yeni atıldı aileden.

    unutulmamalıdır ki deprem ciddi bir olaydır ve can kaybının tek sorumlusu yine insandır.
  4. 4
    benim için ve daha pek çok kişi budur:

    bunlar da adapazarı'ndaki deprem müzesi'nden.
    www.haberintro.com/... ölenler için temsili mumlar.
    imgur.com/...
  5. 5
    özellikle depremde yakınlarını kaybeden insanlarının hayatlarının değiştiği gün.
    hatırlamak istemedikleri ama akıllarından hiç çıkmayan karanlık bir gece.
    çevre illerinde hissettiği ve unutamayacakları bir deprem ve gecesi.
  6. 6
    depremden sonra izmitten taşınmış biri olarak 7.4 yetmedi mi kafasında olanların, insaniyetini uzun süre sorguladığım bir dönem oldu. haiti depreminde "onlar zaten yamyam" diyen güruhu duyunca ucuz kurtulduğumuzu anladım.

    tanım : bu ülkenin gördüğü ne ilk ne de son depremdir.
  7. 7
    merkez üssü gölcük olan ve insamıza ders olamamış deprem. depremin olduğu geceden önceki gün altınolukta tatildeydik. o zamanlar gölcükte oturuyorduk şimdiki gibi. o gece rahatça uyudum 12 gibi. bizimkiler sabahlarlardı. ben yattım gece 3de kalktım abi yatağı sallama diye. bağırıyordum abime sallama yatağı diye. ama nafile. hala daha az şiddetli sallanıyordu yatak. annem bi hamlede kaldırdı yataktan aşağı indik daha ne olduğunu hala anlamamıştım. hemen altınolukdaki meydana geldik . herkes etrafa bakıyordu . bi anda elektrikler kesildi. gözümün önünde 1 sokak aradaki bina yıkıldı. babam o zamanlar gölcükte donanma komutanını koruma şefiydi. iznini kullanıyordu. telefon ve elektrik gelince aradılar. acilen çağrdılar gölcüğe. o zamanlar normalde 4-5 saatte gidilen yolu 14 saatte gitti. bursadan sonra asfaltlar zedelenmiş ve karamürselden sonra asfalt yokmuş tamamen suyla kaplanmış yol. oraya gidince bizi aradı ettiği ilk kelime: allah korumuş. evet bizim apartmanımız yıkılmadı ama karşımızdaki apartman tamamen çökmüş. bizde gittiğimizde gördük gölcük tamamen bitmiş. depremden ders alamamamışız ama. şu an gölcük,adapazarı tarafına gelenler bilirler insanlar hala yüksek katlı binalarda oturuyorlar. hasarlı binalarda oturmaktan da çekinmiyorlar. her sene saat 03.02'de kavaklı sahilindeki deprem anıtında insanlar anılır. ayrıca donanma komutanlığının bünyesinde de deprem anıtı vardır.
  8. 8
    bu sene kayıplarımızı anacağız yine... sizi hiç tanımadık, isimlerinizin hepsini bilmiyoruz ama gönül bağımız var... allah hepinizin mekanını cennet eylesin, dualarımız sizinle, acınız bizimle...
  9. 9
    deprem gece yarısı olmasaydı ölü sayısı neredeyse yüzde 70 daha az olurdu. gecenin 3 ünde herkes evinde uyurken depreme yakalanmıştır. depremde ölmeyenlerin de ağır bir psikolojik travma geçirdiklerini hatırlatmakta yarar var.
  10. 10
    (bkz: sesimi duyan var mı)
  11. 11
    insan psikolojisinin kaldıramayacağı bir olay değil deprem ama depremle gelen çöküş inanılmaz bir yıkım..

    yaşamasam da izleyince yaşamış kadar oldum.

    www.youtube.com/...
  12. 12
    bir gürültü patırtı ile uyandığım gündü.

    ortalık karanlık, bir sesler.. ne olduğunu anlayamadım. annem hadi inelim diyordu. ananem yavaş olalım!! dediğini anımsıyorum.
    ışık düğmesini arıyorum bulamıyorum. oda kapısı kapalıydı. daha doğrusu aralıktı. çekiyorum açılmıyor. uyku sersemliğinden fark edememişim, kapı arkasındaki halılar koltuğa doğru devrilmiş ve kapıya bir nevi barikat olmuş.

    benim dışımdaki bütün ev halkı daire kapının önünde tartışırken, ne oluyor ya gece gece uyumaya çalışıyoruz diye çıkıştım.

    annem : deprem oldu dedi. he iyi o halde dedim döndüm. daha önce deprem görmemişiz ki, ne biliyim ben deprem ne.. uyku sersemliği de had safhada zaten.

    annem: ne yapıyorsun sen!! gel buraya!! diye bağırdı. sonra apar topar sokağa indik. tanıdığım herkes sokakta birbirine telaşlı telaşlı bir şeyler anlatıyor, ama ben hala saf modda olan bitene bir yorum bulmaya çalışıyorum.

    bu arada 11 yaşındayım. aslında çok minik sayılmam. olan bitene karşı bu gerzekliğim yarım saat kırk dakika falan sürdü.

    sonra bi sallantı oldu.
    aha gene deprem oluyor dediler. anladım işte o an. salak gibi karşı apartmanın bahçesinde sabahladık. tabi şimdi fark ediyorum deprem olduğunda sığına sığına başka bir apartmanın önüne mi sığınılır ? gerzeklik işte.

    sabahı ettik, güneş doğarken dibimizdeki camiden ezan sesi duyulmaya başladı. annemle eve çıktık bi bakalım diye. ikinci gerzeklik madem eve çıkmaya cesaretin vardı neden geceyi sokakta geçirdik değil mi ? bu depremin saati mi var sanki..
    vitrindeki birkaç bardak düşüp kırılmış, iki tane de vazo düşmüş. bu kadardı hasar. rahatlamıştım.

    taa ki televizyonu açana kadar..

    helikopter görüntülerini görünce hayatımda daha önce hissetmediğim bir acıyı fark ettim. kanım çekildi adeta. 11 yıllık kısa öykümde görmediğim manzaraları o 10 dakikalık helikopterle yapılan haberde görmüştüm. sular altında kalan evler, yan yatmış, çökmüş evler. yardım isteyen hatta belki dilenen insanlar. etrafımda görmedim yaralı insan ama ekrandan gördüklerim yetti.

    sonra aşağı indik. tekrar o zıkkım bahçeye. amcam geldi arabasıyla. bisiklet getirmiş. kuzenimin eski bisikletini.. uzun zamandır da istiyordum. adam korkmuşumdur diye getirmiş.. taa ebesinin örekesinden.

    istemem dedim. bugün bisiklet sürülecek gün değil!!
  13. 13
    rahmetle anarken, yakınını kaybetmemiş ama kaçıp gelenleri gören birisi olarak deprem sonrası ciddi ruhsal kayıplar yaşayanlar,yitip gidenler ve aslında hala aynısı gibi altında kalınıp hain ölümler işaret eden onca rezil yapılaşmalar.
    binlerce insanımız, yok yere aç gözlüler yüzünden öldü. çok zaman geçti ama sen en genç kalansın ey ölüm!!

    bu dünyada hesabı sorulmadı, ders alınmadı, huzur içinde olmanız için dua ediyorum ama zor. çok acı var ardınızda, hakkınız helal değildir geçen onca yılın tek bir saniyesine!.

    bizler, yani yaşayan uyuyanlar, hiçbir şey olmamış gibi yaşamanın saygı değer salakları, deprem işte, afet kader der yahut öyle kafa yıkatır gideriz.
    ya siz aileleriniz ?

    hala bunun bir azgınlık cezası olduğunu konuşabilenler, ne işiniz var yaşamakla insan değilken!

    diyeceğim çok şey var çok üzgünüm tekrar rahmetle anıp isyanıma teslim olmadan susayım, bir öbür taraf var ki burada o'nu kullanıp keyif sürenler için çok dua ediyorum. keza sizler için hesap kapanmadı .
  14. 14
    saat gece nin 3üydü.
    çok iyi hatırlıyorum sallanma anını. babam uykusundan uyanmış hemen bize atılmıştı beni uyandırdığını hatırlıyorum.
    2 yaşındaki kardeşim beşiğindeydi.
    onu kucağına aldığını. sonra annemin benim elimi tutuşumu.
    sarsıntı dindiğinde sokağa indiğimizi hatırlıyorum o kalabalığı ...
    insanlar birbirini felancayı gördünüz mü diye soruyorlardı
    uykusundan uyanamayanlar da vardı.
    o gece hatta o hafta her gece sokakta yattık.
    o zamanlar bizde beyaz şahin vardı.
    onun bagajında piknik battaniyemiz duruyordu onu alıp çimlere serip orda yattılar.
    kardeşim ve ben arabadaydık.
    o gece ağustos olmasına rağmen soğuk geliyordu.
    sıcacık yatağından kalkan bizler için...
    insanlar telaşla depremin nerde olduğunu anlamaya çalışıyordu.
    her yerden bir radyo sesi
    kulağını radyoya dayamış insanlar...
    yakınlarından haber alamayan insanların yüzlerindeki acı
    o gece kimse uyuyamadı gün ışıyana dek.
    insanlar evlerine giremedi korkudan yastık almaya bile.
    ertesi gün anca girebildiler termosları hatırlıyorum.
    insanlar sokaklarda yanyana yattılar.

    sonra televizyonlardan o acı tabloyu izledik.

    kulağımda hala çınlayan o sesi duyduk "sesimi duyan var mı ?"

    ailelerini kaybeden insanları gördük.
    enkaz altından günler sonra çıkan insanları , bebekleri gördük.
  15. 15
    tam 14 sene önce bugün meydana gelen deprem. türkiye'yi çok derinden sarsmıştır. türkiye yakın tarihinin en önemli olaylarından biridir. türkiye'nin depremin acı yüzünü gördüğü olaydır.

    ben bu depremi yaşamadım. hatay'da yaşıyordum o yıllarda. bir yakınımı da kaybetmedim. ama televizyondan izlediğimiz o görüntülerin karşısında annemin ağladığını hatırlıyorum. nasıl bir seferberlik yaşandığını, nasıl bir üzüntü yaşandığını hatırlıyorum.

    benim bu depremin insanlarda ne kadar büyük bir hasar bıraktığını ise istanbul'a taşındıktan sonra gördüm. depremin bahsi geçtiğinde bu depremi yaşamış olan insanların sesindeki titremede, gözlerindeki yaşlarda gördüm. o insanların neler hissettiğini anlayabiliyorsunuz deprem anılarını anlatırlarken.

    allah bize, hiç kimseye böyle acılar yaşatmasın...

    bir de şöyle bir şey var. biz ülke olarak bundan ders aldık mı? artık binalar daha mı sağlam? artık malzemeden çalınmıyor mu? yandaki bina yıkılırken onun bitişiğindeki bina zarar görmesin diye uğraşılıyor mu? insanlar deprem konusunda bilinçlendi mi? hiç sanmıyorum...
  16. 16
    99 sonrası uzunca bir süre hatrımda yer eden, tuhaf bir şekilde üzgün olarak geçirdiğim bir gündü. yazan yazmış hakkında yeterince, söyleyen söylemiş o yüzden bir de ben ne okuyanı ne yazanı kasıp da öykü tadında bir şeyler dökmeyeyim ortaya...

    benim için en öz tanımı "oradaydım" demek olur artık. "biraz genişlet bakalım şunu" derseniz eğer "tam vakitinde, tam merkezine yaklaşabildiğim kadar yaklaştığım elim bir vakaydı" der; kaderdi, kısmetti, tesadüftü kavramlarına hiç bulaşmadan, bulaşılmasına müsaade dahi etmeden köşeme çekilirim.

    99 sonrası uzunca bir süre... dedim çünkü artık benim için çoğu şey gibi pek bir şey ifade etmiyor ne o tarih ne de o tarihin yıl dönümleri. sadece hani, böyle, unuttuğun ama o kadar da önemsemediğin bir şeyi hatırlayınca "aa! öyleydi" vs vs. dersin de önemsemediğin için hatırlar hatırlamaz unutursun ya... işte benim için sadece o "aa!" ünleminden öte bir gün değil bu 17 ağustos tarihi.

    durum noktası virgülüne böyleyken oturup konu hakkında bu kadar yazmamsa bi nevi kendimi yalanlama yöntemi değil, sadece can sıkıntısı göstergesi.
    'patlıycam; çok sıkıldım kendimden, ben bile' durumu yani.
  17. 17
    (bkz: deprem vergisi diye toplanan parayla yol yapmak)
  18. 18
    bu gece yine 03.02de merkez üssü gölcükte anılacak olan büyük felaket.


    15 yıl geçti tam 15.
  19. 19
    Evi ocağı sikip atan depremdir. Depremi yaşayanlar için 3.02 de ben de evden anma yapacağım. not: 2 gün geç gitseydim düzceden belki burada olmazdım.
  20. 20
    bu millet bunu unuttu, halaev,mal ,mülk,taht, baht kudurmasını yaşıyor ya ne desem, ne desek boş..

    çok zaman geçmiş çocukmuşuz, sayılara göre indirim yapılan canları göz göre göre yiten insanlarımızı, namussuzun, şerefsizin, imansızın cana değer vermemesinin ağır bedelini hatırlıyorum. içimden çıkmayan yumrukla bir, öfke ve şaşkınlıkla.

    yaşayan bilir, bir de ölen, unuttuk hep unuturuz. biz unutma milletiyiz.
    rahmetle andıklarımız bir yana içi yanarak yaşayıp ölecekler bir yana, allah bir daha bunca caninin eline düşürüp bu denli büyüğünü yaşatmasın.

    ama bekliyoruz kötü bir şeylerin provası gibi şimdi yaşadığımız hızlı gelişen şehirlerimiz, daha ağırı zerre ders alma bilmeyenlere diyecek çok ama boş.
  21. 21
    bugün 15. yıl dönümü olan felaket.

    böyle bir şeyin yıldönümü kutlanmaz tabi, olsa olsa ölmüşlerimizin hatıraları adına saygı ile sessizce düşünülür. düşünülür orada kaybettiğimiz binlere yenilerinin eklenmesi sadece zaman meselesi. çünkü 15 yıl gibi bir sürede değil sadece istanbul bütün büyükşehirler düzenlenir, gerçek bir şehir mimarisi yaratılır, uzun kuleler gökdelenler değil, gerçek mahalleler oluşturulur, rant için değil kaliteli bir yaşam için ülkemiz biçimlendirilebilirdi.

    yapılmadı, yapılacak gibi de durmuyor. o yüzdendir ki öbür kıtalarda meydana gelen depremlerde dahi acaba istanbul'u tetikler mi gibisinden salak haberleri dinlemek zorunda bırakılıyoruz.

    bu depremin hemen ardından uzmanlar en geç 30 yıl içerisinde ama 30 yılın sonunda değil, bu 30 yıl içerisinde 7 üstü bir deprem olacak demişlerdi. evet 15 yıl geçti. ve aynı tas aynı hamam. rant uğruna evinden sürülenler mi dersiniz, borçlandırılanlar mı? hadi lanet olsun diyip görmezden gelelim de hala on binlerce yetersiz ev yeniden yapılmayı bekliyor.

    bazen düşünüyorum acaba o beklenen deprem olsa da şehir yerle bir olsa, ve o şekilde baştan mı yapılandırılsa diye düşünülen bir devlet programı mı var. yoksa ceset torbalarını istiflemekten öte, o torbalara girmesi beklenen muhtemel cesetlerin olmasına engel olmaya çalışılırdı..
  22. 22
    bazıları için 15 senede tamamen unutulmuş depremdir. belkide o nedenle yeninden insanlar bu konuda bu derece umarsızlaşabiliyor yeniden. toplumsal hafızamız bir türlü gerekli noktalarda devreye giremiyor.
  23. 23
    cragataska'nın bir şarkısının adıdır aynı zamanda. www.youtube.com/...

    (bkz: cragataska)
  24. 24
    deprem öldürmez bina öldürür sözünü her yıl dönümünde hatırlatan deprem. çok kayıp verdik bu depremde ancak bize bir uyarı niteliğindeydi. eğer bu depremde yaşanan acılar yaşanmasaydı başka bir deprem ile daha büyük felaketleri görebilirdik. gerçi şimdi de yapan yapıyor temelsiz binaları ancak duyarlandık bir bakıma.

    son olarak; malzemeden kaçan mütahitlerin amk.
  25. 25
    izmitte gerçekleşen büyük felaket.
    o gece, balkonundan tüpraş görünen, dedemin kendi elleriyle yaptığı evde kalıyordum.
    o şiddette sallanmayı sanırım tarif edemeyeceğim. başladığı an can havliyle dışarı attık kendimizi. ne olduğunu anlamamıştım sadece dışarı koşmuştum.
    tabi daha sonra tüpraştaki yangını gördük. gölcük, yalova, karamürsel tarafındaki yıkımdan ise kimsenin haberi yoktu.
    ilçede (yarımca) hemen söylentiler başladı tüpraş patlayacakmış diye. tabi herkes arabalarla dağ tarafına kaçmaya başladı.
    biz ise bursaya döndük. tam 9 saatte gittik.
    yolda ölüler, o tarif edilemez koku, o cehennem sıcağı. kavga edenler, ağlayanlar.
    tabi bunu fırsat bilip hırsızlık yapanlar, orayı burayı yağmalayanlar da vardı.
    allah bir daha göstermesin diyeceğim fakat, bizim milletin balık hafızalılığı sayesinde yine olası bir depremde aynı manzara yaşanacak gibi görünüyor.