kayıt

17 ağustos 1999 depremi

  1. 4
    benim için ve daha pek çok kişi budur:

    bunlar da adapazarı'ndaki deprem müzesi'nden.
    www.haberintro.com/... ölenler için temsili mumlar.
    imgur.com/...
  2. 5
    bir gürültü patırtı ile uyandığım gündü.

    ortalık karanlık, bir sesler.. ne olduğunu anlayamadım. annem hadi inelim diyordu. ananem yavaş olalım!! dediğini anımsıyorum.
    ışık düğmesini arıyorum bulamıyorum. oda kapısı kapalıydı. daha doğrusu aralıktı. çekiyorum açılmıyor. uyku sersemliğinden fark edememişim, kapı arkasındaki halılar koltuğa doğru devrilmiş ve kapıya bir nevi barikat olmuş.

    benim dışımdaki bütün ev halkı daire kapının önünde tartışırken, ne oluyor ya gece gece uyumaya çalışıyoruz diye çıkıştım.

    annem : deprem oldu dedi. he iyi o halde dedim döndüm. daha önce deprem görmemişiz ki, ne biliyim ben deprem ne.. uyku sersemliği de had safhada zaten.

    annem: ne yapıyorsun sen!! gel buraya!! diye bağırdı. sonra apar topar sokağa indik. tanıdığım herkes sokakta birbirine telaşlı telaşlı bir şeyler anlatıyor, ama ben hala saf modda olan bitene bir yorum bulmaya çalışıyorum.

    bu arada 11 yaşındayım. aslında çok minik sayılmam. olan bitene karşı bu gerzekliğim yarım saat kırk dakika falan sürdü.

    sonra bi sallantı oldu.
    aha gene deprem oluyor dediler. anladım işte o an. salak gibi karşı apartmanın bahçesinde sabahladık. tabi şimdi fark ediyorum deprem olduğunda sığına sığına başka bir apartmanın önüne mi sığınılır ? gerzeklik işte.

    sabahı ettik, güneş doğarken dibimizdeki camiden ezan sesi duyulmaya başladı. annemle eve çıktık bi bakalım diye. ikinci gerzeklik madem eve çıkmaya cesaretin vardı neden geceyi sokakta geçirdik değil mi ? bu depremin saati mi var sanki..
    vitrindeki birkaç bardak düşüp kırılmış, iki tane de vazo düşmüş. bu kadardı hasar. rahatlamıştım.

    taa ki televizyonu açana kadar..

    helikopter görüntülerini görünce hayatımda daha önce hissetmediğim bir acıyı fark ettim. kanım çekildi adeta. 11 yıllık kısa öykümde görmediğim manzaraları o 10 dakikalık helikopterle yapılan haberde görmüştüm. sular altında kalan evler, yan yatmış, çökmüş evler. yardım isteyen hatta belki dilenen insanlar. etrafımda görmedim yaralı insan ama ekrandan gördüklerim yetti.

    sonra aşağı indik. tekrar o zıkkım bahçeye. amcam geldi arabasıyla. bisiklet getirmiş. kuzenimin eski bisikletini.. uzun zamandır da istiyordum. adam korkmuşumdur diye getirmiş.. taa ebesinin örekesinden.

    istemem dedim. bugün bisiklet sürülecek gün değil!!
  3. 6
    Bugün 19. yıldönümü olan, Türkiye'nin yakın tarihinin en büyük felaketi.
  4. 7
    kayseri'de yakalandığımız deprem.

    ben 11 yaşındayım, deprem kuşağında yaşamadığımız için deprem nedir bilmiyorum. ablamın çığlıklarına uyandım. annem ve babam da kalkmıştı.

    bir süre sonra, kayseri'de zaman zaman olan en fazla 3 büyüklüğündeki hafif şiddetli depremlerden birisi olduğunu düşündük. elektrik olmadığı için haber alabileceğimiz bir yer de yoktu. annemle babam ablamı sakinleştirdiler. sonra yatmaya geri döndük.

    telefonumuz çaldı. arayan teyzemdi. deprem oldu farkında değil misiniz diye sordu. annem farkındayız dedi. o zaman evde ne işiniz var, haydi çıkın dışarı, biz de o tarafa geliyoruz dedi.

    evin karşısındaki parkta teyzemler, bizden bir kaç blok ötede oturan dedemler ve biz, yiyecek içeceğimizi alıp oturduk. yavaş yavaş araba radyolarından ve deprem nedeniyle dışarı çıkan diğer vatandaşlardan depremin marmara bölgesini yerle bir ettiğini öğrendik. gün ağarırken de dedemlerin evine gittik. duvarda asılı duran, eski tip sarkaçlı duvar saati 03.02'de durmuştu.

    demem o ki, kayseri'de gündelik hayatı etkileyecek bir olumsuzluk yoktu fakat, bu kadar uzak bir mesafede olan bir deprem, bu kadar uzak mesafede olan insanları gece uykusundan uyandıracak kadar muazzam bir güce sahipti.

    keza 12 kasım depremine de tv izlerken yakalanmıştık. yine ilk tepkiyi ablam verdi, ben onun çığlığının şaşkınlığından, sallandığımızı hissetmedim bile.

    ölenlere rahmet diliyorum. ders alındığını ümit etmek istiyorum ama, ders alınacak olsa bundan önceki depremlerde alınırdı diye ümitsizliğe kapılıyorum.

    üniversiteyi kütahya'da okudum. 19 mayıs 2011 simav depremi'ni orada yaşadım. yurtdışından gelen öğrenciler, evlerinden çıkma gereği bile duymadılar. hatta bizim evden çıkmamıza anlam veremediler. ama ben bugün bile, özellikle ne zaman marmara bölgesinde bir yere gitsem, her zaman tedirgin oluyorum. özellikle uyumadan önce, muhtemelen hiçbir işime yaramayacak deprem senaryoları kurup "şurada boşluk olur, oradan kaçarım" diye kafamda kuruyorum.

    depremden bu kadar korkmamız, bizim suçumuz mu yoksa yetkililerin(yani yine bizim) suçumuz mu bilemiyorum.
  5. 8
    can dündar'ın, hakkında, her izlediğimde gözyaşlarına boğulduğum bir belgesel hazırladığı deprem.

    gene izledim gene iki gözüm iki çeşme.

    www.youtube.com/...
  6. 9
    türkiyenin yakın tarihinde gördüğü en büyük felakettir hiç şüphesiz. yaklaşık 20.000 insan hayatını kaybetmiş, yüzbinlerce insan yaralanmış, yüzbinlerce enkaz oluşmuştur. merkez üssü gölcük olsa da deprem, bir çok ilde etkisini göstermiştir.

    depremin, yurdun sanayisi en gelişmiş bölgelerinde meydana gelmesi ekonomik durumu da fazlasıyla etkilemiştir. bunun yanında hatalı yapılan binalar nedeniyle müteahhitlere yapılan davaların %90'ının olumsuz sonuçlanması da ayrı bir üzüntü kaynağı olmuştur.

    dipnot: yaşım 8 olmasına rağmen fazlasıyla etkilendiğim bir trajedi idi. bir daha böyle bir şey yaşanmaması ise en büyük dileğimizdir. ayrıca şu resmi görüp de duygulanmamak elde değil.

    imgim.com/...

    dipnot2: resim, van depremi sonrası çekilmiş...
  7. 10
    sonrasında 2-3 aya yakın dışarıda büyük parktaki çadırımızda kalmamızın sebebidir. sadece biz değil neredeyse civardaki tüm halk oradaydı.

    ha evimiz yıkıldı mı hayır ama o korkuyla ve artçı sarsıntılarla eve girmeyi kimse istemiyordu.

    o esnada 6 yaşında olduğumdan net hatırlamıyorum ama bazı görüntüler var zihnimde:

    hava karanlık daha yeni yeni annemlerin yatağından çıkıp kendi odamda yatmaya başlamışım, büyük bir sarsıntı. babam beni kucağına almış, ablam ağlıyor. ne ara giymişim bilmiyorum ama ayağımda ayakkabı var merdivenlerden iniyoruz daha yarıdayken elektirikler kesildi, ayakkabımın tekini düşürdüm. hemen arabaya bindik araba çalışır vaziyette herkes apartmanlardan dışarı koşuyor üstlerinde pijamalar var.
    radyoyu açtık avcılar yıkıldı anonsları var. halamı arıyoruz o avcılarda oturuyor ama ulaşamıyoruz hatlar kilitlendi. kapıcımız etrafta dolaşıyor elinde bir ayakkabı var. benim ayakkabım. giyiyorum hemen. babam arabayı çalıştırıyor avcılara gidiyoruz. ama yollar kilitlenmiş. yarı yolda halama ulaşıyoruz telefonla bir şeyi yokmuş.
    sonrasıyla ilgili pek bir şey hatırlamıyorum uzun çadır zamanları da dahil.

    ama bu olay sonrasında hep bir tedirginlik vardı "avize mi sallandı sanki?" korkusu yeni yeni atıldı aileden.

    unutulmamalıdır ki deprem ciddi bir olaydır ve can kaybının tek sorumlusu yine insandır.
  8. 11
    üzerinden 18 yıl geçti. 18 yıl geçti, dile kolay. onbinlerce insan öldü. onun katına da yaralananlar oldu. peki sonra ne oldu?

    şöyle kısa kısa anlatayım. depremin merkezi gölcük'te yaşıyorum.

    şimdi çıkıp şey diyorlar "depremin izlerini sildik." evet sildiniz. e sildiniz naptınız?

    acil toplanma yerlerini imara açıp birilerine yaranıp bina yaptırmadınız mı?
    en fazla 3 katlı evlere izin vereceğiz diyip 5-6 katlı binalar dikmeye devam etmediniz mi? (hala inşaatlar devam ediyor)
    kentsel dönüşüm getireceğiz diyip halktan onlarca para aldınız sonrası? 18 yıl sonra başbakan'ın gelmesiyle yapılan temel atma töreni. 5-10 yıla biter heralde.

    peki şu an gölcük'ün durumu?

    size şöyle anlatayım. son yıllarda ülkede inşaat sektörü "uçsuz bucaksız" şekilde gelişti. hükümet devlet arazilerini satıp, askeri alanları imara açtı. sonrası? kafamızı kaldırınca binalardan gökyüzünü göremez hale geldik. en ufak yağmur, dolu yağışında koca istanbul'u sel götürmedi mi?

    gölcük şu an tamamen inşaat bölgesinde. 17 ağustos 1999 yılında yıkılan binaların yerine yenileri yapıldı. güvenilirliği tartışılır. hasarlı binalarda halen binlerce insan oturuyor. ilçede her yer ama her yer inşaat. en ufak bir araziye 4-5 katlı binayı dikiveriyorlar göz açıp kapayıncaya kadar. depremden ders aldık diye kimse çıkıp demesin. en ufak bir sarsıntıda şehir kafayı yiyor. insanlar evlerine güvenemiyor. ama ne yapsın? sokakta mı yatsın?

    işin özü: toprak verdiğini alır. sen ormanları kesip kesip, her yeri betonlaştırıp ev yaparsan, her yere temel atarsan toprak daha ne kadar katlanabilir bu yüke.

    allah bu acıları bir daha göstermesin.

  9. 12
    11 yaşındaydım. Ankaradaydım. Odada tek başıma uyuyordum. Kardeşimle annem geldi uyandırdı. Deprem olmuş diyerek. Deprem nedir, nasıl olur, ne yapmak gerekir hiç bilmeyen bünyeme deprem kelimesi karabasan gibi geldi çöktü. Sadece anlamaya çalıştım bütün gece sokaktayken. Komşular dedi iyi salladı vs. Allahım dedim iyiki hissetmedim. Düşünsenize gece iki buçuk üç gibi uyumuşum. Bu zamana kadar deprem tecrübem yok Bir anda ev sallanmaya başlıyor. Ertesi gün çakıldım kaldım televizyon başına. Manyak gibi delirmiş gibi arama kurtarma çalışmalarını seyrettim. Ya ben orada olsaydım diyerek. Annemler yoldan geçen arabacıdan temizlik malzemeleri almıştı. Dedim niye alıyorlar ki hepsi gidecek. Net hatırladığım anım. beni hayattan soğutan ölüm kavramı ile yüzleştiren yaşam enerjimi çeken bir gündür 17 Ağustos 1999.

    Sadece deprem bölgesinde şahit olanlara yaşayanlara değil, bilmem kaç km uzakta bana da böyle iz bıraktı.

    Ölen tüm canların ruhu şad olsun. Yaradanın ışığı acılarını dindirsin.
  10. 13
    üzerinden 21 yıl geçen deprem. günümüzde hala gereken dersler alınmıyor.

    bir kere daha hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ruhu şad olsun....
  11. 14
    merkez üssü gölcük olan ve insamıza ders olamamış deprem. depremin olduğu geceden önceki gün altınolukta tatildeydik. o zamanlar gölcükte oturuyorduk şimdiki gibi. o gece rahatça uyudum 12 gibi. bizimkiler sabahlarlardı. ben yattım gece 3de kalktım abi yatağı sallama diye. bağırıyordum abime sallama yatağı diye. ama nafile. hala daha az şiddetli sallanıyordu yatak. annem bi hamlede kaldırdı yataktan aşağı indik daha ne olduğunu hala anlamamıştım. hemen altınolukdaki meydana geldik . herkes etrafa bakıyordu . bi anda elektrikler kesildi. gözümün önünde 1 sokak aradaki bina yıkıldı. babam o zamanlar gölcükte donanma komutanını koruma şefiydi. iznini kullanıyordu. telefon ve elektrik gelince aradılar. acilen çağrdılar gölcüğe. o zamanlar normalde 4-5 saatte gidilen yolu 14 saatte gitti. bursadan sonra asfaltlar zedelenmiş ve karamürselden sonra asfalt yokmuş tamamen suyla kaplanmış yol. oraya gidince bizi aradı ettiği ilk kelime: allah korumuş. evet bizim apartmanımız yıkılmadı ama karşımızdaki apartman tamamen çökmüş. bizde gittiğimizde gördük gölcük tamamen bitmiş. depremden ders alamamamışız ama. şu an gölcük,adapazarı tarafına gelenler bilirler insanlar hala yüksek katlı binalarda oturuyorlar. hasarlı binalarda oturmaktan da çekinmiyorlar. her sene saat 03.02'de kavaklı sahilindeki deprem anıtında insanlar anılır. ayrıca donanma komutanlığının bünyesinde de deprem anıtı vardır.
  12. 15
    o günlerde depremzedeler gıda olarak gofret dağıtıldığını okumuştum. sagopa kajmer de bir pesimistin gözyaşları şarkısı'nın ikinci kısmında:

    "dünya malı uçan halı, kırılır dalı her
    ağacın, yıkılır her bina affette, gofret, bedelindir o
    dökülen tuzlu yaşlar, haşlar gözünü yıka yüzünü..." demişti.

    çok aciziz çok.
  13. 16
    düzce'ye de büyük zararlar vermiş olan deprem. o zaman bolu'nun ilçesiydi. aralık 99'da yaraların daha hızlı sarılması adına verilmiş bir kararla 81. il oldu... ona rağmen, 20 yıl geçmesine rağmen, az bile olsa enkaza denk gelmek mümkündür. 12 kasım 1999'da da bir deprem daha yaşadık. 2 depremin üst üste yıktığı şehir. çadır kentler, prefabrikler, okula gidememek. okul bahçesine kurulan askeri çadırlarda derslerin işlenmesi...

    deprem anı, yaşanması zor tabi ki. uykuda yakalaması, köpeklerin sesleri, alarmlar, sirenler, sabah ne olacak düşüncesi ile gerçekten zordur. radyodan yapılan deprem anonsları... mahallemizde birçok komşumuzun evi, apartmanı yıkılmıştı. her zaman ayakta duran yerlerin yerinde olmadığını görmek, o zaman depremi anlıyorsunuz. böylesine afetler ile acıları, bir daha görmeyiz umarım...
  14. 17
    sanırım dün, bir televizyon programında nazlı ılıcak'ın doanmayı hedef almak için "deprem bile gölcük'ü çarptı" diyerek atıfta bulunduğu milli felaket. allah tekrar böyle acılar yaşatmasın.
  15. 18
    depremden sonra izmitten taşınmış biri olarak 7.4 yetmedi mi kafasında olanların, insaniyetini uzun süre sorguladığım bir dönem oldu. haiti depreminde "onlar zaten yamyam" diyen güruhu duyunca ucuz kurtulduğumuzu anladım.

    tanım : bu ülkenin gördüğü ne ilk ne de son depremdir.
  16. 19
    (bkz: sesimi duyan var mı)
  17. 20
    saat gece nin 3üydü.
    çok iyi hatırlıyorum sallanma anını. babam uykusundan uyanmış hemen bize atılmıştı beni uyandırdığını hatırlıyorum.
    2 yaşındaki kardeşim beşiğindeydi.
    onu kucağına aldığını. sonra annemin benim elimi tutuşumu.
    sarsıntı dindiğinde sokağa indiğimizi hatırlıyorum o kalabalığı ...
    insanlar birbirini felancayı gördünüz mü diye soruyorlardı
    uykusundan uyanamayanlar da vardı.
    o gece hatta o hafta her gece sokakta yattık.
    o zamanlar bizde beyaz şahin vardı.
    onun bagajında piknik battaniyemiz duruyordu onu alıp çimlere serip orda yattılar.
    kardeşim ve ben arabadaydık.
    o gece ağustos olmasına rağmen soğuk geliyordu.
    sıcacık yatağından kalkan bizler için...
    insanlar telaşla depremin nerde olduğunu anlamaya çalışıyordu.
    her yerden bir radyo sesi
    kulağını radyoya dayamış insanlar...
    yakınlarından haber alamayan insanların yüzlerindeki acı
    o gece kimse uyuyamadı gün ışıyana dek.
    insanlar evlerine giremedi korkudan yastık almaya bile.
    ertesi gün anca girebildiler termosları hatırlıyorum.
    insanlar sokaklarda yanyana yattılar.

    sonra televizyonlardan o acı tabloyu izledik.

    kulağımda hala çınlayan o sesi duyduk "sesimi duyan var mı ?"

    ailelerini kaybeden insanları gördük.
    enkaz altından günler sonra çıkan insanları , bebekleri gördük.
  18. 21
    bu gece yine 03.02de merkez üssü gölcükte anılacak olan büyük felaket.


    15 yıl geçti tam 15.
  19. 22
    acı sonuçlara neden olmuş, üzerinden yıllar geçse de yaraları sarılamamış büyük deprem.
  20. 23
    sabaha karşı meydana gelen, resmi rakamlara göre 17-18 bin kişinin öldüğünün söylendiği, gerçekte ise en az 20-25 bin kişinin ölmesine neden olan depremdir.

    -depremin ardından geçici deprem vergisi getirilmiştir. 15 yıldır geçicidir kendisi. bir türlü geçememiştir.
    +vergiye ek olarak bir de zorunlu sigorta getirilmiştir. Doğal Afet Sigortaları Kurumu* vergiye ek olarak sigorta işlerini yürütmek üzere kurulmuştur.
    -kaddafi'den* saddam'a*, japonya'dan yunanistan'a pek çok ülkeden yardım malzemesi gelmiş, japonya, ırak gibi birkaç ülke bedelsiz olarak, türkiye devletinin gösterdiği alanlarda geniş çaplı konutlar inşa etmiştir. türkiye devleti ise bu bedelsiz konutları depremde evini kaybeden insanlara parayla satmıştır.
    +yıkılan binaların arsaları, yine müteahhitlerce ucuza kapatılmış ve yerleri yeni binalarla doldurulmuştur.
    -gönderilen yardım malzemelerinin bir kısmı belli kesimlerce saklanmış ve ortamın soğumasının ardından piyasaya ticari mal olarak sunulmuştur.
    -pek çok müteahhite malzemeden çalma, hileli malzeme kullanma vb vb nedenlerle binaların yıkılması nedeniyle ölen insanlardan dolayı taksirle adam öldürmeden dava açılmış, büyük çoğunluğu sürüncemede kalmış, zaman aşımından düşmüş, sanıkların pek çoğu ülkeden kaçmış, kaçmayanlardan birkaçı yargılanmış, içlerinde sadece medyada en fazla dillendiren müteahhit olan veli göçer hapis cezası almıştır. hiçbir şey değişmemiştir.
    +ülkenin bir takım yerlerinden insanlar deprem bölgelerine kamyonlarla yağma için gelmiştir. terk edilen evlerdeki eşyaları çalan, boruları, sayaçları kesen, ölen insanların üzerlerindeki ziynet eşyalarını çalan hainlere sahip olduğumuz bir kez daha görülmüştür. (hatta yine söylentilere göre, arama kurtarma çalışmalarında enkaz altından kolu çıkmış bir cesedin bileğindeki bileziği almaya çalışan bir er, durumu gören bir başka er tarafından vurulmuş.)

    hakkında pek çok komplo teorisi* de üretilen depremdir.
    -depremin, abd'nin tesla-haarp projesi kapsamında bir deneme neticesinde meydana getirildiği.
    +ruslar ve israillilerle ilgili teoriler.(tesla projesi bağlantılı)


    ayrıca pek çok kişi tarafından görülen ve gözlemlenen doğa olayları meydana gelmiştir.
    -marmara deniz suyu sıcaklığı yükselmiştir.
    +deprem esnasında pek çok kişi ateş topları görmüştür.

    kısaca, 16 yıl önce meydana gelen deprem, devletin vergi gelirini arttırmış, müteahhitlere yeni rant alanları kazandırmış başka da bir işe yaramamıştır.
  21. 24
    (bkz: 17 yıldır unutulamayan olaylar)
    (bkz: sesimi duyan var mı)
  22. 25
    o bağırışlar hala kulaklarımda çınlamaktadır.

    o evimizin karşısındaki 5 katlı binayı 2 katlı görmenin verdiği dehşet içindeyim.

    hala en ufak sarsıntı hissinde tedirgin olmamak elde değil. durduk yere deprem mi oluyor tribine girmemek de namümkün.
  23. 26
    18 sene oldu. o lanet geceyi unutamıyoruz malesef. sakarya dümdüz olmuş, insanlar çığlık çığlığa... 13 yaşında insanlara yardım etmeyi öğrenmiştim. allah tekrarını bu ülkeye yaşatmasın.
  24. 27
    diyecek çok şey var ama aklımda toparlayamıyorum. çok üzücü. allah böyle felaketlerden ırak etsin.
    • var bi ılıkçı dolanıyo buralarda.
      beni de ılıkladı allaaan ılık hoşafı.
  25. 28
    Siyahla yeşili birbirinden ayırmayan çocukların bir yanını hep siyah bırakan olaydır.