kayıt

17 ağustos 1999 depremi

  1. 51
    18 sene oldu. o lanet geceyi unutamıyoruz malesef. sakarya dümdüz olmuş, insanlar çığlık çığlığa... 13 yaşında insanlara yardım etmeyi öğrenmiştim. allah tekrarını bu ülkeye yaşatmasın.
  2. 52
    Ciddi ciddi haarp projesi olarak gördüğüm depremdir. Ben o zamanlar küçük olduğum için hiçbir şey hatırlamıyorum ama babamdan çok dinledim. Gökyüzündeki ışımayı o da görmüş bazı deprem bilimcileri bunun normal bir şey olduğunu söylese de kesin bir kanıtları yok. Tam o anda boğazda olan rus gemilerinin sırrı, amerikanın gizli bir askeri üs kurması...
    (bkz: tesla)
    (bkz: deprem makinesi )
    • Belki de makinenin enerjisinden kaynaklanan bir ışımadır.. glen
    • saçmalamayın. müslüman bir ülke olduğumuz için o an biz müslümanlara allah tarafından gönderilen meleklerin nuru o.
    • Oha bu nasıl gözümden kaçtı. Teori çöp:( kafka
    • inançlı biri değilsin galiba ama ölünce bunların hepsi film şeridi yani belki 3d izletirler sana bunları.
  3. 53
    üzerinden 18 yıl geçti. 18 yıl geçti, dile kolay. onbinlerce insan öldü. onun katına da yaralananlar oldu. peki sonra ne oldu?

    şöyle kısa kısa anlatayım. depremin merkezi gölcük'te yaşıyorum.

    şimdi çıkıp şey diyorlar "depremin izlerini sildik." evet sildiniz. e sildiniz naptınız?

    acil toplanma yerlerini imara açıp birilerine yaranıp bina yaptırmadınız mı?
    en fazla 3 katlı evlere izin vereceğiz diyip 5-6 katlı binalar dikmeye devam etmediniz mi? (hala inşaatlar devam ediyor)
    kentsel dönüşüm getireceğiz diyip halktan onlarca para aldınız sonrası? 18 yıl sonra başbakan'ın gelmesiyle yapılan temel atma töreni. 5-10 yıla biter heralde.

    peki şu an gölcük'ün durumu?

    size şöyle anlatayım. son yıllarda ülkede inşaat sektörü "uçsuz bucaksız" şekilde gelişti. hükümet devlet arazilerini satıp, askeri alanları imara açtı. sonrası? kafamızı kaldırınca binalardan gökyüzünü göremez hale geldik. en ufak yağmur, dolu yağışında koca istanbul'u sel götürmedi mi?

    gölcük şu an tamamen inşaat bölgesinde. 17 ağustos 1999 yılında yıkılan binaların yerine yenileri yapıldı. güvenilirliği tartışılır. hasarlı binalarda halen binlerce insan oturuyor. ilçede her yer ama her yer inşaat. en ufak bir araziye 4-5 katlı binayı dikiveriyorlar göz açıp kapayıncaya kadar. depremden ders aldık diye kimse çıkıp demesin. en ufak bir sarsıntıda şehir kafayı yiyor. insanlar evlerine güvenemiyor. ama ne yapsın? sokakta mı yatsın?

    işin özü: toprak verdiğini alır. sen ormanları kesip kesip, her yeri betonlaştırıp ev yaparsan, her yere temel atarsan toprak daha ne kadar katlanabilir bu yüke.

    allah bu acıları bir daha göstermesin.

  4. 54
    diyecek çok şey var ama aklımda toparlayamıyorum. çok üzücü. allah böyle felaketlerden ırak etsin.
    • var bi ılıkçı dolanıyo buralarda.
      beni de ılıkladı allaaan ılık hoşafı.
  5. 55
    Siyahla yeşili birbirinden ayırmayan çocukların bir yanını hep siyah bırakan olaydır.
  6. 56
    biz unutmadık. ama parayı her şeyin önüne koyanlar unuttu. onlar unuttu ama ne yazık ki zamanı bilinmeyen bir gelecekte tekrar hatırlayacaklar. o zaman geldiğinde sorumlular yine aradan sıvışacak. düzen işte.
  7. 57
    o günlerde depremzedeler gıda olarak gofret dağıtıldığını okumuştum. sagopa kajmer de bir pesimistin gözyaşları şarkısı'nın ikinci kısmında:

    "dünya malı uçan halı, kırılır dalı her
    ağacın, yıkılır her bina affette, gofret, bedelindir o
    dökülen tuzlu yaşlar, haşlar gözünü yıka yüzünü..." demişti.

    çok aciziz çok.
  8. 58
    allah burada veya olmayan aile veya erbabından herhangi birini kaybeden kişilere allah sabır ve rahmet etsin.
    lakin bu bu depremle ilgili komplo teorileri var.
    bu teorilerden birisi ise teslanın haarp(High Frequency Active Auroral Research Program) teknolojisi adı altında yapay deprem oluşturma durumudur.

    bir iki yazı paylaşıcak olursam ;

    ---HAARP teknolojisi ELF adı verilen çok düşük frekanslı ama çok yüksek güce sahip elektromanyetik dalgalardır. Nikola Tesla atmosferin iyonosfer tabakasının bir ayna gibi kullanılabileceğini ve üretilen elektriğin bu tabakadan tüm Dünyaya bedava dağıtılabileceğini söylemiştir. Elektriği bedava dağıtma fikrinden hoşlanmayan girişimciler Nikola TESLA’ya parasal desteklerini tümüyle kesmişlerdir. Parasal destek kesilmese bugün muhtemelen tüm Dünya’da ücretsiz elektrik kullanılıyor olacaktı. HAARP deprem makinesi aslında dev bir osilatör görevi gören bir cihazdır. Çok büyük akımları, iyonosfer ve uygular aracılığıyla istenilen bölgede odaklayarak kırılması beklenen enerji birikimi bulunan bir fay hattının erken ve şiddetli şekilde kırılmasına dayanır. Tabi sadece bu görevi görmez. HAARP makinesiyle iyonosferi kullanarak atmosferin herhangi bir bölgesi ısıtılarak ve çeşitli güçlerde elektromanyetik titreşimler uygulanarak meteorolojik değişimler elde edilebilir. Hortum, kasırga, şiddetli yağış meydana getirilebilir.---

    ve neden doğal olmadığını ise şu yazı biraz ipucu veriyor.

    ---1999 depreminin HAARP makinesinin ilk deneyi olduğu düşünülmektedir. Bu düşünceye neden olan dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in “Depremi Amerika mı yaptı? Araştırılsın…” sözüdür. Bununla birlikte dönemin Kandilli Rasathane müdür Prof. Dr. Mete Işıkara’ya telefon açarak “Bu yapay bir deprem olabilir mi?” sorusunu sorması ayrı bir noktadır. Depremin tam başladığı nokta 1999 Marmara depreminde haber kanalarında gösterilmiştir. Bu depremin tam olarak başladığı bir nokta vardır, bölge değil!!!

    Normalde depremler daha geniş bir bölgede başlarlar. Başlangıç etki alanları 5 metre genişliğinde 3 metre derinliğinde bir çukur olamaz. Üstelik bu çukurun tam olarak Gölcük donanmasında bulunuyor olması HAARP Projesi 1999 Depremi arasında güçlü bir bağlantıya neden olmuştur. O gece Gölcük donanmasında üst düzey ABD’li ve İsrailli komutanların olması artı bir şüphe nedeni olmuştur. Bununla birlikte 1999 Marmara depreminin hemen sonrasında Gölcük bölgesinin dalışa yasaklanması da şüpheleri HAARP deprem silahı kullanıldı mı? Sorusuna odaklamıştır. Aynı dönemde yardım bahanesiyle Rusya’nın bölgeye askeri bir gemi göndermesi bir başka ipucu sunmaktadır.---

    • Burada yazılanların %75i kulaktan dolma safsata bilgiler malesef.
    • zaten bende yazının başında komplo teorisi dedim kesinlik iddaa etmedim ki .
    • Mantığa uymayan argümanlara teori değil safsata denir.
    • Siz daha iyi bilirsiniz .
      Öyle deniyorsa öyle olsun
  9. 59
    Bugün 19. yıldönümü olan, Türkiye'nin yakın tarihinin en büyük felaketi.
  10. 60
    Hayatımın dönüm noktalarından biri. Belki de en önemlisi.

    Gelinen noktada neredeyiz?
    Depreme 1999’da olduğumuzdan bile daha fazla hazırlıksızız.
  11. 61
    kayseri'de yakalandığımız deprem.

    ben 11 yaşındayım, deprem kuşağında yaşamadığımız için deprem nedir bilmiyorum. ablamın çığlıklarına uyandım. annem ve babam da kalkmıştı.

    bir süre sonra, kayseri'de zaman zaman olan en fazla 3 büyüklüğündeki hafif şiddetli depremlerden birisi olduğunu düşündük. elektrik olmadığı için haber alabileceğimiz bir yer de yoktu. annemle babam ablamı sakinleştirdiler. sonra yatmaya geri döndük.

    telefonumuz çaldı. arayan teyzemdi. deprem oldu farkında değil misiniz diye sordu. annem farkındayız dedi. o zaman evde ne işiniz var, haydi çıkın dışarı, biz de o tarafa geliyoruz dedi.

    evin karşısındaki parkta teyzemler, bizden bir kaç blok ötede oturan dedemler ve biz, yiyecek içeceğimizi alıp oturduk. yavaş yavaş araba radyolarından ve deprem nedeniyle dışarı çıkan diğer vatandaşlardan depremin marmara bölgesini yerle bir ettiğini öğrendik. gün ağarırken de dedemlerin evine gittik. duvarda asılı duran, eski tip sarkaçlı duvar saati 03.02'de durmuştu.

    demem o ki, kayseri'de gündelik hayatı etkileyecek bir olumsuzluk yoktu fakat, bu kadar uzak bir mesafede olan bir deprem, bu kadar uzak mesafede olan insanları gece uykusundan uyandıracak kadar muazzam bir güce sahipti.

    keza 12 kasım depremine de tv izlerken yakalanmıştık. yine ilk tepkiyi ablam verdi, ben onun çığlığının şaşkınlığından, sallandığımızı hissetmedim bile.

    ölenlere rahmet diliyorum. ders alındığını ümit etmek istiyorum ama, ders alınacak olsa bundan önceki depremlerde alınırdı diye ümitsizliğe kapılıyorum.

    üniversiteyi kütahya'da okudum. 19 mayıs 2011 simav depremi'ni orada yaşadım. yurtdışından gelen öğrenciler, evlerinden çıkma gereği bile duymadılar. hatta bizim evden çıkmamıza anlam veremediler. ama ben bugün bile, özellikle ne zaman marmara bölgesinde bir yere gitsem, her zaman tedirgin oluyorum. özellikle uyumadan önce, muhtemelen hiçbir işime yaramayacak deprem senaryoları kurup "şurada boşluk olur, oradan kaçarım" diye kafamda kuruyorum.

    depremden bu kadar korkmamız, bizim suçumuz mu yoksa yetkililerin(yani yine bizim) suçumuz mu bilemiyorum.
  12. 62
    çok ürkütücüydü.
    çok.

    inşallah bi daha bu kadar yıkıcısını yaşamayız.
  13. 63
    19 yil once bursa’da yakalandigim deprem. 19 yil sonra yine buradan geciyorum. Cok kotuydu cok.
  14. 64
    ben uyuyordum, derin uykudaydIm hic hatIrlamIyorum deprem anInI. ancak deprem sonrasInda uyandIrIlIp gecenin o vaktinde sokaga cIkIsImIzdan itibaren hatIrlIyorum. sonraki haftalarda haberlerde izlemek de cok can sIkIcIydI uzucuydu...
  15. 65
    sarsılmadan ziyade sonrasında evimizin yakınındaki bir parkta sabahlayışımızı hayal meyal hatırladığım deprem.

    üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen, felaketten sonra küllerinden doğmaya çalışan şehir merkezlerinin dahi depreme yönelik hiçbir hazırlığının olmadığı gerçeği söz konusu halen. ekmeğe, suya muhtaç hale gelmiş halkın çilesini yansıtan fotoğraf kareleriyle dolu müzede unutmayacağız yazılarının yanısıra çoktandır depreme karşı artık daha güçlüyüz diyebilmemiz gerekirdi. geç olmadan akıllanırız umarım.

    allah tekrarını yaşatmasın.
  16. 66
    6 yaşındaydım o zmanlar. Hayal meyal hatırlasamda apar topar evden çıkışımız,arabaya binip kayalık bir noktaya gidisimiz ve gece boyu uyuyamayışımız hala aklımda. Kedimi evden dışarıya çıkarayım derken az tırmalamamıştı beni ama olsn o an korkudan onu bile dert etmemiştim
  17. 67
    üzerinden 20 yıl yaşadığımız hadise. ben hatırlayamayacak kadar küçüktüm ama hatırlayan herkesin anlatacak hüzünlü bir hikayesi var maalesef. hala aynı tedbirsizliklerin sürdüğünü görmek de en üzücü kısımlardan biri.
  18. 68
    düzce'ye de büyük zararlar vermiş olan deprem. o zaman bolu'nun ilçesiydi. aralık 99'da yaraların daha hızlı sarılması adına verilmiş bir kararla 81. il oldu... ona rağmen, 20 yıl geçmesine rağmen, az bile olsa enkaza denk gelmek mümkündür. 12 kasım 1999'da da bir deprem daha yaşadık. 2 depremin üst üste yıktığı şehir. çadır kentler, prefabrikler, okula gidememek. okul bahçesine kurulan askeri çadırlarda derslerin işlenmesi...

    deprem anı, yaşanması zor tabi ki. uykuda yakalaması, köpeklerin sesleri, alarmlar, sirenler, sabah ne olacak düşüncesi ile gerçekten zordur. radyodan yapılan deprem anonsları... mahallemizde birçok komşumuzun evi, apartmanı yıkılmıştı. her zaman ayakta duran yerlerin yerinde olmadığını görmek, o zaman depremi anlıyorsunuz. böylesine afetler ile acıları, bir daha görmeyiz umarım...
  19. 69
    (bkz: sesimi duyan var mı)

    aklımızda bu şekilde kalmış deprem, hala bir uktedir.
  20. 70
    "öyle çılgındın ki Adapazarına babaannenin yanına giderken tuvalet aynasına benimle evlen yoksa seni döverim yazmıştın. sana binlerce kez evet diyecektim, Adapazarından dönseydin..."
    20 yıl olmuş.
  21. 71
    üzerinden 20 yıl geçmiş, Türkiye'nin hem ekonomisine hem de sosyal hayatına büyük darbe vuran deprem.

    pirelli evlerinin ilerisindeki buz paten sahasına bir daha gidememektir 17 ağustos. çocukluğunuzda teyzenizi ziyarete izmit'e gittiğinizde neşeyle takıldığınız buz sahası, 17 ağustos sonrası uzun süre gasilhane olarak kullanılmıştır.
  22. 72
    bugün 20. yıldönümü.
    göstermelik deprem tatbikatları yapıldı, e-devlete göstermelik toplanma alanları girildi. bakıyorsun, mahalle arasında, iki yüksek bina arasındaki bir çocuk parkına toplanma alanı denmiş. ne kadar güvenli, ne kadar mantıklı, ne kadar da bilimsel. allah tekrarını göstermesin tabi ama bu kafayla gidilirse olası bir tekrarı çok daha acı verici olur.
  23. 73
    11 yaşındaydım. Ankaradaydım. Odada tek başıma uyuyordum. Kardeşimle annem geldi uyandırdı. Deprem olmuş diyerek. Deprem nedir, nasıl olur, ne yapmak gerekir hiç bilmeyen bünyeme deprem kelimesi karabasan gibi geldi çöktü. Sadece anlamaya çalıştım bütün gece sokaktayken. Komşular dedi iyi salladı vs. Allahım dedim iyiki hissetmedim. Düşünsenize gece iki buçuk üç gibi uyumuşum. Bu zamana kadar deprem tecrübem yok Bir anda ev sallanmaya başlıyor. Ertesi gün çakıldım kaldım televizyon başına. Manyak gibi delirmiş gibi arama kurtarma çalışmalarını seyrettim. Ya ben orada olsaydım diyerek. Annemler yoldan geçen arabacıdan temizlik malzemeleri almıştı. Dedim niye alıyorlar ki hepsi gidecek. Net hatırladığım anım. beni hayattan soğutan ölüm kavramı ile yüzleştiren yaşam enerjimi çeken bir gündür 17 Ağustos 1999.

    Sadece deprem bölgesinde şahit olanlara yaşayanlara değil, bilmem kaç km uzakta bana da böyle iz bıraktı.

    Ölen tüm canların ruhu şad olsun. Yaradanın ışığı acılarını dindirsin.
  24. 74
    bir benzerini önlemenin, dua etmekten çok ama çok farklı yollarının olduğu saçma olay. evet, saçma.

    7.4 büyüklüğünde bir depremde 20.000 civarı kişinin ölmesinin saçma olmadığını düşünen biri varsa bana yazmasın.

    depremin müdahale edilemeyen bir doğa olayı olduğunu kabul ediyorum, ama can kaybı fazlasıyla kontrol edilebilir ve kaderle bir ilgisi yok. buna sebep olanların yakasına yapışmak varken ''allah'ım bir daha benzer acıları yaşatmaz inş. amin.'' demek, kusura bakmayın ama en kibar tabiriyle acizliktir.

    ilahi bir gücün enkazı tepelerinden kaldırıp ''hadi hadi, geç. şaka yaptım.'' demesini bekleyen insanlar var gibime geliyor. üzülemiyorum.

    az önce ''Buna sebep olanlar'' söz öbeğiyle andığım insanların kim olduğunu hala anlamadığınızı, onları tanımadığınızı düşünüyorum.
  25. 75
    üstünden 20 yıl geçen ama 40 yıl geçse de ders alınmayacak olan deprem.

    öncelikle başta komşularımıza, arkadaşlarımın ailelerine rahmet diliyorum. inşallah mekanları cennettir.

    depremin merkezi olan, doğup büyüdüğüm ve kopamadığım gölcük asla ve asla depremden ders almadı.

    son 20 yılda depremin yıkıp geçtiği, insanları alıp götüren o binaların yıkıldıkları yerlere daha fazla ev yaptılar. hiçbir yönetmeliğe uymayarak ve kat sınırını aşarak...

    eski girdilerimde de söylemiştim: -doğa verdiğini geri alır-

    böyle bir felaket ile 10 saniye sonra da 10 yıl sonra da karşılaşabiliriz. önlemimizi alırsak gönlümüz rahat olur.

    ama bu sınırlar içerisinde zor. tekrardan büyük geçmiş olsun. bu topraklar çok kötü bir doğa olayını atlattı.