1
"o mu? o, yaşamak nedir hiç bilmiyor."
Yaşamayı öğrenmek sanki bizlere yaşamanın nasıl olması gerektiği hakkında kalın bir kılavuz varmış da onu anlamamız gerekiyormuş gibi bir izlenim uyandırıyor. Hiç birimiz bu dünyaya kendi isteğimizle gelmedik, heideggerci anlamda adeta bu dünyaya fırlatıldık. Kendimizi bir anda yaşıyor olarak, yaşama fiilini gerçekleştiren bir benlik olarak bulduk ve bunu devam ettirdik. Sadece yaşıyor olmak, bu bulunuşluk halini devam ettirmek, temelde yaşamanın değerli olduğuna dair kendimizi ikna ettiğimizi gösterir mi? Kendimi hemen, şu anda öldürmüyor oluşum, yaşamayı kutsayan bir tavır mıdır?
"o hayatını dolu dolu yaşadı." böyle bir cümle duyduğunuzda aklınıza nasıl bir yaşanmış hayat geliyor? benim aklıma sürekli deneyimlerle dolu, hep insanlarla iç içe ve çok aktif sosyal hayatı olan, başarılı ve zamanının sunduğu her türlü konfordan yararlanmış olunan bir hayat. Harekete geçmekten korkmamış, kim onu ne diye yargılar diye çekinilmemiş ve ne yapmak istiyorsa onun sorumluluğunu da alıp yapmaya uğraşmış bir iradenin yaşamı.
"o yaşamak nedir hiç bilmiyor." Bu söylemin muhatabı da sanki hayat karşısında çekingen, harekete geçmekten korkan, sürekli kaldıramayacağı bir yara alacağı endişesiyle kendi kararını verip, sorumluluk alarak hareket etmekten uzak duran biriymiş gibi duruyor. Bunun neticesinde de başkalarının yönlendirmesiyle hep bir şeyler yapan, övgü aldığı her ne ise, onu istemese bile başkalarını mutlu etmek adına onu yapmaya devam eden biri. Ben tavlada asla yenilmem! çünkü tavla oynamıyorum.
Gelin şunu itiraf edelim, hiçbirimiz yaşamanın doğru yolunu bilmiyoruz. Hayatımız boyunca hep yaşama dair şeyler duyduk, kimisi aklımıza yattı kimisi bize oldukça uzak geldi. Hiçbir hayat yoktur ki içinde pişmanlık barındırmasın. Seçim olan ve farklı olasılıklar barındıran hiçbir şey yoktur ki acaba öteki nasıldı diye düşündürtmesin. Her ne yapıyor olursak olalım, diğerini seçmediğimiz için merakla karışık bir pişmanlık duyacağız.
ancak şundan eminim ki, seçim yapabilmek için bile bir harekete geçmek gerekir. Hayattan kaçmak, sürekli bir şeyleri yapmayı ertelemek, insan olmanın, yaşıyor olmanın en büyük göstergesi olan iradi tavır sergilemekten çekinmek, işte bu kesinlikle yaşamayı reddetmek anlamına geliyor. Yaşıyor olman, yaşadığın anlamına gelmez. İlk yaşıyor kelimesi biyolojik, ikinci yaşıyor kelimesi ise felsefi anlamda. Bu sebeple yaşamak isteyip istemediğini, yaşıyorken sorgulaman gerekiyor. Eğer cevabın yaşamak istemiyor olman ise, kendini öldürmene gerek yok, hayatın akışına kendini bırakıp, kim ne diyorsa onu yapmaya, başkalarına yaranmaya çabalaman da hiç yaşamamış olman anlamına gelir. Hep başkalarının kırıntılarında kendini bulmaya çalışan bir benlik.
Beni soracak olursanız, yaşamak nedir hiç bilemedim.
↑