kayıt

Tarihsel diyalektik ve makul olan

  1. 1
    Tarihsel diyalektikte kötü yahut iyi gibi sübjektif kavramlara yer yoktur, toplumların ilerleyişi her daim makul olana paralel şekilde gelişmiştir. Leibniz gibi pozitif ya da Schopenhauer gibi negatif bir toplum okuması bizi yalnız muğlak olana götürür. Belirli dinamikler doğrultusunda doğan olayların toplumlara, o dinamiğin yapısına uygun şekilde sirayet etmesinin doğurduğu sonuçlar, bu sonuçların doğmasının müsebbibi olan makul düzen çerçevesinde değerlendirilmeli. Bu konuyu örneklendirmek gerekirse eğer; 1919-21 Polonya Sovyet savaşı iyi bir örnek olacaktır. Leh-Sovyet Savaşı esnasında Lehlerin Kiev'e yaklaşması üzerine Lenin önderliğindeki Sovyet yönetiminde büyük bir kriz çıkmıştır. Politbüro, bu krizi atlatıp Ukrayna başkentine yaklaşan Leh kuvvetlerini püskürtmek için eldeki orduları harekete geçirecek propaganda afişleri hazırlatır. Bu afişlerin içeriği yoğun bir Rus milliyetçiliği ile bezeli idi. Şimdi, konuyu uzatmamak adına, Politbüro'nun bu hareketi makul olana; yani devrin ruhuna, durumun şartların ve tehdittin boyutuna göre yorumlandığı takdirde anlam ifade eder.

    Salt gerçekliği arama yönündeki ısrarımızda belirli standartlar yaratabilme yönündeki kabiliyeti ile rasyonalite, arayışımızda bizim temel kılavuzumuzdur. Modernist felsefenin bu yaklaşımı Post-truth ile sallantı yaşasa dahi insanın arayışında rasyonel olanın standardizasyonunu yıkamamıştır. Mevcut çağın duygudurum öncelikli, Liberteryen tavrı; fikrin hiçbir sınırlama olmaksızın ilerlemesi gerektiğini savunmasına karşın Negatif Diyalektiğinin sübjektif yönü ile gerçekliği yıpratmakta. Bu, insanoğlu medeniyetinin gelişimindeki rasyonalitenin yarattığı diyalektik ilerlemeye zıt bir tavırdır.