Bir başkadır

Başrollerinde Öykü Karayel, Fatih Artman, Funda Eryiğit'in yer aldığı Netflix dizisi. Dram ağırlıklı olan dizi 12 Ekim Perşembe günü yayına girecek. Fragman'da gözüme çarpan Öykü Karayel'in tesettürü. Daha güzel bir örtünme şekli tercih edilebilirdi. İkinci bir nadia* faciası daha.

Netflix açıklaması:
Hayatları farklı, hayalleri farklı, korkuları farklı. Birbirlerine zıt görünseler de yolları kesiştiğinde sınırlar ortadan kalkacak ve hepsi birbirinin hayatına dokunacak.

Fragman:
youtu.be/...

Fatih artman'ı ve nur sürer'i görmek güzeldi. Öykü Karayel enfes oynamış. Bazı sahneler hoştu özellikle Trabzon hurması sahnesi. En sevdiğim türk dijital işlerden birisi oldu

Sekiz bölümden oluşan dizinin ilk üç bölümünü bugün izleme fırsatım oldu. Öncelikle ilk iki bölümlerinin kapanış jeneriğinde kullanılan ferdi özbeğen görüntüleri bölümleri sonuna kadar izlememi sağladı. berkun oya'nın kapanış jeneriklerinde, batı ve doğu müziğinin unsurlarını bir araya getiren ferdi Özbeğen'i seçmiş olması dizinin ayrıntıları üzerinde nasıl kafa yorduğunun bir göstergesidir. Henüz dizi hakkında net bir yorum yapmak için erken ama karakterlerin birbirleriyle bir şekilde temas halindeki hayatlarının detaylarının yavaş yavaş ortaya çıkması bende merak uyandırmaya yetti. Bir sonraki bölümlerde Meryem ve psikiyatristi peri arasındaki duvarlar yıkılacak mı yoksa yenileri mi inşa edilecek merak ediyorum. Ruhiye'nin akıbeti ne olacak? Şu an için dizide hiçbir karakteri ayrı tutamıyorum aslında. Dengeler çok güzel kurulmuş. Bu da dizi için ciddi bir artı puan. Bakalım karakterler birbirlerinin hayatlarını nasıl etkileyecekler.

Bu tip yoğun ilgi ve beğeni gören yapımların kaşının üstünde göz aranır ve nihayetinde bulunur ve bir şekilde de olsa eleştiri yağmuruna tutulur. Ancak bu sefer eleştiri fena yerlerden... Sosyal medyada psikologlar tarafından fena taşak konusu olmuş durumda.

Herhangi bir dizi olarak başarılı denilebilir ancak tıpkı kırmızı oda gibi psikoloji kategorisinde değerlendirilmesi mantıksız olur.

öykü karayel'in oyunculuğuna hayran kaldığım dizidir. kurgusu güzel...

benim memleketim

(bkz: bilincinin akışına ölürüm Türkiyem)

henüz 3 bölümünü seyrettim, kesinlikle kötü bir iş değil, seyir zevki de yüksek fakat bir klişeden kaçmak isterken diğerine tutulmuş gibi bir hal var. oyuncu seçimleri de kısmen sorunlu. masum dizisinde ali atay ile yapılan hata burada da fatih artman ile yapılmış, role tam oturmamış, çok da sevdiğim bir oyuncu fakat bir türlü pişemedi, rolü de sıkıntılı tabi, o sosyo-ekonomik tipolojiye göre fazla steril kalmış. artman'ın karısı rolündeki hatun da tam olmamış, öyle bir rol için o da fazla elit duruyor. öykü karayel'e şaşırdım, kendisini aşmış cidden helal olsun. aslında bu tip işlerde eksikleri bulmamız bile iyi bir şey, bu topraklardan o kadar güzel işler çıktı ki kolay beğenemez hale geldik, yoksa dediğim gibi gerçekten ortalamanın üzerinde bir iş.

Çok iyi iş. Berkun oya müthiş bir iş çıkarmış. Her şey o kadar güzel ve ayrıntılı düşünülmüş ki bölüm sonlarından bile belli oluyor. Oyuncu seçimlerini de beğendim. Yani hiç ummadığımız kişiler, aklımıza gelmeyecek rollerde oynuyor. Bu bile izlemek için bir sebep.

İlk bölümü izledim sonrasında ne oluyor bilmiyorum ama gayet olmuş bu dizi.

İzlememek için kendimi zor tutuyorum...

diziyi bitirdim, hiçbir boku beğenmeyen entel gibi görünmek istemiyorum ama yapmadan geçemeyeceğim bir eleştiri var.

abi tamam yıllarca ötekileştirildiniz, dışlandınız, yer yer ezildiniz, bidon kafalı dendi size ve daha bir sürü şey. fakat sonra güç elinize geçti, neredeyse 20 yıl, 20 koca yıl. ne yaptınız abi? ne ürettiniz, ne yarattınız? para, güç, imkan her şey aktı size, artık kalkıp "bize fırsat verilseydi biz böyle olmazdık" deme hakkınız yok, size fırsat verildi ve şu an yaşadığımız ülkenin hali ortada. yani mesele "birbirimizi anlamaya çalışmıyoruz" klişesinden ibaret değil, yapısal bir sorun var ortada. evet o karikatürize edilmiş seküler kadın size karşı önyargılı fakat aynı kadın kendi benliğiyle sizin ortamınıza girse "ahlaksız orospu" damgası yemeyecek mi? o seküler kadın türlü bokluğuna rağmen en azından kendisiyle hesaplaşma cüretini gösterebildi, muhafazakarlardan kaç tanesi yapabiliyor bunu, lüks cip içinde ağlamaktan bahsetmiyorum, samimi bir iç hesaplaşmadan bahsediyorum.

bu yanıyla dizi sosyolojik çözümlemenin bir ayağını boş bırakmıştır ve muhtemelen bunu dizinin sansür yememesi için yapmak zorunda kaldı, ki bu bile dizide anlatılan muhafazakar anlayış hakkında ipuçları vermektedir.

neden oradaki başörtülü ve dindar kadın gücü elinde bulunduran gurubu temsil etmek zorunda ki? karikatürize diye tabir ettiğiniz seküler damgası vurduğunuz kadının da bir grubu temsil etmek gibi bir derdi yok. izlerken öyle algılıyoruz.

ikinci bölümünde olduğum, her dakikasında keyiften dört köşe eden dizi. favorilerimde zirveye doğru oynuyor.

netflix tr top10 sıralamasında iki gündür zirvede bulunan dizi. ilk beş bölümünü izledim, her bir oyuncunun dizi içinde birbirleri ile olan bağlantıları, ortak noktaları ve kaderleri aynı gibi. -- spoiler için tıkla --

oyuncu seçimleri mükemmel, her bir oyuncu rolünü layıkıyla oynayıp taşıyor. dışa dönük sessizlik bir yandan içten patlamalı çığlıklar, neyin nereye varacağının belirsizliği de cabası sıkılmışlıklar ve sıkışmışlıklar, derin sancılar. kendimize yabancılığımız, kendimizi arayışımız. camdan bir akvaryumun içinde dış ortamdan bir haber oluşumuz, ayrımcılıklarımız ve birçoğu burada toplanmış. az önce de belirttiğim gibi; sessizliğin içinde kopan fırtınalar.. çok değişik izlenim bıraktı, nbc filmleri gibi uzaklara dalıp oluşan sessizlikler, zeki demirkubuz filmlerindeki çaresizlikler ve daha niceleri. derviş zaim havası da var. harmanlanıp izleyiciye sunulmuş. şu anlık için sekiz bölüm, izleyip göreceğiz. başarısının yanında sükse yapmış durumda, izleyici kitlesini de buldu.
-- spoiler --

Benzer işler.
youtu.be/...

i2.cnnturk.com/...

Güzel bir netflix dizisi. Dizideki karakterler baya temiz anlatılmış aslında tamamen türkiye bu diyenler için bence yeni türkiye bu değil.. kamera açıları, müzikleri, ayrıntılarını çok beğendim. Son zamanlarda yapılan dizilerde dikkatimi çeken nokta ülke olarak cidden ruh hastasıyız, yani hayatın gerçekleri dediğimiz şeyler; bastırılmışlıklar, gösteremediğimiz yüzler, sonra bunların vücudu, çevreyi, çocuğu etkilemesi. En okumuş ile ilkokuldan sonra okumayanın cehaleti aynı. Kimileri hacı, hocaya göre yaşarken aydın! diye nitelendirilen eğitimli de ana babasına göre yaşıyor onların normlarıyla büyüyor. Bu ülkede hoşgörü diye bir şey yok. İnsanın insan olduğu için sevilmesi diye bir şeyde yok.. dini yaşayışına, siyasi iradesine, mezhebine, kimliğine, parasına, giyim-kuşamına göre insanlar gruplara bölünüyor.. sevginin esamesi okunmuyor..Sevgisiz büyüyen milyonlarca insan.. bu ülkede bir şeylerin tutuyor olması için ille acılarımıza tuz basması gerekiyor. Biz acıdan beslenen bir toplumuz.

hafiften bi merak etmiyo değilim ama izleyecek vaktim henüz yok. değişik bir tatta gibi gözüküyor, izledikten sonra eleştirilerimi yazmak isterim.

www.exkutupsozluk.com/...

mükemmel bir char kattı aramıza. sen, ben, o hepimiziz!

rollerine göre parti dağılımı şöyle yapılmış. twitter.com/...

3. Bölümdeyim henüz. İlk aklıma gelen hep şu oluyor; nerde hani hasta doktor mahremiyeti? İki tane paikiyatr var, ikisi de danışanlarının anlattığı her şeyi herkesle paylaşıyor.

Gerçek Türkiye’nin tarafsız bir yansıması diyebiliriz.
Dizinin genel atmosferini ve gerçekçiliğini çok sevdim. Özellikle Zengin insanların hayatlarının büyülü ve süper enerjik gösterilmediği, üzülürken bile havalı üzülmeler gösterilmediği bir dizi olmuş, ben beğendim.

dandik bir dizi. üçüncü bölümden sonra bıraktım.

ilk bölümünü izleyerek geldim, yorum yapmak için fazlasıyla erken olsa da yazmak istediğim birkaç şey var, finalini izledikten sonra tekrar uğrarım bu başlığa düşündüklerimin ne kadar yanlış ne kadar doğru olduğuna tekrar bakarız.

dizi ile ilgili yapılan her türlü güzellemeyi geçiyorum çünkü her yerde yeterince güzellendi zaten, ekstradan eklemek istediğim pek bi'şey yok. gelelim, kafamı karıştıran unsurlara. salt bir türkiye yansıması olduğunu düşünmediğimi söyleyebilirim. karakterler fazlasıyla bizden olsa da yine de bu yansımanın tarafsızca olduğunu düşünmüyorum, her ne kadar bu yorumu yapmak için erken olsa da.
peri, toplumun daha biz olan tarafı. yaptığı yargılamanın farkında olup elinden daha fazlası gelmeyen bir karakter, diğer psikologun da söylediği gibi.

yansıtılan peri karakteri, tam anlamıyla hedef kitle. eskiden olsa bunu söylemek, bu karara varmak fazlasıyla yanlış olsa da son bir sene içerisinde yapılan "netflix kötüdür" bombardımanı ile izleyici kitlesi fazlasıyla anlaşıldı diye düşünüyorum. peri sensin, benim, hatta bu sözlükte yazan insanların çoğunluğu işte.
gelgelim dizide normalleştirilmeye çalışılan, verilen alt metine. bu sapkın düşüncenin -sapkın diyorum, çünkü ne olursa olsun ötekileştirilen bir kesim var- sapkın olduğuna dair bir normalleştirilme çabası var. yapılan yanlış mı? kesinlikle değil, ama neden şu zamanda, şöyle bir platformda, böyle bir anlatımla, böyle bir pr çalışması ile? *
verilen etik dersi, "kapalı kadınları ayrıştırmak kötüdür" düşüncesi, saf iyi niyetle yapılmış gibi gelmiyor bana. aksine altında kötü bir niyet aramadım desem, kesinlikle yalan olur. *

sonraki bölümde düşüncelerim değişir mi, peri karakterinin içselleştirildiği gibi gülben karakteri de içselleştirilir mi kestiremiyorum. gülben karakterinin de belli başlı davranışları sapkınlaştırılıp eleştirilirse çok yanlış düşündüğümü kabul edeceğim ama, şimdilik bunun bi'hedef kitle çalışması olduğunu düşüneceğim.
tşklr...

beş bölüm izledim dizideki hoca hala birine tecavüz etmedi. resmen islam propagandası. gerçek hayattan bu kadar uzak olma netflix ya.

Ulan tüm ülkenin her şeyini sırtlamış gibi herkes mi bu anı bekledi... izle geç ya.

güzel ancak ekşi’ye ve diğer platformlara da bakıldığında vatan millet sakarya durumuna getirilmiş dizi.

(bkz: ulan sen izleme)

ağır dram olarak başlayıp şirinler olarak biten dizi.

spoiler var bundan sonra, demedi demeyin.

ilk bölümün sonunda stv+ kalp gözü+ nuri bilge ceylan birleşimi, dedim. ilk üç bölüm ne olacak merakı ile izledim. dördüncü bölümde acı çekmeye başladım, akmıyordu. sonra bitirmek için bir taraftan yutup vidyosu izlerken sonuna erebildim.

hoca, yasin, meryem iyi iş çıkarmış. ancak peri'nin, ruhiye'nin yükselmesi gereken duygusal sahnelerde ben acı çektim aq. ortaokul tiyatro merasimi kalitesinde iş çıkarmışlar. tkp'li lezin pota altında hayrunnisay'ı teselli etme sahnesi vardı, aq biraz dizimag izleyen her vatan evladı daha iyi oynardı orayı. gülbin'in kotoramayacağını bildikleri için aile içinde kürtçe konuşma sahnesinde ona türkçe replik yazmışlar, güldüm. benim kürt arkadaşlarım var. sordum, onlar da gülmüş.

hoca'nın meryem'den sonra yasin' e de aynı örneği verip hayret ve ibret içinde bıraktığı sahnede kahkaha attım. tespit güzeldi.

konu olarak senarist ülkede ne varsa katmış, inşallah biri tutar umuduyla. adam akıllı birini derinlemesine işleyememiş. gerçekten kademe kademe gelişip evet sonunda böyle bitmesi gerçekliğe uygun denilen bir olay örgüsü yok.

yav her şeye eyvallah da yasin'in erkek çocuğunun anında dilinin çözülüverip konuşmaya başlaması?

son olarak yapımcının siyasi yönünün ağır basip gerçeklikten koptuğu bariz. hıncını çıkarmak için ant içip yemin etmiş. son sahnesinden sonra "yarrrak gibi geçirdim" dediğini adım gibi biliyorum.

spoiler vermeden de yazılabilir böyle şeyler. izleyeni var izlemek isteyeni var...

tümünü gör

↑