quentin tarantino
- 1* *
"konusuz vahşet" sevdalısı yönetmen. filmlerini kan götürür.pulp fiction gibi kült bir filme imza atmıştır. - 2robert rodriguez ile muhteşem uyumlu şahsiyet. allah ayırmasın.
- 3dünyanın en garip yönetmenidir bu şüphesiz. bir filmin kendisine ait olduğunu anlamak o kadar kolay ki artık. gerçi çoğu filminde küçük de olsa kendi de oynuyor.
o değil müzikleri de harika bu adamın. - 4(bkz: ayak fetişisti)
- 5filmlerin de kullanılmayan markaları kullanmış yada yeni markalar kullanmıştır.
red appel diye bir sigara, big kamuna burger diye de bir hamburger markası yaratmıştır.
imgim.com/...
imgim.com/... - 6çok tuhaf bir kafa yapısı olan çılgın yönetmen. kendine ait bir tarzı var. en önemlisi de bu sanırım.
- 7natural born killers orijinal senaryosunun yazarıdır. kitabından okunması gereken filmi üç kuruşa orson'a satmıştır. yazık olmuştur.
- 8üstadtır.
sıradan hollywood filmleri gibi mutlu sonla bitirmez bu adam mutlaka ana karakterlerden birini öldürtür ya da herkez ölür..
uzun diyaloglar vardır filmin içinde çoğu insan sıkılıp kapatır ama aslında o diyaloglar filmin tadını verir.
oyuncuları daima sağlam rol keser ve bu filmi daha da mükemmelleştirir.
kara mizah yaptığı için işin içine komedi girer klişelere göndermeler olur.
çok fazla kan,şiddet vardır.bunun için bir sözü vardır kendisinin 'you don't go to see metallica and ask the fuckers to turn the music down.
böyle yani - 9üzerime yağacak eksileri de göze alarak diyorum ki tırışkadan bir yönetmen olduğunu düşündüğüm adam.
sinemayı seven, sıradan olmayan bir insan olabilir pekala. ancak bu insanı her zaman iyi bir yönetmen yapmaz.
ayrıca pasolini yi yalnızca salo yüzünden "bol kepçe şiddet kullanıyor kullanmak için kullanıyor" diye değerlendirenlerin olmasını ama aynı eleştirinin tarantino için bu kadar sık dile getirilmemesini garip buluyorum.
ancak sinemayı"iyi vakit geçirtme" gibi bir kriter ile değerlendirecek olursak, evet filmlerini izlemek eğlencelidir. yine de ne yazık ki bu o filmi iyi bir sanat eseri yapmaya yetmiyor. - 10the inglorious basterds en iyi filmidir.
- 12sevemediğim bir tarzı olan yönetmen. hastaları var ama beni bir türlü sarmadı. tamam pulp fiction, kill bill, inglourious basterds güzel filmler; ama hiçbir zaman biri film önermemi istediğinde önereceğim filmlerin yönetmeni değil. ağızda tat bırakmıyor, insanın yeniden izleyesi gelmiyor. tek kullanımlık filmler gibi yaptıkları... derinliği yok.
abartılı şiddet, ayak fetişistliği, filmdeki başrollerin çoğunun ölmesi, ilginç diyaloglar, farklı çekim tarzı...
evet, kendine has bir yönetmen, özgün bir adam ama sevemedim arkadaş. hatta her an ileri gidip overrated diyebilirim. - 13Çok fazla açık ara ile gelmiş geçmiş en iyi yönetmen.
- 14yeni filmini, the hateful eight, merakla beklediğim usta yönetmen. en sevdiğim yönetmenlerin arasında en baştadır. sinema tarihinde öncü olacak filmleri vardır.
(bkz: pulp fiction)
(bkz: inglourious basterds)
(bkz: django unchained)
(bkz: kill bill) ve daha niceleri. - 15gelmiş geçmiş en iyi yönetmen.her filminde olayları iliklerinize kadar hissetmenizi sağlar.
veliahtı için (bkz: alejandro gonzalez inarritu) - 16Keyifle okuyun yazdığım yazıyı...
www.haberturk.com/... - 17Bir Christopfer Nolan değil tabi ama iletişim faultelerinde öğrencilerin ilk öğrendiği yönetmendir.
- 18Tuhaf bir yönetmen olarak nam salan Quentin Tarantino dehşet saçan film sahneleriyle Amerika’nın en enteresan adamlarından birine dönüşmüştür. Tarantino’yu başlı başına analiz etmek gerek, aksi takdirde kendisini anlamakta zorlanabilirsiniz. Film jeneriklerinde özel tipografik yazı karakterlerine önem veren Tarantino kendisi hakkında bazı bilgiler verir. Mesela “The Hateful Eight”in jeneriğinde sekizinci filmi olduğunu beyan etmesi gibi… Müzikler ve yazılar birbirlerine o kadar sıkı lehimlenirler ki, seyirci pür dikkat filme odaklanır ve bir sonraki sahnede neler olacağını merak etmeye başlar. Her ne kadar Tarantino’nun hep aynı sularda yüzdüğünü ifade etseler de, o Tarantino’dur ve öyle olmayı seçmiştir!
‘Grotesk’ kültürü ile iç içe olan Tarantino, doğrusal olmayan (non-linear) öykü akışını, diyalogları ve kanlı şiddet sahnelerini perdeye rahatlıkla yaftaladığı için kimileri tarafından eleştirilir, kimileri tarafından da yüksek övgüye değer görülür. Art-house sinema ile popüler sinemaya bir araya getiren Tarantino ayaklı bir ansiklopedi gibidir. Gündemi çok sıkı takip eden Tarantino gündeme dair bazı olayları şiddet ve komediye başvurarak anlatır. Değişik bir mizah ve ironi anlayışı vardır. Ayrıca kendisinin bir ‘hipster’ olduğundan da söz edilmektedir.
Kendine özgü ve uçuk bir sinemasal stile sahip olan Tarantino, pop kültürü filmlerine monte ederek diyalogları canlı tutar ve kronik akışı parçalara ayırır. Yer yer pop kültür ile dalga geçen Tarantino hikâyelerini epizotlara böler. Bütün epizotlar zincirleme olarak birbirlerine bağlı oldukları için bir bütün oluştururlar. Trantino ‘non-diegetic’ sinema tekniğini yerli yerinde kullanan ve şekil bozan bir sinemacıdır. Kalıpları sevmeyen Tarantino zekâsını kullanarak yeni bir biçem yaratır kendine, bu biçemde özgür olmayı seçen yönetmen kimseye aldırış etmeden anlatmak istediklerini izleyiciye aktarır.
KARA MİZAH KRALI TARANTİNO
Bunlara ek olarak; hikâyelerin merkezini oluşturan bazı grotesk sahneler ve etrafa sıçrayan ve oluk oluk akan kanlar Tarantino’nun bazı şeylere ne kadar öfke duyduğunu gösterir. Tarantino’nun amacı pop kültür ile dalga geçmesidir. İnsanları etkileyen kanlı sahnelerin gerilim ve rahatsızlık yaratıyor oluşuna şaşmamak gerek, çünkü şiddet hayatımızın içine çoktan sokuldu. Sorarım size şiddetin hayatımızın içine sokulmasından daha kötü ne olabilir ki? Şiddeti kara mizahla anlatan Tarantino bize hem mesaj verir, hem de bazı gerçekleri burnumuzun dibine dayar. Bir de Tarantino o gerçeklere arka fondan hipnotik bir müzik yerleştirdi mi tamamdır! Müziklerin bir alçalıp bir yükselerek seyirciyi merakta bırakıyor oluşu Tarantino’nun efsanevi bir yönetmen olduğunun göstergesidir.
Tarantino’nun filmlerinde en önemli mevzu şudur: Şiddet ve bazı karakter diyalogları sahne dışında gerçekleşir ve Tarantino kült filmlere ve televizyon dizilerine atıfta bulunur. Çok yakın çekimle kesme yapan Tarantino karakterleri ön plana alarak onlara birer takma ad belirler. Ayrıca karakterlerin sigara içmesi Tarantino'nun filmlerinde oldukça sık tekrarlanan bir özelliktir. Karakterleri betimlemek ve onların yeteneklerini ortaya çıkarmak için geçmişlerine yolculuk eder ki, hikâyeye derinlik kazandırsın. Ayrıca Tarantino’nun en enteresan tarafı Wilhelm çığlığı ses efektini kullanarak karakterlere ayrı bir renk katıyor oluşudur.
6 ACT STRUCTURE
Geldik Tarantino’nun en önemli hikâye tekniğine… En çok kullanılan ‘3 act structure’ tekniğini kullanmayan Tarantino ‘6 act structure’ ile donatır filmlerini… Özellikle de “The Hateful Eight” filmi! Aslında ‘6 act structure’ diye bir teknik yok. Bunu şu şekilde açıklamak doğru olacaktır: televizyon için çalışan kişiler genellikle ‘5 act structure’ tekniğini kullandıkları için 6.bölüm açılış fragmanıdır (intro), ama “The Hateful Eight” filmindeki 6.bölüm açılış değil kapanış sahnesidir. O sahne aslında filmin başındaki sahne ile ilintili olduğundan dolayı özellikle finale yerleştirilmiştir. Tarantino bir nevi yapı bozumu yaratmak istemiştir ki, bunu da iyi bir şekilde başarmıştır.
Önemli bir not; son dönemde ‘3 act structure’ yerini ‘4 act’ tekniğine bıraktığı için sinemada ‘4 act structure’ tercih edilmektedir. Yazdıklarımızdan yola çıkarak şunu söylemek farz oldu: “The Hateful Eight” şu ana kadar Tarantino’nun en kafa karıştırıcı filmlerinden biridir, sebebini de şu şekilde açıklayabiliriz: Tarantino sahne aralarına flashback ve flashforwardları yerleştirerek hikayeyi sadelikten çıkartıp komplike hale sokar. Bir anlatıcı ya da iç ses ile hikâyeyi akıcı kılmaya çalışan Tarantino sıradan olan fikirlerin üzerini çizerek yaratıcılığını ortaya koyar. Absürdlük Taranino’nun filmlerinin olmazsa olmazıdır!
ABRAHAM LİNCOLN’DAN MEKTUP VAR
Ultra Panavision 70 kamera kullanılarak 70mm formatında çekilen film, Tarantino’nun sekizinci filmidir ve film perdeye akmadan önce Tarantino’nun sekizinci filmi olduğuna (manşet bölümünde kısa bir giriş yapmıştık) dair bir yazı yazar. Acaba filmin adının “The Hateful Eight” olmasının sebebi Tarantino’nun sekizinci filmi oluşu mudur? Film eski İtalyan filmlerine benzer ve oldukça grotesktir. Ayrıca filmin müziklerini de üstat bestekâr Ennio Morricone yapmıştır. İç savaş sonrasını konu alan filmin en göze çarpıcı mesajı ise; Abraham Lincoln’a şapka çıkartılıyor oluşudur, çünkü Lincoln kölelik anlayışına son vermiştir. Zencilerin haklarının elinden alındıklarını düşündüğü için onlara haklarını teslim eden önemli bir şahsiyettir.
Hazır laf zencilerden açılmışken Tarantino’nun bir düşüncesini paylaşalım: “Bana göre “Jackie Borown” siyahi bir film. Aslında siyahi izleyici kitlesi için yapıldı. Herkes için yapıldı ama "ana" izleyici kitlesi siyah. Bunları düşünüyorsam bunları düşünüyorum, çünkü bunu her zaman siyah bir sinema salonunda izlemeyi düşünüyordum. İzleyicileri düşünmek saçma değil çünkü izleyici benim ve buna da uyuyor çünkü ben siyah sinema salonlarına giderim. Bana göre bu siyahi bir film.” Ayrıca Tarantino, siyah izleyici kitlesinin, Siyah sömürü sinemasından (Blaxploitation) etkilenen filmlerinden hoşnut olduğunu ifade etmiştir. Tarantino’yu tanıyanlar zaten bu yazdığımızı çok iyi biliyorlardır.
İTALYAN ASILLI TARANTİNO VE MÜZİKLER
İki Oscar ödüllü olan Tarantino kanlı İtalyan filmlerinden Spaghetti Westernlerden feyz alarak sinemasal bir düzen oturtmaya çalışır ve her bir filminde hikâyenin altına süpürülen en az bir mesaj vardır. Bunlara ek olarak; Tarantino, filmlerinde reklam yapmayı sevmediği için herhangi bir ürün tanıtımı yapmaz. Bu nedenle bir ürünün kullanılmasının gerekli olduğu durumlarda ya hayalî markalar yaratarak, kullanımdan kalkmış markaları kullanmıştır. Mesela; “Ucuz Roman “da ve “The Hateful Eight” filminde kullanılan ‘Red Apple’ sigaraları gibi… Ayrıca Tarantino’nun İtalyan filmlerine ve müziklerine olan merakı babasının İtalyan asıllı oyuncu ve müzisyen oluşudur. Tarantino’nun filmleri biraz yavaş ilerler, ama ilerleyen dakikalarda sahneler seyircileri hop oturup hop kaldırır ve adeta seyircilerin gözleri pin pon topu gibi yuvalarından fırlar.
Sonuç olarak; Tarantino iyi gözlemleyen, analiz eden, kuralcı olmayan, tabuları yıkan, kendi yolunda ilerleyen, biraz kızgın, biraz da içinde bulunduğumuz düzene başkaldıran cesaretli bir sinemacıdır. Kolay kolay pes etmeyen ve mücadeleci olan Tarantino tarihte neler yaşandığını çok iyi bildiği için onu filmlerine değişik bir biçimde aktarır. Tarantino’yu anlamak her ne kadar zor olsa da filmlerine konu olan hikâyelerin çoğu gerçeklerle iç içedir. Gerçekleri en çılgın şekilde anlatan ender yönetmenlerden biridir. Net bir şekilde aktarmak gerekirse; Tarantino tarihsel sorunlarla dalga geçer ve mizahı baş köşeye yerleştirir.
Kaynak: haberturk.com - 19gelmiş, geçmiş en iyi yönetmen.
bugün yaptığı açıklamada yönetmenlik kariyerini çekeceği 10.filmden sonra bitireceğini açıkladı.
neyse ki, şanslıyız.
izleyeceğimiz muazzam 2 film daha var. - 20filmografisindeki 9. filmini çekeceği manson's family filminde leonardo di caprio ile çalışacağını söyleyen yönetmen.
umarım bu haber doğrudur da son yıllarda aç kaldığımız aksiyon/suç sinemasına heyecan katar.
www.wannart.com/... - 21üst düzey bir insandır kendileri. kendi yazdığı ve yönettiği filmlerdeki karakter diyaloglarına hastayım, hastasıyız.
(bkz: pulp fiction)
(bkz: the hateful eight) - 22gelmiş geçmiş en iyi yönetmen. doğum günü kutlu olsun. bütün filmlerini izledim ve bir tanesi bile kötü değil. umarım bir gün emma watson'ı tarantino filmlerinde görürüm.
- 23Dahi yönetmen olduğu söylenen Tarantino'nun disleksi sahibi olduğundan da bahsedilir.
#1326009 bu girdideki filmlerinden başlayarak birçok filmini izledim ve hayran oldum bu adama.
Favorim, the hateful eight. - 24şişirilmiş bir balon.
- Recep İvedik serisi daha güzel moruq
- 25Kendinden 20 yaş küçük israilli yahudi bir gelin almış olan müthiş, efsane yönetmen.
Eşi de aynı dayımın gelinin benziyor, Üzülerek hanımefendiye önyargı besledim.
Vay be. Düğününü de gördüm, daha ne isteyebilirim ki...