kayıt

the platform

  1. 15
    filmini izleyen liberallerle ve 1984'ü okuyan bu ve benzeri yapımların düzeni ifşa ettiğini,kapitalizm karşıtı ve hatta kendisinin solcu olduğunu sanan liberallerle aynı olması...
  2. 16
    Kapitalizm eleştirisi yapmış müthiş flmdir. İzlerken midem bulandı ama göndermeler yerindeydi. Oysa ki tanrı herkese eşit şekilde nimet gönderiyor ama bazı ibneler hakkından fazla olanı aldığı için bazı insanlar aç kalıyor. (Filmin özeti budur)
  3. 17
    milletin abarttığını düşündüğüm bir filmdi, umduğumdan iyi çıktı. şöyle ki, film bittikten sonra ilk düşüncem filmde anlatılmak istenen şey anlatılmış ve sonu düşünülmemiş oldu. anlatılmak istenen şeyi: "belirsizliğin olduğu yerde düzensizlik; düzenin olmadığı yerde ise kargaşa olur, kapitalizm, ihtiyaçlar sınırsız kaynaklar sınırlıdır" gibi şeylerle özetleyebilirsiniz. film de tam olarak böyle bir önermeyi ele alıp onu anlatmış ve sonuca bağlamamış. sadece anlatmak istediği önermeyi anlatmaya yoğunlaşmış. bu yüzden filmin sonu yok.

    tabii böyle olunca izledikten hemen sonra aklıma gelen ilk düşünce, "ben şu zamana kadar sonu ucu açık olan onca film seyrettim ama sonu bu denli kötü, belirsiz bir şekilde ucu açık bir film izlememiştim" oldu. belki de filmin anlatmak istediği önermeye seyircinin yoğunlaşmasını istediği ve bunu da başardığı için sonunu bana ve filmi izleyen pek çok kişiye beğendirememiş olabilir.

    aklı rahat durmaz ama böyle durumlarda. illa ki hikayenin sonunu getirmek, ama doğru ama yanlış bir yargıda bulunmak ister. belirsizlik sıkıntılı bir durumdur zihinler için. ne gariptir ki, filmi tek bir kelimeyle özetlemek gerekecekse bu kelime kesinlikle "belirsizlik" olurdu. sonra bu kelimeden yola çıkıp cümleler oluşturmaya başlayabilirdik. son olarak filmin belirsizliği anlatıp finalinde de ilk etapta izleyiciyi tatmin etmeyecek bir şekilde belirsiz bırakınca, bu uyum beni fena halde tatmin etmeye yetti. filmin konusu ne? belirsizlik. filmin sonu peki? belirsiz.

    dediğim gibi akıl rahat durmaz kesin yargı arar; hatta mümkünse benim yapmaya çalışacağım gibi belirsiz ve anlamsız durumlarda anlam ve düzen arayıp onları bir şekilde hem anlayabileceği hem de başkalarına anlatabileceği bir duruma getirmesini bilir. işte benim de film hakkında herkes gibi belirsizliği kırmak için uyduracağım bir kaç şey var onları da spolier içinde yazıp geçmek en doğrusu.

    -- spoiler için tıkla --


    filmin sonuna giden yol goreng'ın 6. kattaki yeni oda arkadaşı baharat ile tanışmasıyla başlıyor. baharat biraz kafayı kırmış bir halde ama böyle bir ortamda bu normal bir durum. kim kafayı kırmaz ki orada?

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    baharat ilham verici bir karakter oluyor goreng için. planı uygulamaya koyuyorlar. yolda baharat'ın akıl hocasıyla karşılaşıyorlar ve güzel bir akıl alıyorlar. mesaj onların kurtuluşları olacak, mesajın içeriğinin ne olduğu ne anlam ifade ettiği pek de önemli değil esasında onlar için. gayet pragmatistler. en azından goreng ilk etapta öyle. baharat ise uhrevi bir boyutta sanki.

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    333. kata geldiklerinde kızı görüyorlar ve kız yeni mesaj oluyor. hatta doğru mesaj kız oluyor desem daha mantıklı. belirsizlik içinde gayet pragmatist bir bakış açısıyla kurtulmaları için

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    kendilerine bir yol arıyorlardı ve o yol dokunulmamış bir yemek olacaktı. bu amaç uğrunda ilerlerken gerçek ve anlamlı mesajı buluyorlar.

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    şöyle ki, orada 16 yaşından küçükler bulunamıyor ve o kız orada doğmuş olmalı. katları dolaşıp

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    çocuğunu arayan kadın aslında çocuğunu aramıyor, çocuğunu en alt katta saklayıp ona yemek götürüyor, diye düşündüm. böyle bir belirsizlik ve kargaşa ortamında üremek, yaşamak ve yaşatmak olaya daha farklı bir boyut katıyor. nasıl desem seviye atlatıyor,

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    oraya.

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    bir yerde okumuştum, sanırım bir arkeologun lafıydı, bir toplumun medenileştiğinin göstergesi hastaları, yaralıları ve yaşlıları geride bırakmayıp onları iyileştirip korumasıdır, minvalinde bir

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    sözdü. keşke o sözü bulabilseydim. goreng'in vereceği yeni mesaj da bu toplum medenileşti, kendini tüketmiyor, yaşıyor ve yaşatıyor anlamına geliyor.

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    bu noktadan sonra artık amacı yukarıya çıkmak değil yukarıya mesaj göndermek ve bu mesaj yoluyla bir şeyleri ispatlamak oluyor. önce bir anlam aranıyor ama bu anlama sadece kurtuluş

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    bileti gözüyle bakılıyor, sonra bu uğurda gösterilen çabalar sonucu gerçek anlam bulunuyor. hatta öyle ki kurtuluş unutuluyor ve gerçek anlamın bir mesaj olarak gönderilmesi

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    yeni amaç oluyor.

    -- spoiler --

    -- spoiler --

    bütün bu yazdıklarıma bakınca da aslında filmin ucu açık olan sonuna uygun bir son getirmediğimi, aksine filmin anlattığı o belirsizlik ve kargaşanın hakim olduğu süreci devam ettirdiğimi fark ettim. demem o ki, belirsizlik hep var, anlam hep aranacak, bunun bir sonu da olmayacak.


    -- spoiler --
  4. 18
    Allah kimseyi açlıkla sınamasın konulu film.
  5. 19
    Oha oha ohaaa.... son zamanlarda izlediğim konusu itibarıyla en orijinal film.

    Sinematik açıdan diyecek bir şeyim yok. Çünkü anladığım mevzular değil. Fakat distopik bir hapishane üzerinden don kişot göndermeleri ile yapılan sistem eleştirisi çok başarılı.

    -- spoiler için tıkla --


    Ehtiyar trimagasi'nin hapishaneye nasıl düştüğünü anlattığı sahne ile kapatilizmin aynı ürünü farklı isimlerle sürekli karşımıza getirerek tam 'en iyisine' sahip oldum derken 'daha iyisini' yapmasıyla bizi nasıl da iflah olmaz bir tüketim bağımlısı haline getirdiğini gözler önüne sererek mesajlarını vermeye başlıyor film.

    Aslında üzerine uzun uzun konuşulacak tarzda bir yapım ama bazı noktalar fazla dikkat çekici.
    Bunlardan birisi de hz isa göndermeleri. Senaryo Hristiyanlık ile fazla iç içe geçmiş. Sanki netflix, the first Temptation of Christ yüzünden aldığı eleştirileri telafi etmeye çalışarak bakın mesihli filmimiz de var demiş gibi.

    Filmde bir yönetim bahsediyor. bu, hem sistemin en tepesi hem de tanrı bezetmesi olabilir. Fakat asıl olan yönetimin her şeyden haberi olması, Size en sevdiğiniz yiyecekleri sunması ve sizin açgözlülük yapmadan aranızda adil bir paylaşım yapmanızı beklemesi, bu esnada birbirinizi çiğ çiğ yemenizi dahi umursamaması...


    -- spoiler --


    Yazdığım gibi üzerine uzun uzun konuşulacak bir film ama kısacası çok beğendim.
  6. 20
    Öğle yemeğini yiyemememe sebep olan film.
    Genel olarak beğendim. Ayrıca izledikten sonra şu entry'i okuyunca daha da bayıldım. birxsozluk.com...
  7. 21
    finali gerekli vuruculuğu yakalayamadığı için "eh..." aşamasında kalan film.
    güzel bir final yapabilseydi puanı baya yükselebilirdi.
  8. 22
    dandik bir filmdi ama zorion eguileor denen şahane oyuncuyu tanımama vesile oldu. o nedenle puanım 6.
  9. 23
    neksfiliksçileri görelim........

    izlerken empati kurmamak için kendimi zor tuttum. önce ben demenin hep ben demeye dönüşme aşamasını çok güzel işlemişler. en temel şey olan beslenme ihtiyacı ve yoksunluğunda ortaya çıkabilecek tablo üzerinden sahnelenmiş ama alt metin çok geniş elbette.

    izlemeyen çok bir şey kaybetmez ama izleyen için de zaman kaybı değil.
  10. 24
    kapitalizm eleştirisi mi dersin, dini göndermeler mi dersin, insanlara ve insan doğasına laf çakmak mı dersin hepsi var. bence net güzel film. tavsiye ederim.

    -- spoiler için tıkla --


    ben sonunun kesinlikle gerçek olduğunu düşünmüyorum. son sahne hayal bence.

    goreng ve baharat 333. kata ulaştığında kimse yok demişti. bence o katta bayılıyorlar ve hikaye aslında bitiyor. panna cotta en alt kata kadar korundu ve el değmemiş şekilde en üst kata çıkacak, mesaj yerine ileticek. kız ise tamamen goreng'in hayal gücü. kızın orada olması ve hayatta kalması mantıklı bir şey değil, goreng'in platformdan inip gitmesi de aynı şekilde mantıklı gelmiyor.


    -- spoiler --