kayıt

Sosyolojinin en önemli bilim dalı olması

  1. 1
    Günümüzde sürekli bir değişim içerisindeki toplumsal yapıyı gözlemleyip bunu diğer dallara aktarabilmek için sosyolojinin değerini kavramamız gerekiyor.

    İktisadçıların anlam veremediği toplumsal değişimler ülkeleri maddi anlamda zora sokuyor. İktisad genel anlamı ile arz talep ilişkisinin açıklanması üzerine kurulduğu için toplumun yapısını anlamak büyük önem teşkil ediyor. 1929 yılındaki dünya ölçekli ekonomik krizden bizi kurtaran en yegane şey Keynes'in devrin şartlarına uygun bir iktisadi yapılanma dizayn etmesi ile gerçekleşmişti ve bu sayede 1980'li yıllara kadar 20. Yüzyılın ilk yarısının o yavaş değişen ancak süreklilik gösteren toplumsal yapısan uygun bir ekonomik büyüme sergileyebilmişti devletler. Toplumun işleyişini anladığınız zaman sadece iktisadi anlamda değil bütün alanlarda bir kalkınma yaşarsınız. Günümüzde önümüze serilen büyük sorunların altında da yine değişen toplumsal örgütlenmeyi anlayamamak yatıyor. "Yeni normal" olarak adlandırılan dünya düzeninde insanlar 10 yıl öncesinin mantıksal çözümlerini uygulayamaz oldu. Bunun en önemli örneği dünyanın en büyük merkez bankası olan fed'in faiz kararlarında normal beklenen değişimler yerine tam zıttı olan değişimler gerçekleşmesini idrak edememesidir. Telekomünikasyon çağında bilginin hızlı aktarımı sayesinde bölgesel değişimler beynelmilel ölçüde değişimlere neden olabiliyor ve bunu hala anlayamayan birçok insan mevcut. Bu bariz gerçeğin hala tam anlamı ile kurumsal bir gerçeklik haline dönüşmemesinin temel sebebi ise sosyolojiye yeterince önem gösterilmiyor olmasında yatıyor. Devletlerin ve şirketlerin yöneticileri ulaşmaları gereken toplumu idrak edememeleri yönetimlerindeki kurumların çöküşlerine sebebiyet veriyor. Şu an yakındığımız türkiye'nin hali de bundan dolayı değil mi? Çağın gerisinde kalmış, toplum en üst kesiminden en alt kesimine kadar hiçbir değer ifade etmeyen yatırımlar yüzünden iktisadi bir küçülme içerisine girmedik mi? En kötü şartlarda dahi iyi pazarlama stratejileri sayesinde varlığını sürdürmüş olan alman şirketleri'nin şu an cari fazla vermesinin altında da yine devrin toplumsal yapısını iyi kavraması yatmıyor mu?

    İşte tüm bu gerçeklikler içerisinde toplumun yapısını anlamak bize inanılmaz avantajlar sağlar. Toplumun yapısını anlamak için de sosyolojiye daha çok önem vermemiz ve bu önemin karşılığında gelen bilgi birikimini iyi değerlendirmemiz gerekiyor.
    • 1929 krizinde türkiye'yi kurtaran şey, o tarihlerde Türkiye'nin krize giren olan sisteme tam anlamıyla girememiş olmasıydı bence. Yani misalen sisteme bir virüs yayıldı ama sizin o sistemle yeterli bağlantınız yok. Azımsanmayacak düzeyde izolesiniz ve işletim sisteminiz de nispeten farklı vs vs.
    • genel mi yerel mi ikileminde kalıp yerelden yorum yapmıştım :D. atatürk'ün amacı da oydu zaten. sadece ülke şartlarına göre düzenlemiş şekilde uygulamaya çalıştı. o'ndan sonra, savaşı saymıyorum, 1950'den sonra da sıçtık zaten.
    • hafiften 40'lardan ağırlıklı da 50'den sonraki durumları ben, iplerin tamamen karşı tarafa verildiği ekonomik, ticari, siyasi, eğitimsel, askeri vs anlaşmalara bağlıyorum. zeytinyağı zararlı vita yağ verelim, süt tozu da yanında, fabrikaları kapatın biz veririz size, sanayiyi de boş verin uğraşılacak iş değil tahıl ambarı olun avrupa'nın, koç kongresinde konuşan yahudilerin türkiye araba yapmakla uğraşmasın, montajlamasını yapsın gibi telkinleri vs vs. anlaşmaların tabi ki bir kısmı mecburiydi. yapacak bir şey yoktu ama getirisi götürüsü bize bunlar oldu. uygulanmaya çalışılan ekonomi modellerinin başarıya ulaşmamalarının bir nedeni de modellerin yanlış uygulanması ve/veya anlaşılamaması diye düşünüyorum. mesela ithal ikamecilik, ithal alınacak bir şeyin içeride yerli kaynakla yapılmasını söyler. bizde ise ithalat yapılmadan bir şey üretilemez hale gelmiştir. yani yeterli altyapı kurulamamış. dolayısıyla ihracat için bile ithalata mecbur kalınmış. güya döviz içeride kalacaktı. daha fazlası gitti. sonraki ihracata dayalı model ise katma değer sağlayacak üretim yokluğu nedeniyle sadece tarımla kısıtlı kalmış. abd'nin tütün, kenevir, zeytin, çay, fındık, haşhaş gibi ürünlere koyduğu şatlarla birlikte o da yeterli seviyeye ulaşmamıştır.

      ayırca:
      1- içimize işlemesi mi içimizden geçmesi mi :D
      2- akp siyasi kimlik krizine karşı nasıl bir çözüm aramıştır :D
    • devlet'i geri plana atayım derken, devlet'i en büyük işveren konumuna getirmek de sonucu oldu. ayrıca doların parasal genişlemesine denk gelmesi de yağ sürdü. bize gereken sosyal devletçilik diye düşünüyorum.
  2. 2
    dunyada bircok yer icin evet, ama turkiye'de degeri bilinen bir dal degil maalesef. sayIsal alanlar haricinde bir seyin degeri yok.
  3. 3
    Ufak biz oynama ile düzeltilebilecek önerme:
    önemli -> önemsiz
  4. 4
    (bkz: sosyologların mesleklerini ele ayağa düşürmesi)
  5. 5
    sosyoloji bilim dalı midir yoksa bilimsel çalışma alanı mıdır ? yorumsamacıların aksine olgucuları(pozitivist) baz alıp bir bilim dalı olarak değerlendirsek dahi insanlığın en büyük merakı ölüme, tanrıya, yaratılışa ve evrene olmuştur. toplum bilmini birinci sıraya koymadan önce doğa bilimleri felsefe gibi bir sürü alan var.

    kesinlikle reddettiğim önerme.
    • merakı cezbeden hususları toplumsal kimliklere göre şekil aldığına katılmıyorum. bu hususların kimliklerin getirdiklerine göre değerlendirildiğine katılıyorum. ölüme, tanrıya, yaratılışa, evrene duyulan merak evrensel iken bu alanlarda yapılan çalışmala gerek toplumsal gerek başka şeylerin etkisi doğrultusunda etkilenebilir.
  6. 6
    Elmayla armutu karşılaştırıyorsunuz, hoşçakalın.