kayıt

the matrix

  1. 50
    felsefi derinliği olan, aksiyon türünden olduğu düşünülerek izlenmemesi gereken film serisi. jean baudrillard'ın simülasyon kuramından etkilenmişlerdir fakat onun bahsettiği simülasyonun dışına çıkıp bu kurama başka bir anlam katan bu seri, aslında gerçeğinin(asıl kuramın) taklidi olmasının yanı sıra yapısı sebebiyle de baudrillard'ın eleştirdiği şeylerden biridir. hatta baudrillard'ın matrix ile ilgili röportajında şöyle söylemleri vardır:

    -- spoiler için tıkla --


    "ama bu filmin asıl rahatsız edici yanı, platon'un çok daha önceden ortaya koyduğu, simülasyon ile illüzyonun birbirine karıştırılmasının yarattığı klasik sorundur.
    burada gerçekten bir yanlış anlama var. görünür dünyanın kökten bir illüzyondan ibaret olması...
    bütün gelişmiş kültürler bu soruyu ele almış sanat ve sembolleştirmeyle çözümler üretmiştir. bizim çektiğimiz ıstıraba katlanmak için kendimizin icat ettiği şey sanal bir gerçek, tehlikeli ya da olumsuz öğelerin süpürüldüğü hayali bir evrendir. ve bu evren artık gerçeğin yerine geçmeye ve tek çözüm olmaya başladı. oysa 'matrix' tamamıyla bu sürece katkıda bulunuyor!"


    -- spoiler --

    tamamı için
    hatta baudrillard'a yapılan birçok göndermenin yanında en belirgini daha ilk sahnelerden görülmektedir, filmin ilk sahnelerinde baudrillard'ın 1981 yılında yayımlanan kitabı simulacra and simulation görülmektedir: görsel linki

    referans noktalarına değinmeye kalkarsak sürüsüyle gönderme bulup altından çıkamayacağımızdan dolayı en iyisi seriyle ilgili genel bir görüş bildirmek diye düşünüyorum sözlük, evet... hayata bakış açımla çok büyük benzerlikler taşıdığını gördüğüm için oldukça beğendiğim (aslında en sevdiğim film serisi) ve dördüncü filmini heyecanla beklediğim bir seridir. gerçekliğe karşı yapılan sorgulamalar ile ufuk açan "lan, acaba?" dedirtebilecek bir seridir, tavsiye edilir.
  2. 51
    jean baudrillard isimli yazarın simülakrlar ve simülasyon kitabının içeriğiyle de uyuşacak şekilde çekilen bir bilim kurgu filmi. yaşadığımız dünyanın tamamen sanal olarak kurgulanmış bir yanılsama dünyası olabileceği ihtimalinin altını çizen film, bu yönüyle, platon'un idealar dünyası epistemojisine de yakındır.

    ayrıca

    (bkz: mağara alegorisi)

    (bkz: the 13th floor)
  3. 52
    matrix üçlemesi çıktığında ortaokuldaydım.
    keanu reeves'ın "15 kişiye saldırdım, vurdum vurdum saymadım" kıvamında milleti dövmesini izlemek en büyük zevkti.
    konu ise basitti:
    makineler, dünyanın .mına koymuş, insanları elektrik üretmek için kullanıyor ve insanlar, dijital bir alemde makineler kontrolünde rüya görüyor.
    aradan çıkan bir kaç manyak da insanlığı kurtarmaya çalışıyor.

    lise bittikten ve biraz daha düzgün düşünmeye başladığımda animatrix'i buldum ve sonrasında üçlemeyi tekrar izledim.
    dövüşler güzeldi; ama bilgisayar yapımı efektler göze batmaya başlamıştı.
    konu ise biraz daha karmaşıktı:
    -yapay zeka çok gelişmiş; ancak insanlar gelişememişti ve insanlar, makinelere tekrar hükmedebilmek için dünyanın .mına koymuştu.
    -en sonunda ise makinelerin tahakkümünde yaşadıkları dijital bir evren kurulmuş, makineler kazanmıştı.
    -aradan çıkan bir kaç deliyürek ise makine tahakkümünün sonunu getirip, sistemin çarklarından insanları kurtarmak istiyorlardı ve bu ilk savaşları değildi.
    -mimar denilen adamın, ikizlerin, kahin'in yaptığı konuşmalardaki sistem ve dünya eleştirisi beynimi yakacak kadar zorlamama ve dünyayı eleştirmeme sebep olmuştu.

    üniversite bittikten sonra, ekşi sözlükte matrix ile ilgili geniş kapsamlı bir yazıya denk geldim. sonrasında animatrix ile başlayarak tüm seriyi tekrar izledim.
    cgi aşırı derecede sırıtmaya başlasa da, dövüşler hala güzeldi. trinity hala seksi, morpheus hala baba adamdı.
    konu ise beyin yakmanın da ötesinde, delirtecek kadar detaylanmıştı.
    -neo, mesih temsili bir karakterdi.
    -izlediğimzi neo 7. kurtarıcıydı. daha önce 6 tanesi gelmiş ve başarısız olmuştu.
    -zion, gerçek dünyanın lağımında değil, yaşayanların gerçek dünya sandığı alternatif bir dijital aldatmaca dünyasıydı.
    -kahin, kurtulanlardan biri değil, bizzat sistemin parametrelerinden birisiydi.
    -neo'nun yediği kek ve şeker, öylesine ikramlar değil, sistem güncellemesi yapan ufak detaylardı.
    -ajan smith'in insanlar üzerine yaptığı anlatım, insanlık üzerine yapılmış en doğru tanımlamaydı.
    ve daha bir çokları.

    matrix, wachowski kankaların, muazzam bir iş çıkartarak kurguladığı; ancak sunumu 3 filme ve bol aksiyona sıkıştırarak mahvettiği bir distopyaydı.
    ve gerçek olma ihtimali, en az paralel evrenlerin varlığı kadar yüksekti.

    edit:

    tabi bir de bu var : dedem matrix'e format atmış
    • saygılar şelale, muazzam girdi.
  4. 53
    zamanının ve zamanımızın efsane filmi.
  5. 54
    çekim teknikleriyle yeni bir çağı başlatmış güzide film serisi.
  6. 55
    aslında ritüellerin anlatıldığı film.
  7. 56
    neo karakteri will smith ve nicholas cage adlı aktörlere önerilmiştir ve film senaryosu çok kötü diye geri çevrilmiştir.
  8. 57
    (bkz: free your mind)
  9. 58
    filmden çok daha fazlasıdır.
  10. 59
    dün gece ilk defa izlediğim harika ötesi film.

    izlemeyen varsa hiç düşünmesin bile.

    tavsiye ediyom.
  11. 60
    serinin yeni bir filmi için hazırlıklar başlamış.

    www.nydailynews.com/...
  12. 61
    Eğer yeni bir film çekilirse ve keanu reeves yer alacaksa keanu reeves'in ikinci geri dönüş projesi olacak.
    Diğeri:
    (bkz: bill & ted)
    Bir de sürekli 52 yaşında diye bahsetmeseler iyiymiş.
  13. 62
    Bu benim gemim, nebuchadnezzar. Bir hava ve kara taşıtıdır.