kayıt

milenyalizm

  1. 1
    türk gencinin ömrünü mahveden üç şey sıralamasının üç sırasına da el titremeden yazılabilecek olan demografik eğilim. adı geçtiğinde bile burnum kanayacakmış gibi bir baskı oluyor açıkçası. yani nasıl diyeyim, the walking dead neye dayanarak çekildi sorusunun cevabı işte bu aşağılık anası sikişmiş ahlaksız orospu çocuğu hordası. hofff.

    peki kimdir bunlar ? kimlik yaşı baz alınacak olursa 1980 ile 2001 arasında doğmuş olan herkes bir milenyal sayılabilir. fakat bir kuşak, tabii ki sırf kimlikle alakalı morfolojik buluntular üzerine bina edilemez. sosyokültürel etkenler ve yatkınlıklar açılmak zorundadır. ve derleyebildiğim kadarıyla bir milenyali aşağıdaki davranış örgülerinden tanıyabilirsiniz:

    - yüksek dijitalleşme gösteren günlük rutinler.
    - manasız bir politik doğruculuk, sosyal liberal ilkelere sıkı sıkıya bağlılık, eşcinsel evlilikleri ve uyuşturucunun yasallaşmasını koşulsuz desteklemek.
    - yüksek toplumsal mobilizasyon, dijital örgütlenmelerle birlikte hızlı gelişen fanatik hayırseverlik ve filantropi çalışmaları.
    - zembereğinden boşalmış yardım örgütlenmesine rağmen yaşama dair bir üstün görü geliştirme yoksunluğu ve bununla ortaya çıkan anksiyete.
    - iş hayatında yaratıcılığa ve dinamizme önem verme, fakat amaç odaklılık yerine konan hedef odaklılık sebebiyle üstlerden gelecek dönütlere köpek gibi bağlılık; bu yüzden çalışma hayatının mekanikleşmesi ve iş/yaşam dengesinin yarraklara yan basması.
    - dinamik kariyer yönetimi ayağına sık sık iş değiştirme, bu yüzden finansal bir birikim toplayamama, yine depresyon.
    - sair içsel ve dışsal çalkantı neticesinde artan boşanma oranları.
    - narsizm. (narsistik kişilik envanterine göre milenyal kuşak, bir önceki kuşağa göre %16 daha fazla narsistik özellik göstermektedir.)
    • Güzel entry verdim şukunu
    • bu övgülerinizi telefonla duymadığım her bir saat için bir milenyal ölecek.
    • Oooo yapma etme yazıktır
  2. 2
    hiçbir pişmanlık duymadan üstüne kusmak, çivi tabancasıyla atış yapmak istediğim bir sosyal fenomendir.

    bugün insanımıza acı, hayalkırıklığı, öfke hakimse bunun sebebi milenyalizmdir.

    bugün hayat koca bir -mış gibiyse, devasa bir -miş gibiyse, eksiksiz bir reality şovsa, sahte haberlerden oluşmuş bir clickbaiting kumpasıysa, bunun faili milenyalizmdir.

    milenyalizm öldürülmek, imha edilmek, tarihten silinmek zorundadır.

    milenyalizm insanımızın canını alıp insanımızı safi hayal ürünü, şenliksiz bir hayatta bırakmıştır.

    insanımızın canı vardır. birinin bile önemi kainatın toplamından fazladır.

    borcumdur. ifşa etmeden, imha etmeden ölmeyeceğimdir.
  3. 3
    peki... biz bu yangın yerinde nasıl uyandık ? bizi bu kör kuyularda kim ışıksız bıraktı ? özgürlük rüyamız, ne oldu da kapana kısıldı ? çoktan geberip gitmiş bir geçmişle, asla gelmeyecek olan bir gelecek arasındaki bu alacakaranlıkta bulunmayı hak edecek ne yaptık ? depresyona, anksiyeteye çıkan bu yolun taşlarını kimler döşedi ?

    abd tarihinde demokratik parti'nin esamesinin okunuşuna, birkaç kült lider dışında, şahit olmak pek mümkün değildir. çünkü bu parti, iç birliğini çok geç sağlamıştır. bu partiye ait en sık bilinen yanlışlardan biri, bu kopukluğun ana sebebidir aynı zamanda, partinin evvelahir liberal tandansa sahip olduğudur. böyle bir şey yok arkadaşlar. demokratik parti, bugünün alt-right soytarılığına benzer şekilde çok kuvvetli bir aşırı sağ fikriyat damarına sahiptir. zencilerin çatır çatır yakıldığı, tecavüze uğradığı, sorgusuz sualsiz asıldığı eyaletler çoooookkk uzunca bir süre demokratik parti'nin içinde "dixiecrat" diye tabir edilen akımı desteklemişlerdir. texas, louisiana, florida, georgia filan gibi eyaletler büyük tarımsal işletmelerin finansörü olduğu dixiecratların kalesi rolünü oynadılar.

    1976 başkanlık seçimlerinde, cumhuriyetçilerin abd'nin başına sardığı watergate adlı iç politik casusluk skandalı ve ekonomik resesyon, faşist dixiecratlar için aranılan fırsattı. hemen mazbut, dindar ve sözümona sivil haklar savaşçısı georgia valisi jimmy carter'ı buldular. eyaletindeki aşırı sağcı gruplarla girdiği ekonomik sürtüşmelerin ortaya çıkardığı hukuk mücadelelerinde sivrilen fanatik carter, aradıkları adamdı. bilindik hikayedir. abd yarrağı yer, boka sarar, bir tane az ünlü siyasetçi umut der, barış der, değişim der ve çocuğu koyar. oysa carter adlı bu adam hakkında bilinmeyen bir şey var: carter, atadan aşırı sağcı biridir. kendisi belli etmese de, babası earl carter ailesinin zencilerle en ufak bir muhattaplık geliştirmesini bile istemez. zaten başarı dediğimiz şey, temel gerçekleri saklamak üzerine kuruludur. ve dixiecratlar böyle şeyleri saklayabildikleri için seçimi kazanırlar.

    carter hakkında iki şey söylemek istiyorum. kendisinde şeytan tüyü vardır, reagan 1984'te ikinci kez seçilince ülkede faşist diktatörlük kurulduğu hükmünü getirip kendini sub-culture akımının serin sularına atan abd entellijansiyası, philip roth'undan thomas pynchon'una, carter'ın rezilliklerine tek kelime etmemiştir. ikincisi carter, "mutluluğun sahip olmakla eşit olduğunu" söyleyerek 80'lerden günümüze yaşadığımız tüm ekonomik krizlerin fitilini ateşlemiştir. carter, bunun dışında hiçbir şey değildir. sadece 1976 ile 1980 arasında orada, o koltukta bulunması gereken adamdır. adeta reagan'ı pişirmek için kullanılan bir caretaker'dır.

    hıyarlığından gözünü açamasa da, milenyalizmi jimmy carter başlatmıştır.

    youtu.be/...
  4. 4
    1976: fıstıkçı jimmy carter'ın abd başkanı seçilmesi.
    1977: likud'un israil'i zaptetmesi.
    1978: polonya'nın fethullah gülen'i karol wojtyla'nın 2. jean-paul olarak papalığa atanması.
    1979: iran islam devrimi.
    1980: 12 eylül darbesi.

    insanımızı hayatına cansız devam etmeye mecbur bıraktınız. ahdolsun, savaştır.
  5. 5
    (bkz: junk bond)