1
Nükleer reaktörün, yakıt olarak radyoaktif maddeleri kullanarak elektrik enerjisinin üretildiği tesis.dünyada toplam otuz iki ülkenin nükleer santrali bulunmaktadır.
2
ülkemizde görmek istemediğim tek enerji alternatifi. rüzgar enerjisi gibi büyük bir potansiyel varken devletin başı gövde gösterisi ayağına ülkeyi topa götüreceğinden dolayı karşıyım.
4
nükleer santrale destek olan insanım. ülkemiz için en yararlı olacak şeydir.
bir de şu kafayı anlamak mümkün değil. nükleer santral yapılsın mı sorusuna yoo olmaz ülkmiz için çok zararlı diyen kişilerin dünyada en kötü nükleer santralle ün yapmık kars merkeze 30 km uzaklıkta ermenistanda bulunan nükleer santral hakkında bilgisi olmaması ve bu konuda hiç bir şey yapmıyor olması ironi oluyor anca.
nükleer santrale karşıyım diyen insanların enerji açığını kapatmak için öneri sunmaları gerektiğini düşünüyorum. sakın bana alternatif enerji kaynakları demeyin. önce bir araştırmanızı tavsiye ederim bu cümleyi kurmak kadar kolaymıymış bakalım ülkemize alternatif enerjiyi kurmak.
haa bir de sakın almanya kapatıyor biz niye açıyoruz demeyin. bunu da bir araştırın bakalım almanlar nasıl bir teknolojiye geçip enerji sorununu çözmüşler. kısaca söyleyim 100 yıldır nükleer santral varsa bu santral sayesinde alternatif enerjiye geçmeyi başarabildiler. yani alternatif enerji kaynakları haa deyince olmuyor arkadaşlar.
5
nükleer enerji hem kuruluş hem de işletim maliyeti açısında yüksek olsa da gerekli. zira bizim ülkemize sömürgelerimizden sürekli bir hammadde ve para akışı gerçekleşmiyor.
"dünya nükleer enerjiden vazgeçiyor" tezini de bir kenara bırakalım. gerçekten bir vazgeçme varsa sadece tehlikelilik nedeniyle değil tüm nedenleriyle iyice irdelenip ortaya konmalı. çünkü biz dünya değiliz; dünyanın geri kalanı da bizim şartlarımıza sahip değil. öncelikle bu anlaşılmalı.
ikinci olarak, nükleer enerjinin çevreye olası etkileri. sızıntı, patlama, uygun olmayan atık prosesleri gibi durumlarda elbette çevre için büyük tehdittir bu tip santraller. bu anlamda nükleer santral, sürekli kontrol altında tutulması gereken, bir an bile dikkatsizlik, rehavet gösterilmemesi gereken ölümcül riskler taşır.
rüzgar, güneş gibi yenilenebilir ve temiz kaynaklardan enerji üretmek, elbette herkesin dileği. ancak rüzgar ile güneş enerji sistemleri henüz yeterli güçte değil. değil işte. gelişme aşamasındalar. güneş güneş diyoruz. o da özünde radyasyon. ayrıca çok da güneş ve rüzgar zengini değiliz. başımızdaki sapka uçunca, ensemiz, yüzümüz güneşten yanınca öyle olmuyoruz. kimse kusura bakmasın. yelkene, yamaç paraşütüne uygun, deniz/plaj turizmine uygun çok güzel mekanlarımızın olması rüzgar ve güneş zengini olduğumuzu göstermiyor malesef. keşke gösterse.
su yani hidroenerjimiz ise sınırlı. su zengini de değiliz bu arada belirteyim. büyük akarsularımız üzerinde zaten göletlerimiz, barajlarımız ve hes'lerimiz var. ancak bir ilköğretim bilgisidir. türkiye'deki akarsu rejimi düzensizdir. yani mevsim şartlarına bağımlı değişir. ayrıca barajlar sadece enerji üretimi için değil, sulama, içme/kullanma suyu gibi diğer ihtiyaçlarımızı gidermek için de kullanılır. ayrıca barajdaki suyun tamamı kullanılamaz. bölgenin iklimini, nemliliğini değiştirirler. can suyu* denilen zımbırtı da malesef yasalarla* belirlenir. su yatağını görmez, yatak boyunca canlı yaşamı yok olur/tehlikeye girer. yani çok da masum değildir. tüm akarsuların üzerine bir hes kursak bile verimliliği sınırlı olacak, yağışların biraz az olduğu her yıl kuraklık haberleri yine tv'lerde eksik olmayacaktır. ayrıca bunun için kapsamlı havza çalışmaları yapılmalıdır ki türkiye'de pek çok yerleşim birimi akarsu yatağında bulunmaktadır.
doğalgaz, petrol zaten hak getire. fosil enerji santrallerinin atmosfer kalitesine etkilerini anlatmaya da gerek yok. yaşadıkları şehre doğalgaz hattı gelenler, doğalgaz öncesi hava kirliliğini hatırlarlar. doğalgaz da dışarıdan, parayla işte. bu da beş.
sonuçta ihtiyacımız var mı? var. ancak sorumluluk bilinci gelişmemiş bir toplumuz. bunu görmek için alim olmaya gerek yok. etrafa bakmamız yeterli. kuralları ikili ilişkilerle, hatır, gönüllerle aşmayı pek bir seviyoruz. bunu da iyi bir şeymiş gibi hava atarak anlatmaya bayılıyoruz. nükleer enerji gibi sadece kendi ülkeni değil etrafındaki ülkeleri de riske atacak, yüzlerce yıllık tarımsal, turistik faaliyetine haciz koyabilecek bir gücü işletmek konusunda da ne yazık ki büyük çekincelerim var. bu, millete güvensizlik olarak algılanmasın. ama öyle.
6
ilk başlarda yapılmasını desteklediğim santraldi ama özellikle soma kazasından sonra yavaş yavaş fikrim değişmeye başladı.
normal bir ülkede yaşıyor olsak çok sayıda yapılmasını isterim. çok küçük bir alan kapladığı halde çok yüksek miktarlarda elektrik üretibiliyor. bunun üretebildiği elektriği güneş enerjisiyle elde etmeye çalışsak baya büyük bir araziyi güneş panelleriyle donatmak gerekiyor.
ama ancak muz cumhuriyetinde yaşanabilecek türden olayları gördükçe, yüz sene öncesinde gerçekleşen facialardan örnek veren kafaları gördükçe soğumaya başladım. en azından ertelesek daha iyi olur sanki. bu ülke henüz buna hazır değil.
7
base load düzeyinde en kararlı ve karbondioksit salınımı en az (sıfıra yakın) olan elektrik üretme tesisidir. genelde rankine çevrimi ile çalışır.
nükleer yakıt çubuklarından ısıyı üzerine alan su çevrimi kapalı devre olup radyoaktiftir, ve esas çevrimde kullanılan suyu kirletmeyecek şekilde eşanjörde ısıyı iletir.
iş akışkanı su önce buhar türbinine girer ve elektrik üretir, burdan çıkan su hala daha çok sıcak olduğu için soğutma kulesine girer, soğutulur ve tekrar eşanjöre gönderilir.
atık nükleer çubuklar ise 20 yıl kadar devir daim yapan bir havuzda soğumaya bırakılır, ardından korozyon ve aşınmayı engelleyici yüzey işleminden geçirilmiş kurşun+çelik+beton kompozit bloklara hapsedilerek ebedi istirahatgahına (yerin bikaç km altına) gönderilir.
8
işletmesiyle, kontrolüyle ve geriye kalan diğer her şeyiyle öyle vasıfsız ve sorumsuz elemanlarla yapılacak şey değil. umarım ciddiye alınıyordur bu iş ve yeterli kişilere teslim edilir.
9
ablama o kadar kötü puan almasına rağmen hacettepede nükleer enerji mühendisliği geliyordu babam herhangi bir tercih yapmasını önleyene kadar ''kafanıza hidrojen bombası atıcam'' tarzı komik olmayan tehditler savuruyordu evdekilere
↑