kayıt

suç ve ceza

  1. 1
    dostoyevski'nin başyapıtıdır. ana kahraman raskolnikovun başından geçenler anlatılır. karakter tahlili muhteşem yapılmıştır. o yüzden psikoloji açısından da büyük önem taşır.
    onlarca kez okunabilir kendileri.
  2. 2
    (bkz: Prestuplenie i nakazanie)

    sonuç bölümü bana saçmalığın daniskası gibi gelse de raskolnikov ve porfiry'nin diyaloglarını okumak, raskolnikov'un iç sesini dinlemek gerçekten mükemmel.
  3. 3
    (bkz: suç ve ceza animasyon filmi)
  4. 4
    okurken uykunuzu getiren kitap. sıkıcı olduğu için değil. raskolnikovun ruh haline sizi sokmayı başarabildiği için. onun gibi hasta hissedersiniz kendinizi, kafanızda bin tane soru dolaşır. her hangi bir şeye odaklanamazsınız. olmayan kız kardeşinizin nasıl bir dümbükle evlendiğini dert edersiniz. hep uyumak ve sorunlardan kaçmak istersiniz.
  5. 5
    yurdum insanının üzerine yalan söylemeye kendini mecbur hissetiği kitap.

    suç ve ceza ?

    - 5 günde okudum abi çok iyiydi!
    - çok sürükleyici kardeş. aktı gitti resmen.
    - ooo suç ve ceza mı ? bana mı soruyorsun ? biz onu ortaokulda okuduk.

    henüz okumayanlar için söylüyorum. biri bu kitap hakkında şu yukardaki cümleleri kuruyorsa eğer çok çok büyük ihtimalle okumamıştır eseri. yalan söylüyordur.

    23 yaşındaydım, bir ayda hatta belki biraz daha uzun bir sürede okudum ben bu kitabı. kitabı okuyanlar zaten biliyor. dili ağırdır! bir paragrafı 2-3 defa okuduğumu hatırlarım. sürükleyici hiç değildir. hatta zaman zaman adamın uykusunu bile getirir. konu bazen o kadar yavaşlar ki geri dönüp 'neydi, ne olmuştu' diye tekrar başa alırsınız.tüm bunlar bu kitabın bir numara olmasının önüne engel değil tabi ki.

    insanın suçu işledikten sonra haklı olduğunu gösterme çabası, karanlık psikolojisi, suç kavramını ile ilgili harika betimlemeleri, enfes diyalogları ve raskolnikov! tüm bunlar neden bu kitabın başyapıt olduğunun sebeplerinden birkaçı.

    okuyun efendim! yavaş yavaş, sindire sindire okuyun..

    (bkz: prestupleniye i nakazaniye)
    kitabın orijinal adı. hak ettiği gibi bu başlığa taşınmalı!

    (bkz: modlara sesleniyorum)
  6. 6
    bu kitabın türkçeye çok iyi tercüme edilmiş olması lazım. Ben iş bankası kültür yayınlarından çıkan cildini okudum. Diğer yayınlara göre tercümesi çok iyiydi. Çevirenin adını hatırlamıyorum. Eve gittiğimde editler yazarım.

    Kitaba gelirsek, öyle böyle değil bir gecede bitirdim, içimden ılık ılık aktı demeyeceğim.
    Beni kitapta etkileyen tek karakter sonyadır. Onun duruşu, masumiyeti, asaleti bende derin etkiler bırakmıştır. Resmen tanrıçam olmuştur. Kalbimde apayrı bir yeri vardır. Rüyalarımın kadınıdır, Seviyorum, Aşığım Ve daha bir sürü şey...

    edit: rusça aslından çeviren: mazlum beyhan
  7. 7
    dünyada okuduğum en iyi kitaptır.kitabı okuduktan kafamda cinayetler falan tasarladım.tabii yemedi.
  8. 8
    "Beş günde okudum diyen yalan söylüyordur" ve "sürükleyici değil" ibareleri gördüm kitap hakkında.

    Kendi hikayemi anlatayım sizlere.

    Ben eskiden kitap okumazdım. İkiz kardeşim ise tam aksine her daim okumayı severdi. Onu bu konuda da takdir ediyorum. Neyse yıllar evvel bir gün köye gittik. Sabahın köründe, Babamın büyüdüğü evin sundurmasında kardeşim suç ve ceza'yı okuyordu. Ben gelince kapadı kitabı ve konuşmaya başladık. Konu neydi hatırlamıyorum ama kardeşim, raskolnikov'un vicdan azabını içselleştirememiş insanlarla başlayan çok vurucu bir cümle kurdu ve o an suç ve ceza'yı okumaya karar verdim.

    Aradan epey zaman geçtikten sonra sonunda kitabı elime aldım ve okumaya başladım. Birinci cildi bitirmem bir haftayı bulmuş hatta geçmiş iki haftaya yaklaşıyordu. Birinci biter bitmez ertesi günün sabahında ikinci cilde başladım. Ve bir gecede ikinci cildi bitirdim. Yanılmıyorsam yaklaşık yedi saatte bitirdim. Ve o yedi saat boyunca kitabı hiç kapatmadım.

    Hatta şu an kitap okuyan bir insan olmamı suç ve ceza'ya borçluyum. Çünkü bir gecede koca bir kitabı bitirince kendi kendime, "insan bir gecede bir kitap bitirebiliyorsa, bugüne kadar çok fazla boşa vakit geçirmişim. Çok daha az okuyarak ayda bir kitap okusam bile kârdır." diyerek okumaya başladım.
  9. 9
    Görüp görebileceğiniz en iyi iki ya da üç kitaptan biri olduğunu düşünüyorum. Müthiş.

    Rodion'a cinayette öylesine hak verdim ki, kendime şaşırdım.
    Vicdan azabı öyle gerçek, öyle güzel ki.
    Kelimelerle tasvir edilemeyecek kadar güzel ve zirvede olmayı sonuna kadar hak eden bir kitap. Birkaç kez okudum, onlarca kez baştan başladım.
    Okuyun, mutlaka, defalarca okuyun.
  10. 10
    orta sonda zorla okutmuştu ablam. tabii o zamanlar bir şey anlamamıştım ne anlatıyor bu akü diyordum.

    sonra tekrar okuduğunu söyleyeceğimi sandınız değil mi hayır ama en kısa sürede tekrar okuyacağım.
  11. 11
    Kesinlikle bir olay romanı değildir. Kitapta Her dakika bir aksiyon, sürekli bir olay bekleyen bir insansanız, suç ve ceza sizin beklentinizi asla karşılamaz. Ve kesinlikle sıkılıp bırakırsınız.

    Ben fantastik okuru bir insan olarak, bir çok fantastik eserde bile, "öf yeaa buralar çok sıkıcı..." diyerek kitabı kapattığımı biliyorum.

    Ancak suç ve ceza'nın tek bir sayfasında bile bu sıkılma ve "ay hadi bir şeyler olsun artık..." Hissini yaşamadım. Hatta o hissi yaşamadığım belki de tek kitaptır.
    Buna Yüzüklerin efendisi de dahil. Ki ben o seriye tapıyorum. Suç ve ceza'yı siz düşünün artık.
  12. 12
    Toplam 3 kere okumaya çalıştım lakin üçünde de 180. Sayfaya gelince sıkılıp kapattim
    • Malatyali senin ipinle kuyuya inmem
    • Gerçekten o kadar güzel mi
    • Hocam bu kadar kişi böyle yorumlar .
      Itimat edip okuyacam en kısa sürede .
      Uzerinde munazara ederiz inşallah
  13. 13
    Raskolnikovla kişiliğimin tıpa tıp benzediği neredeyse aynı olduğunu fark ettim birtek alımlı değilim
  14. 14
    İlk 18 yaşımda okumuştum neredeyse bir hafta etkisinden çıkamamıştım
    Şimdi üçüncü kez okuyorum ve her okuduğumda farklı duygulara kapılıyorum bu kitabın yeri bende çok başka.
    • Senin yerin de bende çok başka. Bir de ortak yönlerimizden biri de edebiyat tutkusu sanırım. Ama benim en sevdiğim yazar orhan veli pamuk'tur, kendisi tostmodernizm akımının dehasıdır.
    • Seninle bir ömür boyu orhan veli pamuk okumak... ruhumun bir parçası ölmüşte cenneteymiş gibi..
  15. 15
    Dostoyevski'nin insan tahlili, psikolojik çıkarımlar konusunda eline su dökülemez bir usta olduğunu kanıtlar nitelikte bir kitap. Rus edebiyatının mihenk taşlarından biri. Suçu ve suçluyu hücrelerine kadar analiz eden bir roman.

    İlk kez lisede kısaltılmış versiyonunu okumuştum. Tabi o zamanlar kafa çalışmadığı için çaldı öldürdü mapusa düştü çıkarımından öteye gidemiyor insan. Şimdi yaş kemale ermeye başlayınca özellikle bu anlamsızlık psikolojisinde okuyunca çok derin izler bıraktı.

    Raskolnikov sıradan olmayan bir orta sınıf insanı, okulunu bitirememiş bir öğrenciydi. Tefeci kadını toplumda bir bit olmadığını kanıtlamak napolyon olduğunu göstermek için işledi. Çaldığı paralara takılara dokunmaması hatta saymaması bile bu yüzdendi. Özgür kafa halini almak için bu cinayeti işledikten sonra her şeyi anladı. Tek tek anlatmaya gerek yok zaten yaşadığı buhran ve iç sıkıntıyı okumadan anlamak da zor.

    Kitap öyle melankolik öyle iç gıcıklayıcı ve karamsar ki hiçbir özel çaba harcamadan okuyucuyu bir anda içine alıyor. Dostoyevski'nin ustalığı da burada ortaya çıkıyıor. Karakter tahlilleri, olayları betimlemesi ve çıkarımları öyle gerçek yansıtıyor ki siz Raskolnikov oluyorsunuz. Onun yaşadığı vicdan hesaplaşmasını siz de yaşıyorsunuz. Raskolnikov o kadar gerçek bir karakter oluyor ki gözünüzü kapattığınızda tamamen canlanıyor zihninizde.

    Aynı zamanda cinayet öncesi planlama, yapılış anı ve sonrasındaki vicdani hesaplaşma öyle bir anlatılıyor ki dersiniz dostoyevski bu cinayeti gerçekten işlemiş. Zaten ana karakterlere kendinden bir sürü özellik katan yazar burada ustalık eserini göstermiş.

    19. Yüzyılda yazılmış olsa da günümüzün yalnızlığına, toplumsal dayatmalara ve kendimizi bu dayatmalara karşı koymamıza, bireyciliğe ve psikolojik çıkarımlara ışık tutarak günümüze ayna oluyor. Tekrar tekrar okuyarak yepyeni şeyler keşfedilecek, hiç bitmese sürekli okusam denilecek, depresif kişiliklerin içinde kendini bulacağı ve bir arkadaşı gibi seveceği bu muhteşem kitap ününün hakkını fazlasıyla veriyor.
  16. 16
    Dostoyevskinin yazdığı, baş kahramanı raskolnikov adında cinayet işleyen genç bir adamın olduğu roman.

    Bi arkadas bugün bu romanı dünya klasikleri harika yaa çehovun yazdıgı suç ve ceza falan diyince tanışıklığımı sorguladım bi.
  17. 17
    "bana bir yalan söyle ama bu yalan senin olsun, senin uydurduğun bir şey olsun, alnından öpeyim.
    kendine ait bir yalan, başkalarına ait gerçekleri tekraralamaktan belki de daha iyidir."
  18. 18
    Olayın insanın tüylerini ürpertmesi bir yana yazarın kişiye cinayeti kendi işlemişçesine bir iç sıkıntısı aktarması da muazzam olan eser.

    Harika bir yapıt.
  19. 19
    Dostoyevski’nin başyapıtlarından biri. Raskolnikov’a saygılar... en az onun kadar psikolojik derinlemeler içindeyim; yerimde oturarak tabii.

    Not: bizim bir sonya’mız olmadı itiraflarımızı haykıracak. Biz öldürdüklerimizi, kendi içimize gömdük. Ah ulan raskol...
  20. 20
    mesleğimi belirlememde etkisi bulunan efsanevi roman.
    üzerinden zaman geçtikçe tekrar tekrar okunası hale geliyor...
  21. 21
    Başıma bir şey gelmeyecekse henüz okumadığım roman.
    Fazlaca tuğla olduğundan gözüm korkmussa demek.
    • Üzdün.
    • Bir bakıma şanslısın. Mutlaka oku. Kesinlikle oku.
  22. 22
    Kitap okuyan ve okumayı seven biri olmamı borçlu olduğum roman.
  23. 23
    elimde, hiç bırakmadan en uzun süre tuttuğum objedir aynı zamanda bu kitabın ikinci cildi.
  24. 24
    "nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse o şekilde yaşamak, şu anda bir yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir.' yeter ki yaşayayım!"

    (bkz: hayattaki en büyük motivasyon kaynağı)
  25. 25
    “Gözyaşlarıyla ıslanmış yüzüne şefkatle baktı. Sonra hızla eğilerek ayaklarını öptü. Genç kız sapsarı kesildi, Islak gözlerini Raskolnikov’a dikti. Bütün vücudunu bir titreme nöbeti sardı.
    Elleriyle onu uzaklastırmaya çalışırken:
    -Ne yapıyorsunuz? Yalvarırım kendinize gelin efendim! Bu yaptığınız deliliktir! Hem de benim gibi bir kızın… diye kekeledi.
    Raskolnikov ayağa kalktı, Pencereye doğru yürüdü, Gölgesi Sonya’nın üzerine düştüğü sırada geri döndü:
    -Ben senin önünde yere kapanmadım, Çektiği acılara rağmen inancını yitirmeyen tüm insanların önünde eğildim!"

    Bu kitap başarılı bir polisiye romanı olmaktan öte; Suçun ne olduğunu, suçun meşruluğunu irdeleyen bir sorgulayış. Rodya'nın Alyona Ivanovna'yı öldürmesi ve bu cinayetten duyduğu pişmanlık kitabın konusu olmaktan çok uzak; çünkü rodya bu yaptığından hiçbir zaman pişman değildi. porfiriy petroviç ile girdiği diyaloglarda rodya, napoleon'u örnek göstererek, cinayet eğer bir ideal uğruna işleniyorsa o bir cinayet olmaktan daha ziyade üstinsanın dünyayı dönüştürme çabasında ölen birkaç sıradan insanlar olarak değerlendiyor ki rodya, porfiriy'nin her şeyi öğrendiğini anladığında bir bara giriyor, o barda iki asker rodya'nın işlediği suçu konuşurken Alyona'nın ölümünün aslında iğrenç bir haşerinin ölümünden farkı olmadığını söylüyorlar. Bu duyduklarından sonra rodya, aslında kendisinin bir cinayet işlemediğini, sadece avukat olmak isteyen bir gencin önündeki engeli ortadan kaldırışı olarak değerlendirmeye çalışıyor yaptığını.

    Açıkçası, suç ve ceza'yı okuduğumda sanki böyle buyurdu zerdüşt'ü okuyor gibi hissettim. Zerdüşt'ün dağdan indiğinde uğradığı köydeki şaklaban ile aralarında geçen diyalog ile Rodya'yla Porfiriy'nin arasında geçen diyalog tıpatıp benziyor. Bir tarafta insanın değersiz olduğunu, acizliklerini ve güçsüzlüklerini açıkça insanların yüzüne vuran Porfiriy ve şaklaban; diğer tarafta insanların her şeye kadir olduğunu söyleyen Rodya ve Zerdüşt. Hem böyle buyurdu zerdüşt'te hem de suç ve ceza'da bu çatışmaya bir cevap bulunmuyor ama. Nietzsche'den farklı olarak dostoyevski bu çatışmaya bir cevap aramıyor. dostoyevski'nin suç ve ceza'da aradığı tek şey, insanoğlunun acılarla dolu tarihine bir sebep bulmak; ancak rodya'nın sürgüne gidişi, sonya'nın kederi dostoyevski'nin de sebep ararken çıkmaza girdiğini gösteriyor.