Çomak aylardır belki de en çok hak verdiğim girdin. Hele ilk paragrafın bitişi... beni öyle mes’ud etti ki
gelişmiş ülkelerde bunun örneği yok demişsin, ilk aklıma gelen örneği yapıştırıyorum, alıntı vikipedia'dan;
Yeterli sayıya ulaşıldığı takdirde, içinde bulunulan eyalete göre azınlık resmi dili konuşanlar (Fransızca çoğunluğa sahip eyalette İngilizce konuşanlar ya da tam tersi) çocuklarının eğitimini iki resmi dilden istedikleriyle almasını sağlayabilirler.
örnek kanada bu arada, onu yazmayı unuttum, kanada'nın resmi dili fransızca ve ingilizcedir..
dünya'da gelişmiş ülkelerde böyle bir örnek yok demişsin, var.. kanada, evet orada iki dil kullanılıyor, üstelik nüfusun %30'u fransızca konuşuyor, fifti fifti değil yani..
senin mantık şöyle sanıyorum, önce gelişelim, sonra bakarız.. ben de diyorum ki, gelişmek için bunları yapman gerek.. oturarak gelişmeyeceksin, insana değer vererek gelişeceksin.. "salı sabahı gelişmiş bir ülke olacağız, azınlıkların ana dilini konuşalım saat 10'da" olmayacak yani, "ana dil konusunu çözelim ki gelişmişliğe biraz daha yaklaşalım.." denmeli.. çözüm de "azınlık yoktur, nah size ana dilde eğitim" değildir.. bu çözmek değil.. sen otobüs geç geldi diye sinirlendiğinde şoför sana "otobüs yok ki" diyebilir mi??
tabii ki gelişmişlikle alakası var.. adamın ana dilinde eğitim alması, istediği dili konuşması bir hak, istediği inancı seçmesi bir hak, bir özgürlük biçimi.. aynı özgürlük biçimini bulgaristan türkleri için savunuyorsun, ülkende olunca antipatik geliyor sadece.. bunlar tabii ki gelişmişlik seviyesiyle orantılı, birer gösterge..
tevhid-i tedrisat, toplumdaki mektepli-medreseli ikiliğini ortadan kaldırmaya yönelikti.. yani aslına bakarsan, araplaştırılmaya çalışılan türkleri kurtarmaya yönelikti, burada hedef gerici faaliyetleri olan medreselerdi, pozitif bilimleri suçlayan, medeniyet kavramına bıçak çekmiş gerici eğitim kurumları ve batı güdümlü okullar ancak o dönem türkiye'de 10 tane yabancı okul varsa 479 tane medrese vardı..
bak aşağıdaki alıntılar da vikipedia'dan..
Yasa çıktığında ülkede 479 medrese ve 18.000 medrese talebesi vardı fakat sadece 6.000'i gerçek öğrenci idi.
misyoner ve azınlık okulları Millî Eğitim Bakanlığı’nın denetim ve gözetimine girmiş; dinsel ve siyasal amaçlı eğitim yasaklanmış; ders programlarına tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi, Türkçe dersleri eklenmiştir. (okullar kapatılmamış, denetime girmiş, türkçe dersi eklendi dediğine göre de kendi dilini korumuş diye anlıyorum)