kayıt

Anın betimlemesi

  1. 1
    Kutup sözlük yazarlarının bulundukları anı betimleyerek anlatıp tasvir yeteneklerini konuşturabilecekleri başlık. İlk olarak ben başlıyorum;

    yatıyom

    (bkz: son)
    (bkz: arzu film)
  2. 2
    Karanlık odamın penceresinden gelen rüzgarın verdiği rahatlatıcı hisle uykuya dalmak üzereyim. Dalgaların sahili vurduğunu görmesem de duyabiliyorum. Her şey mükemmel bir uyku çekmek için planlanmış gibi yan dairedeki küçük çocuğun zırlaması dışında.
    Susturun lan şu çocuğu...
    Neyse sakinim. Swh
  3. 3
    Geniş kare bir oda.
    Köşede yanmayan bir soba.
    3 duvarın önünde 3 koltuk.
    1 duvarın önünde 1 tv
    2 duvar pencereli.
    Köşede kare bir balkon.
    Ortada alçak bir sehpa.
    Yerler açık renk parke.
    Oda karanlık.
    Ben ise koltuktayım ama sağ ayağım camdan dışarıda esiyor hep essin böyle.
  4. 4
    Kırmızı avizeden süzülüp gecemi aydınlatan, bir zamanlar beyaz olan ışığın altında, geniş koltuğumun beni kendine çekip hiç bırakmamasını belki de yutmasını umar halde uzanıyorum. 9 saat aralıksız üzerinden ağırlığımı çekmediğim ayaklarım var biraz ötemde. Yarısı dökülmüş kırmızı ojelerle göz gözeyim. Zaten yorgun olan ayaklarım, sanki bana ait değiller gibi bu halleriyle. Sol tarafımdaki balkondan gelen ılık esinti, önündeki eskitme masaya çarpıp dağılıyor salona. Düne kadar bebeğimle oturduğumuz, duvarlarında anılarımıza gebe çeşitli tablolar bulunduran salona. Bir ara gözüme ilişir gibi oluyor, sol çaprazımdaki turuncu bar. Düştü düşecek diyorum içimden. Arkasındaki mandallar kendinden geçmiş halde. Bebeğim diyorum, gelsin birlikte hallederiz..
  5. 5
    Yine bir köy klasiği olarak evimizin bahçesindeki incir ağacının dalına sırtüstü uzanmış halde gökyüzündeki yıldız cümbüşünü izleyerek zifiri karanlıkta hiçbir suni sese maruz kalmaksızın cırcır böceklerinin ve gece kuşlarının orkestral tınısı eşliğinde içimdeki üç zatla birlikte envai çeşit konular üzerine düşüncelere dalmak üzereydim. Fakat bu sefer yapamadım, hep bir ağızdan o üç zat çok yorgunum çekiyor zihin duvarlarımı tırmalatırcasın zira. En iyisi bu gece onları uykuya yatırayım fezaya çıplak gözle bakarak duyabildiğim semai ninni eşliğinde.
  6. 6
    uyumak ya da uyumamak işte bütün mesele bu!
  7. 7
    3 yastıkla kafamı ve omuzlarımı destekledim.
    Koltuğa doğu-batı istikametinde uzanmış ayaklarımı koltuğun üst kısmına koymuşum.
    Hemen arkamda balkonun kapısı açık ve biraz soğuk geliyor.
    • doğu-batı ne ya :D kabir mi orası dicektim ki benim yatağın da aşağı yukarı doğu-batı hattında olduğunu hatırladım :d
    • Ahah :D açık hava kabri
    • bizimkiler de işte kutu kutu pense evler falan filan. betimlememe sokayım :D
    • Yoo idare eder aslında :D
    • ben sokayım da idare edene etsin ^^ nasıl gidiyor doğal hayat :D
  8. 8
    götü göbeği salmak
    ağrılar
    boşluk
    yatış
    ve ani gelen iç daralmaları.

    iyi geceler bugün de tavandaki örümcek gibiyim
  9. 9
    Önüme birkaç ineği, ardıma da kızıllaşmış güneşi alarak çayırda köpeğim anthony soprano ile eve doğru yürümekteyim rüzgârın okşadığı kavak ağaçları yapraklarının senfonik hışırtısı eşliğinde.
  10. 10
    Bilgisayar fanının huysuz bir ihtiyarcasına söylenip durmasının yanında,
    odamı kaplayan amansız bir sıcaklık var.
    Buna rağmen üşüyorum ben.
    Çünkü heveslendiğim her şey kursağımda kalıyor az biraz.
    Boş boş duvarları izliyorum her seferinde.
    bana asla başarılı olamayacağımı,
    onlar gibi olduğum yerde kalacağımı anlatıyorlar.
  11. 11
    diş çekiminden mütevellit çene ağrısı, sorular, ders videosu, arada twittera bakıp sinirlenip sözlüğe içeride toplanan kini boşaltmak.
  12. 12
    Bir koğuş
    içinde 6 Yatak, onlarında içinde 6 adam
    Kapı açık ve karşı pencerede
    Rüzgar esiyor
    Koridorun ışığı bir yandan, ay ışığı bir yandan odaya ışık veriyor.
    Penceremizin manzarası ankara

  13. 13
    oda. 2 tane üçlü, 2 tane tekli koltuk, etrafında 4 sandalye olan bir masa, üzerinde bilgisayar olan bir masa daha, akvaryum ve sehpası ile duvarda televizyon ve yerde de iki halı olan perdeleri kapalı bir odadaki üçlü koltukların birinde, üzerinde bilgisayar olan masa önümde oturuyorum.
  14. 14
    salon. solumda 4 kişilik bir divan. onun yanında odanın kapısı. oturduğum 2 kişilik bir divan. sağımda tek kişilik bir koltuk. onun hemen yanında bir sehpa. onun ilerisinde balkon kapısı. tam karşımda televizyon. onun yanında büfe. onun da yanında sehpa. üzerine iki adet çerçeve. birinin üzerinde benim, birinin üzerinde ablamın fotoğrafı var. televizyonun üst sağ tarafındaki klima çalışır durumda. pencereler ve perdeler kapalı. üstsüzüm. altımda bir şort.
  15. 15
    Ortasında Yeşil çimenlerin yer aldığı bir yol.
    Yolun Kenarında bir kütük ve üstünde ben.
    Benim önümde denize kadar uzanan bir vadi.
    Vadinin her iki yamacı sonbahar tonlarıyla bezeli. Uzaklarda küçük evler, kimisinden duman tütüyor.
    Ve hafif rüzgarla birlikte düşen yaprakların sesi, çimenlerin kıpırtısı.
    • atarsa?
    • Şu an tatildeyim. 15 gün izin verdi devlet baba.
      Atarsa 200 bilmem kaç :D
    • sayılı gün çabuk geçer.
    • Öyle zaten artık ev falanda tuttum. Bir nevi memuriyete döndüm yine :)
  16. 16
    Önümde beni çıldırtan yavaş bir bilgisayar, zihnimde acaba "fırlatıp atsam mı lan?" sorusu. Bilgisayar yüzünden yapmam gereken işlerin aksamasının verdiği huzursuzluk...

    Daha nasıl betimleyeyim bilmiyorum ki? Oynatmaya az kaldı, doktorum nerde?
  17. 17
    ilahi bakış açısıyla anın ve daha fazlasının betimlemesini yaptım sizler için, ne kadan da mikemmel oldu(!)

    gri çarşaflı dağınık yatağında uzanıyor, elindeki kırmızı elmanın parlak ve lezzetli görüntüsü "acaba zehirli olabilir mi?" gibi komikliklere yol açıyor, kafasını çevirdiğinde insan silüetli ağaç resimli kitabın yeşil, ürkütücü havasını görüyor tuhaf hislere kapılıyordu. ıslak saçlarından damlalar akıyor pembe polarını ıslatıyor fakat o "yüzüm de çok kurudu be kalkıp bir kremleyiverem bari" diye aklından geçiriyordu. hemen yatağının dibindeki kalorifer su damlattığı için oraya çoraplarından birini bağladı. evet bu işe yaramıştı. pencereyi açtı ve güneş ışınlarının ellerine, yüzüne temas ettiğini hissetti. ayağa kalkıp halay çekmeye başladı. hayat güzeldi. kuşlar uçuyordu...
  18. 18
    Sözel olarak çok daha keyifli, çok daha kıymetli. Gelişigüzel dökülür sözcükler dizilir art arda. Maksat romantizm değilse elbet.

    Gelişi ne güzel.
  19. 19
    Ay ışığının, Balkon kapısının camından duvara yansıttığı suretleri agnostik bir bakış açısıyla seyrediyorum.
  20. 20
    gereksiz derece aşk acısı çeken şarkılar beni sabitliyor kalorifer peteğine; yapıştım kedileşmeyi deniyorum.
  21. 21
    çalışma masamın ışığı altında deneme sınavlarım, fizik föylerim ve kalemlerim gecenin nasıl geçeceğine dair bana mesaj vermeye çalışsalar da onları dinlememeye çalışıyorum.
  22. 22
    bira, Frank sinatra ve bol bol sohbet. hava hafif ayaz üşümekten başka dertlerim var tabii ama. "gözlüğümde hayli kirlenmiş. sahi lan ne kadar sigaram kalmıştı benim? sürülür mü ki bu havada? neyse sen vur vur sal gerisini."
  23. 23
    başlıklar arasında şöyle bir gezineyim dedim...
    vicdansızlar, ne kadar hüzünçleneceğim şarkı varsa hepsini up'lamışsınız :(
    ağlıyorum :'(
  24. 24
    soğuk bir okul sırasında oturuyorum hafif kısık sesle bir şarkı açmışım havada tedirginlik kokusu var on dk sonra başlayacak olan sınavın tedirginliği, benim üzerimde ise çalışmamanın verdiği bir rahatlık var.
  25. 25
    kayfemi koydum, bilgisayarı açtım, müşteri gözüme bakıyor, ben buraya yazıyorum.
    klasik "sistem çalışmıyor" bahanesiyle zaman kazanıyorum.