snowpiercer

sorgulamalı, bilim kurgulu bir film.

www.imdb.com/...

filmin fikri altyapısı pek sağlam idi o yüzden hikayesindeki aksaklıkları görmezden gelebildim ve pek bir beğendim. böyle dünya üzerine güzel bir bakış, ekosistemidir, insanlığın yarattığı sistemlerdir, bunlar üzerine pek sağlam laflar edip sonunu da güzel bir şekilde bitirdiler. tabi bir noktada son yine iki seçeneğe düşüyor ama güzel toparladılar. geniş çaptaki görüntüler biraz aksak idi, tren içindeki görüntüler daha iyi idi. oyuncularımız da pek iyi idi. güney koreli abiler her daim iyi. saygılarımızı sunuyoruz. (akılda kalıcı bir müziği yoktu sanki.)

-- spoiler --

.aksaklıklardan başlayalım. kronol mudur nedir? bunun bağımlısı olan insan dışarda ne yapacak? patlayıcı için toparlıyormış tamam, o güzel plandı ama bağımlısı olduğu gerçeği de değişmedi. o da numara olsaydı bak o zaman daha iyi olurdu.

.tanrı rolündeki abimizin lafları aslında devrimci bünyelere sağlam eleştiri getirmiş oluyor. düzenin devam etmesi toplamda insanın yararına, ne kadar zarar ziyan da olsa. bebek bile yeseniz diyor, bu insanlığın devamı için, popülasyonu dengede tutmak için falan ama iyi güzel de, kurtarıcı ve devrimci abilerimiz treni yerle bir edince iyi mi oluyor yani?

.kutup ayısı güzellemesi yapmışlar orada da yani hayatta kalınabiliyor, kutup ayısı varsa ekosistemi vardır. eskimo tarzında da yaşanabilir demektir ama yine de bir tren dolusu insan ölmeden de bunu başarmak mümkün olabilirdi. yine insan öldürerek başka bir düzene geçiş, doğanın düzenine geçiş olmuş oluyor. sonuçta bir şey değişmiyor.

.o yüzden curtis'in seçimi aslında pek zordu. bir ana kadar trenin başına geçeceğini düşündüm ama çocuk işçileri görünce geçemedi. limiti o muymuş? yoksa tanıdık olduğu için mi öyleydi? bunlar soru işareti ama eski tanıdık veledi görünce kolunu feda etti önce, sonra patlamadan kurtarmak için yavrularını koruyan babalar misali ikisi çocukları korudu. wilfred abimiz de "nice" diyerek olayı sonlandırmış oldular. bu sahneleri pek beğendim.

.ebedi tren meselesi de çok zorlama idi aslında ama tren dünyadır meselesinde bir anlaşılır oluyor. ha işlerin kopma noktası bazı parçaların tedarik edilememesi ve oraya girecek boyutta sadece 5 yaşında çocuk olması meselesi ise olayların kopma noktası olsun diye tasarlanmış bir şey idi. o yüzden yine zorlama diyorum ama yine anlaşılabilir.

.karakterlerin patır patır ölmesi de güzeldi, garip idi. en son curtis ve güney koreliler kalıyor. dünyanın en sonuna da eğer vagondaki herkes öldü ise güney koreli ve zenci çocuk kalıyor. artık nasıl bir nüfus olacak düşünelim hehe.

-- spoiler --

kokakirec.blogspot.com.tr/...

sosyal sınıfları ve düzeni anlatan bir bilim - kurgu filmi.

2031 yılında, küresel ısınmayı durdurmak üzere yapılan bir deney yanlış gitmiş ve dünya yeniden buzul çağına dönmüştür. Bu felaketten geride kalan az sayıda insan, Snowpiercer adı verilen bir trende yaşamak zorunda kalmıştır. Ancak trendeki insanlar yöneten ve yönetilen kesim olarak sınıflara ve vagonlara ayrılmıştır. Sürekli ezilen arka vagon halkı, artık bu duruma bir son vermek niyetiyle curtis ve gilliam önderliğinde trenin başındaki wilford'U devirmek isterler.

-- spoiler --

filmin başından beri curtis'e yemekler içinde gizli mesajlar gelmesi en başından mesajları wilford'Un gönderdiğini gösteriyordu.nihayetinde haklı da çıktık.

genel olarak sınıfları vagon vagon ayırıp , aralara güvenlik güçleri koyması güzel olmuş. üst sınıftakilerin afallamsı da iyi düşünülmüş. şu andaki düzeni anlatabilmiş kısacası.

müzikler ve oyunculuklar konusunda başarılı buldum. bağımlı gibi davranan eleman , öldürülen hükümet sözcüsü kadın da gerçekten başarılı karakterler.

fakat olayın sonu biraz muallakta kalmış. curtis'in neden böyle bir seçim yaptığını tam açıklamamış. neticede trenin başına geçip de bu düzeni değiştirebilirdi. dünya daha da ısındıktan sonra da dışarı çıkabilirlerdi.

o ne yaptı, düzenin amına koydu tek kibritle. o kadar insan öldürdü. orası iyi kurgulanmamış ama sanırım final sahnesine uygunluk açısından böyle bir seçim yapılmış.

-- spoiler --

müthiş bir başlangıç ile başlayan ortalara doğru hafiften monotonlaşan kurgusuyla derin konulara giren ve bolca sürpriz sunan kısacası tavsiye edilen film.

sonuyla müthiş bir ters köşe yapan 2013 yapımı abd-fransa-çek cumhuriyeti-güney kore ortak yapımı bir kıyamet sonrası filmi. aslında filmde inanılmaz bir rus ve çin etkisi hissettim. ama yapımcılar içinde bu ülkeler yokmuş. ilginç.

hikayeye göre dünyadaki küresel ısınmayı durdurmak için atmosfere yapılan kimyasal müdahale, süreci tam tersine çevirmiş ve dünya buzul çağına girmiş. nüfusun tamamı ölürken, dünyanın demiryolu taşımacılığının tepesindeki kişi, inşa ettiği tüm dünyayı çevreleyen demiryolu hattında seyreden ve her turu bir seneye karşılık gelen ve de içinde yapay bir ekosistem barındıran trenine aldığı insanları 18 yıl boyunca yaşatmayı başarıyor. trenin bedavacı, ekonomi ve birinci sınıf mevkiilerindeki insanlar bu 18 yıl boyunca kendilerine sunulan şartlarda yaşıyor. trenin en arka lokomotifi dünyanın varoş ve geri kalmış ve en alt tabakadan kesimini yansıtırken, lokomotife yaklaştıkça hayat kalitesi ve imkanlar artıyor. dünyada var olan sınıf yapısı bu şekilde vagonlarla ifade edilmiş. hatta bu alt tabakanın çıkardığı huzursuzlukların bile, belli amaçlarla üst tabakanın gözetimi ve kontrolünde çıkarıldığı düşüncesi de işlenmiş filmde ki bu da aslında gerçek hayatlarımızda bile her türlü kontrol altında tutulduğumuz gerçeğini yüksek sesle söylemekten başka bir şey değil.

ayrıca, başroldeki curtis rolünü oynayan abimiz, kafasına taktığı o siyah bere ve sakallarıya adete bir serdar kılıç gibi görünüyor.

türkçe'ye kar küreyici olarak çevrilen 2013 yapımlı amerika, güney kore ve fransa ortak yapımlı bilimkurgu filmi.

bilimkurgu filmlerinin artık hep temel konulara dayandırılmaya başlandığı bu yıllarda gelen olağanüstü yapım.zaten konusunu okuduktan sonra bu film kendini zorla izletiyor.

küresel ısınmayı engellemek üzere yanlış giden bir deneyde az sayıda insan kalmıştır.bu insanlar ise sürekli hareket halinde olan bir trende yaşamlarını sürdürmektedir.vagonlar ile sınıf ayrımını oluşturan yönetmen, yönetilen kısmın isyan etmesini konu alıyor.

filmdeki görsel efektler ve kamera açıları çok güzeldi.onun dışında affedilecek senaryo hataları vardı.

fakat sanırım bu konuda herkes hem fikir; film ''yuh ama burada mı bitti'' dedirtti.

devam filminin çıkmasını bekliyorum, henüz böyle bir haber çıkmamış fakat yönetmen bir söyleşide devam ettireceğini vurgulamıştı.

izlenmesi gereken filmlerden.8/10

sinemanın göz bebeği trenin yerli yerinde kullanılmasıyla ve düzen, dünya, sistem, devrim çağrışımları üzerinden vagonlar arası (sınıflar arası/uluslar arası) ve lokomotif (iktidar, düzen, güç) bağlantısı ile eğitim sistemine, düzenin koruyucu kurumlarına, bağımlılıklara, bilincin kapatılması yolundaki her türlü çabaya gönderme yapılarak daha bir anlam bütünlüğü sağlanmış film tadındaki film.

"kronol" motifinin benliği unutturan, küçük ama pahallı, sentetik tüm tüketim ürünlerine gönderme yaptığı söylenebilir. Yine, çeşitli böcek karışımlarından yapılmış protein bar öğesinin de buluş tadında olduğunu söylemek mümkün.

bu haftaki pazar gecesi kuşağıma konuk olan film. beklentimin üzerinde bulduğumu söyleyebilirim rahatlıkla. ara ara durağanlaşıyor evet ama hiçbir yerinde sıkılmadım. şimdi verilen mesajlara girersem buradan köye yol olur. saat de sabahın 6'sı. uğraşamam o kadar. kısacası güzel film. basit gibi görünüyor ama güzel işlemişler. tavsiye edebilirim.

dizisi geliyormuş 2020'de. başrolünde güzeller güzeli jennifer connelly var. lakin filmin saatlerce uzatılmış halini izleyecekmişiz gibi geliyor bana.

www.youtube.com/...

Netflix’te dizisi yayınlanacak bilim kurgu-distopik türde film.
Tilda swinton ve song kang-ho müthiş oyunculuk çıkarmışlar.

Dizinin konusu trenden kaçan insanlar hakkinda olacak deniyor, onlar birkac adim atip olmemis miydi ya xd.

şans eseri youtube'da karşıma çıkan barış özcan videosunda denk geldiğim film.

bugüne kadar izlememişim. hakkında kötü yorum görmedim.

sosyal sınıf bla bla anlatan bir filmmiş, chris evans kardeşim oynuyor.

izledikten sonra belki editlerim.

chris evans soyunup sevişmiyor o yüzden izleyeceksen söyleyeyim. ben o yüzden izlemiştim.

dizisini beğendim. farklı ve güzel bir konu ve anlatımı vardı. filmi olduğundan daha yeni haberim oldu. bir ara izler farklarından bahsederim.

filmini izlemeden direkt dizisine giriştim. art arda ilk 3 bölümünü izledim. sürükleyici ve merak uyandırıcı bir havasının yanı sıra, tam bir dünya kompozisyonu. ayrıca netfayliks dizisi olarak, bir adet zenci ve bir adet lezbiyen çifti barındırmakta.

dizisi son yıllarda izlediğim en başarılı işlerden. henüz filmini izlemedim, dizi son bulana kadar da izlemem kanımca.
yalnız diziyi cok sevsem de bölümlerin sonu gelmiyormuş gibi hissediyorum. olay sadece trende geçtiği için kanımca.

İlk üç bölüm gayet hızlıydı ya
ya bilmiyorum diziyi sevdiğim halde bölüm sonları gelmiyor bir türlü gibi hissediyorum.
klostrofobik olmasına verdim artık yoksa diziyle ilgili bir sıkıntım yok ki olsa neden izlemeye devam edeyim :d

Dizisine ani bir kararla başladım ve kurgu oyunculuk on numara. İzlerken titreten dizi.

Kaptan amerika fanı olduğumdan, Chris evans oynuyor diye izlediğim filmdi. Hikayesini beğenmeme rağmen işlenişi tatmin etmedi hiç.

Camdan diğer vagona ateş edilme sahnesinde dibi gördüm benim nazarımda film. Her seye rağmen finali ve mesajı kötü değil, izlenebilirdi. Ancak diziyi izlemek için en ufak bir heves oluşturmadı. 4/10 film.

tümünü gör

↑