kayıt

kutup sözlük yazarlarının karalama defteri

  1. 851
    Yazı şimdiden çok özledim.

    Nasıl dayanacağım bilmiyorum...
  2. 852
    feraye'nin ele dolanan saçları vardı. gece karanlığında ele dolayıp yüzüne kaldırınca insan, öğlen güneşine başını kaldırır gibi gözleri kamaşır, buz gibi havalarda bile içi ısınırdı. feraye'nin baktığı her şeyi içine hapseden gözleri vardı, sol gözünün yarısına saçlarının ışığı düşmüş, kalbinin ışığı düşmüş gibi parlardı. Elleri dokunduğu ağaçlardan ve yapraklardan ötürü yemyeşildi.
    öyle yeşil bir denizdi ki feraye'nin elleri yüzünüzü ellerine sürdüğünüzde yosun kokusu, toprak kokusu, ağaç kokusu en içinize işlerdi.
    yüzünüz o ellerin kokusunu hatırasına işlerdi.
    bir feraye vardı, dünyanın diğer ucuna ayak bastı.
  3. 853
    kitap okurken uyuyakalmışım,az önce uyandım ve henüz afyonum patlamadığından salak salak bakıyorum etrafa. dişlerimi fırçalamama yaradı bu uyanmak, az sonra tekrar uyuyacağım. şifalı olur diye içtiğim bitki çayları kafamı bir milyon yaptı galiba. biz doğal bir şekilde gribi atlatmaya çalışırken bir haftadır erkenden kendi kendimizi uyutuyoruz.
  4. 854
    ''çok yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. kimseyi yarı yolda bırakamam; bende alçaklık korkusu var. hayatta silgim hep kalemimden önce bitti, çünkü kendi doğrularımı yazacağım yerde, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim. beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor. kimseye göstermem üzüntümü. gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım.''

    Kendim yazsam bu kadar iyi anlatamazdım meramımı.

    Oğuz atay
  5. 855
    Yıllar yıllar önce ayrıldığım eski sevgilim adına benim telefonuma bir kitap sitesinden mesaj geldi "şu kadar para puanınız birikti" diye.

    Kendi adına üye olup benim numaramı kullanmak nerden aklına geldi acaba?

    Böyle de çok saçma oldu. Ne o bu puandan haberdar olacak ne de ben bu hayvan kadar birikmiş puanı kullanabileceğim.

    Yaptığın bir işi de doğru yap be...
  6. 856
    Bana biraz cesaret gerek sanki...
  7. 857
    liseden bir arkadasIm vardI devamlI beni rakibi olarak goren (ki ben bir sey yapmIyodum) yapmacIklIk masteri yapmIs bir kezo idi. kendisine ifrit olmama ragmen beraberken metanetimi korumaya cabalardIm. aynI arkadas grubunda oldugumuzdan, mecbur biraz gorustuk okul bittikten sonra da.

    o kadar calIsmasIna ragmen kazanamadI universiteyi, acIktan maliye, isletme falan okudu. halk egitim almanca kursuna gitti. neyse efendim bugun bunun kilitli instagram biosuna baktIm ingilizce olarak anasInIfI ogretmeni yazmIs noluyoruz lan. ingilizceyi benim yarIm kadar bilmez kezo. ve ayrIca ben egitim fakultesi bitirdim. bu kezo hoca olduysa ben neyim? kendimi kesicem mk. sakinim neyse ama cidden bu is nasIl oldu lan.
  8. 858
    lol'u geri yüklemek, alıp başımı allahın unuttuğu bir yere 1 haftalık kampa gitmek ya da daha fenası savannah georgia'daki mektup arkadaşım brett'i ziyarete gitmek veya vietnam'a geri dönmek gibi eğitim hayatımı felç edecek kararlar almamak için kendimi zor tutuyorum.
  9. 859
    etrafımdaki her şey değişiyor ben de kenara çekildim her şeyin değişimini izliyorum. iyiye giden bir değişim değil ama bunlar hepsi kötüye gidiyor. üç ay önceki hayatımla şimdiki arasında bağlantı kurmaya çalışıyorum bir tane bile benzerlik bulamıyorum. herkes her şey tepetaklak olmuş gibi. dur demek elimden gelir mi dersem bir şey değişir mi bilmiyorum ama elimi bile kaldırasım yok artık. daha önce denedim ve bu denemem değişimi hızlandırmaktan başka bir işe yaramadı sanırım o yüzden artık hevesim kalmadı. bir arkadaşım geçen gün bunlar da geçecek dedi. zaman geçiyor bunlar da geçer elbet ama iz bırakır işte. kötü izler. bakıp üzülmelik izler bırakır biz buna tecrübe diyip olumluyoruz gerçi ama başlarım ben böyle tecrübeye. tüm bunlar olurken sessiz sakin bir yere geçip sigaramı yakmaktan başka bir şey yapmıyorum ben de. her nefes çekişimde anlamsız mutlu oluyorum verirken de üzülüyorum. sanki benden bir şey gidiyor gibi oluyor. o kadar çok kaybediyorum ki bu aralar. bi dumanın içimden çıkışına bile üzülüyorum. kimse gelmesin gitsin herkes her şey bi ağacın altına yatıp yıldızları seyretmekten başka bir isteğim yok şuan.
  10. 860
    2 sene evvel bugun gIda zehirlenmesi gecirdim. gecen sene agIr nezleydim. su an ise asIrI halsizim. galiba olecegim gun belli fakat yIlI bilemem.
    • ben de iki sene evvel yazın gıda zehirlenmesi geçirdim. o dertten ölmediysek nezle, halsizlik vız gelir. ayrıca geçmiş olsun.
  11. 861
    Dünyanın hicbir yerine kendimi ait hissetmezken, senin yanın evimdi. Ama oraya da ait değilmişim. Varlığımın bu denli rahatsız ettiğini bilmekle ve aitsizlik hissiyle tek başıma, başa çıkamıyorum.
  12. 862
    istek yok.
  13. 863
    Çok güzel gündü. Hüzünlü bitti, el sallayan olmak zor işmiş. Şakaklarım sancıdı tutarken içimdekileri. Sonuçta, öyle bir sahneyi görmek istemezdi. Fakat o ana kadar çok güzeldi. 135. Peronda beklerken 145'e geldi. Koşarak gittim. Yeşil saçlarıyla parlıyordu otobüsün kapısının önünde. Bir anda gün değişti. İnsanlar silindi sahnelerden. Bir tek o vardı. El sallayana kadar da hep o kaldı sahnede sadece. Konuşurken verdiği nefesin ağırlığını ezberledim. Kokusunu ezberledim. Huzurunu ezberledim. Onu ezberledim işte. Sapıklıksa eger bu, sapığım. Şimdi içim yanıyor öyle. Mutluluğa hüzün karışmış garip bir sancı. Ama iyiyim ben. Sözüm var. İyi bakacağım kendime. Söz bu sonuçta. Sadece...
    • Özledim. Çok.
  14. 864
    hoşlandığım kız bim'de çalışıyor. bari migros olsaydı. lan şok'a bile razıydım. şok daha yakın zaten. şimdi işin yoksa litre litre le cola iç, küloyla peripella, centro gofret ye. daimi müşteri. olmadı midemi yıkatırım 6 ayda bir temizletirim. iç dış. bi yerde iyi yeri yurdu belli sonuçta. istediğim zaman gider görürüm. müthiş değil mi? şu noktada tek korkum iş akdinin fesh mesh edilmesi, işten ayrılması. 10 sene orda çalışsa 10 sene giderim gibi. rahat 10 senesi var. tanışmaya niyetim yok. dertsiz başıma dert mi alıcam bu yaştan sonra? deli miyim lan ben? bakıp bakıp çıkarım tertemiz iş akarı yok kokarı yok.
  15. 865
    bir twitter'dan malum zat a yapIlan yorumlara bakIyorum bir de kIlIcdar'a. kIlIcdar'a yapIlan yorumlarda istifa et, git, istenmiyosun yazanlar, dalga dahi gecenler var, nadiren de eyt hashtagI, atama istiyoruz, kadro istiyoruz hashtagI.

    malum zatta ise her yer eyt hashtagI, kadro isteyenler ile dolu. kimse istifa et demiyor, dalga gecmiyor. x yIllIk secmeninizim, arkanIzdayImlar gIrla. yoksa seyma hanIm gibi negatif yorumlarI siliyolar mI. bilemiyoruz
  16. 866
    bugün, aklımda bambaşka bir soru yine. illa uyumayacağım ya, beden bahane arıyor işte. aptal aptal düşüncelere kapılıyorum hep. sanırım zihnim bile ne düşüneceğini şaşırmış. "doğru olan bu mu?" diyor hala. neyi sorguladığını biliyorum aslında ama bilmemezlikten gelmeyi tercih ediyorum. çünkü biliyorum, bu soruya getireceğim yanıtlar beni mutlak sona daha fazla itecek. istemiyorum henüz. henüz değil. o ışık buraya gelecek. önce o ışık gelecek. sonra düşünürüz benim gidişi. küllerimden bir gün tekrar doğacağımı düşünürdüm bir aralar. sanki anka kuşuyum. mitolojik canlı oğlum o işte, sen kim, anka kuşu gibi küllerinden canlanmak kim? resmen hayal dünyamda yaşıyorum. ama haklıyım ulan aslında. yani, hayal dünyamda yaşamaktan bahsediyorum. baksana, saçma sapan karalıyorum buralara. kim bilir kaç kırık var da bir araya gelmiyor bu kalp. bazen sökesim geliyor kalbimi. alıp birilerinin bedenine sokasım geliyor. "al ulan!" diye, "al bu kalbi ve dünyayı sevsene bi!" diye haykırasım geliyor. sevmiyorum demiyorum ama sevmiyorum ulan işte. sevemiyorum. sevmek için her şeyi yapıyorum ama bir türlü buna izin vermiyor hayat. sürekli aptal aptal stresler, dertler, tasalar... ne istiyor benden anlamıyorum ki. canımı istiyor olsa 2 sefer şansı oldu, almadı. demek ki o da değil. sadist galiba. harbi bak, cidden sadist olabilir. getirebildiğim en iyi açıklama bu. daha iyisine zihnim de gözlerim de yetmiyor.

    of. karalamak istiyor bedenim. zihnim bomboş olsa da, boş boş karalamak istiyorum öyle. ciğerlerimden sızan dumanların eşliğinde aptal aptal cümleler kurmak istiyorum. anlamsız. yani, cümleler işte. anlamsız olan çok şey var, kafa karışıklığı olmasın diye altını çizeyim dedim. anlamsız cümleler kurmak istiyorum. hiçbir şey anlatmayan ama bir o kadar da sesi çıkan cümleler. kimsenin bilmediği kelimeler keşfedip her şeyimi haykırmak istiyorum. birilerinin beni anlamasını da istemiyorum ama sanırım dinlenilmek istiyorum. çenem çok düşüyor bazen böyle. baksana, şu boş konu hakkında bile bir sürü şey karalamayı başardım. işte, tam olarak bunu yapmak istiyorum hiç durmadan. hiçbir şey ile uğraşmadan sadece böyle boş boş konuşmak. sanırım yalnız kalmak yoruyor beni. yani, düşününce öyle bir anlam çıkıyor gibi. eğer anlaşılmak istemiyor ama konuşmak istiyorsam, bu muhtemelen yalnız kalmak istemediğim anlamına geliyor. sanırım haklıyım yine. yalnızlık iyi şey değil midir ya? neden koyuyor ki bu kadar? hiç anlam veremedim. normalde ağlar sızlardım böyle boş kelimelerden cümleler oluştururken ama gözlerimden yaş da gelmiyor artık. büyük bir yorgunluk hissi var ruhumun üstünde. yani, ruh diye bir şey var mı bilmiyorum aslında ama hissettiğim yorgunluk bedenime ait değil, buna eminim. olsa olsa ruhumdur yani, başka ne ola ki?

    neyse ya, susayım, siktir et.
  17. 867
    ben bu kadar erken yaşlanmak istemedim ben de istiyorum son ses bir şeyler dinleyebilmek ve hiç'kafam götürmüyor' diye şikayet etmemek...ama şu an dinlediğim şeyin sesi yüksek gelmiş olmalı ki başım ağrıyor.
  18. 868
    "beklentim yokmuş gibi davranıp, içime dünyalar kadar umudu sığdırmaktan yoruldum." *

    o kadar doğru geldi ki bir anda, keşke gelmeseydi dedirtti.
  19. 869
    soğuktan nefret ediyorum ve bugün çok soğuk.

    soğuk iklimlerde yaşayan insanlara da anlam veremiyorum. inseydiniz ya zamanında akdeniz'in sıcak sularına. ben sırf bu yüzden dedelerime hakkımı helal etmiyorum.
  20. 870
    beni tokmaklamayın cümlesinin manasını bazen düşünüp kendi kendime beyin fırtınası yaptığım d0ru.
  21. 871
    leblebi...
  22. 872
    pinterest'de gördüm, okulda ödevini yapmak istemeyen çocukları motive etmenin 2 yolundan bahseden bir blog yazısı var. hocamız diyor ki 'bir kağıda çocuğun adını, neden ödevini yapmak istemediğini ve çocuğun yapamayacağı bir şey varsa velinin yardım etmesini yazıyorum, çocuktan da bunu bir sonraki derse velisi tarafından imzalanmış ve ödevi tamamlanmış olarak getirmesini istiyorum. bu harikalar yaratan bir yöntem ve bir çocuğun üstünde 1 kezden fazla kullanmama gerek kalmıyor genelde'

    iyi de arkadaşım, bizim okullarda böyle bir şey yapılmaya kalksa çocuk anasının babasının imzasını taklit edip ödevi de sallamasyon yapar.

    her şeyin uygulanacağı yer, zaman, ortam farklı...
  23. 873
    aksam yemegi icin babanneme gidecegim. en az 1 haftalIk yemegi yedireceginden suphe ediyorum, zehirlenmem ins.
  24. 874
    Pes etme o duvarı ya aşacaksın yada deleceksin
  25. 875
    Akşam evdekiler dışarı çıkınca uzunca bir süreden. Sonra akşam evde ilk kez yalnız kaldığım için ne yapacağımı bilemedim.
    Tam da kitap alıp okuyayım derken olduğum yerde uyuyakalmışım.
    Bir ara kapı sesini ve babamın "kapıyı kilitlemeden uyumuş. Eve hırsız girip bir şey yapsa ruhu bile duymaz" diye söylerek oturma odasına girdiğini duyuyorum uykumun içinde.
    Ardından koltukta uyurken babamın sözlerine ek olarak, akşam izlediğim filmin de etkisi ile kim olduğunu bilmediğim biri tarafından bıçaklandığımı görüyorum.

    Tövbeler olsun ki daha kapıyı kilitlemeden uyumam.