kayıt

eş cinsellik hastalıktır

  1. 1
    homofobik yobaz insan söylemidir.

    Eşcinsellik bir yaradılış özelliğidir, bir tercih değildir! Hem tercih olsa bile 'sana ne?' dir.

    Eşcinsellik tanrının bir hikmetiyse neden rahatsız oluyorsun be yobaz?? Ha sen şimdi 'öz irade' den falan bahsetmeye başlarsın. Peki yaradılışından dolayı eşcinsel değilsin ve seni eşcinselliğe 'öz irade'yle yönlendirmeye kalkarlarsa sen hemcinsin olan birisini kabul edermisin? Tanrının hikmetiyle eşcinseller de öbür cins için aynısını düşünüyor. 'irade'yi kullanmak tabiatına karşı çıkmak olamaz. Sen şimdi eşcinselliği sapıklık olarak hor görmekle tanrına hakaret etmezmisin? Hoşgörülü davran çünkü hoşgörülü insanlar bilgisiz olduğu yerlerde hata yapmaktan korunurlar.

    Herkesin kendine göre bir tabiatı ve bir bildiği vardır. Saygı gösterin.. HERKESE!
  2. 2
    dini kitaplardan referans gösterenler için eşcinsell kavimler tarih içinde tanrının gazabına uğrayarak yok edilmiştir. bu perspektiften bakanlar için onlar lanetlidir. vs vs.
  3. 3
    (bkz: bülent ersoy'un suçu ne)
  4. 4
    tedavisi olmadığından mütevellit bir hastalık olmadığı kanıtlanan önerme.

    lakin normal bir şey değildir. yaratılışın ya da evrilmenin doğasında bu olay yoktur. şimdi denilecek bazı hayvanlar da birbirini bafiliyor falan ama geçelim bunları efendiler. tüm canlıların doğası gereği kendisini tamamlayıcı parçayı bulmak zorundadır. şu an kullandığımız makinaları düşünün; birbirini tamamlayan parçalar olmadan bir sike yaramazlar.

    hastalık değil sapkınlıktır.

    (bkz: sodom ve gomore)
  5. 5
    --! spoiler !--
    dünya uzerinde iki cins insan vardir; erkekler ve escinseller. kadinlik bir hastaliktir.

    yılmaz erdoğan
    --! spoiler !--
    • bunu söyleyen cahil çok güldürdü beni. aksine x kromozomu hatasızdır y kromozomu hatalıdır. bu durumda hasta olan kadın değil erkektir. bunu söyleyen cahilin fazla değil az bir şey Google da dolaşmasını tavsiye ediyorum. kitap okusun desem kitap da okumaz böyleleri.
  6. 6
    ne hastalıktır. ne sapkınlıktır. sadece heteroseksüellik tanım olarak ne ise homoseksüellik de öyledir. gel gelelim bu görüşümün sebeplerine.

    şimdi efenim birincisi tüm canlılar doğası gereği tamamlanmak zorundadır. zaten farklı şekilde yaratılmanın özünde yatan budur. lakin o eksiklikler akıl tarafından değil kalp tarafından ortaya konur. birini görürsün, konuşursun etkilenirsin ya da etkilenmezsin. bu elinde olan bir şey değildir. herhangi bir şeyi sevme sebebi yoktur. sonuçlardan pay çıkarabilir aklın, hatalarından ders çıkarabilir, lakin rasyonellik insanlara göre bir kavram değildir. yoksa ilk aşkın can yakan tadını hala nasıl hatırlayabilir insan? aynı hataları tekrardan nasıl yapabilir? he tabi bunun yanında akıl tarafından ortaya konan eksiklikler de vardır ama giderilir, herkes tarafından giderilebilir. o insanı özel kılan bir şey değildir bu. sadece kendi eksikliklerini giderecek herhangi birini bulmaktır sorun.

    ikinci bir husus karşı cinse ilgi duyulması gerektiği, yaradılışta olduğu kadar toplumun da bir dayatmasıdır. kadın erkek ilişkileri olması gerektiği için kadın erkek ilişkileridir. bu hep böyledir, böyle de kalacaktır. ulan eşcinsellik kötüdür deyip akşamına travesti siken adamlar var bu memlekette..

    ayrıca işin dini boyutunu söyleyenlere gülüyorum, gülümsüyor, içimden sövüyorum. ulan sanki sen sana yap denilenleri eksiksiz yaptın, yasaklara eksiksiz karşı koydun da bir ibnelik mi kaldı tartışacağın. günah ise eğer o onun bileceği bişey, sana ne. sanki hemcinsinle yapılan zina haram da karşı cinsle yapılan helal mi?

    üçüncü bir husus sapkınlık değildir. zaten sapkın olmak yoldan çıkmış olmak anlamındadır. başka bir yola sapmış olmak. o yol kime göre neye göre doğrudur? buradan da toplumun etkisine parmak basmak istiyorum, bastım.

    sonuç olarak her insan yaşamı, hayalleri, tutkuları, tercihleri gereği bir durum içinde olur, geri kalan size göre şans bana göre kaderdir.
    ayrıca, gözlerinin içine korkmadan bakarak, özgürce, ben eşcinselim arkadaşım, benimle muhabbet edeceksen, bunu bil de et diyen adamın samimiyetini, dürüstlüğünü kimler hala ortaya koyabiliyor?



  7. 7
    hastalık değil sapkınlıktır.

    heteroseksüel, homoseksüel, seksüel... bunlar insanların bu tarz olayları tanımlamak için kullandıkları kelimelerdir. bir yaratıcının, sıfır sonuç verecek mahlukları yaratmasını bekleyemeyiz. bekler miyiz yoksa? sapkınlık olduğunda ısrar ediyorum. doğru yoldan çıktıkları için kelime anlamı ile sapkınlık yerinde bi kavramdır. doğru yol da bildiğimiz gibi bir erkek ve bir dişinin normal yollarla normal şekilde kurdukları bağdır. aslında normal kelimeleri bu cümle için gereksiz lakin günümüz ilişkilerinde normal kelimesi kullanılmadığında sorunlar çıkabiliyor. bunun nedeni yine eşcinseller. çünkü normal olmayan bir ilişki türünü yaşıyorlar, benimsetiyorlar. yavaş yavaş, gizliden gizliye derken yürüyüşlere, ayaklanmalara kadar vardı iş. neyse asıl konumuza dönelim.

    yaratılış kısmına değindik bir de evrilme kısmına değinelim. seksin evrimi başlığında yazdıklarım ve verdiğim linkteki belgesel izlenebilir ise daha net anlaşılabilir sanırım. suda başlayan yaşam, önceleri bölünerek çoğalıyordu. işte gel zaman git zaman üretim için farklı yollar denendi. bunlardan en çok işe yarayanı erkeğin ürettiği spermler ile dişinin hazırda beklettiği yumurtaların döllenmesi ile oluşuyordu. işte penisin gelişimi, vajinanın son halini alması gibi detaylar da bulunmakta. işin özü canlılar nesillerini devam ettirmeli, hayatta kalmalılardı. iki erkeğin ortalıkta, gizli kapalı yerlerde çatur çutur vuruşmalarından rahatsız olmam. zevk de almam. bana ne der geçerim. keza dişilerin oynaşmalarından da. lakin iş insan ırkının geleceğine, sağlıklı üremesine engel oluşturacak işlere geldiğinde orada dur aga, derim. insanlar üremeli, insanlar sağlıklı bir şekilde üremeli. sağlıklı olmayan eşcinsellik gibi ilişki türlerinden uzak durulmalı.

    (bkz: dünya nüfusunun azalması gerekliliği)

    eşcinselliğin bir hastalık olmasını dilerdim. sonuçta hastalık olduğunda illaki bir tedavisi vardır der, bunun bulunmasını beklerdik. lakin yok. eğilimdi, yamulumdu, kromozomlarında yeteri kadar y yoktu, geçiniz bunları efendiler. 7 milyar insanın abartarak söylüyorum 100 milyonu eşcinsel diye bunu hoş karşılamak saçmalıktır. (tam sayısını bilenler bi zahmet uyarsın, sonuçta ibnelerin çetelesini tutmuyorum) eyyorlamam bu kadar. şimdilik.
  8. 8
    hastalık değil tercih meselesidir.

    fazla söze gerek yok.
  9. 9
    hastalık mıdır sapkınlık mıdır bilmem fakat iyi incelenmesi gereken konu. aynı şekilde eleştiri de doğru kurulmalı.

    hastalık ya da sapkınlık da olabilir fakat şu soruyu iyi cevaplamalı: eşcinsel yönelime sahip bir birey bu özgürlüğe sahip midir? eğer yaptığı yanlışsa fakat gerçekten kadınlara değil erkeklere karşı çekim hissediyorsa bu kendi suçu mudur? neden böyle bir şey yaşanır?

    iddia edilen şey şu mudur: eşcinseller yalancıdır, kendilerini kandırmaktadır, aslında kadınlara çekim duyarlar-duyabilirler fakat çeşitli nedenler ile bunu gizleyip eşcinsel olmayı tercih ederler.

    bu yanlış geliyor kulağa. doğru gelse de kanıtlanamayacağından yanlış olma ihtimali var ve eğer yanlışsa, bu insanları toplumdan dışlamak ya da cinsel hayatlarına karışmak suç teşkil eder.

    buraya kadar düzgün gelebildik. devam edelim.

    demek ki varsayımımızı gerçekten erkeklere çekim duydukları üzerinden ilerletmeliyiz.

    cinsellik üremeye yöneliktir. sevgi ve aşk cinsellikten bağımsız var olmaktadır. bir erkek bir erkeğe de tutkuyla sevgi hissedebilir fakat günümüzde cinslerin algılanışı yüzünden erkekler fazla yakın ilişki kurmaya çekinirler. yine de fark etmez, iki erkek birbirini sevemez mi sorusunun cevabı sevebilir olacaktır.

    cinsel dürtü ise tamamen üreme ile ilgilidir, mantığı budur, üreme olmadan var olmazdı, ihtiyaç kalmazdı, sevgi yeterli olurdu. peki ne oluyor da bu erkekler sevgiyi de aşıp cinsel dürtü beslemeye başlıyorlar erkeklere karşı. hormonlarının doğal yapısına ters durumlarda salgılanmasının nedeni nedir?

    doğuştan gelen bozukluklar olabilir mi? olabilir, bilimsel araştırmalara bakmadım. bu araştırmalar yapılır ve gerekli çıkarımlar yapılır.

    fakat çoğunluğu ya da önemli bir kısmı yetişmeden kaynaklıdır. tüm canlılarda böyle midir bilmem fakat hormonların ne zaman ne şekilde salgılanacağı aslında doğuştan gelen sabit bir sisteme bağlı değildir. yetişmeye yaşama geçirilen çocukluğa göre bu sistem değişmektedir, oldukça esnektir aslında. yani nasıl yetişiyor cinselliği nasıl tanıyorsanız ileride neden nasıl keyif alacağınız değişmektedir. bazı insanlar geniş kalçalara, bazısı kara kuru kadınlara, bazısı büyük göğüslere, kimisi romantik videolara, kimisi sert videolara, kimisi tabu videolara bakar ve keyif alır. bir de örnek verelim:

    ilk cinselliğe yakın deneyimlerimden birinde partnerimin altında külotlu çorap var idi. bu noktadan sonra bu giysiye karşı bir zaaf hissetmeye başladım. kibar anlatmaya uğraşıyorum komik ya da itici gelmesin diye ama anlaşılmıştır herhalde.

    cinsel baskılar sebebiyle bir çok erkeğin çocukluğunda bir eşcinsel deneyim yatar. bunu kimse dillendirmez. bende de oldu buna yakın şeyler. cinselliği yeni tanıdığın, inanılmaz bir açlık içerisinde bulunduğun ama ne yapacağını hiç bilmediğin bir dönem, üstelik çocuksun iki adım ötesini düşünebilecek birikimin yok. cinsel baskılar artı verilmeyen cinsel ve ahlaki eğitim sonucu insanlar küçük yaşta buna itilirler, ya da sapkın yetişkinler tarafından taciz edilirler. işte cinselliği böyle tanıdığı için eşcinsel olarak yetişen bireyler de mevcuttur.

    işin bir yönü de sağlıktır. bu iş için var olmayan bir organı cinsel bölge olarak kullanmak o organa zarar verir. isteyen işin bu yönüne de bakabilir.

    yine de eşcinsellik her ne kadar mantıklı gelmese de, yanlış görünse de suç eşcinsel bireylerin kendisinde değildir, ayrıca bu kendi tercihleridir. taciz tecavüz olaylarına karışmadıkça ve çocukları etkileyecek şekilde davranmadıkça kendilerini baskılamak, dışlamak, kötülemek, lanetlemek falan filan yanlış eylemlerdir, suçtur.

    önce bir cinsel problemlerimizi çözelim bakalım da sonra eşcinselliğe gelir konu.
  10. 10
    Selamın aleyküm gençler. Bi eşcinsel, bi ibne, bi lezbiyen, bi ablacı, bi sevici olarak ben sizi biraz aydınlatayım. Öncelikle ne kör topal, ne çirkin, ne iki kelimeyi bir araya getiremeyen bir insanım. Örneğin ben Erkek bulamadığım için eşcinsel olmadım. Ya da çocukluğumda tacize uğramadım. Her hangi bir fallik dönem travmam yok. Annem babam gayet aydın insanlar, bu tarz en ufak bir durum olsa saniyesinde sezerlerdi. Baba travmam yok. Erkeklerden nefret etmiyorum. Aksine gayet seviyorum onları. Onlar da beni seviyorlar. Özellikle içlerinden bazıları çok güzel sevdiler beni. Neyse. Hormonal olarak en ufak bir bozukluğum yok. Adet düzenim bile şaşmaz. Sistemik rahatsızlıklarım yüzünden düzenli olarak doktor kontrolünde olan bir insanım. Amma velakin eşcinselim. Ne izlediğim bir filmden etkilendim, ne erkek arkadaşımdan kazık yedim, ne hormonlarım düzensiz, ne de psikolojim bozuk. Sadece böyleyim. Hasta değilim. Sen heteroseksüel olmayı seçtin mi? Ne zaman fark ettin heteroseksüel olduğunu gibi bir cümle kurdum mu ben hiç sana? Peki ya ben seni anormal olarak görüyorsam? Bunu ne yapacağız?
    Bak güzel kardeşim, dünya sağlık örgütü eşcinselliğin hastalık olarak görülmesine savaş açalı on yıllar oldu haberin var mı? Keza senin o kapağı atmak için elinden geleni ardına koymayacağın medeni ülkeler eşcinsel insanlara karşı söylenen en ufak kötü sözü bile suç sayıyor, haberin var mı? Bilimsel araştırmalara göre eşcinsel ebeveynler ile büyüyen çocuklar çok daha sağlıklı bir ruhsal gelişime sahip oluyorlar, haberin var mı?
    Yok.
    ha her şeyi geçelim, elinde kalan son kozun olan üreme mevzusuna. Bak canısı, insanlar kısır olabiliyor biliyor musun? Bu insanların cinsel hayatları da sürüyor. Senin elinde bu kadar basit bir madde varken sen hala bana gelmiş üreme diyorsun. E denizatının da erkeği hamile kalıyor, nabayım yani iğrenç denizatları diye denizatlarını mı öldüreyim?
    Ulan o kadar hapsolmuşsun ki etrafındaki heteroseksist düzene, senden farklı her şeyi hasta, arızalı, ucube olarak görmekten başka bir çaren yok. Sen ne zaman insanların yönelimleri, cinsiyet kimlikleri ile ilgili akıl mantık çerçevesinde düşünmeye başlarsın, işte o zaman eşcinselliğin hastalık olmadığını anlarsın güzel kardeşim. Daha çok yolun var senin, çok.
  11. 11
    öncelikle cinsel baskının niteliği açısından kadın ve erkek arası eşcinselliği ayırmak gerektiğini düşünüyorum. o yüzden yalnız erkeklerden bahsettim.

    sonralıkla eşcinsellerin iğrenç olduğunu düşünmüyorum. siz üremeyi sevginin önüne koyuyorsunuz, toplumumuzda böyle bir hastalık var, sanki üreme, cinsellik, seks sevgiden aşktan daha üstünmüş gibi, iki insan birbirini seviyorsa illa cinsel ilişkiye girmeliymiş gibi görüyorsunuz. bu yanlıştır. cinsel ilişki üremeye yöneliktir. cinsel ilişkiden alınan keyfin nedeni, canlının üreme ihtiyacıdır. bu olmasaydı kendisinden keyif almaz idik. yine yakın olmak, birini öpmek, birine dokunmak kokusunu duymak sevginin kendisi sebebiyle keyiflidir. erkekler arası böyle midir her erkekte bulunan homofobi yüzünden bilemiyorum. farklı kültürlerde incelemek lazım.

    kısırken sevişmekten keyif alabilmek ayrı bir konudur. üreme organın düzgün çalışamıyor diye hormonların bozulacak değilmiş demek ki. denizatının fizyolojisi farklıdır.

    ben var olan bir durumu değerlendiriyorum. kimseye hasta sapık iğrenç dediğim de yoktur. yazdıklarım tekrar okunsun.
  12. 12
    hastalıktır..
  13. 13
    dikkatli kurulması gereken önemli eleştiri.

    öncelikle ilk aklıma gelen şeyleri yazmadığımı üzerine yıllarca düşünüp tartıştığımı, zaman içerisinde çok farklı görüşlere sahip olduğumu ve hatalı düşünüyor olabileceğimin farkında olduğumu belirtmek isterim.

    eskiden ben de eşcinselliğin doğal bir şey olduğunu, doğrular kişiden kişiye değiştiğine göre "heteroseksist" bakışla bakan insanların hatalı düşünüp dar açıdan baktığını düşünürdüm. zamanla bir çok tartışma ve düşünme süreci sonucunda bu fikirlerim aşağı yukarı üstteki iki girdimde belirttiğim üzre değişmiştir. hala eşcinsel yürüyüşü görsem gidip desteklerim ama, neden?

    ilk olarak başkalarının hakkını gasp etmedikçe insan kendi tercihlerini uygulamakta özgürdür, kendini jiletlemek gibi. bu bizi ilgilendirir, nasıl ilgilendirir, doğruluğunu yanlıştığını tartışıp bu konuda düşünen insanlara ve kendimize yol çizer fikir belirtiriz. burada doğruluk yanlışlık tartışmak yanlış bulursak gidip arabesk rap dinleyenleri kurşuna dizelim toplumdan dışlayalım mantığıyla işlemez.

    ikinci olarak ben eşcinselliği gördüğünüz gibi epey eleştiriyorum. fakat problemin kaynağını doğru belirlemek gerekiyor, ben bu kaynağı bireyin sapkınlığında değil toplumsal yaşayış algı kültürdeki bozukluklar olarak görüyorum, örneğin cinsel baskılar. bende de misal kekemelik vardır. hepimizin topumsal bozukluklar nedeniyle psikolojik sorunları vardır. eşcinselliğin psikolojik sorun olup olmadığı tartışmalı ama yine yanlış anlaşılacak.

    ne olursa olsun özgürlükçü düşüneceğiz diye mantıklı doğru düşünüp her şeyi eleştirmekten vazgeçmemek gerekir. siz de bu eleştirileri hakaret ve saldırı içermedikçe düşmanca algılamamalısınız. çünkü ortada düşmanlık yok. siz de kendi kimliğinizi ve tercihlerinizi sürekli sorgulamalı ve kendinizle yüzleşmelisiniz.

    bu nedenle küfre başvuran, mantığını tartışmak yerine konuyu saptıran herhangi bir giriyi ciddiye almayacağım.

    kadınlar ve erkeklerde eşcinselliği farklı ele almak gerekir demiştim.

    1- cinsel baskılar iki taraf üzerinde farklı işler. kadınların cinsel dürtüleri nasıl yaşadıklarını bilmiyorum fakat doğduklarından itibaren onları bastırmaya yönelik eğitirler, bunu kirli, suç, ayıp öğrenirler ve sonuç olarak cinsellik onlar için bir işkenceye ve suça dönüşür. erkekler için durum farklıdır, cinsellik ödüldür, ayıptır ama güzeldir, başarıdır, ilk fırsatta kiminle hatta ne ile olursa olsun denenmelidir. bence iki tarafın dürtü yoğunluğundaki farklılığın nedeni budur. kadın istediği an cinsel partner bulabilirken bunu istemez erken yaşlarda, erkek deli gibi isterken ileri yaşlarda dahi partner bulmakta epey zorlanacaktır.

    2- erkeğin eşcinsel ilişkisi ters yollu bir ilişkidir ve sağlığa zararları bulunur. ben bu tür ilişkinin heteroseksüel anlamıyla da gerçekleşmesine karşıyım. kızlar ile anal yolla ilişkiye girip bunu çok süpermiş gibi anlatan arkadaşlarım hep onları aşağıladıkları, canlarını acıttıkları için keyif alıyorlar ve hikayeyi bu türlü anlatıyorlardı. yanımda anlatılmasına dahi izin vermem ve ağır eleştiririm. ama eşcinsel bireylerde bu zorunluluk halinde, bu da tartışılmalı.

    edit: bak burada da sanki eşcinseller partlerlerini aşağıladıkları için keyif alıyorlarmış demişim gibi görünüyor. öyle değil.

    gördüğünüz gibi hakaret, bilmem ne yok bende. mantık çerçevesinde ele almaya uğraşıyorum. gerekli felsefi derinliğe de sahibimdir emin olun. ama bu demek değil ki konunun uzmanıyım, her şeyi biliyorum ve fikirlerim değişmez. daha iyisini bilen çıkıp anlatır.

    edit: "heteroseksist" bakış dediğimiz şey de cinselliğe doğal bakış açısıdır. doğuştan öğretilmesi gerekmeden var olmaktadır. "sosyalizm" gibi sonradan üretilme bir mantık sistemi olduğunu düşünmemek gerekir. arada fark var. biraz daha dikkatli düşünün terimi kullanmadan önce.
  14. 14
    (bkz: oğlancılık)

    tartışma üslubunu bilmeyen, karşıdaki fikri "boş laf" olarak değerlendiren insanlar tarafından hatalı şekilde düşmanca savunulan önerme.

    oğlancılık dedik. fakir toplumlarda eşcinsel ilişki aklınızın almayacağı kadar yaygındır. bunu elit kesime ait zannetmek ağır bir cahillik ürünüdür. çocuklarla hele aynı cinsten çocuklarla ilişkiye girmek buna dahildir.

    al hakaretse hakaret.
  15. 15
    gayet mantık çerçevesinde tartışılan önerme.

    var olan cinsel baskılar çocuk yaşta eşcinsel yönelimlere sebep olur. bu da insanın yetişkinlik çağında eşcinselliğe yönelmesine neden olabilir. bunu bir çok deneyim ve insan aracılığı ile biliyorum, var olan gerçeklikten bahsediyorum.

    kendi isteğiyle yaptığı bir tercih de, neden istiyor onu tartışıyoruz. ben de bir fikir öne sürüyorum, cinselliği tanıma şekilleri, çocuklukta yaşadıkları çeşitli deneyimler buna yol açabilir diyorum. bu tek yöntemi işin tek şekli olmayabilir. başka sebepler de vardır elbet.

    eşcinselliğin adı üzerindedir: aynı cinsten biriyle ilişkiye girmek. sübyancılık olsun olmasın fark etmez. savunmasız oğlanlara hallenen bir sürü insan mevcuttur. fakirler arasında da bir sürü eşcinsel mevcuttur fakat bunu dillendirmezler. "bakın sevişiyoz" diyemezler toplumsal baskılar yüzünden. zenginler bu konuda daha rahattırlar, konuşabilirler, kendi ayakları üzerinde durabildikleri için çevrelerinde daha az baskı olduğu için.

    siçmi sipin tirtişilin inirmi gibi yazıları bu noktadan sonra ciddiye almayacağım. ben sizin enseye şaplak göte parmak dostunuz değilim. ayıptır.

    edit: bilim adamlarının her türlü sosyolojik araştırmayı yüzde yüz kesinlikle yaptığını zanneden bilim dışı insanlar var aramızda. gizli yaşanır diyorum gizli birader gözünle mi dinliyorsun? tövbe tövbe. ne taş kafa adamlarsınız delirteceksiniz beni.
  16. 16
    gayet doğru önerme efendim. baştan söyleyeyim önceki girdilerin hiçbirini okumadım, başlığa tıkladım yazıyorum şuan

    bak kardeşim, bazı kanunlar vardır yazılı değildir bunlar. doğanın kanunları derler. mayıs ayında kütür kütür erikleri mideye indirdiğimiz gibi, karlar erirken havanın daha soğuk olması gibi. iki cinsiyeti de bir vücutta toplayıp bir nevi "bütün" olma, üreme, çoğalma, hücrelerin başka bedende çoğalarak faaliyette kalma durumu ve gerçeği var. bu durum tamamiyle doğal olan ve olması gereken. ama bazı hastalar var ki artık beyinlerin neresinde hasar vardır ya da hormonlarda bilemiyorum tıp okumadığım için. lakin bu normal değil arkadaşlar. normal olmayan duruma da anormal deriz biz normal insanlar. bakın gelip bana onlar isteyerek tercih etmiyor içgüdü falan diyorlar. kim isteyerek kanser olur arkadaşlar yapmayın gözünüzü seveyim isteyerek grip bile olmayız. yani özünde hastalıktan hiçbir farkı yok aslında eşcinselliğin. ha biz erkekler olarak ipnelere ayrı lezbiyenlere ayrı gözle bakıyoruz. lezlere yönelik pozitif ayrımcılık ciddi şekilde var önümüzde 2 lez ateşli şekilde sevişse seyretmeye doyamayız. ha lezleri izlememiz ya da kötü gözle bakmamamız onların hasta olmadığı anlamına yine gelmez onlar da hastadır efendim. hepsi yaşamın çürük parçalarıdırlar.
  17. 17
    (bkz: sensin hasta)
  18. 18
    bir kutup sözlük yazarının bilim adamlarından daha iyi bildiği ve tartışabileceği önerme.

    gizli yaşanır diyorum gizli. sanki bilim adamları bütün sosyolojik araştırmaları bitirdiler, yüzde yüz kesinlikle ortaya çıkardılar da onlara başvuruyoruz önce. adam kendine bile itiraf etmeye zorlanıyor yaşadığı şeyi, ağır toplumsal baskı altında gidip bilim adamına mı açılacak zannediyorsun?

    böyle buyurmuş zerdüşt. vay anasını satayım. ne taş kafasınız birader.
  19. 19
    (bkz: velev ki ibneyim)
  20. 20
    diyelim ki hastalıktır. ama gel gör ki o hastalarla iç içe yaşıyorsunuz, hatta onlarla aynı sözlükte güle oynaya yazıyorsunuz. ve hala onlardan bir zarar görmediniz. ve aralarında sevdiğiniz yazarlar bile var. ve size göre hastalar. fakat sizler onlara göre sevdikleri insanlarsınız.
  21. 21
    hastalık mıdır bilmem ama iyi ya da kötü insan olmalarını belirlememektedir. hatta iyilik kötülük tartışacaksak ahlaklı geçinen çoğu insandan çok daha masumdurlar. genelde.
  22. 22
    www.villaexperiencemexico.com/...
  23. 23
    en büyük hastalık basurdur aforizmasıyla karşısına çıkacağım fikirdir.
    götteki o acıyı hangi ibne çeker ki.
    yaşasın mevlüd topbaş
  24. 24
    çok konuşmayacağım. tanım isterseniz hastalıklı bir önermedir kendisi.

    sadece empati yapabilmeniz için bir video izlemenizi istiyorum gençler.

    www.youtube.com/...

    sonundaki soru içinse evet
    " love is all we need "

  25. 25
    türkçe dublajı burada.

    www.facebook.com/...